HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ
Federal Almanya’da 24 Eylül 2017’de Federal Meclis (Bundestag) seçimleri yapıldı. Sandıktan çıkan neticeye göre tek başına hükûmet kurma imtiyazını hiçbir parti elde edemedi. Başbakan Angela Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve onu destekleyen Hristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) liberaller (FDP) ve Yeşiller (Die Grünen) ile Jamaika koalisyonu kurma teşebbüsü FDP’nin geri çekilmesi sebebiyle akim kalmıştı.
Erken seçim ihtimalinin kuvvetlenmesi üzerine inisiyatif alan Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Merkel ve eski partisi SPD’nin lideri Martin Schulz’u buluşturdu. Steinmeier’in Büyük Koalisyon (Große Koalition) teklifi halkta da makes buldu.
MUTABAKAT METNİ 28 SAYFA
CDU/CSU ve SPD temsilcileri geçen hafta koalisyon müzakerelerinde 28 sayfalık mutabakat metnine imza attı. SPD’nin 21 Ocak’ta kendi genel kurul delegelerinden onay alması halinde Merkel’in başkalığında ‘Büyük Koalisyon 4.0’ kurulması yolunda son tümsek de aşılmış olacak.
SPD sıralarında münferit itirazlar müşahede edilse Schulz’un kongreden hükûmet vizesini alacağı belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Steinmeier 11 Ocak’ta CDU, CSU ve SPD’nin sadece kendi tabanlarına ve kendi siyasî geleceklerine karşı mesuliyet taşımadıklarını, Avrupa ve beynelmilel politikalara dair de mesuliyet taşıdıklarını vurguladı. Dolayısıyla hükûmet krizinde sona gelindiği ifade edilebilir.
4.0 İBARESİ HÜKÛMET İSMİ OLDU
Hükûmet isminde, nam-ı diğer Büyük Koalisyon’da ‘4.0’ ibaresi şuurlu bir tercih. Dijitalleşmeyi ifade eden 4. Sanayi İnkılabı’na atfen kullanılıyor. Partilerin mutabık kaldığı metinde 5G’den e-devlet çalışmalarına, tüketici haklarını sanal dünyada da muhafaza edecek yeni düzenlemelere kadar 4.0 asrının icapları tek tek sıralanıyor.
Sanal dünyayı daha demokratik şekilde halka takdim etmek maksadıyla bütçeden dört senede 12 milyar Euro harcanacak.
TÜRKİYE EN FAZLA İMTİYAZLI ORTAK OLABİLİR
Almanya’da son anda küllerinden doğan koalisyon mutabakatına Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyelik müzakerelerinde yeni fasıl açılmaması, açılan fasılların kapatılmaması hükmü de dercedildi. Hal-i hazırda SPD adına Dışişleri Bakanlığı vazifesini icra eden Sigmar Gabriel’in Mart 2017’de sarfettiği, “Türkiye’nin AB üyeliği gerçekçi değil” sözlerinin Almanya siyasetinde resmiyet kazandığı ilk vesika Büyük Koalisyon sözleşmesi oldu.
Ne kadar hazin ki muhtemelen Eylül 2021’e kadar Almanya’ya yön verecek üç büyük parti, Türkiye’ye imtiyazlı ortak haricinde bir ihtimal bırakmadı. Tam üyelik faslı açılmamak üzere kapanmış oldu.
ŞAHİN ALPAY VE MEHMET ALTAN VAK’ASI
Her ne kadar AB Bakanı Ömer Çelik, “Türkiye ile yeni fasıl açılmayacak ve açılan fasıl kapanmayacak. Türkiye’ye vize serbestisi verilmeyecek ve Gümrük Birliği genişletilmeyecek.” şeklindeki maddeyi‚ ‘Almanya’nın Avusturyalaşması’ olarak tevil etse de bu sözlerin Brüksel’de alıcısı yok.
AB, Türkiye’de hukuk devletinden eser kalmadığını esefle müşahede ediyor. Anayasa Mahkemesi, muhalif gazetecilik yaptıkları için hapse atılan Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın müracaatını tetkik etti ve ciddi hak ihlalleri tespit etti. Alpay ve Altan’ın tahliyesine karar veren Anayasa Mahkemesi’ne alt mahkeme olan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin rest çekmesi ve iki ismin hapiste kalmasına karar vermesi hukuk devletinin tabutuna çakılan son çivi oldu.
Alpay ve Altan vak’ası herkesin gözü önünde cereyan eden hukuk cinayetlerinin ne ilki ne de sonuncusu olacak.
AB’YE HAKARET EDEN AB BAKANLARI
Hak ihlallerini OHAL bahanesi ile teamüle dönüştü. Gelin görün ki yasama ve yargının hükmünü kaybettiği OHAL rejimi 19 Nisan’a kadar uzatıldı. AB Bakanı Çelik, “OHAL’i bitirelim.” diyeceğine mugalata yapıyor.
Almanya’yı Avusturyalaşmak gibi ne idüğü belirsiz bir kavramla itham edinceye kadar hükûmeti, demokrasi ve insan haklarında AB çizgisine dönmesi için gayret sarfetmeliydi. AB ile münasebetleri geliştirmesi ve pürüzleri gidermesi icap eden bakanlar bile AB’nin makul ikazlarına hakaretlerle cevap veriyorsa başka suçlu aramaya lüzum kalmaz.
İKTİDAR-MUHALEFET TÜRKİYE’YE KARŞI
Türkiye hakikatle irtibatı kalmamış siyasetçilerin hezeyanlarının, hatalarının bedelini ödüyor. Son günlerde dışişleri bakanlarının birbirine çay-kahve ikram etmesinden umutlanan Ankara, Berlin’in Türkiye’deki insan hakları ihlallerini gözardı ettiği vehmine kapıldı herhalde.
Dört sene Almanya’yı idare edecek koalisyonun hazırladığı metin, AKP iktidarı demokrasi ve insan haklarına rücu etmedikçe Türkiye’nin AB üyeliğinde bir arpa boyu yol alınamayacağını cümle âleme ilan etti. Başka mevzuda muhalefet ne der bilinmez, amma velakin Türkiye karşıtlığında CDU/CSU ve SPD’ye FDP, Sol Parti, Yeşiller, hatta radikal ırkçı AfD gibi muhalefet partileri de destek veriyor.
Türkiye’nin mevcut şartlarda Avrupa değerleri ile uzaktan yakından bir alakası olmadığında ne yazık ki Almanya’da hemen her parti hem fikir. Rüzgâr ekenler fırtına biçiyor…
İLTİCA KAPISI AÇIK, KONTROLLER ARTACAK
Mutabakat metninde, ‘Avrupa’ ve ‘Avrupa siyasetinde yeni açılımlar’ başlığı altında AB’nin daha zinde ve kararlı bir şekilde yoluna devam etmesine matuf adımlara Berlin’in öncülük edeceğinin işaretleri veriliyor. Bu da demek oluyor ki Almanya, AB nezdinde ağırlığını artıracak.
Yemen’de iç savaşa taraf olan devletlere silah ihracatlarının nihayet sona erdirileceği taahhüdü, Yemen’de barış müzakerelerine geçilmesini hızlandırabilir.
Seçimden bu yana en fazla tartışılan ve iktidar partilerine verilen halk desteğinin azalmasında ciddi payı olduğu belirtilen mülteci faslında bariz bir değişiklik düşünülmese de kontroller artırılacak ve aile birleşimine tahdit getirilecek.
ALMANYA’DA KIYAMET KOPMADI
Görüldüğü üzere Almanya’da ‘tek parti iktidarı olmadı’ diye kıyamet kopmadı. Sistem tıkır tıkır işliyor. Euro çökmedi, vatandaş halinden memnun.
Koalisyon müzakerelerinde hangi partinin kaç bakanlık kapacağından ziyade vatandaşın derdine derman olacak vizyoner bir çerçeve esas alınıyor. Mutabakat metninde bazı maddeleri sizler için iktibas ettim.
O maddeleri hazırlayan müşterek aklın mücessem hali olan koalisyon hükûmetini mi, 120 bin kişiyi Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile memuriyetten ihraç eden, şirketlere el koyan veya AYM kararlarına saygı duymayan tek parti iktidarını mı tercih edersiniz?
Vereceğiniz cevap demokrasiyi ne kadar içinize sindirdiğinizi anlamanızı sağlayabilir.
CDU/CSU-SPD KOALİSYONU MUTABAKATINDAN BAZI MADDELER:
-AB’de stratejik araştırma siyasetini, yeniliğini güçlendireceğiz ve Dijital Tek Pazar’ı tamamlayacağız.
-Sayısallaştırma ile alakalı antitröst kanununu tadil edilecek.
-2025 senesine kadar Almanya genelinde gigabit ağlar genişletilecek.
-UMTS ve 5G lisanslarından elde edilen gelir halka daha ucuz ve hızlı (50 Mbit/saniye) internet hizmeti için tahsis edilecek.
-5G lisanslarının müzayede gelirleri ile, dijital altyapının genişletilmesi için kullanılabilen bir yatırım fonu kurulacak.
-Mevcut ölü noktaları kapatmak ve dinamik olarak 5G’yi oluşturmak için lisanslama genişleme ihtiyaçlarıyla birleştirecek. 10-12 milyar Euro dijital yatırımlar için ayrılacak.
BÜROKRASİYE KARŞI REFORM
-İdare dijitalleştirilecek ve vatandaşlar ve işletmeler için merkezi ve birleştirilmiş dijital portal oluşturulacak. Uygulama, bu yasama döneminde büyük bir ivme ile ilerletilecek.
-Fransız ortaklarımızla birlikte, kamuya açık bir şekilde sorumlu yapay zekâ merkezi kurulacak.
-Ulaştırma, bireysel özgürlük ve sosyal refah, ekonomik büyüme ve her bölgedeki işler için merkezi bir temel oluşturmaktadır.
-Bu sebeple, demografik değişim, şehirleşme, kırsal alanlarla irtibat kurma ve küreselleşme gibi içtimaî zorluklarla baş etmede, Almanya’daki herkes için modern, temiz ve uygun fiyatlı bir ulaşım organize etmek edilecek.
-Bunu yapmak için, otomatik ve bağlantılı sürüş ve alternatif nakliye gibi dijital yeniliklerin sunduğu büyük fırsatlardan istifade ederek altyapıyı genişletmeye ve modernize etmeye devam edeceğiz.
DİJİTALLAŞME FIRSATI
-Dijitalleşme asrını daha fazla ve daha iyi iş için bir fırsat olarak kullanmak istiyoruz. Yeni iş modelleri geliştirmek ve aynı zamanda toplu pazarlık kapsamını güçlendirmek istiyoruz.
-Liberal demokrasinin güçlendirilmesi herkes için önemli olmalıdır! Demokrasi ve sivil toplumun güçlendirilmesi için tedbirler uygulamak istiyoruz.
-Demokrasinin teşvik edilmeli ve aşırılıkları önleme için kaliteli programların istikrarı muhafaza edilmeli.
-Siyasî ve kültürel eğitimin güçlendirilmesi (mesela, Forum Kanunu’nu destekliyoruz)
-Dijital dünyada da tüketici korumasını sağlamak istiyoruz.
DEMOKRATİK İNTERNET
-Herkes için eşit haklar, net tarafsızlık ve ayrımcılık olmaksızın şebeke erişimi yoluyla garanti altına alınmalıdır. Model deklarasyonu sunarak tüketici için kolluk kuvvetini artıracağız.
-‘Kültür Gündemi ve Geleceği’ başlığı altında kültür, eğitim ve medyaya erişimi güçlendirmek için kültürel eğitim ve arabuluculuk ve medya okur yazarlığı için çalışmalar yürütülecek.