Mimarlık fakültesine atanan ilahiyatçı dekan, tepkiler üzerine istifa etti

Karabük Üniversitesi Mimarlık fakültesine ilahiyatçı bir ismin dekan olarak atanması kamuoyunda büyük tepki çekti. Atamanın duyulması üzerine üzerine ilahiyatçı Prof. Dr. Muhittin Kapanşahin, görevinden istifa etti.

Kamuoyuna yansıyan haberlere göre Karabük Üniversitesi Başak Cengiz Mimarlık Fakültesi’nde 7 Şubat günü dekanlık makamının devir teslim töreni gerçekleştirildi. 31 Ocak’ta yapılan atama üzerine 7 Şubat’ta üniversitenin rektörü Prof. Dr. Refik Polat’ın katılımıyla gerçekleştirilen törende sanat tarihi mezunu olan önceki dekan Prof. Abdüsselam Uluçam, görevini ilahiyat mezunu Prof. Dr. Muhittin Kapanşahin’e devretti.

Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olan Kapanşahin’in, yine aynı üniversitede, “İslam Tarihi ve Sanatları” üzerine yüksek lisans ve doktora yapmış olduğu öğrenildi. Gazeteci Fatih Altaylı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Depremden ders çıkardık diyenlere gülüyorum. Ders mers çıkarmadılar. Çıkarsalardı Karabük Üniversitesi Safranbolu Mimarlık Fakültesine hem de depremden sonra İlahiyat mezunu dekan atamazlardı. İsteyen araştırsın. Adı Muhittin Kapanşahin.” ifadelerini kullandı.

Altaylı, daha sonra bir tweet daha atarak, Kapanşahin’in görevinden istifa ettiğini duyurdu.

Kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine kendini savunan Kapanşahin, “Mimari ve şehircilik benim üzerinde kalem oynattığım, söz söylediğim, ders verdiğim bir alan ama ben mimarlık eğitimi almış ve mimar gibi bir bilgiye sahip kişi değilim.” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Mimarlık, güzel sanatlar ve sanat tarihini de kapsayan bir bölüm (bircok üniversitede fakülte), sanat tarihi ve mimari alanında doktora yapmış birisidoğal olarak böyle bir bölüm veya fakültede görev alabilir. Bir alanda hakkıyla doktora yapmak o kişinin lisans eğitiminden kat be kat daha değerlidir. Lisans mezunu uzman olmaz ama doktora derecesi o alanda sizi uzman yapar. Konu hakkında detay bilgiye sahip olmadan sırf muhalif olmak için (biraz da “Çarşı her şeye karşı” yaklaşımıyla) birlerini dövmek zulümdür, hakitate hiçbir faydası yok. Medyaya hakim olanların bilip bilmeden veya sırf hınç ile konuşmalarından dolayı bu toplumda çokları mağdur oldu. Lütfen konu olan kişilerden bağımsız olarak meseleleri objektif değerlendirelim.

    “Depremden ders çıkardık diyenlere gülüyorum. Ders mers çıkarmadılar. Çıkarsalardı Karabük Üniversitesi Safranbolu Mimarlık Fakültesine hem de depremden sonra İlahiyat mezunu dekan atamazlardı. İsteyen araştırsın. Adı Muhittin Kapanşahin.” Derdi hakkı ortaya koymak yerine popülerlik olan, saldırmak için bahane arayan bu adamlardan topluma ne fayda geldi bugüne kadar, merak ediyorum. Aynı kişinin, zamanında yaşadığı mağduriyet nedeniyle öfkeli olan, başörtülü birine dediği ağır ifadeyi unutmadım.

    Horozun yeri eşeleyip sonra yem bulmuş gibi bağırarak tavukları toplaması gibi toplumun meseleye hemen üşüşmesi beni asıl kızdıran.

    Kendi çöplüğümüzden biri ses verdi mi, hemen atlıyoruz.

    Ülkede hak/hukuk anlamında 10 yıl önce yer yerinden oynadı, kimse sesini çıkarmadı. “Çalıyor ama çalışıyorlar” ve “Bırakın birbirlerini yesinler” dendi. Bugün gerçek anlamda yer yerinden oynadı ve insanlar o çalınan her şeyin altında kaldı. Resmi rakamlarla 40 BiN den FAZLA CANI yediler. Demokrasi münafıkları da oto-b.ka laf etmekten ve “Ama onlar da ….” şeklinde başlayan cümleler kurmaktan başka da bir işe yaramadılar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin