YORUM | BEKİR SALİM
Âşık Feymanî çok sevdiğim halk âşıklarından biriydi… Etkili şiirleri, güzel atışmaları vardı. Otuz-kırk yıl kadar önce Kolera salgını ile ilgili bir taşlaması olmuştu. Reyhanî Usta da, ben de, bir çok halk şairi de etkilenmiş “Kolera” taşlaması yapmıştık. Şimdi, bu yaşlı âşık “Korona” ya bir destan yazmış. Açıkcası, hem şiirselliği bakımından hem muhteviyatındaki iftiralardan dolayı büyük hayâl kırıklığı yaşadım.
Cevap hakkı doğmuştu:
Üzüldüm, Feymanî, düştüğün hâle,
İhtiyar çağında güce kanmışsın.
Ben seni ehl-i dil âşık bilirdim,
Meğer ak perçemli papağanmışsın.
Mevlâm kullarına bir akıl vermiş,
Akılsız her sözü tekrar edermiş.
Bir zalim ağzından hâcet gidermiş,
Sen rengine bakıp altın sanmışsın.
Âşığın kelâmı olur mu kira?
Yakıştı mı sana böyle iftira!
Dilerim, ahrette düşmezsin zora,
Sen ki, bu dünyada zaten yanmışsın…
Bu şiirim üzerine, şahsen tanımadığım İsmail Çelik isimli bir halk şairi bana sitem etmiş. Âşık Edebiyatında buna “meydan okuma” da denebilir. Geleneğe göre meydan okuyanın yaşına-başına, şöhretine-makamına bakılmaz. Kim olursa olsun, mutlaka cevap verilir. Yani, ben, “bu şiir durak hatalarıyla, ahenk bozukluklarıyla dolu, armudun sapı, üzümün çöpü” gibi bahanelere sığınıp meydandan kaçamam.
İşte değerli şairin sözleri ve acizâne benim cevabım:
Aldı İsmail Çelik:
“Madem ki sitemler konuşuyor ben de sitemimi buraya bıraktım.
Bekir beyim onu bunu bırak da,
Amerika güzel midir de hele?
Buradan yükselen feryat, figanlar,
Oralara gazel midir de hele.
Bekir beyim neden sustun her şeye,
Sanma burda düşünceler “Tahşiye”,
Terörist derlerken masum Ayşe’ye,
Orada matmazel midir de hele.
Sanki bu diyardan ümidi kestin
Merak ettim acep kimlere kastın.
Silah arkadaşın, üstlerin, astın…
Gözünde müptezel midir de hele.
Haksızlığa çalıyorken sazını,
Noldu birden esirgedin sözünü,
Yoksa biz mi yanlış bildik özünü,
Hep gelişigüzel midir de hele.
Biraz kendine sor necisin, nesin!
Sanki sen de şöhrettesin, ündesin.
Bütün haykırışlar, bütün nefesin,
Liderine özel midir de hele.”
Aldı Âşık Neharî (Bekir Salim):
Dostların sitemi baş göz üstüne,
Yeter ki, olmasın gıybet, sû-i zan,
Gök kubbe yıkılır bir söz üstüne,
Şuursuz lâf etmez gerçek müslüman.
Ben, ahir ömrümde gurbete düştüm,
Saymadım, kaç nehri, kaç dağı aştım.
Hasret ateşiyle kavruldum, piştim;
Gözlerim hep yaşlı, başım hep duman…
Kimimiz Eba Bekr kimimiz Ali,
Herkeste değişik imtihan hâli,
Kimde arayalım şimdi vebâli,
Altı şarttan biri kadere iman…
Anlamaz gafiller, bilmez cahiller
Doğrar Sümeyye’yi Ebu Cehiller,
Gün gelip de biter elbet mehiller,
Görürüz zalim mi mazlum mu yaman…
Âşık Neharî’nin üstüne gitme,
Kendini yok yere ateşe atma,
Delilin yoksa sus! İftira etme,
Ebedi hayatın solmasın aman!
Aşık Nehari ,bakma sağa sola
Varmak üzeresin sağ Salim yola
Nasipsizlere cevabın ne ola?
Sadece SÜKÛT, zalimler kahrola…
Ses etmediniz Sümeyye’nin doğranmasına
Zannettiniz ki bu ses yeterlidir.
Olmalı değilmiydi her birerleriniz
Adam gibi adam Gergerlioğlu gibi
Kaçan kurtuldu geride kaldı Ali Osman
Sanma ki Korona unutur bu ahı