Ana Sayfa Yazarlar Erman Yalaz Medyaya baskı yetmez, basmak da lazım!

Medyaya baskı yetmez, basmak da lazım! [Haber Analiz: Erman Yalaz]

Ülkücü camiaya yakınlığıyla bilinen ve MHP’li muhalifleri destekleyen Yeniçağ gazetesinin merkez binası, Cuma akşamı taşlı-sopalı, silahlı saldırıya uğradı. Kar maskeli bir grup 20.00 sularında İstanbul Yenibosna Kalender Sokak’taki Yeniçağ gazetesinin genel merkezini bastı. Bina önündeki araçlara zarar veren, cam ve kapıları kıran saldırganlar, yaya olarak kaçtı. Olay yerine çok sayıda özel harekat polisi gelse de failler yakalanamadı.

“Hareketin Lideri Devlet Bahçeli” sloganı saldırganların eylem gerekçesini de gösteriyordu aslında. Çünkü Yeniçağ tirajı yüksek olmasa da milliyetçi camiada etkisi yüksek yayın politikası ile, Devlet Bahçeli ve ekibinin tak rakibi. Milliyetçi camiaya hitaben çıkan diğer gazete Ortadoğu. Onun çizgisi ise Bahçeli ne diyorsa o.

ÜLKÜCÜ GÖRÜNÜMLÜ TEŞKİLATIN MARİFETLERİ

Gelelim Türk basınına son dönemde yapılan baskınlara. Son 3 yıldır, alternatif söz söyleyen, yayın yapan kim varsa hep hedef oldu. Hürriyet gazetesine yapılan 2 baskın, Zaman binasına silahlı saldırı, Samanyolu TV baskını, Ahmet Hakan, Can Dündar gibi gazetecilere saldırılarda oklar hep AKP’ye yakın isimleri gösterdi bugüne kadar. Yeniçağ’a ‘ülkücü görünümlü’ baskının da şüphelileri buradan çıkacak olursa kimse şaşırmaz. Çünkü gazete baskınları, tıpkı internet sansürleri ve yayın yasakları gibi iktidarın muhalif basını hizaya getirme aracı.

AK KEFENLİLERDEN, VUR DE VURALIM’A

Nefret söylemiyle birlikte AKP’nin sahada şiddet kullanma tekniği görünür hale geldi. Gezi olaylarının hemen ardından liderlerini Atatürk Havalimanı’nda karşılayan gençlik kolları “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganlarıyla E-5’te yürürken siyasiler sessizdi. Birkaç gün sonra döner bıçaklarıyla Taksim’de kovalananlar oldu. Yine sessizlik sürdü. Üstelik bu sessizlik iktidarın kamudaki ekipleri eliyle de desteklendi. Hiç değilse, polis, hakim, savcılar araştırma yapmadı. Kefen giyip yola dökülenler aksine alkış aldı, destek gördü.

SAMANYOLU’NA BASKIN

Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın nefret söyleminin ilk hedeflerinden biri Samanyolu TV oldu. 15 Mart 2014 günü Çamlıca’daki televizyon binası önüne gelen AKP’li bir grup Samanyolu TV’nin bayrağını indirdi, kapılarını kırmaya çalıştı. Dindar kitleler Samanyolu’nun yayınını beğenmemiş protesto eylemi yapmıştı sözde. Ancak grubun baskınından akılda, kelime-i tevhidi dahi söyleyemeyen sözde dindar, AKP’lilerin sloganları  kaldı.

HÜRRİYET’E ÇİFTE BASKINI AKP MİLLETVEKİLİ YÖNETTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ATV canlı yayında söylediği, “400 vekil alınsaydı bunlar olmazdı” sözlerini Twitter’dan paylaşan Hürriyet Gazetesi’ne 6 Eylül 2015 gecesi  baskın düzenlendi. ‘Ya Allah, Bismillah, Allahü Ekber’ diye bağıranlar ülkücü değil, AKP Başakşehir ve Bağcılar teşkilatındandı. Binayı taşlayan ve camları indirenlerin başında dönemin AKP İstanbul Milletvekili ve Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın vardı.

Hürriyet-CNN binası önünde  “1 Kasım’dan sonra defolup gidecekler” diye tehditler savurmuştu kendisi.  Ertesi gün Yeni Şafak’a verdiği bir demeçte de, “Hürriyet bunlara alışsın” diyerek tehdidin alanını ve zamanını genişletmişti. Bir de şunları söylemişti, “1 Kasım’dan sonra sonuç ne çıkarsa çıksın seni başkan yaptıracağız, seni başkan yaptıracağız!” 9 Eylül akşamı bu kez daha kalabalık gelen grup Doğan Medya binasını ciddi anlamda tahrip etti. Boynukalın’ın siyasi hayatı bitmedi. Aksine  merdivenleri hızlı tırmandı; AKP kurultayında divan üyesi, sonra Gençlik Spor Bakan Yardımcısı yapıldı.

SEÇİM KAZANDILAR YİNE HÜRRİYET VE ZAMAN’IN ÖNÜNE GELDİLER

Hem Hürriyet, hem diğer medya bundan sonra her seçim ya da AKP’nin hoşuna gitmeyen haberden sonra bunu bekler oldu. Seçim gecesi Boynukalın’ın ekibi yine hem Hürriyet hem de Yenibosna’da Zaman genel merkezi önündeydi. 1 Kasım seçimlerinde AKP kazanmasına rağmen, mermili kutlamalar gazetelerin önünde ve civarında yapıldı. Zaman binası önündeki sabah bulunan kuru sıkı mermi ve boş kovanların sahibi bulunamadı. Tıpkı, Hürriyet baskınını kameralar eşliğinde basan kitlenin ‘bulunamaması’ gibi.

GAZETECİ YUMRUKLAYAN VE MERMİ SIKANLARIN AKP-ERDOĞAN MERAKI

CNN Türk programcısı Ahmet Hakan, 30 Eylül 2015 gecesi Nişantaşı’ndaki evinin önünde 4 kişinin saldırısına uğradı.  Saldırganlar yine tanıdıktı, 3’ünün AKP üyesi olduğu ortaya çıktı: Uğur Adıyaman (AKP üyesi), Fuat Elmas (AKP Fatih Teşkilatı), eski polis Nezih Özbirinci (AKP Başakşehir Teşkilatı). Ahmet Hakan’a bu saldırıdan sonra tetikçilerce tehdidi ve ‘akıllandı’ yönünde sözlü sataşmalar devam etti.

MİT TIR’ları davasında yargılanan Cumhuriyet eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün karar duruşmasında, mahkeme heyetinin duruşmaya verdiği ara sırasında adliyeden çıkan Dündar’a silahlı saldırı düzenlenmişti.  Erdoğan başta olmak üzere AKP’lilerin Dündar’ı hedef alan ‘Vatan haini, bedelini ödeyecek’ sözleri  saldırgan Murat Şahin’in motivasyon kaynağı ve eylem gerekçesiydi.

AK GÖMLEKLİLER, PARAMİLİTERİZMİN TÜRKİYE VERSİYONU

Bu ve benzeri saldırıların ardında Osmanlı Ocakları gibi Ülkü Ocakları’nı taklit eden yeni AKP yapılanması, TR724’ün geçtiğimiz günlerde geniş bir haber dosyası ile deşifre ettiği ismiyle ‘AK Gömlekliler’ çıktı hep. İran’ın Besiçleri (sivil devrim muhafızları), Suriye’nin Şebbihaları ne yaptıysa AKP’nin kimi zaman ülkücü, kimi zaman dindar görünümlü ekipleri aynı şeyi yapıyor.

Osmanlı Ocakları AKP adına birçok aksiyona imza attı. Hürriyet baskınından sonra MHP İstanbul İl Başkanı Mehmet Bülent Karataş, “Hürriyet’e alçakça ve şerefsizce saldırı olmuştur. Bu saldırıları da AKP’nin kurdurttuğu Osmanlı Ocakları üzerinden yaptıklarını düşünüyoruz” demişti. Yine CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin ise partilerinin Sincan İlçe Başkanlığı’na saldıran kişilerin, kendilerini ‘Osmanlı Ocakları’ üyesi olarak tanıttıklarını söylemişti.

ÜLKÜCÜLERİ KOMALIK EDEN OCAK

Yine 2015 yılında satırla saldırdıkları Ülkücü bir genci komaya sokmuşlardı. Kütahya’da gerçekleşen olayda Ülkü Ocakları Dumlupınar Üniversitesi sorumlusu Ahmet Tahsin Erbilen’e, Kütahya Osmanlı Ocakları Başkanı Hüseyin Kızılarslan’ın da aralarında bulunduğu bir grup saldırmıştı. Satırlı saldırıda Erbilen başından yaralanmış ve hayati tehlikesi bulunarak hastaneye kaldırılmıştı.

İlginç bir anektot olarak şunu da not etmeli. MHP’de son dönemde kapattığı teşkilatlarla anılan Ülkü Ocakları’na yönelik tavırlarının aksine Devlet Bahçeli, Osmanlı Ocakları ile pek bir problem yaşamadı. Hatta geçenlerde ocak başkanını ve ekibini MHP genel merkezinde ağırladı.

OSMANLI OCAKLARI BAHÇELİ’NİN KONUĞU OLUNCA…

2 Ekim 2016’da Yeniçağ’da yayınlanan habere göre, ülkücüleri ihraç eden Bahçeli, AKP’lilere kapıları sonuna kadar açmıştı:

“Bahçeli’nin Balgat’ta son ziyaretçisi, Ülkücülere saldıran Osmanlı Ocakları oldu! Milliyetçi Hareket Partisi’nde kongre istedikleri gerekçesiyle gayri hukuki bir şekilde ihraç edilen partili sayısı binlerle ifade edilirken, Devlet Bahçeli-AKP yakınlaşması her geçen gün artarak devam ediyor. Kongre sürecinde AKP’nin hukukçusu  Hüseyin Kaya ile görüşen Bahçeli, 15 Temmuz’dan sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlu ile görüşmesiyle gündeme gelmişti. Bahçeli şimdi de Osmanlı Ocakları’nın randevusunu kabul ederek, genel merkezdeki genel başkanlık makamında konuk etti.”

Gazetelere ve gazetecilere yönelik baskın, dayak ve fiziki şiddet hadiseleri elbette bunlarla sınırlı değil. Meşhur deyişle “Türkiye basın tarihi baskınlar, suikastlar ve sansürler tarihi” aynı zamanda. Ancak ilk defa bu kadar açık şekilde, üstelik iktidar partisinin yandaşlarının ve organize gruplarının hedefi haline geldi Türk basını. Yeniçağ olayı aydınlanır mı bilinmez, ancak önceki baskınların failleri ayan beyan ortada olduğu halde, savcılar, hakimler, polisler adım atmadı maalesef.

https://youtu.be/A69jLUe8un8

https://youtu.be/yPm06y_R3Jo

https://youtu.be/MWLGmiA2shE

HENÜZ YORUM YOK