OHAL kalkmadan insan hakları ihlalleri bitmez!

Yorum | Erhan Başyurt

Türkiye’de hukuksuzluğun yerleşik hale gelmesi ülke genelinde uygulanan OHAL sayesinde.

15 Temmuz darbe girişimin ardından 3 aylığına çıkarılan, 6 kez gerekçesiz uzatılan ve ne zaman biteceği belli olmayan olağanüstü hal (OHAL) uygulaması keyfi yönetim anlayışına imkan sağlıyor.

Hükümet, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile istedi muhalifine ‘kanun’ kılıfında linç uyguluyor. Hukuki itiraz yolları kapatıldı.

Hoş! Hukuki yollar açık olsa da, yargı bağımsızlığı toptan yok edildi.

Yargı, siyasi talimatlar doğrultusunda AYM kararını da AİHM kararını da uygulamıyor.

Bir mahkemenin salıverdiği masum insanları, bir savcı siyasi talimat gereği cezaevi kapısında keyfi alıkoyuyor, yeni bir uydurma suçla insanlar aylarca daha suçsuz yere yatırılıyor…

Daha önemlisi, OHAL kapsamında iktidar her türlü hukuksuzluk ve insan hakkı ihlali yapan görevlilere ‘dokunulmazlık zırhı’ getirmiş durumda.

İşkence yapanın da, hukuku ayakları altında paspas edenin da yaptıkları Türkiye içinde yanına kar kalıyor.

İşlenen suçlar arasında ‘insanlık suçu’ niteliğinde olanlar, zaman aşımı olmadığından ve uluslararası hukuk tarafından da yargılamaya açık olduğundan zamanı geldiğinde suça karışanlar hesap verecektir, ama bu da uzun bir yargı mücadelesinden sonra mümkün…

Tek cümle ile;

OHAL kalkmadan Türkiye’de insan hakları ve hukuka dönüş mümkün değildir…

BM’DEN KAPSAMLI İNSAN HAKLARI İHLALİ RAPORU

Bu acı gerçeği, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komiserliği tarafından yeni yayınlanan Türkiye Raporu da detaylı şekilde ortaya koyuyor.

Rapora göre, rutin şekilde uzatılan OHAL nedeniyle, bireylerin çalışma hakkı ve seyahat özgürlüğü keyfi olarak yok ediliyor.

İşkence ve diğer kötü muamele, keyfi tutuklama ile örgütlenme ve ifade özgürlüğü hakkı yaygın ve yoğun şekilde ihlal ediliyor.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Ra’ad Al Hussein tarafından kaleme alınan 1 Ocak ve 31 Aralık 2017 dönemini kapsayan raporda sarsıcı rakamlara yer veriliyor.

  • 160 bin kişi gözaltına alındı
  • Öğretmen, hâkim ve savcıların da aralarında olduğu 152 bin devlet görevlisi ihraç edildi
  • 166 medya organı kapatıldı. 300 gazeteci tutuklandı
  • İnternet ve uydu TV kanallarının bulunduğu 100 binden fazla internet sitesi erişime kapatıldı…
  • 4 bin 200 hakim ve savcı ihraç edildi
  • 22 bin 474 kişi kurumlarının kapatılması nedeniyle işsiz kaldı
  • 570 avukat tutuklandı, bin 480 avukat soruşturma geçirdi
  • 600’den fazla kadın çocuklarıyla tutuklu
  • Bin 719 dernek ve vakıf kapatıldı
  • 50 binden fazla insanın pasaportları iptal edildi
  • Bin 684 asker ve 2 bin 360 emniyet görevlisi atıldı
  • Bin 128 akademisyen soruşturma geçirdi, 380 akademisyen ihraç edildi
  • Kürtlerin yoğunlukta olduğu 94 belediyeye kayyım atandı, 87 başkan tutuklandı

TUTUKLU HAMİLE KADINLAR VE BEBEKLERE ZULÜM

“Raporun en endişe verici bulgularından biri” olarak tutuklanan hamile kadınlar ve bebeklerine dikkat çekiliyor. “Türk makamları, hamile olan ya da yeni doğum yapmış 100 kadını, çoğunlukla terör örgütleriyle bağlantılı olduğundan şüphelenilen kocalarıyla ‘iştirakleri’ olduğu gerekçesiyle gözaltına aldıklarına dair raporlardır. Bazıları çocuklarıyla, bazıları çocuklarından şiddetli bir şekilde ayrılarak gözaltına alınmıştır. Bu sadece ölçüsüz değil, tümüyle zalimane ve kesinlikle ülkeyi daha güvenli hale getirmekle ilgili bir durum değil” deniliyor.

Premature (erken doğum) bir bebeğin annesiyle birlikte 660 kilometre uzaklıktaki bir hapishaneye nakledildiği somut bir ‘zulüm’ örneği olarak kayda geçiriliyor.

Rapor, ByLock uygulaması bahanesiyle yapılan tutuklamalarda “ciddi hukuk usulü ihlalleri” yapıldığına dikkat çekiliyor.

Rapor, şiddetli dayak, cinsel taciz tehdidi ve gerçek cinsel saldırı, elektrik şoku, basınçlı suya maruz bırakma dâhil olmak üzere gözaltında yapılan işkence ve kötü muameleyi de belgeliyor.

Yine hukuk yolu kapatılarak çoğunluğu fişlemelere dayalı delilsiz ihraç edilen insanların, gelirlerini, sosyal haklarını, sağlık sigortalarını ve hatta evlerini kaybettiklerine vurgu yapılıyor.

Raporda Güneydoğu’da uygulanan yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerine genişçe örnekleri ve rakamlarıyla dikkat çekiliyor.

BM Raporu, Türkiye’de OHAL’in bir an önce sonlandırılması için acil çağrı ile son buluyor…

OHAL KALKARSA NORMALLEŞMEYE DÖNÜŞ BAŞLAR

BM Raporu’nda, OHAL’de işlenen evrensel insan hakları ihlallerinin sadece bir yıllık kesidine yer veriliyor.

Gerçek mağduriyetlerin boyutu ise çok çok daha fazla…

Hukuk olmadığı, insanlar sindirildiği için çoğu mağduriyetler henüz kayıtlara geçirilebilmiş değil…

OHAL’in kalkması, yargının hallaç pamuğu gibi savrulduğu ve siyasi bir erke dönüştürüldüğü Türkiye’de ‘hukukun üstünlüğüne dönüş’ anlamına gelmeyecektir.

Ancak iktidarın keyfi yönetim anlayışı ve OHAL koruması altında kamu görevlilerinin hak ihlallerinde bir azalma olacaktır.

Türkiye’nin normalleşmesine doğru bir kapı açmak mümkün hale gelecektir…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin