YORUM | CEMİL TOKPINAR
Rabbimize esma-i hüsnasının ezelden ebede kadar tecellileri adedince hamdolsun ki, bizi her salih ameline bire bin verilen ve ömre bedel Kadir Gecesini içinde bulunduran Ramazan’a kavuşturdu.
Rabbim bu ayın her gününü Kadir bilip her anını ibadet aşk ve şuuruyla geçirmeyi nasip eylesin.
Ramazan bizim dünyamızı ve ahiretimizi nurlandırmak, şenlendirmek, huzur ve saadete gark etmek için ötelerden imdadımıza gelmiş bir fırsatlar zinciri, bir nimetler manzumesi, bir güzellikler bayramıdır.
Ramazan’ın her safhasını, orucunu namazını, sahurunu iftarını, mukabelesini teravihini, ikramını infakını bir bayram coşkusuyla yaşamak, manevî sevincin zirvesinde dolaşmak, dertlilerin derdini paylaşıp hüzünlerini sevince çevirmek, insanların acısını dindirmek için çırpınmak için gaybden gelen bir can simididir.
Ne var ki bu fırsatın farkında olmak, kıymetini bilmek, hakkını vermek, gafil olmamak gerekir.
Eğer en baştan Ramazan’ı ihya etmeyi ciddi tutmazsak, meseleye sımsıkı sarılmazsak rahmet yağmurları çağıl çağıl yağarken kuru kalabiliriz, mağfiret kurnaları coşarken mahrum olabiliriz, Cehennem kapıları kapanıp Cennet kapıları açılmışken giremeyebiliriz.
Öyleyse bugünden tezi yok, hem şahsî hem ailevî programlar yapmak, tavizsiz olmak, ihya formüllerini uygulamak, asla geri adım atmamak, bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesini yakalayıp 83 yıl ibadet etmiş gibi sevap deryasına dalmak zorundayız.
Peki, bunu başarmak mümkün mü?
Elbette mümkün.
Eğer her günü ve geceyi adeta Kadir Gecesi gibi değerlendirirsek bin ay, yani 83 yıl dört ay ibadet etmiş gibi sevap kazanabiliriz.
Çünkü Kadir Gecesi ayın herhangi bir gününde olabileceği için her günü değerlendiren o muhteşem geceyi mutlaka yakalamış ve kaçırmamış olur.
Acaba her günü ihya etmek, ibadetle süslemek mümkün mü?
Derecesine göre her günü ve her geceyi ihya etmek mümkün.
Her zaman söylediğimiz gibi, Ramazan’ın en faziletli ve en vazgeçilmez beş ibadeti vardır ki, bunu her gün tavizsiz uygularsak ihya için en büyük ve en zor işi başarmış oluruz. Bunların ikisi farz, ikisi sünnettir. İnfakın yani rızkımızı muhtaçlarla paylaşmanın da hem farzı, hem de sünneti vardır.
Farz olanlar: Beş vakit namazı tavizsiz ve hakkıyla kılmak ve orucumuzu tutmaktır.
Sünnet olanlar: Her gece yatsıdan sonra teravih namazını kılmak ve günde en az bir cüz okuyarak veya dinleyerek bir hatim yapmaktır.
Ramazan’da sevaplar, bire bindir
Mademki Bediüzzaman Hazretlerine göre, Ramazan’da amellerin sevabı bire bindir, ibadetlerimizi arttırmak için olağanüstü gayret göstermeliyiz.
Beş vakit namazı her zaman kılmak zaten vazifemiz. Ama Ramazan’da biraz daha gayret, biraz daha hassasiyet göstermek, huşu ve tâdil-i erkanla, vaktinde ve cemaatle kılmak için çırpınmak gerekir. Ayrıca sonundaki tesbihatı ve duayı asla terk etmemeliyiz. Çünkü tesbihat günahların affına vesiledir; dua da bilhassa Ramazan’da çok önemli bir ibadettir.
Ramazan’da namaz ve tesbihatı artırabiliriz. Beş vakit namazın sünnetlerini tavizsiz kılmak, namaz içindeki sureleri, duaları, tesbihleri uzatmak mümkündür. Bir de beş vakit uzun tesbihatımızı yaparsak muazzam bir sevap elde ederiz. Bu hususta da dikkatli ve tavizsiz olmak gerekir. Yapacağımız, her namazdan sonra birkaç dakikayı tesbihata ayırmaktır.
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ayet ve hadislere dayanarak tertip ettiği uzun tesbihatta faziletli zikirler, esma-i hüsnalar, salavatlar, sığınma ve kurtuluş duaları olan ecirnalar vardır ki, bunların her biri paha biçilmez güzelliklerdir.
Mademki Ramazan duaların kabul olduğu aydır, namazdan sonraki dualarımızı da artırmalıyız. Zaten kendimizin ve ailemizin, milletimizin ve bütün müminlerin sayısız dertleri ve arzuları vardır. İşte Ramazan altın fırsat! Kendimizden başlayıp tüm müminlere, hatta bütün insanlığa varıncaya kadar hayırlı dualar edebiliriz.
Unutmayalım ki, şu anda bütün dünyanın yaşadığı koronavirüs imtihanı aslında bir şefkat tokadıdır. Uyarı mesajını alıp tövbe ve istiğfar edip bütün varlığımızla Rabbimize teveccüh etmemiz gerekir. Eğer uyanmazsak daha şiddetli bela ve musibetler gelebilir.
Namazlarımızı artırmanın başka bir formülü de günlük nafile namazlarımıza sarılmaktır. Müsait olan herkesin her zaman yapmasını tavsiye ederiz. Her zaman yapamayanlar hiç değilse Ramazan’da kuşluk, evvabin, teheccüd ve hacet gibi namazları kılarlarsa her bir rekatına bin rekat sevap yazıldığı için çok büyük kâr ederler.
Sabah uyanan kişi nasıl olsa elini yüzünü yıkamışken bunu abdeste tamamlayıp iki veya dört rekat kuşluk namazı kılabilir.
Akşam namazını kılan bir kimse zaten abdestli iken iki veya dört rekat evvabin namazı kılarsa muhteşem bir ecir alır.
Ancak burada çok önemli bir husus var: Maalesef Ramazan’da kıymeti bilinmeyen, hakkı verilmeyen, ihmal edilen veya aceleye getirilen ibadetler, akşam ve evvabin namazı, tesbihat, dua ve aşr-ı şeriftir. Oysa zamanımızı biraz daha planlayıp dikkatle kullanırsak hepsini de yapabiliriz. Unutmayalım ki, boşa geçirdiğimiz, boş sohbete veya uzun çay keyfine daldığımız her an, her rekatı bin rekat yazılan namazları ya kaybettirir ya da kalitesini düşürür, kabul edilecek duaları da ihmal ettirir.
Ramazan’ın en güzel namazlarından birisi de teheccüttür. Nasıl olsa sahura kalkmışız. Sofra hazırlanırken abdest alıp iki, dört veya sekiz rekat teheccüt namazı kılsak ahiretimize büyük bir azık göndermiş oluruz. Zaten sabah namazı için alacağımız abdesti öne çekmiş ve birkaç dakikamızı Rabbimizle geçirmeye harcamış oluruz.
Çok önemli bir husus: Bazı kardeşlerimiz Ramazan geceleri kısa olursa hiç uyumuyor. Uyumadığı için de teheccüt kılınmaz sanıyor. Oysa vakti girdikten sonra uyumasanız da teheccüdü kılabilirsiniz.
Yine günün müsait bir vaktinde hacet namazı kılarak dünyanın dört bir yanındaki mazlum, mahpus, mağdur ve masum kardeşlerimize ve ailelerine dua etsek nasıl olur? İnanın acı çeken kardeşlerimizin ıztırabına beş dakika şahit olsak hacet namazını hiç terk etmeyiz. Onlara dua etmezsek kardeşliğimizin ne anlamı kalır?
Oruca devam ve kalite
Ramazan’ın özel ibadeti olan orucu tavizsiz bir şekilde tutmamız gerekir. Mümkün mertebe hastalık, yolculuk gibi durumlarda bile bazı tedbirler alarak oruç tutmanın yolunu bulmak çok güzel olur. Her biri bin oruç olarak yazılan bu ibadet bizim affımız ve kurtuluşumuz için büyük bir fırsattır. Oruç bize zahmet değil, rahmettir. Çünkü Peygamber Efendimizin (s.a.v.) “geçmiş günahları affettiren” üç ibadetten bahsetmiştir. Bunlar oruç, teravih ve Kadir gecesini ibadetle geçirmektir. İşte bu üç altın fırsatı, bütün zorluklarına katlanarak, nefsin oyununa gelmeden, tavizsiz ve kaliteli bir şekilde değerlendirmeliyiz.
Orucu ailece tutmak, hatta küçük çocukları bile teşvik etmek, mümkünse ödüllendirmek gerekir. Bütün Ramazan’ı üstelik uzun yaz günlerine rastladığı halde oruçlu olarak geçirmeye başlayan, dokuz-on yaşlarında çocuklar gördüm. Demek ki başarılabiliyor.
Bu arada orucun kalitesini arttırmak için eli, dili, ayağı, gözü, kulağı, hatta hayali bile günahtan uzak tutmak için gayret etmek lazımdır. Orucu bozan yiyecek içecek gibi maddî şeylere dikkat ettiğimiz kadar, orucun kalitesini bozan yalan, gıybet, harama bakmak gibi günahlardan da kaçınmak büyük kârdır.
Teravih 20 bin rekat yazılır
Ramazan ayını hakkıyla ihya etmede teravih namazının büyük bir yeri vardır. Çok coşkulu ve lezzetli bir namaz olan teravihi de tavizsiz bir şekilde kılmak gerekir. Yolculukta, hastalıkta, yorgun ve uykusuz günlerde, misafirlikte mutlaka bir çözüm bulur, ebedî hayatımız için 20-30 dakikayı ayırabiliriz.
Yolculuk esnasında vasıta içinde, hastalık ve yorgunluk durumunda oturarak, misafirliklerde bulunduğumuz yerde cemaat yaparak teravihimizi eda edebiliriz. Ramazan yeme içme ve boş sohbetler yapma ayı değildir. Maalesef mükellef iftar sofralarında yemeğe uzun zaman ayırıp, arkasından saatlerce sohbet edip yatsıyı yalnız kılmak, teravihi de feda etmek akıl kârı değildir.
Teravihe devamda tavizsiz olmak gerektiği gibi hakkıyla kılmak hususunda da titiz olmak icab eder. Namazı aceleye getirmeden, huzur ve sükûn içinde, tadil-i erkân ile kılmalıyız.
Mümkünse her rekâtta bir sayfa okuyarak hatimle kılmak güzeldir. Ama acele ederek yanlış veya çok hızlı okumak uygun değildir. Sakin ve huşu ile kılmak esas olmalıdır. Bunun için kısa surelerle veya her rekâtta bir ya da birkaç ayet okuyarak kılınabilir.
Teravihe çocukları ve gençleri mutlaka teşvik etmek, onları sıkmamak için de gerekirse kısa okumak, tadil-i erkâna zarar vermeden namazı hafif tutmak gerekir. Hatta onları teşvik için birtakım sürpriz ikram ve hediyeler verilebilir.
Kur’an’ı okumak ve anlamak
Her Ramazan okuyarak veya dinleyerek en az bir hatim yapmak gerekir. Bu hususta da tavizsiz olmak lazımdır. Okumasını bilmeyen veya yavaş okuyan kardeşlerimizin şevkleri asla kırılmasın. İnşallah en kısa zamanda Kur’an okumasını öğrenmek için gayret etsinler.
Ama okumasını bilmeyen veya yavaş okuyanlar online mukabele programlarına katılabilirler. Hatta isteyen internetteki hatim programlarını, en sevdiği hafızları dinleyebilir.
Ramazan’da her ibadet gibi kısaca infak dediğimiz muhtaçlara yapılacak maddî yardımlar da bin katıyla ödüllendirilir. Bu sene korona tedbirinden dolayı herkes evlere kapandı. İftar programları yapılamıyor.
Ancak fakirlere, öğrencilere, muhacirlere, dostlara iftar yemeğini yapıp göndermek veya muhtaçlara iftar niyetine para bağışlamak, himmette, muavenette kendi sınırlarını zorlamak, hatta aşmak rahmet ayı olan Ramazan’da paha biçilmez fırsatlardır.
Üzerine zekat farz, fıtır sadakası vacip olanlar zaten bunları yerine getirmekle çok büyük hayırlara vesile olacaklardır. Ancak bunlarla yetinmeyip daha ötesine geçmek, kırkta bir değil, belki yüzde 25, hatta yüzde 50 vermek sahabelere arkadaş olacak himmet ve muavenet kahramanlarının yapacağı güzelliklerdir.
Böyle zor bir zamanda mahrumiyetlerin, ıztırapların tahammül ötesi yaşandığı bir süreçte imkanı az olanlar bile bu infak yarışına katılıp kendini cehennemden kurtarmaya bakmalıdır. Çünkü Efendimiz (s.a.v.), “Yarım hurmayla da olsa Cehennemden kendinizi koruyunuz” buyurmuyor mu?
Buraya kadar saydığımız ibadetleri farklı şekillerde süslemek ve kalitesini arttırmakla birlikte, farklı evrad ve ezkarla sevabımızı çoğaltmak Ramazan’ı idamlık bir mahkumun affı beklediği gibi bekleyen Ramazan âşıklarının yapacağı işlerdir.
Nedir bu evradlar? Büyük Cevşen’den ve Kulûbüddâria’dan dualar okumak, maneviyat kutuplarının evradlarını terennüm etmek, hatta yürürken, iş yaparken, fırsat varsa kısa dua veya zikirler yapmak ömrümüzü ebedîleştirecek ibadetlerdir.
Böylesi ihya edilen bir Ramazan’ın her köşesinde bucağında mutlaka farklı şekillerde Rabbimize sunulan dualar olmalı, yüreğimiz dünyanın farklı ülkelerindeki mazlumların acısıyla yanmalı, gözlerimiz Allah için ıztırapla ağlamalı, yüreğimiz ve dilimiz dua dua çağlamalıdır.
Ramazan boyunca dertliler, mazlumlar, muhtaçlar aranıp sorulmalı, dert ve ıztıraplarıyla ilgilenilmeli, teselli ve ümit verilmeli, gücümüz yetiyorsa sorunları çözülmelidir.
Peygamberimizin (s.a.v.) müjdesi ne kadar güzel: Eğer bir müminin sıkıntısını giderirsek, Rabbimiz de bizim kıyamet sıkıntılarımızdan birini giderecek.
Ramazan’ı ihya için dostlar birbirini teşvik ve takip etmeli, gaflete ve gevşekliğe fırsat verilmemelidir.
Öyle ümit ediyoruz ki, her anı kulluk şuuruyla dolu geçen bir Ramazan’da Kadir Gecesi de yakalanmış ve ihya edilmiş olur.
Zaten böyle bir ihya programında Kadir Gecesinin kaçması mümkün mü?