HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK
Tüm yurtta, dış temsilcilikler ve yavru vatan KKTC’de, Türkiye’nin UEFA Uluslar B Ligi’ne yükselmesi coşkuyla kutlanıyor. C Ligi’nde Lüksemburg, Faroe Adaları ve Litvanya gibi Avrupa futbolunun lokomotif ülkeleriyle mücadele eden A Milliler, sahamızda grubun bir numaralı favorisi Lüksemburg’la 3-3 berabere kalmasına rağmen B Ligi’ne yükselmeyi garantiledi. Son düdükle birlikte sahada coşku vardı. Teknik patron Stefan Kuntz, grupta Türkiye’ye şans vermeyenleri mahcup ettiklerini belirterek, ‘Aslanlar gibi mücadele eden bir takıma sahip olmaktan dolayı mutluyum.’ dedi. Türkiye’nin bu başarısını Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) karşılıksız bırakmadı. TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, ‘Futbolcu başına 500 bin Euro prim verecektik. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bunu bir milyon Euro’ya çıkarttık.’ Açıklaması yaptı. Milliler son maçını grubun bir başka güçlü takımı Faroe Adalar ile deplasmanda oynayacak.
İronisi bile can sıkan giriş okudunuz. Doğrusu ben de yazarken zevk almadım. Trajikomik halimize ironi yapmaktan mutlu değilim. Maalesef ortada koca bir sorun var. Euro 2020 finalinde başlayan düşüşümüz devam ediyor. Pandemiden dolayı bir yıl sonra yapılan Euro 2020’de sıfır çekip, 24 ülke arasında sonuncu olmuştuk. Oysa kendimizi en az yarı final oynayacak olarak görüyorduk. Şenol Güneş’i gönderip, takımı Alman Stefan Kuntz’a emanet ettik ama değişen bir şey olmadı. Alman Hoca yönetiminde bir yılı geride bıraktık. Geriye dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol alamadık. Dünya Kupası yolunda yarı finalde Portekiz’e yenilip, Katar biletini kaçırdık.
Stefan Kuntz yönetiminde A Milliler 11 maça çıktı. 7 galibiyet ve ikişer beraberlik ile yenilgi aldık. İstatistikler üzerinden gidersek harika bir tablo. Rakiplerimize baktığımızda ise durum içler acısı. Yenildiğimiz iki ekipten biri Portekiz, diğeri İtalya. Kalburüstü iki ekibe karşı sahadan mağlup ayrıldık. Avrupa futbolunun orta sınıf ekiplerinden Norveç’le ise berabere kaldık. Yendiklerimiz ise Avrupa futbol haritasında esamesi olmayanlar; Karadağ, Letonya, Cebelitarık, Faroe Adaları, Lüksemburg ve Litvanya.
Uluslar C Ligi’nde yer almak futbolumuzun düştüğü yeri gösteriyordu. Avrupa’da şu kadar lejyonerimiz var, Süper Lig Avrupa’nın en kaliteli 6. ligi gibi lafların bir karşılığı yoktu. Düşüş sadece millilerle sınırlı değildi. Çeyrek asır sonra Şampiyonlar Ligi temsilcimiz yok. Ve artık şampiyonumuz ön eleme turlarını geçerse Şampiyonlar Ligi’nde boy gösterecek. Bu konuda karnemiz ise maalesef kırıklarla dolu.
A Milli Takım, Uluslar C Ligi’nde Lüksemburg maçına kadar oynadığı 4 maçı kazanırken, kalesinde gol görmedi. 14 gol attık. Rakiplerin zayıflığına rağmen kendimizi skora bakıp mutlu ettik. Ne kadar kabul etmesek de Türkiye’nin bir futbol ekolü bulunmuyor. İyi bir jenerasyon yakaladığımızda veya iyi bir hocayla dönemsel başarılara imza atıyoruz. 1990-93 arasında Sepp Piontek’in temelini attığı milli takımın ekmeğini 2002 yılına kadar yedik. Hakan Şükür, Oğuz Çetin, Turgay Kerimoğlu, Ogün Temizkanoğlu, Abdullah Ercan, Arif Erdem, Bülent Korkmaz, Hakan Ünsal, Okan Buruk, Emre Belözoğlu, Rüştü Reçber, Alpay Özalan gibi isimler başarının mimarı oldu. Euro 2008’de gelen yarı final, 1996-2002 arasındaki gibi kalıcı olmadı. Bir anlamda saman alevi gibi bir başarı olarak kaldı.
Türk futbolunun en iyi teknik adamları listesinde ilk üçü paylaşan Fatih Terim, Şenol Güneş ve Mustafa Denizli bir ekol oluşturmayı başaramadılar. İyi oyunculara rağmen hüsranlar yaşadık. Örnek mi? Fatih Terim yönetiminde Euro 2016 ve Şenol Güneş’li Euro 2020. Uluslar C Ligi’ne düşmemiz bir şanssızlık değildi. Uluslar B Ligi’ne yükselmemiz de başarı değil. B Ligi takımları, Avrupa sıralamasında 17-32 takımlarından oluşuyor. A Ligi yerimiz olmalı. 55 ülke arasında ilk 16’da yer bulmalıyız. A Ligi’nde grup liderliği hedefi gerçekçi olmaz. Ancak B Ligi’ne düşmemek hedefimiz olmalı. Biz ne yaptık? C Ligi’ne kadar düştük.
Lüksemburg’u tam yarım asır sonra bir maçta yenemedik. En son Ekim 1972 rakibimizi yenememiştik. O maçı 2-0 kaybettik. Konuk ekip, 3 isabetli şutta 3 gol bularak ilginç bir istatistiğe imza attı. Lüksemburg, son 4 yılda Azerbaycan, Moldova, Madagaskar ve San Marino’ya 3 gol attı. Artık bu listede biz de varız. Ne mutlu!
Stefan Kuntz, bir Sepp Piontek olur mu? Bu sorunun artık anlamsız ve hayali olduğuna inanıyorum. Tek ortak noktası ikisinin Alman olması. Kuntz’un suyunun ısındığı herkesin bildiği sır. Hele TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, ‘Kuntz’la devam edeceğiz’ dedikten sonra Alman Hoca’nın valizini toplaması lazım. Türk futbolunda yazılı olmayan kural, Yönetim ‘Hocamızın arkasındayız’ dediğinde kovulma kaçınılmazdır. Kuntz’u göndermek sorun çözmeyecek. Çünkü gelmesi muhtemel isimler yeterince umut kırıyor. Elbette bütün suç hocanın değil. Oyuncuların formsuzluğu da ayrı bir yazı konusu olsa da eldeki malzemeden en iyi yemeği çıkarmak gerekiyor.