Mükemmel mutsuzluk

YORUM | M. NEDİM HAZAR

“Mutsuzluktan söz etmek istiyorum” diyor şair: “Dikey ve yatay mutsuzluktan / Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun…” Sonra da “Sevgim acıyor” diye tamamlıyor..

Artık saatbaşı yayınlanan haberlerde, sokak eylemlerinin olmadığı bir dakikalık bile sahne yok gibi..

Mükemmel mutsuzluğu yaşıyor ülke.

Gazetelerin üçüncü sayfaları zaten mezbaha…

Dün bir haber izledim. Evli bir kadına aşık olan adam, kadının sevdiği başka bir adamın akrabalarını öldürmek için gidiyor ve yanlış bir eve girip, başka karı kocayı öldürüyor!

Film senaryosu olarak yazsak, “olmaz böyle saçma şey” deyip izlemeyiz.

Ama yaşanıyor.

Ekranda siyasal İslamcı akıl almaz bir mantıkla, “Suriyeliler bedava tedavi olmuyor, sağlık bakanlığı ödüyor” diyor mesela.

İktidar yandaşlarının lüks yalılarının iç peyzajlarını mimarlar internetten paylaşıyor. Gazeteci değil yasadışı bahis patronu evi gibi.

Lafa geldi mi din, iman, ahlak bunlardan soruluyor.

Bilmem ne müdür yardımcısının aylık 313 bin TL aldığını açıklıyor bir muhalif milletvekili.

Belgeleriyle…

Çöp toplayan adam çuvalının üzerine “dik dur eğilme” yazıyor.

Hayvanlara şiddet, çocuklara taciz, tecavüz gırla gidiyor.

Son bir ay içinde yaşları 3 ile 13 arasında değişen 6 çocuk, sapık saldırısına uğradı. Talihsiz çocuklardan dördü hunharca öldürüldü.

Biliyorum daraldı içiniz, nefesiniz düğümlendi, gırtlağınız boğum boğum oldu…

İşte bu sebeple mükemmel mutsuzluk diyorum yaşadığımız bu histeriye.

Aklıma rahmetli Demirel geliyor. Ne kadar da beğenmesek, ne kadar da köpürtse yaptıklarını, umutsuzluk vermedi, karanlık aşılamadı…

Doğru mu yaptı, yanlış mı bilmiyorum. Zaten derdim övmek ya da yermek değil.

Başka bir şeyi biliyorum ama:

Bahar yaklaştı…

Malum aşk mevsimidir bahar…

Sayfalarda börtü-böcek, kuş-kelebek edebiyatı baş köşelere çekilir. Ama olmuyor işte.. Apoletlerle, resmi kostümlerle, ciddi devlet adamlarıyla, öfkeler, gözyaşlarıyla, gözleri bantlanmış şimdi ölü çocukların mutluluk resimleriyle süsleniyor ekranlar, manşetler…

Bazen düşünmeden edemiyor insan. Acaba biz mutsuzluğa mı aşığız? Yatay ve dikey mutsuzluklara..

Maddi ve manevi mutsuzluklara. Acı çekmeye mi kodlamışız genlerimizi?

Ülkenin tamamı ağır bir arabesk müzik fanatizmiyle yoğrulmuş gibi.

Aşkı yüceltirken bile şarkılar, jilet ile doğramaktan haz mı alıyoruz bedenimizi?

Mevsimler akıyor.

Güneş teslim alıyor gökyüzünü.

Ülkemde mükemmel mutsuzluk manzarası.. Son söz yine şairin:

“Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır

Sonbahar geldi hüzün

Kış geldi kara hüzün

Ey en akıllı kişisi gündüzün

sevgim acıyor

Kimi sevsem

Kim beni sevse

sevgim acıyor…”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin