Overlokçu geldi hanım!

Haber-Yorum | Naci Karadağ

Kurduğu sistem ve kendisi dağılmaya başladıkça, Cumhurbaşkanı her gün bir şey dağıtmaya başladı…

74 yaşındaki teyzenin dediği gibi, “Yakışıyor mu bir Cumhurbaşkanına çay dağıtmak!” demeyin…

Çay dağıtıyor; simit, peynir, şeker, kestane, çorba, aşure…

Dağıttıkça dağıtıyor…

Dağıldıkça dağıtıyor…

Öte yandan ülke insanı Cumhurbaşkanı otobüsünün peşinden koşarken o otobüsün nasıl bir uçuruma doğru yol aldığının farkında değil.

Belki bilmek istemiyor, belki havuz bataklıklarından dolayı artık uyuşmuş durumda… Umursamıyor…

Nasılsa karşılarında gazeteci kalmadı…

Bırakınız soru sormaya cesaret etmeyi, korkudan nefes almaya ara veriyorlar zat-ı muhteremlerin uçağında bile.

O sebeple sallamanın bir sınırı, kapasitesi, limiti yok Reis için!

Uçtukça uçabiliyor…

Mesela şu yalanı herkesin yüzüne bakarken savurabiliyor:

Bunun artık ölçüsüz cüretli bir yalan olduğunu, sadece birkaç gün önce açıklanan Dünya Demokrasi Endeksi rakamlarına bakarak tespit etmek çok kolay.

Türkiye, artık tüm Dünyada “kısmen özgür ülkeler” liginden, “özgür olmayan ülkeler” ligine düştü.

Tabii Erdoğan ve taraftarlarının özgürlük anlayışı dünya üzerindeki özgürlük anlayışından “bi tık” farklı..

Onlar özgürlüğü kendilerine göre değerlendiriyorlar.

Mesela başkalarına hakaret etme özgürlüğünde, kendileri odak noktaya konursa Türkiye dünya birincisi, bu kesin!

Ya da çalma çırpma özgürlüğü, alavare dalavere hürriyeti klasmanında yanlarına kimsecikler yanaşamaz.

Tayyip Erdoğan ve AKP, belki on yılda kurdukları iyi-kötü bir sistemi ve birikimi, birkaç yılda tüketip, dibe doğru akıl almaz bir iniş gerçekleştirdi.

Artık olumsuzluk, negatiflik, dahası kötülükte, kendilerinden bir önceki dönem ile değil, Türk tarihi ile kıyaslanıyorlar.

Zalimlik ve zulümde ise, tarihteki bütün kötü devirler ile kıyaslanabilecek bir seviyeye ulaştılar ne yazık ki!

En son örnekten başlayabiliriz.

Artık 28 Şubat’ı ağızlarına dolayabilecek halleri yok, çünkü yaptıkları kötülükler ve zulüm 28 Şubat ve aktörlerine rahmet okutacak seviyeye ulaştı.

Erdoğan’ın her fırsatta ağızına alıp sakız gibi çiğnediği “Tek Parti” dönemleri bile, bugünlerden daha iyi çıkmaya başladı.

“Bolluk kuyruğu” saçmalığı da bu tuhaflığın dışa vurumundan başka bir şey değil.

Görüldüğü üzere, Gambiya, Mozambik, Tanzanya gibi ülkelerin ligindeyiz artık… Her gün protesto ettikleri, yumruk sıkıp gaz vererek nefret kusulan, İsrail’den bile geri düşmüş durumdayız. Başka bir deyişle İsrail’in zulmü altında inleyen Filistin bile bizden daha demokratik. Daha başka şekilde ifade edecek olursak, Filistinliler Türk halkından daha özgür!

Hadi buyurun bakalım…

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı diye bir yapı var ve her yıl ülkelerin insani gelişmişlik kriterlerine (Human Development Reports) dair bir endeks yayınlıyorlar. 2018 yılına baktığımızda çok ilginç bir tablo ile karşı karşıyayız.

Türkiye hızla sıralamada dibe doğru yol almıyor, Dünya üzerinde burun kıvırdığımız pek çok ülke, özellikle demokratik anlamda iyiye doğru yol alırken, biz battıkça batıyoruz. Ayrıntılı inceleme için şuraya bakabilirsiniz)

Demek ki demokraside üst lige çıkmak filan bir yana, insanı gelişim ve özgürlükte Afrika ülkelerinden bile alt sınıflara düşmüş durumdayız.

Gelelim esas meseleye. Erdoğan her fırsatta “nereden-nereye” mottosuyla eskiye çamur atıyor ama bakın son durumu şudur:

Özal Dönemi, 28 Şubatçıların zirve yaptığı yıllar filan Erdoğan iktidarının yanında bir insanlık cennetiymiş meğerse.

Devam edelim…

Bilindiği üzere Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 2000 yılından beri üç yılda bir PISA (Programme for International Student Assessment) adıyla lise öğrencilerini değerlendirmeye alıyor. Bu Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nda amaç 15 yaş 3 ay ile 16 yaş 2 ay arasındaki öğrencilerin bilgi düzeylerini ölçerek 21. yüzyılın gerektirdiği temel becerilere ne ölçüde vakıf olduklarına bakmak.

Son rakamları adamlar yüzümüze çarptığında gereğini yapmak yerine PISA’Dan kaçmayı tercih eden iktidar cenahı bu alanda son objektif değerlendirme yapılmasını istediğinde,  72 ülkede 15 yaşındaki 540 bin öğrenci arasında yapılan testin sonuçlarında Türkiye okuduğunu anlamada 50. sırada yer alırken matematikte 49, fende ise 52. olmuştu. Eğitimdeki sıkıntıları gün yüzüne çıkaran araştırmanın ardından çıkan tartışmalara karşı MEB’in PISA’ya alternatif olarak uyguladığı ABİDE sınavında ise sonuç yine değişmemişti. Buna göre öğrencilerin yüzde 26.4’ü matematik, yüzde 17.9’u fende en alt düzeyde kaldı. PISA Direktörü Schleicher’in “Türk eğitim sistemi dünyaya uyum sağlayamıyor” sözleriyle durumun vahametini ortaya koymuştu.

Özgürlükte diplere demir atan ülke, eğitimde de pek farklı durumda değildi anlayacağınız.

Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl hazırlanan raporunun 2018 versiyonunda Türkiye Küresel Rekabet Endeksi’nde 61. sırada yer alıyor. Bir yıl inçinde bırakınız ilerlemeyi 3 basamak gerilediğimiz listede artık Bulgaristan, Macaristan, Romanya gibi ülkelerin altındayız. Ortaya atılıp “Ümmetin ümidi” gazını vermeden önce bu rakamı okumalı havuz kalemşorları.

Yollarda kenara dizili vatandaşlara 200 gramlık bedava çay paketi dağıtarak dünya liderliğini yaptığına inanan Erdoğan her ne kadar “Demokraside üst lige çıktık” gibi masallar anlatsa da gerçekler ölme değil.

Zira demokrasi endeksi verileri acı gerçeği adeta bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.

167 ülke arasında 110’culuk bir üst lig ise, yeni sezonda herkese başarılar!

AKP iktidar tarihinin en berbat dönemini yaşıyor her açıdan…

Çok hazin bir dibe vuruş, belki de çok acınası bir final yaşanıyor…

Fazla uzatmanın anlamı yok, zira eğitimde, özgürlükte, demokraside, insan haklarında en altat varmaya çok kalmadı…

Sonrasında ise Allah bu millete merhamet etsin..

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin