Niye oy verelim ki!

YORUM | VEYSEL AYHAN

“Adam dedi ki, ‘Toplama kampına geldiniz, sanatoryuma değil, buradan tek bir çıkış yolu var, o da bacadan.’ Ve ekledi: ‘Bunu beğenmeyen varsa dikenli tellere kendisini asmayı deneyebilir. Bu grupta Yahudiler varsa söyleyeyim, iki haftadan fazla yaşamaya hakkınız yok.’ Sonra devam etti: ‘Aranızda rahibe var mı? Rahipler gibi sizin de bir ay ömrünüz var. Geri kalanlarınızınki üç ay.” 

Yukarıdaki cümleler William Styron’un Sophie’nin Seçimi romanından. Türkiye’de internet ve sosyal medya olmasa benzer sahneleri yaşamamız işten bile değildi. Çünkü ne yönetenler Hitler’den merhametli ne de tribündekiler daha şefkatli. 

28 Mayıs’ta yapılacak seçim benzer sonuçları doğurabilecek kritik bir dönemeç.

Böyle zamanlarda rasyonel olmak kolay değil. Çoğu insan normal olarak öfkeli ve hayal kırıklığı içinde. Duyguların peşine takılınca “Pire için yorgan yakmak.” “Papaza kızıp oruç bozmak.” “Eşeğini dövemeyince semerini dövmek.” “İmama kızıp abdest bozmak.” oldukça kolay ve anlaşılır.

Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli seçimi. Erdoğan, muhalif seçmeni sandıktan uzak tutmayı başarırsa, az bile çalsa yüksek bir oranla diktatörlüğünü onaylatmış olacak. Allah millete acır, emri hak vaki olursa ne âla. Değilse ölene kadar yıllarca o koltukta kalır. 

NE YAPAR? 

Ne yapar, bu seçim zaferiyle çok geçmeden “Halk dezenformasyon istemedi” deyip sosyal medyayı tamamen kapatır. “Halkım böyle istedi” deyip devlet sistemini komple değiştirir. Şimdiden sonra seçimle falan kendini yormayı düşünmez. Ülkeyi batıdan tamamen koparıp Çin-Rusya eksenine kaydırır. Sonrasında kendini halife ilan eder. İran benzeri Müslümanlığın devlet zoruyla dayatıldığı münafık üreten bir sistem kurar. Bunların önünde bir engel yok. 

Her seçmenin önünde iki seçenek var. Üç değil. Bu seçimde sandığa gitmemenin diktatörlüğe oy vermekten farkı yok. “Ben çekimser kalayım” dediğinizde bile dolaylı olarak oy vermiş oluyorsunuz. Peki ama gayet mantıklı görünen “Seçimle gitmez.” “Boşa oy vermeye gerek yok.” tezleri ne olacak?

Bunları doğru kabul ettiğimizde zımnen şunları yapmış olacağız:

Ülkede on yılı aşkındır süren ve her kesimi ezip geçen zulmün baş aktörünü sevindirmiş olacağız.

Siyaset tarihinin en şirret içişleri bakanını onaylamış olacaksınız. O tiksindirici tavrıyla elini karnına götürüp “oh!, oh!” yapacak.

Hitler’in adalet bakanlarını aratmayan Bekir Bozdağ’ı mutlu edeceksiniz.

Tarihin en boş hazine bakanı Nebati’yi başarılı bulmuş olacaksınız.  Başta beşli çete olmak üzere tüm hırsızlık ve yolsuzluk çeteleri level atlayıp işlerine devam edecek.

Ama muhalifler de bize aynı dille saldırıyor!”

“Bunlar gelse bunlar da aynı zulmü yapabilir.” 

Yaptı mı?

“Yapmadı ama yapabilir.”

İhtimal yani!

Bu iktidardan bunaldığı için intihar eden gençler var. Zindanlarda bu ağır atmosfer hafifler diye umutla bekleyenler var. Hicranla inleyen aileler var.

AKP iktidar eliti, insani özelliklerini tamamen yitirmiş sefil bir kitle. Önceki gün cari yasalara rağmen bir bebek daha annesiyle zindana girdi. Bundan vicdanen rahatsız olmayan, kanserli bir çocuğun annesinden ayrı olması umurunda olmayan bir güruh var iktidarda.

Karşımızda sadece cemaate değil, Kürtlere,  toplumun her kesimine zulmetmekten hazzeden yeni hapishaneler açmayı başarı projesi olarak sunan bir yönetim var.

Sosyal medyayı kapatabilse muhalif herkesi duraksamadan gaz odalarına tıkabilecek kadar canavarlaşmış bir kitle. 

Böyle sistematik bir yıkımı ve zulmü ne Kılıçdaroğlu, Ne Akşener, ne Davutoğlu, ne de Karamollaoğlu yapabilir.

“Yok Ergenekon şöyle ayarladı, yok üst akıl böyle kurguladı…” gibi komplo teorilerine prim vermenin -velev doğru olsa- faydası yok.

Bu iktidara oy vermek, yapılan tüm zulümlerden pay istemek demektir. Oy vermemek, vermemeyi teşvik etmek dolaylı olarak bunu yapan herkesi zulümden pay sahibi yapar.

“Oy verdik ama ya koltuğu terk etmezse” 

“14 Mayıs’ta çaldığı gibi yine çalarsa…”

Evet ama bunlar bizim etki alanımızda değil. Bizim sorumluluğumuz sadece oy vermek. Vermediğimiz her oy diktatörün adayının meşruiyet kazanmasına sayısal olarak hizmet edecek. Yani o diktatörlüğün temelinde bir tuğlamız olacak. Sandığa gitmeyerek böyle süfli bir yönetime dolaylı destek vermenin hesabını vermek kolay olmayacaktır.

Brezilya’da 2. Turda seçimi kazanan Lula da Silva’nın meşhur sözünü hatırlayalım.

“Bu seçim cennetin kapılarını açma seçimi değil; cehennemin kapılarını kapama seçimi.”

Türkiye o kadar boğucu hale geldi ki “Cehennemin kapılarını kapanması” değil “kapanma ihtimali” için bile koşa koşa oy vermeye gitmeye değer.” 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

26 YORUMLAR

  1. Ya böyle bir sey olur mu? Adam sana terörist diyor sen kosa kosa oydan bahsediyorsun. Sahsiyet, onur, seref diye bir sey yok mu? Bu yasananlar sizlerden bunu da alip götürmüs. Bir kaybedecek canimiz var. Bu dünyaya bu kadar mi baglandiniz, binde bir ihtimallerden bile medet umuyorsunuz? Ölümden bu kadar mi korkuyorsunuz?

    • Merak etme toprak bir gün hepimizin üzerini örtecek. Bana terörist demeyen kalmadı.

      Bir bir delikte bir ay boyunca, soğuk beton üzerine bir karton ve üzerindeki yeleği serip uyudun mu? Zaman geçtikçe, ya Silivri’ye gönderin ya da serbest bırakın dedin mi? Aylarca veya yıllarca ne zaman çıkacağını bilmeden ceza evinde 7 kişilik inşaa edilen yerde 40 kişi kaldın mı? İşin, mesleğin, kazanç yolların, akrabaların, çocukların, umutların elinden alındı mı? Herkes Yusuf (a.s.) değil, herkes Eyüp (a.s.) değil. “Dinim izin verseydi Said çoktan toprak olurdu” demenin neden kaynaklandığını yaşayarak anladın mı? Bu ülkede zulmü yaşayan sadece ben değilim, “cehennemin kapılarının kapanma ihtimali” icin en güçlü hangi seçenek ise onu tercih ederim. Sabır kaba etlerimiz üzerinde oturup beklemek değildir, hele “aktif sabır” hiç değil. Eşi cezaevinde olan, kendi de yargı süreci yaşayan, işlerinden olmuş ve hayırseverlerin destekleri ile ayakta duran komşum da böyle konuşunca zaten cinnet sınırlarında dolaşıyorum….

      Allahım sen onları da bizi affet, bilmeyenler ve görmeyenler yüzünden bizi de helak etme…

      Ya sabır…

    • Eksik kaldı;

      Meriç yada Egemen geçerken eşini ve çocuklarını geride bıraktın mı? Çocuklarını ve eşini soğuk sularda kaybettin mi? En yakınlarının cenazesine kelepçeler gittin mu? Sen içerdeyken çocuğunun kendini yüksekten bıraktığı haberini aldın mı? Ciğer yanması nedir bilir misin?

      İnsanlık onurunu çiğneyip ağır işkence ettiler mi sana? Zindanda öldün mü hiç, cesedini ailene “alın teroristinizi” diye teslim ettiler mi? Hainler mezarına gömdüler mi? Mağdurlara yardım ettiler diye zindana attılar mı seni?

      “Zekiiii, Zekiiiii bu millete hakkımı helal etmiyorum” diye haykıran eşi biliyor musun? Görevini yaptığın ve hırsızı yakaladığın için 8 yıldır zindanda mısın? Üstüne bir eşin ve çocuklarına da zindana mi attılar?

      15-17 yaşındayken okuduğu liseden atıp, sonra 5 yıl bekleyip 20 yaşını geçince terörist diye aldılar çocuklarını?

      6 yıl cezanı yatıp çıktıktan sonra, tekrar aynı suçtan (terör örgütü üyeliginden) gözaltına alınınca, bu ne zama bitecek diye sordun mu?

      Bitmiyor, gitmiyor, nasıl biteceğini ve gideceğini de bilmiyorum. Elimde bir senet yok, sen de var mı?

      Allah bize vicdan versin, hikmet versin. Benim günahlarımdan dolayı başkaları zulüm görmesin.

    • 1. Adam ulusalcılardan oy alabilmek için öyle konuşuyor olabilir.

      2. Gerçekten aynı zulmü devam ettirecek olsa bile en azından cemaat ve tarikatlerin çemkirmesinden kurtuluruz.

      3. “ Zâlimin işini kolaylaştırmak, Allah nezdinde bir vebaldir, bir günahtır.” M.F. Gülen. Oy kullanmayarak işini kolaylaştırmış oluruz.

    • Ben aslında öfkeli bir insanım.Tr724 okuduktan sonra sabırlı olmayı, öğrendim. Ve öfkemi kontrol ediyorum.
      Altay Kazan beyefendi sen okuduğunu nasıl tersten anladın, anlamış değilim. Ya adam eften püften bahanelerle masumları zindanın karanlıklarına tıkıyor, sen hala o eski yobaz takıntılarındasın… Adaleti kim getirecekse o nu seçelim deniliyor.. Bunda ne var?

      Eskiden her takkeliyi kardeş bilirdim… Böyle değil be kardeşim. Adam hacca gidiyor, geliyor zülmediyor.Ben böyle Müslümanı ne yapayım?… Böyle birine nasıl kardeş diyebilirim?

      Eskiden Ahmet Kaya’dan hoşlanmaz, Aziz Nesin den nefret ederdim…

      Ahmet Altan ateistim diyor, ama Aziz Nesin ve Ahmet Kaya gibi adamın hassı insanlardır.

      Benim için adil ve dürüst olsunlar inancına karışamam…

      Elbetde hem dürüst, hem adil Müslümanı severim, sevmeliyim ve seviyorum..
      Ama Kürde kürt olduğu için zülmeden
      Ömrünü içinde geçirdiği Hizmet insanına iftira atmayan birine sırf bu yüzden zülmeden bir Müslümana!!! Nasıl muhabbet gösteririm ve nasıl muhabbet gösteriliyor anlayamıyorum.
      Kılıçdaroğlunun nisbeten adil olacağına inandığım için, bende kullanmadığım oyumu bu sefer kullanacam..
      Ben oy kullanacam….
      Bir oyum var. Ve bunun önemli olduğuna artık inanıyorum…

    • MFG ve Heyet’inde bilgisi ve onayı olduğunu düşündüğüm, üzerinde uzlaşılmış ve bütün dünyaya ASFV üzerinden ilan ettiğimiz resmi, legal, dengeli ve ortak duruşumuz:

      Yaklaşan Seçimler Münasebetiyle Hizmet Hareketi’nin Siyasete Bakışı Üzerine Hatırlatma
      23 Mart 2023 – Türkiye’de yaklaşan seçim atmosferinde Hizmet hareketi katılımcıları ve siyasetle ilgili yorumlar medyada görülmektedir. Bu vesile ile Hizmet gönüllülerinin siyasi partilere bakış açıları üzerine var olan prensip ve esaslarını hatırlatmayı gerekli gördük.

      Hizmet gönüllüleri 21 Eylül 2021 tarihinde “Hizmet Hareketinin Temel Değerleri” başlıklı bütün dünya medyasıyla paylaşılan açıklamada [1] aşağıdaki maddeyi Hizmet hareketinin bir temel değeri olarak ilan etmişlerdir:

      “Hizmet Hareketi sivil bir harekettir ve bağımsız hareket eder. Herhangi bir devletin veya siyasi oluşumun uzantısı değildir. Hizmet gönüllüleri aktif, katılımcı vatandaşlığa ve demokratik kültürün özümsenmesine önem verirler, katılımcılarının bireysel siyasi tercihlerine saygı duyarlar. Dinin siyasi bir ideoloji haline getirilmesini veya siyasete alet edilmesini reddederler.”

      Bu çerçevede şunu ifade etmek isteriz ki, her vatandaş seçimler ve siyasi partilerle alakalı anayasal haklara sahiptir ve bunları şahsı adına kullanabilir. Hizmet Hareketi, yukarda zikredilen temel değerleri gereği olarak her siyasi partiyle eşit mesafede durma prensibini koruyacaktır.

  2. Durum şu abi; CHP muhalefet her ne zıkkımsa bizim istediğimiz kadar kazanmak istemiyor, tiranda suyun başına oturmuş nasıl isterse öyle yönlendiriyor;
    Şimdi eğer muhalefet üstüne düşeni yapabilse zaten bize ihtiyaç kalmadan bu iş biter,
    Yok üstüne düşeni yapmayacaksa biz naparsak yapalım yine adam kazanır..
    Hasılı bizim oyumuz taraf belirtmek adına yapılan bir hareket sadece, çok fazla mana yüklememek gerekir, Allah memlekettekilerin yardımcısı olsun inşallah 🙏

  3. Yazinin tonunda neredeyse oluleri mezarindan kaldirin oy kullandirin; oy kullanmayanlari tekfir edin agresifligi var. Haci sakin ol, hissiyatina mukayyet olup aklini devreye sok; cemaat insanlarina bu koyun muamelesini de birakin artik yahu. Suraya yaziyorum aksini iddia edenle de her yer ve durumda carpisirim; Kilicdaroglu’na oy vermekle Tayyip’e oy vermek arasinda FARK YOK. Hizmet acisindan yok hicbirinin birbirinden farki arkadas bunu anlamak icin daha kac hezimet kac gaybubet yasamamiz gerekiyor, bu cemaati kucaktan kucaga akan coban cesmesi yaptiniz iyice. Bunlari birileriyle munakasa ya da trolluk olsun diye degil tarihe karsi vicdanimi aklamak icin yaziyorum. Bize fisildanan nazar-i kainatta ufak oy hesaplarinin A sahsinin B sahsinin bi onemi yok ki. Biz zamaninda Tayyip bizi kurtaracak sanmisken en agir tokadi yedik. Demek ki biz hayatin baska bir kulvarinda gidesiyiz. Bizi ne diye su kara suratli insanlarin secimiyle mesgul ediyorsunuz. Bir de buna kutsi anlamlar yuklemeler, bebekleri alet etmeler filan. Hrant Dink’in dedigi gibi acimizi olgunluk ve sessizlikle yasayip gidelim. Hizmeti daha da politize etmeyin yahu!

    • Kılıçdaroğlu gelse diğer cemaat ve tarikatlerin şerrinden emin oluruz. Umre sevabı alacağı zannıyla eş dost akrabanın bizi ihbar etmeyeceğinden emin oluruz. En azından çevremizden bu kadar tecrit edilmeyiz.

      İkincisi, Erdoğan yaptığı zulümleri dini referanslarla yapıyor. Tabanı o argümanlarla destek veriyor. Kılıçdaroğlu hangi argümanlarla aynı zulme destek bulabilir?

      Üçüncüsü, bir insan hem FETÖ diyor hem de yüzbinlerce insana haksızlık yapıldığını söylüyorsa bu ne anlama geliyor? Kılıçdaroğlu’nun FETÖ derken askeriye, emniyet ve yargıdaki yapılanmaları kastettiğini düşünüyorum. Hayat tarzına müdahale edilmesinden korktukları için buraları elde tutmak istiyorlar. Bunu da anlayabiliyorum.

      Muhtemelen olan bitene çok kızgınsınız, “hepsinin canı cehemmeme” modundasınız. “Aralarında bir fark yok” diye de kendinize bir bahane buluyorsunuz sanıyorum. Kendimce aralarındaki farkları yazdım.

  4. Veysel Ayhan bey gayet açıklayıcı bir şekilde yazmış. Bazı yorumcuların itirazlarını anlamıyorum. Tabii ki sebepleri yerine getirip oy kullanmak gerekiyor.
    “Bu seçim cennetin kapılarını açma seçimi değil; cehennemin kapılarını kapama seçimi.”

    Türkiye o kadar boğucu hale geldi ki “Cehennemin kapılarını kapanması” değil “kapanma ihtimali” için bile koşa koşa oy vermeye gitmeye değer.”

    • Yalakalık yorumları yayınlanıyor ama kritik edince yorum yayınlanmıyor. Ne hikmeti, yön vermeye çalışıyor Veysel Ayhan yine ve tiksinen tepki veriyor. Kendi içimizde ayrılık körüklesin diye yazdığı yetmiyor, bir de yorum seçiyorsunuz. Yuh olsun.

  5. Bir önceki yazınızda, geçen haftada, SİYASET KIRMIZI ÇİZGİ dediniz. Bir hafta sonra ise OY İSTEDİNİZ, adres göstererek. Büyük bir ÇELİŞKİ VE TUTARSIZLIK örneği bu Veysel bey. Arkadaşım, dostum, iyi misiniz? Biraz mantıklı olun yahu. Konumuzun gereği, şu köşelerde yazma nimetinin kıymetini bilin. İnsanlar oyunu kullanır da, kullanmaz da. Kullanınca A ya verir, B ye verir, ne zamandan beri iradelere müdahale eder olduk? Asli İŞİMİZE yoğunlaşma zamanı gelmedi mi? İman, iman, iman,…

    • İman iman iman.. Da..

      Ağğğ kardeşim, imanın sana zülme karşı dur demiyor mu?

      Hadi sendeki iman gücü ile, zindandakı masumları dışarı çıkar..

      Yaaa böyle işte..

  6. Veysel Ayhan´a bi haller olmus. Siyasetten uzak durmak bizim icin artik sadece siyasetcilerle is tutmanin da ötesine vardi. Artik siyasetten de bahsetmememiz gerekiyor. Insanlar ister oy verirler ister vermezler. Herkes kendine göre hesabini kitabini yapmasini biliyor.
    Magdurlara gelince.. Onlarin elinden tutacak olan biziz. Bunun icin bir yol bulmak durumunda olan yine biziz. Ya kendi elimizle ya da uluslararasi hukuku devreye sokarak. Bu konuda bu zamana kadar ortaya konanlar eksiktir.

    • Yıllardır uluslararası hukuk ile ne yapılabildi mübarek? Hala diktatörlük ne demek anlamadınız ya?Yezit kazansın ardından uluslarası hak mücadelesi ile uğraş dur diyorsun da, zaten yıllardır bu yapılıyor. Sosyal medya ile mücadele etmekten anamız ağladı. Bir aihm’e bile söz anlatamadık yıllarca. Ancak kerhen bir şeyler yapılırlar onu da TC takmıyor. Yorum yapacağım diye yazıyorsunuz ya

      • Önce bi yali yulu konusmadan derdimizi anlatmayi bilelim. Bunun icin de önce okudugunu anlamak gerek. Ben kimse oy vermesin veya oyunu KKya vermesin demiyorum. Herkes kime verecegini bilir diyorum. Sen diktatörlükten cok cekmissen ve cözümü KKda buluyorsan gider verirsin. Bak misal ben kalkip oy vermemenin faydalarina dair bir yorum yazmiyorum burda. Politize olmayalim diyorum. Bunu anlamak güc olmasa gerek.
        Mübarek insan, ben uluslararasi hukuk düzleminde yapilanlar eksik diyorum. Sense kalkmis sanki bu alandaki ugrasilar yeterliymis gibi havalara giriyorsun. Bu konuda ciddi anlamda fos ciktik, bunu artik görün, cemaat yönetimi bu gibi tedbirler icin yapilmasi gerekeni yapmadi. Son 7 yildir, elimizdeki tüm ama tüm avukatlar magduriyetimizi uluslararasi arenaya tasimak icin seferber edilmeliydi. Birakin bunlari muhacir insanlarin en basit davalik konularini bile takipten aciziz. Bana ordan maval okumayin.

  7. Öncelikle yorumlardaki bu saldırgan ve nezaketsiz dili doğru bulmuyorum. Nihayet seçim siyasi bir olaydır ve oy kullanmak veya kullanmamak ile birine oy vermek tamamen bir tercihtir. Hizmet insanlarının bunun ötesinde siyasetle uğraşmasını veya bulaşmasını doğru bulmuyorum. Görevi gereği mecbur olanlar istisna.

    Evet artık cemaatin büyük kısmı koyun değil ve her söylenene bila kayd u şart itibar etmiyor ki bu da doğru ve sağlıklı bir gelişmedir.

    Yazar da ki çok beğendiğim biri değildir zira kendisine bir kaç mail attığım halde menfi veya müsbet cevap verme nezaketi dâhi göstermemiş biridir, fikrini beyan ediyor.

    Hizmet insanının doğru veya yanlış seçime gidip oy kullanmasının Erdoğan’ ın aleyhine gitmemenin de ekmeğine yağ sürmek olacağını söylüyor. Bu kadar basit. İsteyen gider istemeyen gitmez.

    Üslubumuza dikkat edelim. Her türlü tenkidi yapmak hakkınızdır ama seviyeyi bu kadar düşürmek doğru değil.

  8. Veysel Bey, fikir fikirdir elbette de, karışnızda ki kitle çoçuk değil. En az sizin kadar tecrübeli. En azı bilerek söylüyorum. Hatırınızı kırmadan söyleliyim, hepimiz feleğin çemberinden geçtik.

    Neler gördük süreçte. İnsan aklı için en önemli görülen nelerin, aslında nasıl en şerli çıktığını. Daha dün AKP yi kapatma davasında, kapatmadığı için havalara uçuyorduk. Büyük bir uçurumun kenarından dönüldü diye. Halbu ki, o zamanda aslında başa gelecekler hep birer ihtimalden ibaretti, ama çok küçük ama biraz büyük, ama emin olu bu kadar olacaklara kıyasen kulak deve de.

    Nice sözler duyduk, kazanılan bir referanduma gıyaben, Alemi İslamın böyle bir hayırlı gün görmediğine dair. Hem de bunları çok sevdiklerimizden duyduk.

    Elbette ne onlara sevgimiz düştü, ne yapılanlara ama şöyle yapsaydık nasıl olurdu diye bir çeşit pişmanlık, kasten benim adıma yok.

    Lakin şunu söylemeliyim.

    Ben sizin söylediğinizin tam tersini düşünüyorum. Bunu delillendirecek, savunacak zihnimde doneler de var.

    Ama konumuz o değil.

    Veysel Bey, çok geçmez, lütfen bunu bir zan olarak almayınız, ama şunu kuvvetle ihtimal görüyorum ki, bir süre sonra, bu site, yazarlar, sevdiklerimiz, büyüklerimiz Akp nin yeniden gelmesine, aslında iyi oldu diye söyleyeceğimizi. Halkın gözünün açılmadığını bir türlü, böylece artık yaşayarak görecekler deyip gerekçelendirmelerin birinin bin türlüsünü ekleyerek.

    Sizi seviyorum, siteyi seviyorum. Allah için sevmekte en büyüğü sevgilerin. Bununla birlikte aynı düşünmediğimi tekrar söylemek istiyorum.

    Ha belki derseniz bu seçim “SOL KESİMİN EN HAYATİ SEÇİMİ” bir yönüyle o da bir yönüyle EVET derim.

    Kader planında açıklama yapanlara hep şüpheyle bakarım, çünkü kaderi bilebilecek bir durumda olmayı gerektirir, o kişinin ya aklından zoru vardır, ya da bizim aklımızdan. Bu nedenle, kader planı demeden, çok basit bir reel hayata, yaşadıklarımıza toplumumuza bakarak söyleyim.

    Bu toplumun bir süre daha böyle yaşamaya ihtiyacı da var sanki. Hapisteki dostlarımız, sevdiklerimiz sürelerini doldurdu, onlar bizim yumuşak karnımız. Bu yazı için bir tek onlardan özür dilerim.

    Derse ki birisi onlardan, yahu bi İHTİMAL, eşimin dostumun çıkması için bir İHTİMAL, tamam derim, eyvallah kabul ederim. Bir oy vereceksem de gönülleriyle nereye itiyorlarsa oraya atacağımı da bilmelerini isterim.

    Özetle, aynı fikirde değilim. “EN” bir seçim değil.

    Bunu zamanla daha iyi anlıycaz.

    Bu nedenle yazınızın Ruhuna katılmıyorum.

    EN leri çıkarırsanız, evet bir nebze. O da sadece, mazlumların kısa vadeli ferahlama UMUDU için.

    Ve içimdekini saklamadan söylersem, bu toplumun yeniden bir dönem daha AKP yi görmesi gerek.

    Madem sırası geldi, sırasını savıp, kaytarılmamalı.

    Mumdan bir kayıkla ateş denizini geçenler, yahu yanacaktık diyen alt katmanlardakilere, yahu ne alaka sıcacıktı her ortam alakası yok diyorlar bu günlerde sanki.. Misali böyle bir zaman.

    Bu ateş herkese ulaşmalı. Yoksa, Pompei yanarken, Lavlar fışkırırken, uzaktan maytap ziyafeti gibi görenler için herşey bir izlence.

    Hürmetle…

  9. Yapılan Yorumları okuyandan…..

    Cemaatın içinde hala Hüseyin Gülerce ler
    Ve
    Latif Erdoğan lar var…

    Bu iki adam cemaat içinde en yükarılara nasıl getirildi anlamakta zorluk çekiyorum…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin