YORUM | ALPER ENDER FIRAT
İşte bu söz tam bugünleri anlatıyor. Yok yanlış söyledim bu sözler yıllar önce tam da bugünleri anlatmak için dillendirilmiş:
“Yalan söylediklerini biliyoruz,
Yalan söylediklerini biliyorlar,
Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar,
Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz,
Ama hala yalan söylüyorlar…”
Herkes ama herkes, en hararetli savunanlar da dahil 15 Temmuz’un bir yalan olduğunu bizim bildiğimiz gibi biliyor. Bu hayasız tezgahın ne denli yalan olduğunu bizim bildiğimizi de biliyorlar. Ama yılmadan, usanmadan, ısrarla ve kararlılıkla yalan söylemeye devam ediyorlar.
Biz de, onlar da, seyirciler de, uluslararası dünya da, biliyor ki 15 Temmuz binlerce cana kıymış kötü bir Netflix senaryosudur. İşte bu çirkin tezgahla kurulmuş bir rejim var ve bu rejim adım adım hatta koşar adım ülkeyi yıkılışa götürüyor. İlk başta insanları uyandırmak için biraz da tehditvari söylenen bu cümle, -ilerleyen zamanla tam olarak anladık ki- aslında filmin tam da ana fikriymiş.
Şu anda televizyon ekranlarında yorum yapan, gazete köşelerinde yazı yazan, siyaset arenasında arzı endam eden kişilerin -çok azı istisna- tamamının bu filmin birer oyuncusu olduğu her geçen gün birer ikişer deşifre oluyor. Muhalefet yapanından, iktidar yalakasına herkes kendisine verilmiş rolü -büyük çoğunluğu rolünün farkında- oynuyor.
15 Temmuz rejimi bütün aktörlerin yardım ve yataklığı ile kuruldu, bunu artık ayan beyan biliyoruz ancak niye kurulduğu konusunda bilgilerimizin eksik olduğu anlaşılıyor.
CHP Genel Başkanının Levent Gültekin’e söylediği bir söz 15 Temmuz rejiminin gerçek niyetini bütün çıplaklığıyla deşifre ediyor aslında. Kılıçdaroğlu, Levent Gültekin’e diyor ki ‘’Levent ülke bitti hiç birimizin kurtarma şansı yok, gerçekten ülkeyi kurtaramayız.’’
15 Temmuz rejimi tarafından kendisine ana muhalefet liderliği verilmiş bir adamın gerçek düşüncelerinin ne olduğunu Levent Gültekin’e söylediği sözlerden anlıyoruz. Bu sözlerden anlaşılıyor ki canı burnuna gelmiş, adalet diye feryat figan eden milyonlarca insan 14 Mayıs gecesini umutla beklerken, iktidara alternatif olacak insan filmin senaryosunda kazanmayacağını zaten biliyormuş.
Milyonlarca insan sana ümit bağlıyor ama sen seçim kazanmaktan öte bu ülkenin bittiğini, kurtarma şansının olmadığını düşünüyorsun ama kurtarıcı rolü oynamaya devam ediyorsun. Toplumsal muhalefete bu kez seçimi kazanacağız umudu veriyor, en kritik zamanda ortadan kaybolup bir kere daha ‘’adam kazandı’’ numarası çekiyorsun.
Her şeyiyle şaibeli seçimin son derece meşru olduğu kanaati uyansın diye seçimlerden hemen sonra erken seçim olabileceğini söyleyip, topluma seçimle sonuç alınabileceği yalanına devam ediyorsun.
Açık söylemek gerekirse Kılıçdaroğlu’nun Levent Gültekin’e söylediği şey 15 Temmuz rejiminin ülkeyi yıkmak için kurulduğunun ayan beyan ifşasından başka bir şey değildir. Muhalefetin de temel görevinin yıkım ekibinin başında bulunan Recep T. Erdoğan’ı mümkün olduğu kadar uzun süre iktidarda tutabilmek olduğunun da dile getirilmesidir. Daha önce de yazmıştım Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’a rakip olanlar görevi bitince onun yanındaki görevlerine geri dönüyor. Ekmeleddin İhsanoğlu, Muharrem İnce’den sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun da onun iktidara tutunmasına yardımcı olmaktan başka bir görevinin olmadığı tam olarak ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu ortağı olduğu 15 Temmuz rejiminin niye kurulduğunu da Gültekin’e ağzından kaçırmış, “Bu ülke bitti, bir daha kurtaramayız” diye ilan etmiştir.
Bu beyan 15 Temmuz rejiminin bitmez tükenmez cemaat düşmanlığını da açıklıyor. Onlar çok iyi biliyor ki eğer hizmeti seven insanlar görevlerine devam ediyor olsalardı bu yıkıma asla müsade etmezlerdi.
Bu rejimin ortakları görevlerini bitirene kadar ortadan kaybolmayacaklar anlaşılan.
Hem ülkeyi kurtaramayacağını biliyor hem de kurtarma ekibinin kaptan köşkünden ayrılmıyor. Senaryo haricinde birisi gelir de kazara kurtarır ve oyunu bozar diye.