HABER | ENSAR NUR, STRAZBURG TR724
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović, “Üye devletler, Afganistan’daki korkunç durumdan kaçan kişilerin gelişini insan hakları yükümlülüklerine uygun olarak ele almayı kesin olarak taahhüt etmelidir.” dedi.
Mijatović bugün yaptığı açıklamada bazı hükümetler ve yerel yetkililerin Taliban’dan kaçan insanlara sahip çıkarak örnek oluşturduğunu ancak birçok Avrupa Konseyi üye devletinin insan haklarını zedeleyen politikalar izlediğini dile getirdi. “Ne yazık ki, birçok ülke sınırların kapatılmasına, duvarların inşasına, sığınma başvurularının sınırlandırılmasına veya geri itmelere yönelik adımlar atıyor.” saptamasında bulundu.
İnsan Hakları Komiserine göre, görünüşte düzensiz göçü önlemeyi amaçlayan bu ve benzeri önlemler, insanların üye devletlerin topraklarında sığınma talebinde bulunmalarının engellenmesi, hukuka aykırı olarak sınırlara geri döndürülmesi veya güvenlik ararken güzergahları boyunca hiçbir yerde korumaya erişimlerinin olmaması ile sonuçlanıyor.
Asıl krizi Afgan halkı yaşıyor
Mijatović, alınan sert önlemleri haklı çıkarmak için yeni bir “göç krizi” korkusunu dillendiren Avrupa devletlerine, gerçek krizi, özellikle kadınlar ve kızlar olmak üzere Afganistan halkının ve insanların çoğunlukla kaçtığı ve yıllardır çok sayıda Afgan mülteciye ev sahipliği yapan bazı komşu ülkelerin yaşadığını hatırlattı.
“Avrupa Konseyi üye devletleri Afganistan’daki olayların sonuçlarından muaf tutulmayı bekleyemez” diyen Komiser, yaşanacak göçlerin zorluklar yaratsa da, bunların kabul edilmiş ve yerleşik insan hakları standartlarına uygun olarak karşılanması ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Mülteci Sözleşmesindeki kilit güvenceler de dahil olmak üzere Avrupa’daki koruma sistemini yıpratmak yerine daha fazla geliştirmesi gerektiğinin altını çizdi. ‘Aksi takdirde, bu tutum Avrupa’nın göçmenlerle ilgili olarak karşı karşıya olduğu gerçek krizi daha da kötüleştirecek ve ortaya bir “insan hakları krizi” çıkaracaktır.’ uyarısı yaptı.
Dunja Mijatović, açıklamasına şöyle devam etti : “Son yıllarda yaşanan olaylar, insan haklarını dışlayan tepkilerin sürdürülebilir çözümlere yol açmadığını da gösteriyor. Aksine, bu tür tepkiler hedef aldığı kişilerin gereksiz yere acı çekmesine neden olarak onları sınırlarda, insanlık dışı kabul koşullarında ve uzun süreli bir belirsizlikte mahsur bırakırken, genellikle yerel toplulukları bu tür politikaların olumsuz etkileriyle baş başa bırakıyor.”
İnsan Hakları Komiseri’nden Avrupa Konseyi üye devletlerine üç öneri
Komiser Mijatović, gelecek olan göçmenlerle ilgili sürecin insan hakları kapsamında düzgün bir şekilde işleyebilmesi için üye devletlere üç öneride bulundu.
İlk olarak, üye devletler yakın gelecekte aşırı kalabalıklaşmayı, kötü koşulları ve sığınma işlemlerinde uzun gecikmeleri önlemek için sığınma tesislerinin olası yeni gelenler için hazırlanmasını hızlandırmalıdırlar. Özellikle, kadınların ve kız çocuklarının, refakatsiz çocukların, LGBTİ bireylerin ve diğer savunmasız grupların özel ihtiyaç ve durumlarına hitap eden, toplumsal cinsiyete duyarlı politika ve prosedürleri uygulamaya koymalıdır. Göçmenlerin gelişine iyi hazırlanmış üye devletler, bireysel ve toplu olarak bu zorlukların üstesinden gelme kapasitesine sahip olacaktır. Bunun siyasi olarak hassas bir konu olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, şimdiden harekete geçmemek dar görüşlülük olur.
İkinci olarak, Avrupa Konseyi üyesi devletler, ilan edilen “düzensiz göçü önleme” hedefinin fiili insan hakları ihlallerine yol açmasını engellemelidir. Üye devletler, Afganistan’dan kaçan birçok kişinin güvenli bir yer bulabilmek için düzensiz göçten başka seçeneği olmadığı konusunda gerçekçi olmalıdır. Üye devletler, bu nedenle, koruma arayan kişileri, düzensiz bir şekilde geldikleri için cezalandırmaktan ve sığınma prosedürlerine erişimlerini engellemekten kesinlikle kaçınmalıdır. Herkes, nasıl geldiğine bakılmaksızın, sığınma talep etme hakkı, geri gönderilmeme ilkesi, toplu sınır dışı edilme yasağı ve işkence, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı ile tam olarak uyumlu bir şekilde muamele görmelidir.
Son olarak, Avrupa Konseyi üye devletlerinin topraklarında uzun yıllardır var olan veya daha yakın zamanda gelmiş olan Afganlar için insan hakları odaklı çözümler sunulmalıdır. Afganistan’da meydana gelen felaketin boyutu ziyadesiyle açık olmasına rağmen, Afgan vatandaşlarını zorla geri göndermekte ısrar eden bazı üye devletler, bu tutumlarından vazgeçmelidir. İnsanlar, aile üyeleriyle yeniden bir araya gelmek için gerçekçi olanaklar olmadan, istihdama, eğitime veya nihayetinde ev sahibi ülkeye entegre olmak için diğer gerçek olanaklara erişimden yoksun bırakılarak uzun süreli bir belirsizlik durumunda bırakılmamalıdır.
Mijatović açıklamasını şöyle sonlandırdı: ”Birçoğu son yirmi yılda Afganistan’da aktif olan Avrupa Konseyi üye devletleri, koruma arayan Afganlara insan hakları yükümlülüklerine tam olarak uygun davranmak için yalnızca ahlaki ve yasal bir zorunlulukla karşı karşıya değiller. Daha da önemlisi, bireysel ve toplu olarak bunu yapma kapasitesine de sahipler. Bu nedenle, insan haklarını baltalayan hamleler, koruma arayan Afganların gelişinin değil, siyasi cesaret ve liderlik eksikliğinin kaçınılmaz sonucu olacaktır.”