YORUM | M. NEDİM HAZAR
“Kimi masum, kimi güzel yiğitler.
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
Başları ucunda hece taşları.
Ne söylerler, ne bir haber verirler.”
Yunus Emre
Sizin hiç şair dostunuz oldu mu?
Benim oldu…
Acayip haz verici bir şeydir bir şairle dost olmak.
Çünkü şairler biz sıradan ölümlüler gibi görmezler dünyayı.
Farklı kodlarla bakarlar aleme.
Söz gelimi Yahya Kemal.
Şu satırlar normal adam işi midir Allah aşkına!
Felekten özlediğim zevki verdiler, heyhat!
Bu hali, yaşta değil, başta farzeden bir zat
Diyordu: ‘İnsana çarmıhta haz verir iman!’
Dedim ki: ‘Hazret-i İsa da genç imiş o zaman’.
Yıllar yıllar önce idi. Unkapanı surlarının hemen dibinde bir karikatür müzesi mi ne vardı. Orada samimi olmuştuk. Birkaç yıl sonra ona şöyle dediğimi hatırlıyorum:
“Mevlana isimli başka arkadaşım yok, biliyor musun?”
Gülmüştü.
Mevlana Halid’i, Mevlana Celaleddin’i, Mevlana Lütfi’yi kitaplardan bilirdim.
Ama Mevlana İdris’i tanıma şansına, dostluk kurma şansına sahip oldum.
Mevlana isminde bir efsun vardı sanırım.
Bildiğim bütün Mevlana’larda incecik bir ruh vardı çünkü.
Şairdi çünkü Mevlana İdris.
İyi şairdi hem de.
“Ah her şey burada kalıyor demek!
Bu içimizi ısıtan güneş.
Özenle kurduğumuz evler.
Aşk için büyüdüğümüz günler
Yorgunluklarımız
O aziz acılarımız savaşlar.
Demek hepsi
Burada kalıyor öyle mi?” (Geç kaldım)
“Boşuna yaşadık desene!
Özgür bir yürek olmaktı en güzeli…”
Bana tek cümlelik cevap hakkı tanınsa, Mevlana İdris Zengin için “güzel insan” derdim.
Gönlü güzel, yüzü güzel, ruhu güzel, dili güzel, kalemi güzel.
“Ey benim.
Mavi soluklarıyla saçlarımı dağıtan.
Küçük karanfilim.
Gidiyorum.
Öyle başını yana çevirip.
Ağlama…” (Denizden toplanan umut)
Çocukları çok sevdiğinden, onlarla uğraşmaktan mı çocuk ruhluydu, yoksa çocuk ruhlu olduğu için mi son derece kıymetli çocuk eserlerine imza attı, hiçbir zaman emin olamadım.
Mevlana İdris dendi mi, bilin ki cümlelerin tam içinden dizleri kanayan bir çocuk rüzgâr hızıyla geçer!
Şehirde sonbahar sokaklarda çocuk
Kimi üç yaşında kimi beş
Kağıttan mendil satıyor gibiler…
Ama çocuklar biraz farklı
Gözlerine biraz derinden baktığımda
Eksilen şeyler görüyorum büyük şeyler…
Kedilerin sesi bahçelerinin kirazı
Ödev yaparken dalıp ağzına aldıkları kurşun kalem
Artık ödev yok kalem yok her yer kurşun
Her şey yıkık ve delik deşik zaman bile
Gören var mı şimdi
Çocuğun bir sınıfta kalkan parmağını…” (Çocuk ve trafik lambaları)
Zehirli olan bu çağ her şey gibi dostları da tarumar etti maalesef. Savurdu herkesi bir yana.
Şairin dediği gibi yine…
Yoktu aslında kimsenin kimsesi ve herkesin elmasında olan kendi diş iziydi!
Hastalığını, yoğun bakıma girdiğini aynı anda öğrendim.
Dualarımda ön sıraya aldım.
Galiba bir on gün kadar beklemiş eşikte, sonrası büyük huzur.
Dedim ya zehirli bir çağın bahtsızlarıydık.
Bana yapılan düşmanlığı bazen anlar gibi oluyorum.
Ama Mevlana’ya yapılanı görmezden gelmeyi, yokmuş gibi davranmayı bu iktidara bile yakıştıramıyorum.
Adam gibi bir adam, herhalde zalim bir çağda fenalığın siperinde gölgelenemezdi.
Buna asla tenezzül etmezdi Mevlana.
Üç kuruşluk dünyalık için belediyelere şuralara buralara ağız eğecek biri değildi benim arkadaşım.
Şairin ölümü tuhaf.
Yazdığı en bilinmez şiirler bile adeta canlanıyor.
Ne canlanması, hortlayanları biliyorum.
Şiir bu sebeple ölümsüz…
Uyur gibi yapıyor, sönmüş gibi oluyor ama bir anda harlanabiliyor.
Mevlana İdris, dünya ocağına çok güzel közler bıraktı, her meltemde alev yalazı gibi, okuyanın yüzünü yalayacak.
Ve elbette böylesi bir yazıya ancak yine bir şair noktayı koyabilirdi:
“Bir çocuk artık insanlara inanmayıp.
Ormandaki mavi çiçeğe.
Anlatırsa derdini.
Ve o gece.
Ağlatırsa mavi çiçeği.
İşte o an;
O an kopar kıyamet!” (Kıyamet)
Kerem sahibi olan sonsuz rahmetiyle muamelede bulunsun…
Evet ölenin ardından kötü konuşmayalım.
Ama zanni güzellemeler dizmeye gerek olduğunu da sanmıyorum. “Mevlana’ya yapılanı görmezden gelmeyi, yokmuş gibi davranmayı bu iktidara bile yakıştıramıyorum.” Ne yapılmış olabilir acaba Tayyip Erdoğan’ın taziyanamesinden yakın mesai arkadaşım dediği muhtereme. Televizyonlarda programlar yapıyor. Bir kaç farklı kurumda rahat mesailerle çalışıyordu. Mevlana İdris mi yok sayılmış. Bırakın Allahını severseniz, kişisel ifadelerle hakikati incitmeyelim. “Ne güzeller sevdim, zaten yoktular.”