Öteki 11 Eylül

YORUM | YÜKSEL DURGUT

Birkaç gün sonra 11 Eylül terör saldırılarının 22. yılı. El Kaide terör örgütü tarafından düzenlenen bu saldırıların aydınlatılmasına yönelik davalar sürüyor ve merak edilen birçok konu da hala cevap bekliyor. 

Dünyayı yakından etkileyen bu olayın birçok acı sonucu da yaşandı ve yaşanıyor. El Kaide terör örgütü bağlantılı bu saldırıların ardından dünya artık eskisi gibi bir yer değil. 

ABD’yi tam kalbinden vuran 11 Eylül 2001 saldırıları, dünyanın geleceğini etkileyen ilk olay silsilesi değil elbette. Yakın tarihin bir değil, iki 11 Eylül’ü olduğunu ABD kabul etmese de, tarih sayfalarında yaşananlar bu gerçeği ortaya koyuyor. 

ABD’li Senatör Frank Church, 1976 yılında şu açıklamayı yapıyor: “Sezar’ın uzak Roma’dan kolonileri gözetlemesi gibi, Nixon da Şilililerin hükümet seçiminin Birleşik Devletler Başkanı için kabul edilemez olduğunu söyledi. Beyaz Saray’ın tutumu, ‘Vietnam’dan sonra artık deniz piyadelerini gönderemiyorsam, o zaman CIA’yi gönderirim’ şeklindeydi.” 

CIA’nin gönderildiği ülke Şili ve 11 Eylül 1973 darbesi, Şili’de demokratik sosyalist Salvador Allende’nin başkanlığını yaptığı Halk Birliği hükümetinin ordu tarafından devrilmesidir. İlk Marksist başkan olarak bilinen Allende, Şili Ulusal Kongresi ile siyasi gerilim yaşarken, ABD başkanı Richard Nixon’ın uyguladığı ekonomik yaptırımlarla da karşı karşıya kalmıştı. 

11 Eylül 1973’te General Augusto Pinochet başkanlığındaki bir grup asker darbeyle iktidarı ele geçirerek sivil yönetime son verdi. 

CIA bu darbenin ardından 2000 yılında, Allende’nin göreve gelmesini engellemek için orduyu göreve çağırmayı reddeden üst düzey bir generalin 1970 yılında kaçırılmasındaki rolünü kabul etti. Nixon’un, Allende’nin tehlikeli bir komünist olduğunun ifade ettiği belgeler Amerikan kamuoyunda yer almıştı. Bu belgeler, ABD hükümetinin darbeden ve Allende’nin demokratik yollarla seçilmiş hükümetini devirme planlarından haberdar olduğunu gösterdi. 

Tarihçi Peter Winn, ABD’nin darbede suç ortaklığı yaptığına dair “kuvvetli kanıtların” olduğunu aktaran kişilerden sadece birisi. 11 Eylül 1973’te Santiago’da Şili silahlı kuvvetlerinin darbesinin arkasında karanlık olaylar var. 

ABD, darbeden 3 yıl öncesinde kışkırtmaya başladığı askeri darbeye dolaylı da olsa bulaşmıştı. Askeri müdahale, Salvador Allende’nin onlarca yıl önce siyasetteki başarısının ardından başkanlığa geldiği 4 Eylül 1970 seçimlerinden önce başlamıştı. Hatta Sosyalist Parti başkan adayı seçim meydanlarında rakibi Allende için, mezar taşında “Burada … Şili’nin gelecekteki başkanı yatıyor.” şeklinde şakalar yapıyordu. 

Seçimden önce bile değişim rüzgarına dair işaretler vardı. Nixon yönetiminin dış politikadan sorumlu tek adamı Henry Kissinger, “Halkının sorumsuzluğu yüzünden bir ülkenin komünistleşmesine neden seyirci kalmamız gerektiğini anlamıyorum” diyordu.

ABD sadece Şili’de değil 20 ve 21. yüzyılda gizliden rejim değişiklerinde parmağı olduğu düşünülen birçok olayın içinde de yer aldı. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir;

