Mayıs 2013’te Başbakan Erdoğan’la ABD Başkanı Barack Obama arasında önemli bir Suriye görüşmesi yaşandı. Görüşmedeki önemli konulardan birisi, Suriye’de Türkiye ile El Nusra Cephesi arasındaki ilişkiydi. Hatta görüşmeye sürpriz bir şekilde MİT Başkanı Hakan Fidan da dâhil edilmişti.
O günlerde Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış, ‘Erdoğan’ın Washington ziyaretinin şifreleri’ başlıklı bir yazı yazarak, görüşmenin içeriğinde neler olacağını şöyle anlattı:
“ABD Dışişleri Bakanlığı’nın geçen yıl sonunda terör listesine aldığı, El Kaide bağlantılı örgütün Avrupa’dan gelen cihatçılarla güçlenmesi ABD’yi uzun süredir kaygılandırıyor.
Ve Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerden gelen bu cihatçıların önce İstanbul’a uçup Suriye’ye Türkiye üzerinden girmeleri de konuyu Türk-Amerikan ilişkilerinde bir farklılık haline getiriyor.
Sonuçta Perşembe günü Oval Ofis’teki manzara şöyle olacak: Türkler ABD’lilere, ‘Suriye’de daha aktif olun’ diyecek. ABD’liler de Türklere, ‘Siz de daha dikkatli olun. Nusra Cephesi’nin güçlenmesine engel olun’ diyecek.”
Mayıs 2013 ciddi bir kopma noktasıydı
Görüşmede Amerikalı heyetin Suriye konusunda zor sorular sorduğu, Washington’daki eski bir yetkilinin aktardığına göre, El Nusra militanlarının Türkiye üzerinden Suriye’ye geçişleriyle ilgili uyarılarda bulunduğu ortaya çıktı. Bu da, Suriye’deki savaşa alenen müdahale etmek anlamına geliyordu.
Daha sonra yazılan bazı kulis bilgilerinde, Obama’nın burada Hakan Fidan’ı işaret ederek, “Suriye’de neler çevirdiğinizi biliyoruz” dediği de iddia edilmişti. Bazı yorumculara göre, bu toplantı Türkiye ile ABD ilişkilerini kökünden değiştirdi.
Erdoğan, El Nusra’yı savundu
El Nusra, uluslararası arenada ve Türkiye’de de ‘terörist bir örgüt’ olarak tanımlanıyor. Ancak Erdoğan buna direnerek, zaman zaman El Nusra’yı aklayacak açıklamalar yaptı.
Saray’da yaptığı muhtarlar görüşmesinde yaptığı konuşmalardan birinde, Suriye’deki son durumu anlatırken El Nusra’nın IŞİD’e karşı savaştığını vurgulayan Erdoğan, “Ona niye kötü diyorsunuz?” diyerek adeta El Nusra’yı savundu.
Rusya’yla ilişkilerin ‘limonî’ olduğu dönemde ise, Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin Türkiye’yi ‘teröre destek vermekle’ suçlamıştı. Bir Rus yetkili, Putin’in sözlerini açıklığa kavuşturarak Türkiye’nin El Nusra terör örgütüne silah ve insan gücü desteği verdiğini iddia etti.
Aynı dönemde Erdoğan, STK temsilcileriyle bir araya geldiği iftar yemeğinde, şunları söyledi: “Eğer DAİŞ’e karşı olanlar terör örgütü değilse o zaman El Nusra’ya niye terör örgütü diyorsunuz?”
El Nusra’ya terörist diyen kim?
Aradan kısa bir zaman geçti ve Türkiye, Rusya ile ilişkileri düzeltti. Hatta 15 Temmuz darbesinden sonra iyiden iyiye yönünü Rusya’ya çevirmeye başladı. Bunun üzerine tabi, Suriye politikasında ve söylemlerinde de değişiklik baş gösterdi.
Nitekim, 15 Ekim 2016 tarihinde Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İran, Rusya, Türkiye, ABD, Katar ve Suudi Arabistan’ın Lozan’da yaptığı Suriye toplantısının ardından, “Terörist El Nusra Halep’ten derhal ayrılmalı” yorumunu yaptı.
İlk kez resmî bir ağızdan bu kadar net bir biçimde El Nusra’ya ‘terörist’ denmiş oldu.
Putin’in ricası
Ardından Erdoğan’la Putin’in Suriye özelinde yaptıkları bir telefon konuşması medyaya yansıdı. Halep’teki Rus hava saldırılarının gündeme geldiği görüşmede El Nusra’nın da adının geçtiği ve bu konuda iki liderin anlaştığı duyuruldu.
Erdoğan, 28. Muhtarlar Toplantısı’nda bu konuyu açıklığa kavuşturdu:
“Görüşmede Halep’i konuştuk. Saat 22.00 itibarıyla orada hava bombardımanlarını durduklarını ifade ettiler. El Nusra’nın orayı terk etmesi noktasında kendilerinin ricaları oldu. Arkadaşlarımıza bu konuda gerekli talimatı verdik, onlar da bu çalışmayı yapmak suretiyle, ‘El Nusra’yı Halep’ten çıkarmak ve Halep halkının bu noktadaki huzurunu sağlamak için bir çalışmanın içerisinde olalım’ diye aramızda böyle bir mutabakatı görüştük.”
Şimdi ne olacak?
Anlaşılan Türkiye, Suriye’deki radikal politika değişikliği esnasında, bazı fedakârlıklar yapmak zorunda kalacak. Bunların başında da Suriye’deki cihatçı örgütlerle kurduğu ilişki geliyor.
Türkiye, bir yandan IŞİD’e yönelik operasyonlara katılarak IŞİD’e karşı açık hedef hâline geliyor. Diğer yandan Rusya’yla anlaşmanın koşulu olarak El Nusra Cephesi’ni karşısına almayı göze alıyor.
Ama daha da mühim soru şu: Rusya, El Nusra’nın Halep’ten çıkmasını neden Türkiye’den istiyor? El Nusra’nın ipleri yoksa Türkiye’nin mi elinde?
@alimirzayazar