Ana Sayfa Güncel Mealim aleyhinde koparılan fırtına

Mealim aleyhinde koparılan fırtına

YORUM | Prof. Dr. SUAT YILDIRIM

Kurʹan-ı Hakim ve Açıklamalı Meali eserimiz 1998-2015 döneminde yedi yüz bin nüshadan fazla basıldı. Okuyucuların ilgisine mazhar oldu. Tefsir akademisyenlerinin yılda bir yapılan bazı toplantılarında, İlahiyat Fakülteleri  öğrencilerinin en çok  başvurdukları meal olduğu, anket sonucunda dile getirildi (Diyanet İşleri Başkanlığı ve D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi, Kurʹan Mealleri Sempozyumu, 24-26 Nisan 2003,  Prof. Dr. L.C.nin bildirisi). İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde 2005-2015 arasında ʺKurʹan Tercüme Teknikleriʺ dersini veren bir hocamız bu ihtisas dersini alan öğrencilerin Meallere  ilgilerini  on yıl boyunca  periyodik anketlerle ölçüp sonunda bu incelemesinin sonuçlarını kırk sayfa halinde FSM Üniversitesi İlmî Araştırmalar dergisinde 2015 yılında yayınladı ( Prof. Dr. H.A. Yaygınlık bakımından meallerimiz ve mealler üzerinde istatistiksel bir değerlendirme, yıl:2015, sayı:5, s.109-147).  Dersi veren öğretim üyesi, öğrencilerle yüz küsur ayete verilen mealleri  beraber müzakere sonucunda bir tespite gittiklerini bildiriyor. Türkçeye yapılmış meal sayısının iki yüz kadar olduğunu tespit etmiş. Meal dersi alan öğrencilerin en çok başvurduğu eser Suat Yıldırımʹın meali olduğunu belirlemiş. Bu sonuçtan ötürü Rabbime şükür, okuyan öğrencilerimize de teşekkür ederim. Gayem, övünmek değil.  İslamʹın esası olan Kurʹan meali, Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi hakkında uydurulmuş yalanları iptal etmektir.  Bu vecibeyi ifa etmeden vefat edersem ahirette bunun hesabını veremem diye düşündüğüm için  açıklama yaparak  bu vebalden kurtulmak istiyorum. Beyanımın doğruluğuna inandırmak elimde değil, ama vazifem sadece doğruyu , belgeye dayanarak dile getirmektir.

Fethullah Gülen Hocaefendiʹnin bu eserdeki rolünü belirteyim. Birinci basımı 1998ʹde yayınlanan Mealimin önsözünde bunu şöyle ifade ettim: 1978 yılından beri bir meal hazırlamaya beni  tekrar tekrar teşvik eden Fethullah Gülen Hocaefendiʹye teşekkür ediyorum. ʺOnun teşviklerine başka temenniler de eklenince bu çalışmayı hazırladım. Fakat muhterem Hocaefendiʹnin şartları müsait olmadığından inceleme fırsatı bulamadı. Bu sebeple maalesef onun görüşlerinden yararlanamadım.ʺ

Beni ilk teşvik ettiği 1978 yılında diğer din mensuplarıyla diyalog konusunda beyanat ve girişimde bulunmamıştı. Bunu 90’lı yıllardan sonra yaptı, Papa ile de 1998’de görüştü. Ben Mealimi 1997’de tamamladım,1998’de yayınlandı. Bu ayrıntıya girmemin sebebi şudur:       “Güya Muhterem Fethullah Gülen, Papa ile görüşmesinde bu kabil atıfları içeren bir Meal hazırlatma sözü vermiş, sonra da benim hazırlamamı istemiş!” Oysa ben şunu da yazdım: “Aslında hazırlarken ara ara kendileriyle istişare edip değerli teklif ve irşatlarından yararlanmak istemiştim. Fakat Allah Teala onu, beşer takatinin üstünde denilecek bir meşguliyetle imtihan –daha doğrusu imtinan- ettiğinden, bir sefer bile teklif edecek bir ortam bulamadım. Dolayısıyla, hazırlamama vesile olduğu bu eseri aleni eleştirme hak ve vazifesi de, öncelikle Fethullah Gülen Hocaefendinindir”. Bundan kasd edileni herkesin anladığını zannediyorum. O da şudur: Eseri hazırladığım –yaklaşık üç sene içinde, Meal konusunda bir kere bile görüşünü alma fırsatı bulamadım. Şu halde kitapta yazılanlarda hiçbir sorumluluğu yoktur. Hoca efendi ile münasebetimi bilenlerin, Kitabımı onun onayladığı zannına kapılmamaları gerektiğini, o düşünce ile okumamalarını böylece vurgulamak istemiştim. Meğer bu uyarı suizanda bulunanlar için de gerekiyormuş. Gerçekten, Önsözde yazdığım gibi, ne hazırlama döneminde, ne de yayın sırasında görüşünü alma imkânı olmadı.

Onun içindir ki “bu eseri aleni eleştirme hak ve vazifesi öncelikle onundur” diyorum. Onun sorumlu olmadığını daha nasıl anlatabilirim, bilmiyorum? Umarım, hiç değilse bu uzun sayılabilecek tavzihimden sonra, Mealimden Fethullah Gülen’i sorumlu tutan kimse çıkmaz. Tarih de, belge de ortada: Meali 1997 sonlarında tamamladım. Elimle yazdığım metni temize çekme işini, yani dizgiye hazırlamayı ben yapamazdım. Yardımcı olan bir arkadaşa ben okuyordum, o da bilgisayarla yazıyordu , bazen kendisi okuyup yazmaya çalışıyordu. Sonra tashih ediyordum. Basım konusunda çabuklaştırmayı gereken bir durum yoktu. Onun için, diğer işlerimiz arasında zaman ayarlayarak bu işe devam ediyorduk. 1998 Mart sonlarında basıma hazır çıktı alıp Fethullah Gülen hocamızın sekretaryasına bıraktım. Müsait olma halinde incelemesini rica ettiğimi söyledim. 1997 ortalarından beri Malezya Uluslararası İslam Üniversitesine öğretim üyesi olarak tayin edilme sürecim başlamıştı. 1998 başında  o prosedür tamamlanıp oranın programına alındım. Temmuz başında oraya gidip göreve başladıktan iki ay sonra şöyle bir gelişme olmuş. Zaman gazetesi 98 sonunda başlayacak Ramazan başına yetiştirmek ve abonelerine promosyon olarak  Kurʹan meali hediye etmeyi planlayarak benden izin istedi. Önsözümü Malezyaʹdan gönderdim. Gazete ekibi Almanyaʹda bir matbaa ile anlaşarak dört yüz bin küsur bastırıp Ramazana yetiştirdiler. Bu dokümanter ayrıntıyı beyan etmemin önemli sebebi var: Bu eserin Gülen-Papa görüşmesinden sonra hazırlanıp yayınlanmış olması imkansızdır. Bu yalanı çıkaran, kılıfını hazırlayamamıştır. Çünkü bu görüşme, 9 Şubat 1998ʹde oldu. Oysa üç yıl kadar süren bir çalışmadan sonra ben 1997 sonunda tamamlayıp 98 Mart sonunda basıma hazır hale getirmiştim. Varsayalım ki böyle bir söz verilmiş olsun. Ama bu eser ancak üç yılda ortaya çıkabilir. Bir yalan uydurma değil ki üç günde, hem de kılıf bulamaksızın çıkarılsın!

Mealimiz hakkında ikinci iftira şudur: ʺAmerika BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) başlattı. Onun için, İslam dünyasında bu projeye destek verecek ılımlı İslamʹa partnerler bulmak istedi. Gülen Hizmet Hareketi bu işi üstlendiği için Amerika gayesine hizmet edecek bu Kurʹan mealini hazırlattıʺ. Bu yalan 2006ʹda ortaya atıldı. Vaktiyle bunun tarihen mümkün olmayan ve  asılsızlığı meydanda olan bir iftira olduğunu yayınlamıştım.  Fakat internet ortamı müsait olduğundan yalanı , yeni yayınlanan bir program gibi göstermek kolaylıkla yapılan bir iş.  (Mesela yakında  A Haber 22. Ağustos 2016 tarihli Kadraj programında Merdan Yanardağʹın, üç  Nurcu ile bu konuda programına rastladım. Ömürleri boyunca zıt tarafta bulundukları bu sunucu ile Kurʹan mealimiz aleyhinde birleşmeleri aslında kendi kendilerini inkâr. Konu da: Tevrat ve İncilleri Kurʹanʹda geçen bazı meselelerde delil göstermem. 70 yıldan beri talebesi olmakla övündükleri Üstad Bediüzzaman Mektubat eserinde bu kitaplardan yüz kadar cümle bulup Risale-i Hamîdiyye eserinde nakl eden Hüseyin Cisrîʹdenʹden takdirle bahs ediyor. Kendisi de bunlardan bir kısmını iktibas ediyor. İmdi  nurculuğu tekellerinde gören o kişileri itham ediyor ve soruyorum: Buna ne diyeceksiniz? Sunucu bu yalanı dile getirdi, diğerleri de benim Mealimde bin kadar böyle yanlışın olduğunu söyledi. Onların 600 küsur sayfa kitabımızdan on sayfa bile okumadıkları bence  kesin. Aslında tanıştığımız kimseler. Ama bir muhalif rüzgara kapılmış gidiyorlar.  Mesela bir müstehab olan, takkesiz namaz kılmayı caiz görmezken iyi tanıdıkları bir mümini İslam dışı göstermeyi caiz sanıyorlar. Bunu beş kişilik bir ortamda değil, milyonların işitip göreceği bir ortamda yaparak veballerine milyonlarca şahit tutuyorlar. Ayet buyuruyor: ʺSiz bunu önemsiz bir şey sanıyordunuz. Halbuki o, Allahʹın nazarında pek büyük bir vebaldiʺ(Nur sûresi, 15). Yarın mahşerde ben dâvacı olmasam da milyonlarca şahit aleyhlerinde ikrar edecek. İsimlerini vermiyorum. Merak edenler program adresinden kolayca öğrenebilir. Mealimʹin 2007ʹden sonraki basımlarının Önsözünde, yaptığım bu işin matlup bir ilmî çalışma olduğunu basın yolu ile açıklayan bir çok tanınmış hocamızın isimlerini verip onlara teşekkür ettim).

Şimdi bu BOP meali iddiasının da, küçük bir çocuğu bile kandıramayacak bir yalan olduğunu şöylece ispatlayayım:    11 Eylül 2001ʹde New yorkʹta üç bin kadar insanın ölümüne sebep olan terör saldırısından sonra ABD yönetimi, Müslümanları kontrol altına alma çalışmalarını artırmaya yöneldi. Büyük Ortadoğu projesi bu süreçte dile getirildi. ʺIlımlı İslamʺ tabiri dillendirildi. Türk devleti, bu nitelendirmeden hoşlanmadığı için, onun hakkında ʺdemokratik ortakʺ tabiri kullanıldı. İstanbulʹda yapılan 28-29 Haziran 2004 Nato Zirvesinde BOP vurgulandı. Mealimiz ise , bu tarihten altı yıl önce 1998ʹde yayınlandı.

Mealde zaman zaman,  aynı konuya yer veren mevcut Tevrat ve İncil metinlerine atıfta bulundum. O kitaplardan nakilde bulunup Kurʹan ayetini onlara göre tefsir etme kesinlikle söz konusu değildir. Sadece aynı konunun o kitaplarda nasıl geçtiği hakkında karşılaştırma yapmak isteyen okuyucuya, bölüm ve cümle numarasıyla  adres vermiş oldum. Bundaki gerekçemi Mealin Önsözünde ve başka makalelerimde yaptığımdan ötürü, bu makalemi uzatmamak için oraya havale ediyorum. Bunda bilimsel fayda olduğundan M. Reşid Rıza, Tahir İbn Âşur, Elmalıʹlı Muhammed Hamdi Yazır, Seyyid Kutub (Fi  Zılaliʹl-Kurʹan), Mevdudî (Tefhimuʹl-Kurʹan), Muhammed Hamidullah vb. tefsirciler de nakil yapıp karşılaştırmalar yapmışlardır. Burada bu işin caiz olup olmadığı konusuna girmeyeceğim. Şunu vurgulayacağım: Elmalıʹlı Tefsiri 1942ʹden ,  Mevdudîʹnin Tefhimuʹl-Kurʹanʹı 1986ʹdan, Muhammed Esedʹin ʺKurʹan Mesajıʺ 1996ʹdan, Muhammed Hamidullahʹın meali 2000ʹden, Diyanet İşleri Başkanlığıʹnın ʺKurʹan Yoluʺ Meali 2003ʹten beri yayın piyasasında bulunup   Tevrat ve İncilʹe çokça atıfta bulunan yaygın eserlerdir. Bunlar varken ve  bizim Mealimiz de yayınlandıktan sekiz sene geçmesine rağmen bu konuyu tenkid eden görülmedi. 2006ʹda tenkit başladı. Bildiğimiz kadarıyla önce Aydınlık gibi İslamî değerleri savunma gibi bir meselesi olmayan bir gazetenin  işaret vermesi ve Hulki Cevizoğluʹnun devam ettirmesi ile konu gündeme getirildi. Bu şunu gösteriyor: Normalde mesele dindarları rahatsız etmezken, din konusunda hassasiyeti olmayan çevrenin tahriki işe karışmıştır. Yaşar Nuri Öztürk gibi birkaç ilahiyat profesörü de, dinî duyarlıklarını bu çevreden öğreniyorcasına kendilerini bu dalgaya kaptırmış, ʺBu Meal, Büyük Ortadoğu Projesi İslamına mukaddes kitap hazırlamadırʺ demişti (Cumhuriyet Gazetesi, 24 Şubat 2006).

Değerli muhataplarım! Tarihli ve belgeli bu açıklama ile ben sorumluluktan kurtuldum. Demek ki Kurʹan -ı Hakîm ve Açıklamalı Meali eserimizʹden  Muhterem Fethullah Gülen sorumlu değildir, eksikler bana aittir. Onun Papa ile görüşmesi veya Büyük Ortadoğu Projesi ile de bu eserin ilişkisi, tarihî açıdan mümkün değildir. Ben gerçeği duyurdum, işiten işitmeyene duyursun.  Şahid ol ya Rabbî!

HENÜZ YORUM YOK