O kadınlara ‘Gelmeyin, cinayet var’ demek istedim

HABER-ANALİZ | M. AHMET KARABAY

Ne zaman bir kadın öldürülse nedense aklıma hep iki kadın cinayeti gelir. Biri Kocaeli’nde 2008’de tecavüz edilip öldürülen İtalyan sanatçı ve aktivisti Pippa Bacca, diğeri de Tarsus’ta öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan. Son kadın cinayetini duyunca, Avusturya’dan bisikletle Türkiye’ye gelen üç kadın haberi aklıma geldi. Onlara, “Gelmeyin Türkiye’ye. Burada tecavüz ve öldürülme tehlikesi var” demek istedim. 

Bu kez sizlere tek bir istatistik bile paylaşmayacağım. Kadın cinayetleri ile ilgili tek bir rakamdan bile söz etmeyeceğim. Sanki sayılar paylaşıldıkça, birileri rakamların daha üstlere çıkması için kendisinin de katkıda bulunması gerekiyormuş gibi bir hisse kapılıyor maalesef.

Eşim, “Bugün yine bir kadın cinayeti var” dedi. Detaylarına bakmak için ölen kadının ismini sordum. 18 yaşındaki Edanur Kaplan’ın hayatının nasıl sonlandığını okudum.

Bilgileri oda arkadaşından öğreniyoruz. Edanur, 30 Temmuz’da Ankara’da tecavüze uğruyor. Polise gidip şikayetçi oluyor. Şikayetçi olduğu kişiler hakkında bir yasal işlem yapılmıyor. Üstelik şikayet edildiklerini öğrenen kişiler gelip bir kez daha tecavüz ediyorlar. 

Kendisine inanılmamanın ezikliğini yaşayan Edanur, ailesine bir not bırakıp 7 Ağustos tarihinde kendisini 15. kattan aşağıya bırakıyor. Tecavüzcü iki erkek serbest, mağdur genç kız ise toprağa girdi.

EDANUR’UN MEKTUBU, İNANILMAMANIN ACISINI TAŞIYOR

Edanur’un bir kağıda yazdığı birkaç cümlelik son mektup, acının en derinini yansıtıyor. Ezilmişlik, horlanmışlık, dışlanmışlık. Dahası var, inanılmamanın verdiği kendini değersiz hissetme. Satır aralarına yansıyana bakarsanız Edanur’u en çok yıpratan bu kendini değersiz hissettirilme olmuş.

“Anne küçük kızın bazı şeyler dayanamıyor artık. Kızını çok harcadılar. Kimseye bir şeyini anlatamadı, hep içine attı. Ama o da çok birikti dayanamıyor artık.

Hiçbir şeylerin güzel olacağına inancı kalmadı. Her gün canı acıyacağına bir gün acısın deyip gidiyorum. Hakkını helal et. 

Ömer’i ablamın Aleyna’yı Almanya’yı çok seviyorum.
Unutmayın beni. Hakkımı yerde bırakmayın. Lütfen ben katlanamıyorum. 

Dim dik duramıyorum. Siz durum ama neyse hepinizi çok seviyorum. İyi bakın kendiniz. Ben yapamadım ama sız hep güzel günlerin için yaşatın.”

Bir kadını ölüme götüren olay üzerinde sis perdesi var gibi. Polisler, tecavüzcüler hakkında bir işlem mi yapmıyor, yoksa mahkemeye sevk edilip orada mı serbest bırakılıyor?

Bir süreden bu yana savcılar bu tür olaylarda garip bir yol izliyorlar. Önce şüphelileri serbest bırakıyorlar. Sosyal medyada tepki büyürse ve daha önemlisi, iktidar cenahından önemli birkaç isim protestolara katılmışsa savcı da harekete geçiyor. 

Yeni bilgi ve belgeler eline ulaşmış gibi, daha önce serbest bıraktığı şahsı hemen tutuklamaya kalkışıyor. Bir diğer ifade ile savcılarımız nasıl davranacağına hukuka değil, sosyal medyaya bakarak karar veriyor.

TEK SUÇLU TECAVÜZ EDENLER Mİ?

Sosyal medyada Edanur cinayeti ile ilgili epeyce bir hezeyan var. Kadın cinayetlerine kurban gidenlerde kusur aramayı birileri kendilerine görev haline getirmiş. Kimi giyinmesine, kimi yaşayışına, kimi makyajından hareket ederek “ama” ile başlayan cümleler kuruyorlar. 

Evet, bu olayın esas failleri Edanur’un tecavüzcüleri. Lakin bu işin başka failleri de var. İsterseniz sıralayalım. Tecavüzcülerle ilgili gereğini yapmayan polisler, bunları yargılamayan hakim ve savcılar, “Orada ne işi vardı?” diyenler, “Öyle veya böyle giymemeliydi” diyenler, unutmayın hepiniz sıralı faillersiniz.

Gerçekten genç kadının ölüme gidişine gerekçe bulmak nasıl bir bilinçaltı birikiminin sonucudur acaba? Bu kafalar gerekçe sıraladıkça kadınlar ölmeye devam ediyor. 

Çevremdeki kadınların bazen kadın cinayetlerini kendi aralarında konuşmalarına kulak misafiri oluyorum. Özellikle de yakınları tarafından öldürülen kadınları duyduklarında eşlerinden, kardeşlerinden, babalarından ya da varsa evlatlarından soğuduklarını anlıyorum. 

En yakını dedikleri erkekleri potansiyel birer katil gibi algıladıklarını, sonra da öyle düşündükleri için kendilerini suçlu hissettiklerini fark ediyorum. İşin daha acısı ise “Acaba bu duygularımı yakınım olan erkekler hissetti mi?” diye hem kendilerinden utanıyorlar, hem de onları böyle algıladığı için o erkeklerden ikinci kez çekinir hale geliyorlar. 

En yakınlarından böyle korkar hale gelen kadınlar, sokakta yalnız veya bir başka kadınla yürürken arkalarından yürüyen birini fark edince neler hissediyorlar? Sokakta yalnız yürüyen bir kadının bilerek veya bilmeyerek arkasında bir erkek gördüğümde bu kadının tepkisini gözlemliyorum. 

Arkasında birisini fark etmişse mutlaka adımlarını sıklaştırdığını ya da yürüdüğü yeri değiştirdiğini görüyorum. 

BİSİKLETLE AVUSTURYA’DAN GELEN ÜÇ KADIN

Medyada Avusturya’dan bisikletle yola çıkan ve 2 bin kilometre yol yapıp 28 günde Türkiye’ye Kuşadası’na gelen 3 kadının hikayesi vardı. Lisa Eibel, Andrea Maier ve Filiz Akıncı, nasıl karar verip yola çıktıklarını ve nasıl geldiklerini anlatıyorlardı.

Bu kadınlara ulaşabilseydim, “Böyle bir şeye kalkışmayın. Sonunuz İtalyan sanatçı ve aktivisti Pippa Bacca gibi olabilir” derdim. 33 yaşında Milano’dan yola çıkıp Slovenya, Hırvatistan, Bosna, Bulgaristan’ı aşıp Türkiye’ye gelen Pippa Bacca, Kocaeli’nde Mart 2008’de tecavüz edilerek öldürülmüştü.

Beni en derinden etkileyen ise Şubat 2015’te bindiği minibüste tecavüz girişimine direndiği için şoför tarafından öldürülen Özgecan Aslan olmuştu. Üniversite öğrencisi 19 yaşındaki Özgecan, okul çıkışı kendisini ailesine götüreceği ümidiyle bindiği minibüsün ölüm tuzağı olduğunu bilmiyordu. 

Daha 19 yaşında hayata veda etti. Türkiye her gün Özgecanlarını toprağa veriyor. Onları toprağa gönderenler ise adaletsiz bir ülkenin korunmalı erkekleri olarak, “bir sonraki” diyerek hayatına devam ediyor.

Aslı Eroğlu’nun satırları en veciz hali ile mesajını veriyor:

“Kadın bir yoldaştır, aldatmayın
Kadın bir ışıktır, söndürmeyin
Kadın bir umuttur, yok etmeyin
Kadın bir annedir, öldürmeyin
Kadın bir güneştir, karartmayın
Kadın bir dünyadır, yıkmayın…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin