‘Mikrofon mücahidi’ 

ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve kalabalık Türk heyetinin New York programları tam da ‘beklendiği gibi’ geçiyor. Zira daha yola çıkmadan, Erdoğan’ın çok kalabalık bir heyetle geleceğini, lüks harcamalar olacağını,  Türken, TASC ve SETA gibi kendi kurumlarında Türk’ün Türk’e propagandası yapacağını, BM Genel Kurulu’nda Gazze merkezli bir konuşma gerçekleştirip Türkiye ve İslam dünyasının sokaklarına oynayacağını’ anlatmıştım.

Aynen öyle de oldu.

Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu için ABD’ye gelen Erdoğan, Genel Kurul’da ağırlıklı olarak Gazze merkezli bir konuşma yaptı. Konuşmasının yaklaşık 20 dakikalık bölümünü Gazze’ye ayırdı. İsrail Başbakanı Netanyahu’ya ‘Hitler’ benzetmesi yaptı ve dünyayı Filistin’de yaşanan katliama sessiz kalmakla suçladı.

Erdoğan’ın konuşması tüm Türk televizyonlarından canlı yayınlandı, internette yoğun bir PR çalışması yapıldı. Haklarını teslim etmek lazım, bu konuda ciddi mesafe aldılar. Haber kaynağı olarak sadece ‘havuz medyasını’ ve Aktrolleri izleyen kitle Erdoğan’ın dünyaya ayar verdiğini, Gazze konusunu gündeme getiren tek siyasetçi olduğunu, dünya liderlerinin kendisini tebrik sırasına girdiğini düşünebilir.

Fakat gerçekler pek öyle değil!

Erdoğan’ın ilkesizliği

Hatta ortada çok büyük bir tezat da var.  Şurası net; içeride sıkışan, özellikle de İsrail’le ticaret sebebiyle kendi mahallesinde bile sorgulanan Erdoğan, BM zirvesi vesilesiyle itibar düzeltme operasyonu yaptı.

Gelelim realitelere…

Öncelikle şunu ifade edelim; BM kürsüsünde Gazze krizini gündeme getiren tek lider Erdoğan değildi. Konuşmalardan takip edebildiğim kadarıyla Katar Emiri Thani de, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramaphosa’da Gazze gündemli konuştu.

Fakat burada asıl üzerinde durulması gereken nokta şu; Erdoğan’ın politikasızlığı ya da Machiavelli’yi bile kıskandıracak ilkesizlikleri. Zira tam bir yıl önce Erdoğan yine BM toplantısı için New York’ta iken bugün Hitler’e benzettiği İsrail Başbakanı Netanyahu ile Türkevi’nde gayet ‘samimi’ bir görüşme yapmıştı.

Hatta o gün yanında olan isimlerden  Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Netanyahu’nun önünde aşırı eğilmeleri sosyal medyada hayli tartışılmıştı.

Bu üç isim; Erdoğan, Fidan ve Kalın, Türk dış politikasının mimarları. Dolayısıyla ortada bir başarı ya da başarısızlık varsa fatura çıkarılacak isimler de onlar.

Maalesef medya ve muhalefet olmadığı için kimse şu soruyu soramıyor: “Bir yıl önce Türkevi’nde ağırlayıp gayet samimi bir görüşme yaptığınız, önünde saygıyla eğildiğiniz kişiye bir yıl sonra Hitler demek nasıl bir politikadır. Daha doğrusu nasıl bir politikasızlıktır?”

Zira Netanyahu geçen yıl da aynı Netanyahu’ydu.

Dahası İsrail Gazze’ye ölüm yağdırırken İsrail uçaklarının jet yakıtları Türkiye üzerinden gidiyordu. Başta Erdoğan ailesi olmak üzere AKP ve MHP elitlerinin gemileri İsrail’le ticareti kesmedi. 

Filistin meselesi sadece ‘rant’ aracı

Skandal ortaya çıkınca inkar ettiler fakat gördük ki ‘kestik’ dedikleri anda bile Erdoğan ailesinin gemileri İsrail limanlarındaydı. Skandalı örtemeyince bu kez de ‘İsrail’e değil İsrail üzerinden Filistin’e gidiyordu yalanını ortaya attılar.

‘Ticaret‘ deyince Sedat Peker videolarıyla ortaya dökülen rezalete ne demeli?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın MİT Başkanı olduğu dönemde oğlu Halid Fidan ve ortağı Cihan Ekşioğlu İsrail’den 3 milyon dolara aldıkları cihazları MİT’e 50 milyon dolara satmıştı.

Listeyi uzatmak mümkün.

Fakat işin özü şu; Erdoğan ve Siyasal İslamcılar için Filistin meselesi bir rant aracı. Tıpkı Rabia ve Müslüman Kardeşler (İhvan) gibi. Kameralara Rabia işareti yapıp, mikrofonlara ‘Mursi kardeşim!’ deyip, daha önce defalarca ‘darbeci, katil’ dediğin Sisi ile kucaklaşırsan politikalarınızın bir ağırlığı kalmaz.

Kaldı ki Erdoğan’ın meşhur dönüşleri Mısır ya da İsrail’le sınırlı değil. Birleşik Arap Emirlikleri’nden Suudi Arabistan’a tüm bölge ülkeleriyle kavga edip sonra hiçbir şey olmamış gibi kucaklaştı.

Şimdi yine defalarca ‘katil Esed’ dediği, meydanlarda yuhalattığı Suriye lideri Beşşar Esad ile kucaklaşmanın yollarını arıyor.

Kısacası Erdoğan’ın mikrofonlara söyledikleri ile icraatları taban tabana zıt. Bu yüzden Erdoğan ve Hakan Fidan’ı ‘mikrofon mücahidi’ olarak tanımlamak yanlış olmaz.

Öte yandan şu videoda ayrıntıları ile anlattığım gibi; Gazze temalı konuşma ile Erdoğan ve avenesinin lüks harcamaları gözden kaçırılmış oldu.

Kimse Erdoğan’ın askeri uçakla getirilen makam aracını, 5 uçakla gelen heyetini, sadece otel ücretleri olarak milyon doları geçen harcamalarını, kamyonlara giydirilen Erdoğan reklamlarını, dünyanın en pahalı meydanına verilen ilanları, (BM toplantısı çerçevesinde görüşülen liderleri bir kenara korsanız) tüm temasların Türk’ün Türke propogandası şeklinde geçtiğini konuşmayacak.

Zaten Devlet Bahçeli Türkiye’den arayıp Erdoğan’ı BM konuşması için tebrik etti. AKP teşkilatları örgütlenip Erdoğan’ı havalimanında karşıladığı zaman operasyon da tamamlanmış olacak!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Bir taraftan zulm karsisinda sessiz kalan dilsiz seytani elestirirsiziniz; diger yanda BM gibi en tepe mercide zulmu elestireni kucumsersiniz. Mide bulandirici hal aldi Erdogan elestirileriniz. Sadece sizin aciniz gercek aci, sadece sizi destekleyenler gercek hak kahramani, sadece sizin metodunuz dogru. Haydiyin oradan

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin