Messi ve Ronaldo ile ortak kaderimiz

HABER YORUM | HASAN CÜCÜK

Futbolda 2021’in en dikkat çeken transfer haberleri Lionel Messi’nin 21 yıl sonra yuvadan ayrılması ve Cristiano Ronaldo’nun 12 yıl sonra Manchester United’a dönmesiydi. Messi buruk bir şekilde Paris Saint-Germain (PSG) yolunu tuttu. Cristiano Ronaldo ise yuvaya dönmenin sevinciyle geldi. Aradan geçen yarım yıl sonunda ne Messi ne de Ronaldo mutluydu. Messi yeni yerine uyum, Ronaldo ise bıraktığı yuvasını dönüşte farklı bulma sorunu yaşıyor. Aslında Hizmet gönüllülerinin yaşadıkları da Messi ve Ronaldo’ya benziyor.

Messi’nin Barcelona’dan ayrılmaya niyeti yoktu. 13 yaşında adımını attığı kulübünde 21 yılı geri bırakmıştı. Her ne kadar Arjantin doğumlu olsa da her şeyini Barcelona’ya borçluydu. Kendini bulduğu yerdi. İspanyol ekibiyle kazanmadık başarı bırakmadı. Adını futbol tarihinin en iyileri arasına en üst sıralardan yazdırdı.

Barcelona son yıllarda mali krizin içine girdi. Messi’nin maaşında ciddi indirime gitmesine rağmen, La Liga yönetimi yeni sözleşmeye onay vermedi. Messi çaresizce kulübüne veda etti. Yeni adresi PSG oldu ama uyum kolay değildi. Gerçi Barcelona’da son yıllarda yalnızları oynadı. La Masia’dan beraber yetiştiği arkadaşlarının futbolu bırakmasıyla, sahada bütün yük omuzlarına bindi. En önemlisi, oyun stil ve anlayışına uyum sağlayacak takım arkadaşları yoktu. Oysa La Masia kökenlilerin çoğunlukta olduğu dönemde Barcelona ve Messi ışıl ışıl parlıyordu.

PSG’de Barcelona ortamını bulamayacağını Messi de biliyordu. Dalından koparılmıştı. Yeni yerine alışması zaman alacaktı. Bir de daha gelmeden takımın yıldızı Kylian Mbappe’nin varlığından rahatsız olduğunu imâ etmesi Messi açısından bir başka handikaptı. Messi’nin gelmesi spot ışıklarının üzerine çevrilmesi demekti. Gölgede kalacak isimler doğal olarak bundan rahatsız olacaktı.

Hizmet gönüllüleri de Messi gibi yuvalarından zorla koparıldı. Bir gecede hayatları değişti. Tüm unvanları elinden alındı. Alınlarına ‘terörist’ damgası vuruldu. İktidarın cadı avına halkta destek verince, çare “Kırk beş yıllık hâtırâyı / Silerek geçtim Meriç’ten” oldu. Geride bir hayat bırakıldı. Yeni bir hayata bilmediğimiz ülkelerde merhaba dedik. Bir taraftan hayat devam edecekti. Dil ve kültürünü bilmediğimiz, alışkın olmadığımız ortamda hayata tutunduk. Tıpkı Messi gibi uyum sorunu yaşadık. Messi, Barcelona günlerinin gerisine düşse de pes etmedi. Aynı yoldan bizde geçiyoruz. Pes etmeden mücadele edip, başarı öykülerinin taşlarını döşüyoruz.

Cristiano Ronaldo, ağustos 2003’te Sporting’den Manchester United’a imza attığında adını çok az kişinin bildiği 18 yaşında bir delikanlıydı. David Beckham’ı gönderen Alex Ferguson’un yıldız oyuncudan doğan boşluğu Cristiano ile doldurmak istemesi ancak “çılgınlık” olarak açıklanırdı. Haklı çıkan Sir Alex oldu. Ronaldo, Beckham’ı kısa süre unutturdu. Gol ve oyunuyla kulüp tarihinin en iyileri arasına adını yazdırdı. 2009’da United’a veda edip daha büyük başarılara imza atacağı Real Madrid’e 94 milyon Euro’luk rekor ücretle transfer oldu.

Real Madrid’de 9 yıl top koşturdu. Adını Messi ile birlikte futbolun en iyileri arasında yazdırdı. 2018’de 117 milyon Euro bedelle Juventus’a giden Ronaldo, 3 yıl Çizme’de resital sundu ama mutlu olamadı. Real Madrid’le 4 kez kazandığı Şampiyonlar Ligi kupasına hasret kaldı. Yine son yılında şampiyonluk göremedi. Çizme’de aradığını bulamayınca radikal bir kararla futbolda kanatlandığı kulübü United’a 15 milyon Euro bedelle döndü.

Hem Cristiano Ronaldo hem de United eskisi gibi değildi. Ayrılırken 24 yaşındaydı. Şimdi 36 yaşında kariyerinin son dönemecindeydi. Futbol zekası ayaklarına hükmetmekte zorlanıyordu. Ya United? Sir Alex’in zirveye oynayan United’ı tarih olmuştu. 2013’te Ferguson’un zirvede bıraktığı United giderek sıradanlaştı. Bırakın şampiyonluğu ilk 4’ün başarı görüldüğü bir döneme girildi.

Bıraktığı United’ı bulamayan Cristiano Ronaldo şu sözleri kullanacaktı: “Ancak United’da yaptığımız şeylerden dolayı mutlu değilim. Hiçbirimiz mutlu değiliz, bundan eminim. Daha çok çalışmamız, daha iyi oynamamız ve şu anda sunduğumuzdan çok daha fazlasını vermemiz gerektiğini biliyoruz.” Bunların bir temenniden öte anlam taşımadığını Ronaldo’da da biliyor. Dediğim gibi ne Ronaldo ne de United eskisi gibi.

Hizmet gönüllülerinin kaderi de Cristiano Ronaldo gibi olacak. Şu zalım süreç bitip Türkiye yolu açıldığında benzer şeyleri yaşayacağız. Ne biz ne Türkiye eskisi gibi olacak. Yuvamızda kendimizi yabancı hissedeceğiz. Eski güzel günler sadece hatıralarda kalacak. Bizimki yuvaya dönme değil de, gidip görme noktasında kalacak. Arkadaşlarımızın dünyanın dört bir yanına dağıldığı, toplumun vefasızlığı, devletin zulmü üst üste gelince doğduğumuz topraklara yabancı olacağız.

Yıllar önce Marco Polo’nun hayatını anlatan bir dizi seyretmiştim. 28 yıl sonra doğduğu topraklara dönen Marco Polo için kavuşma heyecanı başlamadan bitecekti. Bırakıp giderken olanların çoğu yoktu. Doğduğu topraklara yabancıydı. Ne hayallerle gelmişti oysa… Galiba benzer yoldan biz de geçeceğiz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin