YORUM | TARIK TOROS
Giden Adalet Bakanı çok dertliymiş.
İnsan hakları eylem planı uygulanmıyor diye rahatsızmış.
Son dönemde “Ülke polis devleti oldu” demesi bu yüzdenmiş.
Süleyman Soylu ile ters düşmüşler.
Yargıda İstanbul grubunun kendi başına hareket etmesi, bakanı çileden çıkarıyormuş.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
4 yıl 6 ay 10 gün boyunca Adalet Bakanlığı yapan Abdülhamit Gül’den bahsediyorum.
Şahsın bakanlıktaki son yılında…
Türkiye, 2021 hukukun üstünlüğü endeksinde 139 ülke arasında 117’nci sırada yer almış.
***
Eskisini geçelim, “yenisine” bakalım:
Bekir Bozdağ’ı tanıtan kimi Twitter hesapları…
Onun geçmişte Gülen’i öven sözlerini dolaşıma soktular.
“Adaletin başına böyle biri geldi” demek için.
***
Olay artık “hafıza” sorunu olmaktan çıktı.
Bozdağ’ın 2013-2017 arasında Adalet Bakanı olduğunu hatırlatmanın…
17-25 Aralık soruşturmalarının sümenaltı edilmesiyle başlayıp…
15 Temmuz sonrası OHAL uygulamaları ile ayyuka çıkan şiddet döneminin…
Yargıda 1 numaralı sorumlusu olduğunu anlatmanın mânâsı yok.
Gerçekten yok.
***
Pazar günü Kemal Kılıçdaroğlu, Medyascope yayınında Abdülhamit Gül’ü kast ederek dedi ki:
-Diğer bakanlar gibi değildi.
-Daha sağduyulu, sakin, olaylara soğukkanlı bakan biriydi.
-Arkadaşlarımız cezaevi uygulamalarını intikal ettirip sonuç alabiliyorlardı.
-Keşke Sayın Gül, daha önce istifa edebilseydi.
-(Burada İrfan Fidan’ın paraşütle Anayasa Mahkemesi üyesi olmasını hatırlatıyor) Bakan olarak böyle bir rezaleti görmek istemiyorum, diyebilmeliydi.
-O zaman çok daha fazla büyürdü.
***
Birileri giden bakana övgüler düzüp…
Birileri gelen bakanı cemaat üzerinden etiketlerken…
Aslında ne oluyor, ona bakalım:
Erdoğan sertleşecek!
Bunu dış politikada yapamaz ama içeride yapacak!
Bu planlanmış bir ajanda değil.
Süreç öyle gerektiriyor.
Tek adam rejimlerinin doğal finali.
***
On binlerce insan, yıllardır içeride mesnetsiz örgüt suçlamalarıyla tutulurken…
KHK’lıların çığlıkları -hele ekonomik krizde- iç parçalarken…
Ülkede Kürt sorunu ve Kürt yokmuş gibi davranılırken…
Ankara Emniyeti’nden işkence feryatları ayyuka yükselirken…
Siyaset erbabının çıtı çıkmadı.
Şimdi…
4.5 yıl sonra “rahatsızım” deyip görevden “affını” isteyen Adalet Bakanı alkışlarla uğurlanıyor!
Üstelik: İrfan Fidan’ın AYM’ye atanmasına itiraz etseymiş daha da büyürmüş!
***
Sizce iktidara talip olanlar…
-Saray’ı kızdırmamak için mi,
-Yoksa kararsız seçmeni ürkütmemek için mi yoğurdu üfleyerek yiyor?
İkisi de olabilir.
Oysa seçimi almanın yolu, KHK’lılar ve Kürtlerden geçiyor.
***
Erdoğan’ın mikrofonuyla kendine küfreden çocuğa empati göstermekten…
Babacan’a ekonomik kurtuluş programı yazdırmaktan…
Ne bileyim, yeni yolsuzluk belgeleri açıklamaktan daha etkili bir şey söyleyeyim mi:
-Tüm KHK’ları sonuçlarıyla beraber iptal ediyoruz.
Bunu yüksek sesle söyleyip altını imzalayın, kimi isterseniz aday gösterin.
***
Ama yapamıyorsunuz.
Ürkütmekten kaçındığınız şey, Saray veya kararsız muhafazakâr seçmen değil. Operasyonun ardındaki devlet!
“Bunu dersem, bana gün yüzü göstermez” diye korkuyorsunuz.
Öncelikle yazınız için teşekkürler. Ama yazınızla alakalı eleştirmek istediğim bir nokta var. Seçimi kazanmanın yolunun KHKlılardan geçtiğini söylemişsiniz ama neden öyle olduğunu söylememişsiniz. Örneğin KHKlıların oy potansiyeli mi yüksek? Bir soruna çözüm öne sürüyorsanız, onun, sorunu nasıl çözeceğini de söylemeniz gerekir. Hele ki “Bunu yüksek sesle söyleyip altını imzalayın, kimi isterseniz aday gösterin” şeklinde çok iddialı konuşuyorsanız…
Evet, ben de merak ettim. Maalesef KHK’lıların toplumda büyük bir karşılığı yok. Hatta bizim millet, onlar gidince bize kadro açıldı diye sevinmedi de değil. Nasıl ki 2015 seçimlerinde aday gösterilen polis müdürlerine bu toplum o zaman oy vermediyse, (masum oldukları halde) KHK’lılara da itibar etmiyor.