Hileli 16 Nisan referandumu sürecinde iktidar partisi başkanlık sistemi ile beraber ekonominin daha iyi olacağı, sosyal alanda büyümelerin yaşanacağını söyledi, durdu. Ancak Türkiye’nin şaha kalkması için 2019’u beklemesi gerekiyor. Çünkü Erdoğan’a 2 yıl daha kazandırmak, 2 yıl daha fazladan Cumhurbaşkanı kalabilmesi için uyum yasaları yapılması lazım kılıfı ile değişiklikler 2019 yılında hayata geçecek. Gerektiğinde bir gecede yasa çıkaran arkadaşlar bunlar. Başkanlık gelmesin diye Haçlıların savaş açtığı Türkiye’nin 2 yıl daha bekleyebildiğini görebiliyoruz. Ama partiye üye olmakla HSYK’nın seçimi için 2 yıl bekleme şartı yok. Her şeyi anlatan bu garabetin ilki gerçekleşti ve Erdoğan AKP’ye geri döndü.
ABD başkanlık seçimlerindeki gibi konvoyun an be an partiye gelişini canlı yayınladı kanallar. Erdoğan’ın partide tek söz sahibi olduğu zaten su götürmez bir gerçek. Herhangi bir ilçede görev alacak üyeye kadar kendisi karar veriyordu zaten. Peki fiiliyatta olan bir şeyi neden resmiyete dökmek için neden bu kadar ısrar ve acele etti?
Referandum sonuçlarında ve dün yapmış olduğu konuşmada bunun şifrelerini görmek mümkün. Her ne kadar Binali Yıldırım gibi sadakatinden şüphe etmediği bir emanetçiye teslim etmiş olsa da içi rahat değildi. Her şeyi kontrol etme ve her şeye sahip olma güdüsünün yanında her an kendisine bir hareket çekileceği endişesi de var.
Ankara’da herkesin bildiği bir olaydır. Davutoğlu’nun parti başkanı olduğu bir zamanda bir MKYK toplantısında bir milletvekili 7 haziran sonuçları ile ilgili Erdoğan’ın gereğinden fazla görünürlüğünün sonuca olumsuz etki ettiği mealinde bir şeyler söyler. Toplantı bittiğinde vekilin telefonu çalar, duyduğu sadece sin kaftır. Şimdi bunlara gerek kalmayacak çünkü bizzat kendisi bu toplantılara başkanlık edecek, kaldı ki kendisinin yüzüne herhangi bir eleştiri getiren de olmayacak.
Saray’a biat edenlerin salağa yatarak acaba kime söylüyor diye sorduğu “Bugüne kadar bu davaya, bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görmüyorum” sözleri yeni dönemin işareti. Erdoğan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’na mesaj vermekle kalmıyor aynı zamanda tehdit ediyor. Muhalif görünen bütün AKP’li siyasetçilere de sopa gösteriyor. Hem de tabanını hazırlıyor muhalif olanların davaya ve partiye ihanet eden kişiler olduğu konusunda. AKP’li muhaliflerin yanında Meral Akşener ve diğer MHP’li muhalifler için zor bir dönem başladı. Onların hem MHP’ye geri dönmemeleri hem de sivrilmemelerini de idare etmesi gerekecek.
Peki gücünün zirvesindeki bu liderin endişesi neden kaynaklanıyor?
16 Nisan referandumunda da görüldü ki Erdoğan karşıtları daha kalabalık ve Erdoğan’dan kurtulmak için bir araya gelme eğilimleri yüksek. Aldıkları oyun fazlalılığı ve manen seçimi kazandıklarının bilinci ile enerjileri daha da yüksek. 2019’da yapılacak genel seçimlerde elbette AKP cenahının kazanımlarını kaybetmemek için referandumdakinden daha enerjik olacağını tahmin etmek zor değil. Ancak gidişatın Erdoğan aleyhine olduğunu seçim sonuçlarını objektif analiz eden bütün partililer biliyor. Elbette Erdoğan’da bunun farkında.
Erdoğan’ın tüm endişesi her zaman her şeyi ayarlayamayacağından hareketle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalma ihtimali. Bunun gerçekleşmesi için AKP’den de oy alabilecek bir adayın yarışması yeterli. Yüzde 1’in bile oldukça önem kazandığı son aritmetikte eğer AKP’den oy alabilecek bir aday çıkarsa 2. sırada Erdoğan’ın karşısında kim olursa olsun bu sefer seçimi kazanması oldukça muhtemel.
Erdoğan kendisi bizzat başında olmadığı sürece partinin iyi bir performans gösteremediğini düşünüyor. Yanındaki danışmanlar da bunu sıklıkla kendisine söylüyordu zaten. 7 haziran seçimlerinde alınan sonuç, 1 Kasım’da her ne kadar tamir edildiyse de 1 Kasım’a nasıl gelindiğini en iyi kendisi biliyor. Bizzat kendisini karşısında görmeyen parti yöneticilerinin işe asılmadıklarını biliyor. Ve bizzat işin başına gelerek partiyi tekrar mobilize edeceğini düşünüyor. Örgütçü olduğu için bir partide işlerin nasıl işlediğini çok iyi biliyor.
Erdoğan referandumda alınan sonuçları analiz ederken eğer kelle almaya kalkarsa partide safları tekrar sıklaştırayım derken hiç ummadığı sonuçlar doğurabilir. Çünkü artık partisi 2001’de yola beraber çıktıkları “dava” arkadaşlarından değil sadece çıkar örgütü olarak hareket eden -en başta kendisi- insanlardan oluşuyor. Piyasadaki bütün rantçılar parti üyesi olduğu için homojenliği yok. Hal böyle olunca en ufak çıkarı zedelenenin partiye zarar vermemesi mümkün değil.
Bakalım Erdoğan’ın en büyük amacının gerçekleşmesi nasıl sonuçlanacak? Ülkede bir iktidar partisi var başkanı cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı olarak parti liderlerini Saray’a davet ettiği zaman kendisi hangi şapkasıyla onlarla muhatap olacak? Bir de başbakan var hiç bir ağırlığı yok. Büyük ihtimalle bundan sonra bütün bakanlar kurulu toplantılarına Erdoğan başkanlık edecek. Kendi elleri ile oluşturdukları diktatörlüğü kaybettiklerinde neler olacağını bilmenin korkusu ve agresifliği ile geçecek günlere başlıyoruz.