YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Bütün ülke cayır cayır yanıyor, bu yangınlar nasıl çıktı, neden aynı anda Türkiye’nin yüzlerce yerinde birden başladı bilemiyoruz. Sabotaj var mıydı; yoksa doğal sebeplerden kaynaklı mı yanıyor kimseden kamuoyunu ikna edecek bir cevap gelmiyor. Daha önemlisi bu yangınla nasıl baş edeceğiz, nasıl söndürülecek ve bundan sonrasının yol haritası ne olacak belli değil.
15 Temmuz sonrası iktidar ve muhalefetin el birliğiyle oluşturdukları Türkiye’nin tam fotoğrafını gösteren bir kriz yaşıyoruz. Devletin nasıl bitirildiğinin görüyoruz görmesine de, ülke de neler oluyor, yangınla başlayan bu kriz nereye doğru gidiyor, kimse bilmiyor.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Bilinen bir şey var ki, o da, mavi koyların yemyeşil ormanların, kızıl bir ateşe döndüğü sırada, yangınlar devam ederken ormanlarda yapılaşma yetkisi Erdoğan’a verildi. Erdoğan imzasıyla Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7334 sayılı kanun, kıyılar ve ormanlardaki hangi alanların yapılaşma kapsamına gireceğinin tasarrufu AKP Genel Başkanına verildi.
Bir de her yere çay bevleden adamı biliyoruz. Her yerde olduğu gibi yangın bölgesine de gelip milletin üzerine çay bevletmeye devam etti.
Yangınların nasıl çıktığıyla ilgili bu bilinmezlik, Kürtlere ve HDP’ye öfkeye doğru provoke edildi. Ortada tek bir inceleme, ya da tek bir delil olmadan Cumhur ittifakına yakın hesaplar ve siyasetçiler bu işin arkasında HDP’nin Kürtlerin vs olduğunu söyleyen mesajlar yayınlamaya başladı.
Onlar suçu Kürtlere yıkarken bu açıklamalara uygun olarak da ‘ateşin çocukları inisiyatifi’ diye bir örgüt çıktı ve olayları üstlendi. Daha önce hiç kimsenin bilmediği, haklarında hiçbir soruşturmanın ve operasyonun duyulmadığı ‘Ateşin çocukları, Türkiye’nin turistik bölgelerindeki sabotajların sorumluluğunu üstleniyor: Türk rejimi başka bir dilden anlayana kadar ateş seliyle onlara diz çöktürmenin zamanı gelmiştir’ diyordu.
Türkçeyi Kürt aksanıyla konuşmayı ihmal etmeyen birileri de yüzlerini maskeleyerek çıkıp nasıl yaktık, daha da yakacağız türünden laflar ediyordu.
Bu yangınlar öfkeden deliye dönmüş milleti ayaklandırmak için bulunmaz bir fırsattı. Ne de olsa hükümetin yelkeninde rüzgar bitmiş, o da yeni ortaklar yeni arayışlar içine girdiğini beyan etmişti. Bu yüzden yine en bildik ama en işe yarar kart olan Kürt ve terör kartı yeniden sahaya sürülmüştü.
Bilindiği gibi bu kart 7 Haziran seçimlerinde AKP iktidarı kaybedince de sürülmüştü. PKK tam da Erdoğan-Ergenekon ittifakının istediği gibi bir anda savaşı şehirlere indirme kararı almış, binlerce kişinin öldüğü ve şehirlerin yerle bir edildiği bir süreç sayesinde AKP’ye iktidar yeniden kazandırılmıştı.
Bu yangınlar sayesinde bir taraftan milyarlarca dolar rant sağlayacak yapılaşma fırsatı doğacak bir taraftan da suçu HDP’ye atarak buradan 7 Haziran’da olduğu gibi devasa bir siyasi çıkar elde edeceklerdi. Hırsızlar yine deli gibi para kazanacak, ortakları da AKP’nin tekrar Kürtlerle ittifak yapmasını önleyecekti. Devlet Bahçeli’den İbrahim Karagül’e kadar geniş bir siyasetçi ve trol başta bu meseleyi kaşıdı ama millet bu kez bunu yemedi. Namlı haramiler hemen hırsızlık için yasal düzenlemeleri yaptı, troller kaşıdı ama acıdan kavrulan toplum yeni bir 1 Kasım sürecine pirim vermedi.
Evet belki toplum bu tezgaha gelmedi ama bu yangın bir kere daha ortaya çıkardı ki, tam manasıyla ülkenin çivisi çıkmış.