İsrailli yetkililer, geçtiğimiz yıl Başbakan Benjamin Netanyahu’nun ofisinde çalışan ve gizli belgeleri yasadışı yollardan elde edip medyaya sızdırdığından şüphelenilen bir sivili soruşturuyor.
Belgeler, İsrailli rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze’deki çatışmaların sona erdirilmesi için yapılan yoğun kamuoyu baskısının ortasında, Netanyahu’ya anlaşmayı askıya alma imkanı sunmuştu.
The New York Times’ta yer alan habere göre, dava İsrail’i karıştırırken karşıtları Netanyahu’yu rehinelerin eve dönmesine yönelik bir anlaşmayı baltalamak ve Gazze’deki savaşı siyasi nedenlerle uzatmakla suçladı. İktidardaki koalisyonun kilit üyeleri, Hamas’a taviz vermesi halinde Başbakan’ı istifa etmekle tehdit etmişti.
Pazar günü bir İsrail mahkemesi, geçen yıl Netanyahu’nun ofisinde sözcü olarak çalışmak üzere işe alınan Eliezer Feldstein’ın davada şüpheli olarak yer almasına yönelik yayın yasağı kararını kısmen kaldırdı. Mahkemeye göre davanın diğer üç şüphelisi de ordu ve emniyet teşkilatı mensubu ve isimleri kamuoyuna açıklanmadı.
İsrail haber raporlarına ve dava da dahil olmak üzere hassas bilgileri tartışma yetkisi olmayan İsrailli bir yetkiliye göre soruşturma, gerçek ve sözde istihbarat bilgilerinin yurtdışındaki medya kuruluşlarında yayınlanması ve manipüle edilmesi etrafında dönüyor. Londra merkezli Jewish Chronicle gazetesi Hamas’ın İsrailli rehineleri Gazze’den Mısır’a kaçırmayı planladığını iddia eden bir haber yayınladı ve daha sonra geri çekti. Alman Bild gazetesine sızdırılan gizli bir belgede Hamas’ın İsrail kamuoyunu manipüle etmeye çalıştığı ve müzakereleri uzatmak istediği iddia edildi.
Tartışmalar Eylül ayının başında başladı
1 Eylül’de İsrail ordusunun 6 İsrailli rehinenin Gazze’deki bir tünelde ölü bulunduğunu açıklaması, kitlesel protestoların artmasına ve bir öfke dalgasına yol açtı.
2 Eylül’de televizyonda yayınlanan bir basın toplantısında Netanyahu Hamas’la ateşkes anlaşması için yeni bir koşul öne sürdü. İsrail, Gazze’nin Mısır’la sınırı boyunca uzanan Philadelphi Koridoru’nda kalıcı bir varlık göstermek istiyordu. Netanyahu, bu varlık olmadan Hamas’ın rehineleri sınırdan geçirerek Mısır’ın Sina Çölü’ne, oradan da İran ya da Yemen’e kaçırabileceğini ve sonsuza kadar ortadan kaybolabileceklerini söyledi.
Ayrıca, Ocak ayında İsrail askerleri tarafından Gazze’deki bir yeraltı komuta merkezinde bulunduğunu söylediği, üst düzey Hamas üyelerinin el yazısıyla yazılmış Arapça bir belgeyi de gösterdi.
Belgede, rehinelerin video ve görüntülerini yayınlayarak İsrail üzerindeki psikolojik baskıyı arttırma ve İsrail hükümetinin Gazze’deki kara operasyonunun rehinelerin serbest bırakılmasına yardımcı olacağı yönündeki söylemine şüphe düşürme talimatları yer alıyordu. Netanyahu bunun Hamas’ın İsrail’in içine nifak tohumları ekme stratejisini gösterdiğini söyledi ve hükümetine karşı düzenlenen halk protestolarının Hamas’ın ekmeğine yağ sürdüğünü öne sürdü.
Sızıntılar ne zaman gerçekleşti?
5 Eylül’de, Netanyahu’nun basın toplantısından kısa bir süre sonra, İngiliz gazetesi olan The Jewish Chronicle, serbest çalışan bir gazetecinin haberini yayınladı.
Gazeteci Elon Perry, Hamas lideri Yahya Sinwar’ın Gazze’den Philadelphi Koridoru üzerinden İran’a kaçmaya ve İsrailli rehineleri de beraberinde götürmeye hazırlandığına dair İsrail istihbaratına ulaştığını iddia ediyordu.
Raporda, İsrail tarafından sorgulanan üst düzey bir Hamas yetkilisinden ve 6 rehinenin cesetlerinin bulunduğu gün ele geçirilen belgelerden elde edilen istihbarata yer verildi.
The Jewish Chronicle’da yer alan haberle ilgili olarak İsrail ordusunun baş sözcüsü Daniel Hagari, Sinwar’ın böyle bir istihbarat ya da planından haberdar olmadığını söyledi.
Jewish Chronicle daha sonra bu hikayeyi ve Perry tarafından yazılan diğer yazıları web sitesinden kaldırdı ve gazeteciyle ilişkisini sona erdirdi.
6 Eylül’de Bild, Hamas’ın rehine meselesinde İsrail’e karşı psikolojik savaş planını ortaya koyan ve Hamas’ın bir anlaşmaya varmak ya da savaşı sona erdirmek için acele etmediğini iddia eden bir belgeye dayandığını söylediği bir makale yayınladı.
İsrail ordusu bir açıklama yaparak Bild’in haberinde atıfta bulunulan belgenin yaklaşık beş ay önce bulunduğunu ve Bild’in manşetinde yer aldığı gibi “Sinwar tarafından değil Hamas’ın orta kademeleri tarafından tavsiye niteliğinde yazıldığını” belirtti. Belgenin daha önceki belgelerde bulunanlara benzer bilgiler içerdiğini belirten ordu, “Belgenin sızdırılması ciddi bir ihlal teşkil etmektedir” dedi.
Karşıtları sözde istihbaratın ifşa edilmesinin Netanyahu ya da destekçileri tarafından rehinelerin serbest bırakılması için yürütülen kampanyayı baltalamak ve İsrail kamuoyunu başbakanın müzakere pozisyonu lehine etkilemek amacıyla yürütülen bir dezenformasyon kampanyasının parçası olduğunu söylüyor.
Netanyahu, ofis çalışanlarının yanlış bir şey yaptığını reddetti ve Cumartesi günü yaptığı açıklamada, sızdırılan belgeler konusunu medyadan öğrendiğini söyledi. Yayın yasağı nedeniyle davanın pek çok detayı belirsizliğini koruyor.
Kamuoyu nasıl tepki verdi?
İsrail, hafta sonu ortaya çıkan ifşaatlar nedeniyle ayaklandı. Rehinelerin eve dönmesi için yürütülen kampanyada aktif rol alan İsrailli halk sağlığı uzmanı Profesör Hagai Levine sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Netanyahu’nun ofisindeki rehine skandalının Başkan Nixon’ın istifasına yol açan Watergate skandalından daha ciddi göründüğünü” yazdı.
İddiaları “kaçırılanların terk edilmesi, güven ihlali ve devlet güvenliğinin baltalanmasının bir kombinasyonu” olarak tanımladı.
Şüpheli güvenlik ihlalinin ilk resmi kabulünde, Cuma günü İsrail’in merkezindeki bir sulh mahkemesi dava üzerindeki yayın yasağını kısmen kaldırdı. Mahkeme kararında, Şin Bet iç istihbarat teşkilatı, İsrail polisi ve ordusu tarafından yürütülen ortak bir soruşturma kapsamında çok sayıda kişinin gözaltına alındığı belirtildi.
Yargıç Menahem Mizrahi, bu kişilerin “gizli bilgilerin yasadışı transferi nedeniyle güvenlik ihlali” yaptıklarından, hassas bilgi ve kaynakları riske attıklarından ve Gazze’deki savaşın hedeflerine ulaşma şansına zarar verdiklerinden şüphelenildiğini söyledi. Feldstein’ın isminin yayınlanmasına izin veren bir sonraki kararda yargıç, bahsettiği savaş hedefinin rehinelerin iadesi olduğunu belirtti.
O sıralarda ABD, Katar ve Mısır, İsrail ile Hamas arasında, Gazze’de tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını da içeren ateşkes görüşmelerine aracılık ediyordu. Ancak görüşmeler İsrail ve Hamas’ın çıkmaz için birbirlerini suçlamasıyla sekteye uğramıştı.