1948-1960 İtalya

Mart 1949 Suriye Darbesi

1949-1953 Arnavutluk

1953 İran Darbesi

1954 Guatemala Darbesi

1956-57 Suriye Krizi

1957-58 Endonezya Ayaklanması

1959-2000 Fidel Castro’ya suikast girişimi

1959 Kamboçya, Bangkok

1960 Kongo Darbesi

1961 Küba, Domuzlar Körfezi Çıkarması

1961 Küba, Mongoose Operasyonu

1961 Dominik Cumhuriyeti

1963 Güney Vietnam Darbesi

1964 Brazilya Darbesi

1965–66 Endonezya

1966 Gana Darbesi

1971 Bolivya Darbesi

1970-73 Şili

1976 Arjantin Darbesi

1979 El Salvador Darbesi

1979-89 Afganistan, Siklon Operasyonu

1980-92 Angola

1981-87 Nikaragua, Kontralar

1982 Çad

1996 Irak 

2012-17 Suriye

Seçmenler Allende’yi iktidara getirdiğinde, ABD’nin çabaları parlamentonun başkanlığını onaylamaması yönündeydi. Bunun için de masada duran en iyi seçenek askeri bir darbeydi. Ama ordu komutanı René Schneider demokrasiden yanaydı. Bu itiraz, CIA destekli bir kaçırma girişimi ve ardından da öldürülmesi ile sonuçlandı. Şili kongresi ise Allende’nin başkanlığını onay vermişti. 

Washington, elindeki en büyük kozu olan ekonomik yaptırımları devreye soktu. Özellikle Allende’nin çokuluslu şirketleri ve özel mülkiyetlerini hedef alan bir kamulaştırma planıyla ekonomik olarak boğulması hedefleniyordu. 

Birçok ABD şirketi, Şili’nin doğal kaynaklarını ve altyapısını hedeflerine koymuştu. Şili’de yaşananlar, bundan 10 yıl on yıl önce Küba’daki devrimci bilmecesinden daha kötüydü. Washington’un korkusu, seçimler yoluyla elde edilen sosyalizmin sadece Latin Amerika’da değil, dünyanın birçok yerinde değişime ilham verebileceğiydi.

Nixon yönetimi bu başarının acilen durdurulması gerektiği görüşündeydi. Nixon, elindeki en büyük koz olan ekonomik silahını sonuna kadar kullanmaya yemin etmişti. 

FOTO: The Guardian Salvador Allende ORTADA ŞAPKALI, 11 Eylül 1973’te başkanlık sarayından omuzunda silahıyla çıkarken görülüyor. Allende’nin hayattayken çekilmiş son fotoğrafı.

Allende, görevde olduğu 3 yıldan kısa bir sürede, her türlü grev, gösteri ve şiddet olaylarıyla mücadele etti. Buna rağmen hükümeti hayatta kalmayı başardı. Devrilmesi için askeri bir operasyon gerekiyordu. 11 Eylül’den sadece birkaç gün önce, ordunun içindeki çıkar çatışmaları, yeni göreve gelen komutanın taraf değiştirmesiyle son buldu.

Yeni komutan 1973 yılından 1990 yılına kadar Şili’yi dikta rejimi ile yöneten General Augusto Pinochet idi. 1973’ten 1998’e kadar Şili ordusunun başkomutanı ve 1973-1981 arasında da Şili Cunta Hükümeti’nin başkanlığını yürüttü.

General Pinochet askeri darbeyle Başkan Salvador Allende’yi koltuğundan etmişti. Görevde olduğu dönemde tecavüz ve birçok işkence olaylarıyla anıldı. Verdiği emirlerle birlikte toplu katliamlar yapıldı. Cuntasının işlediği binlerce kurbanının kalıntıları 50 yıl geçmesine rağmen hala aranıyor.

Allende kimsenin kafasındaki devrimci imajına uymuyordu. Hakkında yazılan biyografilerde kendisinin siyasetçiden daha çok bir köy doktoruna benzediği tarif ediliyor. Darbe uyarısıyla, Santiago’daki Moneda Sarayı’na gitti. Teslim olma ya da istifa etme yönündeki uyarılarla alay etti. Hainlerin, onurlu insanları anlayamayacağını söyledi.

General Augusto Pinochet (solda)
darbeyle devireceği Salvador Allende’yle birlikte.

Allende, 11 Eylül 1973 sabahı halkına yaptığı son konuşmasında da sonuna kadar direneceğini ilan etti. “Şili demokrasisi tüm halkın fethidir. Sömürücü sınıfların ne eseri ne de armağanıdır. Nesiller boyunca biriken fedakarlıklarla kendisine dayatanlar tarafından savunulacaktır… Demokrasiyi ve hukuk devletini geliştirme kararımı ciddiyetle yineliyorum…” diye yazmıştı bir keresinde. 

Bir kask takarak, eline otomatik bir silah aldı. Elinde tuttuğu silah birkaç yıl öncesinde, destekçilerini silahlandırmasını tavsiye eden Fidel Castro’nun hediyesiydi. 

Amerika kıtasının büyük bir kısmı ABD destekli askeri yönetime geçti. 21. yüzyılın eşiğinde, yeni-sömürgeci ve neoliberal düzene ilginç alternatifler ortaya çıktı. En azından Şili’de halk Allende’nin kahramanlığının Pinochet gibi askeri takıntıları olanlardan daha güçlü olduğu umudunu hala taşıyor. 

Bölgedeki diğer ülkeler askeri cunta altında acı çekerken Şili daha önce Güney Amerika’da demokrasi ve siyasi istikrarın sembolü olarak görülüyordu. 11 Eylül denildiğinde aklımıza ilk ikiz kulelere yapılan teröristlerin kaçırdığı uçakların dışında, tarihin sayfalarında saklı kalmış, karanlık oyunların oynandığı başka 11 Eylüller de var. Şili darbesi, ABD’deki 11 Eylül 2001 saldırılarıyla aynı tarihte gerçekleşmesi nedeniyle “diğer 11 Eylül” olarak da anılıyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

7 YORUMLAR

  1. “El Kaide terör örgütü tarafından düzenlenen bu saldırı” Hocam yapmayin, sizdemi yuttunuz bu tiyatroyu, yoksa isinize gelmedigi icinmi resmii söyleme sahip cikiyorsunuz? 11 Eylül olaylari tipki bizdeki 15 temmuz olaylari gibi bir false flag operasyonuydu, tüm deliller bunu ispatliyor. Eger bunca yildir bunu anlamadiysaniz kimseden 15 temmuzu anlamalarini beklemeyin.

  2. Aynen Cem Arslan. Bu capta bir terrör CIA, Mossad isbirligi olmadan olmaz. Tabiki onuda Ana sini, babasini savaslar da kaybetmis piskolojisi bozulmus Müslümanlari kullanarak. Amac ABDnin Ortadogu polikatisini hizaya getirmek. Acik söyleyeyim sionist lobi (Basit Yahudililerden bahsetmiyorum, belki %98). Heryerde onlar CIA yide izaya getirirler.
    Yüksek Turgut gibi Kafalar icin Irakta 2 Milyon insan ölmüs, Suriyede 200.000, surda burda önemli degil. 3.000 masum insanin öldügü 11 Eylül 2001 daha önemli.
    Evet Yüksel Turgut senin bu yazi ile bütün masumlarin hakkina girdin. Allah affetsin!
    Birakin bu ikilikciligi, DOSDOGRU olun !!!!!!!

  3. Seye benziyor bu. Nasil Erdogan, Atatürk, 15 Temmuz Hain Darbe demeden cümleye baslayamayanlar, burdada 11 Eylül 2001 Terör saldirisi demeden baslayamiyor.

    Yaziklar olsun!!!!

  4. Daes/ Isid de bunlarin bir parcasi.
    1- Batidaki bütün asiri düsüncedekileri orya yollayip öldürüp kurtuldular (Isid in yarisi Batidan gidme)
    2- Bu sayede BOP u gerceklestirme imkani. Yoksa nasil bölecek. Aha Irak, Suriye bölük pörcük. Biranda cikti Isid, hemen Ypg/sdg yi kurdu ABD. Yillarin Metodu böl parcala zayiflat sömür.
    3- Bakin her Bati ülkesinde Ispanya, Almanya, Ingiltere, ABD …terör saldirilari sanki anlasilmis gibi unutturmamak icin belli zaman araliklarinda tekrarlandi yapildi. Suan ihtiyac kalmadi.
    4- Niye bu El kaide, isid bukadar güclü de 50 tane terör saldirisi yapmadi
    5- Gecin bunlari, 15 Temmuz nasil Türkiyeyi dizayn project ise, 11 Eylül de Dünyayi, Müslümanlari dizayn projesidir.
    6- Bunlar Insanligi Batidan ibaret gören Bati, irkci, beyaz irkin üstünlügüne inanmis, sömürücü ruhun 21. yüzyila uyarlanmis tezahürleri.
    7- Demokratik Bati diye tesbih cekenlere LANET olsun!!!!

  5. Ikiz kulelerin haricinde 3. sü BBC de 20 dakkika öncesinden yikildi diye haber gecilmis. BBC o günün bütün yayin kayidinin tekrar incelenmek istediginde kayip oldugunu bildirmis. O gün yayinda yikildigini söyleyen sunucuya (zorla) aciklama yaptirilmis.
    Neyi ne sirayla olacagini BBC bile önceden haber almis.

  6. Salvador Allende neyse, Augusto Pinochet’de odur. Al birini vur diğerine. ABD’nin 11 Eylül’ü ise geri zekalı El kaidecilerin kimse bizi görmüyor, bilmiyor zannederek rol aldıkları; ancak ABD derin devletinin planlayıp uyguladığı bir komplo olduğu yönünde çok kuvvetli deliller olan bir operasyondur.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin