M. AHMET KARABAY | YORUM
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dikkat çekici bir seyir izliyor. Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ‘AK Parti Genel Başkanı’ olarak yaptığı melez görüşmeden sonra tanınmaz bir halde. Türkiye’nin sorunlarını Erdoğan’a aktarabilmenin engin rahatlığı içerisinde. Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan’ın CHP için söylediği “kullanışlı aparat” ifadesini haklı çıkaracak.
Biliyorum Özgür Özel-Erdoğan görüşmesi hakkında yazılanları okumaya bıktınız. Gerçekten bıktırıcı. Lakin Türkiye’nin önümüzdeki yılları şekillendiriliyor. Bundan dolayı hayati öneme sahip.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 Mayıs’ta ana muhalefet partisinin genel başkanı ile görüştü. 8 yıl aradan sonra bu ülkenin en tepesindeki zat, CHP Genel Başkanını kabul ediyorsa bu elbette önemli. Ancak görüşme sonrası Özel’deki değişim tarihe not düşülecek nitelikte. Özel, AK Parti Genel Merkezi’nde yapılan görüşme öncesi ile sonrasında iki ayrı kişilik gibi duruyor.
Erdoğan-Özel görüşmesine ilişkin bütün içerik “kulis bilgisi” adı altında kamuoyuna aktarıldı. Anlatılanlara bakılırsa bütün bilgi bizzat Özel tarafından paylaşılıyor.
ÖZEL, BİR GÜN ÖNCEKİ ÖZEL DEĞİL
Erdoğan ile buluşmadan bir gün önce anayasa değişikliği çerçevesinde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüşen ve sonrasında kamuoyunun beklediği açıklamayı yapan Özgür Özel başka biri gibiydi:
Erdoğan-Özel görüşmesinin yapılacağı salon düzeninde bir sıkıntı olup olmadığı, CHP heyetinden biri tarafından önceden kontrol ediliyor.
Kontrolden amaç, Ocak 2010’da İsrail’de yaşanan ve diplomasiye “Alçak koltuk krizi” olarak geçen olaya benzer bir tablo ile karşılaşılması ihtimalinin önüne geçmekti. Hatırlanacağı gibi dönemin İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’u çalışma ofisine çağırmış, odaya çağırdığı İsrailli gazetecilere oturma düzenini gösterip Türkiye’yi aşağılamaya çalışmıştı.
Erdoğan da görüşme öncesinde odaya gazetecileri aldırdı. Fotoğraflar çekildi, görüntüler alındı. Aktarıldığına göre üçlü koltuk oturma düzenini gören Özel, durumdan rahatsız olduğunu beden dili ile ortaya koyuyor. Erdoğan gönlünü almak için, kendisinin de iade-i ziyarette bulunacağını söyleyerek Özgür Özel’i rahatlatma yoluna gidiyor. Anlaşıldığı kadarıyla, “Evet bu oturma düzeni sana haddini bildirme amaçlı ama ben de sizi ziyaret etme lütfunda bulunurum, telafi ederiz!” gibi bir yaklaşım bu.
Oysa Özel’in buluşma için gittiği yer Beştepe Sarayı değil ki Erdoğan merkezde, Özel bir köşeye konulmuş olsun. Kaldı ki Erdoğan’ın daha önce yaptığı görüşmelere baktığımızda böyle olmadığı ortaya çıkıyor. Erdoğan’ın Deniz Baykal’la, Devlet Bahçeli’yle, Sinan Oğan’la yaptığı görüşmeler mekanlar farklı olsa da oturma düzeni aynı değil.
ERDOĞAN İÇİN CHP KULLANIŞLI APARAT
1 saat 35 dakika süren görüşme protokol sohbeti dışında monolog olarak geçtiğini, Özel’in konuşup Erdoğan’ın dinlediğini bizzat Özel’in kendisi söylüyor. Durum böyle iken Özel bütün gündeme getirdiği konular çözüm yoluna girmiş gibi mutlu ve heyecanlı.
Elbette diyalog önemli. Özel’in Kurtulmuş ile gerçekleşen görüşmesi sonrasında dediği gibi, siyasiler görüşemiyorsa kenarda birileri ellerini ovuşturuyor demektir. Lakin görüşme birisinin emellerine alet olmak anlamına da gelmemeli.
Erdoğan’ın tek bir hedefi var. Halifeler ve hükümdarlar gibi “kayd-ı hayat” denilen ömür boyu Beştepe Sarayı’nda ve ülkenin tepesinde oturmak. Bunun için de akla gelebilecek her türlü yöntemi ve her bir değeri kullanıyor.
Erdoğan, 7 Şubat’ta yani daha iki ay önce yerel seçimlerde partisinin Şanlıurfa belediye başkan adaylarını tanıtmak için gittiği Şanlıurfa’da ana muhalefet partisinden “Türkiye üzerine hesabı olanların kullanabileceği bir aparat haline gelmiş olan CHP!” diye söz etmişti. CHP’nin, PKK’nın siyasi uzantılarıyla kirli pazarlıklar yürüttüğünü öne sürmüştü.
DEM PARTİ İLE GÖRÜŞMEK SUÇ, ANAYASA YAPMAK YASAL
Erdoğan seçimde mutlak bir hezimete uğradığı için koltuğunda oturmaya devam etmesini sağlayacak çıkış yolları arıyor. Bunun için başvurduğu yöntemlerden birisi siyasi havayı yumuşatma görünümü. Yumuşatma değil, yumuşatılıyormuş görüntüsü vermek istiyor.
Havanın hangi alanlarda yumuşayacağına, bunun ne kadar süreceğine kendisi karar verecek. İstediği noktaya geldikten sonra da yeniden ipleri gerecek, yeni bir istikamete doğru dümeni kıracak. Ülkenin ve kamuoyun da buna inanmasını ve desteklemesini isteyecek.
CHP’ye ‘Türkiye üzerine kötü emeli olanların aparatı’ diyen, seçim öncesinde DEM Parti ile seçim işbirliği yapma görüşmeleri yürüttüğü için ana muhalefet partisine “CHPKK” yakıştırması yapan zihniyet, şimdi aynı siyasi yapı ile yeni anayasayı yapmak istiyor.
Çelişkiye bakar mısınız? Seçim işbirliği zemini aramayı suç gibi gösterip kamuoyuna DEM Parti ile bir araya gelmeyi “PKK ile görüşme” gibi yansıtanlar, aynı siyasi yapı ile ülkeye kurtuluş reçetesi gibi sunulan yeni anayasa müzakereleri yürütüyor.
CHP görüşünce “DEM’lenme” AK Parti görüşünce demokrasi…
DEM Parti bu ülke vatandaşlarının verdiği oylarla Meclis’e milletvekili gönderen bir parti. Üstelik her türlü kirli yöntemlere başvuran AK Parti ve MHP’nin aldığı oylardan daha temiz ve şaibesiz.
DEM Parti ile görüşmemek değil, görüşmek doğru olan. Ne var ki Erdoğan, sadece işine gelince doğru yapıyor. Sorun burada.
ERDOĞAN’A ANAYASAYA UYMA FIRSATI TANIMALI
Erdoğan, istemediğinde hiçbir yasa maddesi, hiçbir anayasa hükmü tanımıyor.
31 Mart seçimlerinin mutlak galibi CHP’nin yeni lideri, Erdoğan’ın yumuşama ve yeni anayasa konusundaki sözlerine inanıyorsa yapması gereken tek bir şey var; Erdoğan’a bir fırsat tanımak.
Bugüne kadar yaptığı anayasaya aykırı atılan bütün adımların telafisini istemeli. Aslında, “Artık yumuşama olmalı!” diyen zat, bu ülkenin gerilmesinin baş mimarı. Yumuşama diyerek açık bir itirafta bulunuyor. Önüne gelene hakaret eden, aşağılayan, her türlü sözü söyleyen Erdoğan’dan başkası değil. Özel, bilerek veya bilmeyerek Saray’ın yumuşama ve el sıkışma tezgahına alet oluyor.
Bu ülkenin birinci partisi olan CHP, Erdoğan’a anayasaya uyduğunu gösterme fırsatı tanımazsa, durumu geçmişte ‘Açılım Süreci’ ya da ‘Barış Sürecini’ yürüten dönemin bugünkü DEP Parti’nin selefi olan HDP’den daha kötü olur.
Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan, yumuşama konusunda CHP’yi samimi olduğuna inandırmak için birkaç göstermelik adım atacak. 28 Şubatçı komutanlar ve Osman Kavala gibi birkaç sembol isim serbest bırakılacak. Böylece kamuoyu “yumuşama” olduğuna inandırılmaya çalışılacak.
Özgür Özel’e de iktidar cenahından bol bol “Senin iki başkandan neyin eksik!” denilerek CHP içinde cumhurbaşkanı adaylığı için adı öne çıkan iki büyük şehrin belediye başkanları gölgelenmeye çalışılacak. Özel’in 2028’de Erdoğan’ın karşısına çıkması sağlanacak.
Erdoğan bilerek ve isteyerek 31 Mart seçimlerini referanduma çevirdi ve mutlak hezimete uğradı. Bundan dolayı CHP, erken seçim kartını mutlaka elinde tutmalı. Hiçbir girişimin 31 Mart rüzgarını dindirmesine izin vermemeli.
Ne var ki Özgür Özel, Erdoğan’ın dümen suyuna girmiş gibi görünüyor. Bu haliyle de Erdoğan’ı 2028’de yeniden seçtirmeye onay vermiş gibi.
Sadece sermaye karşıtı,demokrasi yanlısı biri Cumhurbaşkanı seçilirse Tayyipten farklı olur.Yoksa hele İmamoğlu gibi biri seçilirse Tayyipi de ararız.
Firavun bi ruya görmüş. Filan gün ana rahmine düşen çocuk Firavunu tahtından ibdirecek. Neyse bütün gözde saray danışmanları o çocuğun ana rahmine düşmesini engelleyecek bir plan yapmışlar. Napalım, diyelim ki bütün kadınlar meydanda toplansın Mübarek Firavun Hazretlerinin yüzünü gösterebilme şerefine ersinler, hazret onlara hediyeler ikram etsin, hatta şenlik sabaha kadar sürsün o gün anne karnına düşmesi gereken çocuk babasının sülbünde kalsın. Aa o da ne çocuk anne rahmine çoktan düşmüş. Neyse madem doğacak doğduğu gün canını alalım. Sınuç malum Bazıları bişeyler planlaya dursun. Allahın Planını kim aşabilir?