Ana Sayfa Yazarlar Hakan Zafer Masum Gücü: Bulunmak

Masum Gücü: Bulunmak

YORUM | HAKAN ZAFER

Oyunlar, gizli kapaklı işler, sırlar, karanlık sevenler, karanlıkta kalanlar, hesapçılar, çok yüzlüler, ta bilmem ne zamandan beri kurulmuş önüne çıkanı ezen düzenler ve onların çarkı dönsün diye değirmene su taşıyan çanakçılar, daha kimler ve neler.

Dünyanın dönüşü, pek iç açmıyor maalesef.

Biliyorum, garibanın gücü yetecek gibi değil. Zaten bu şiddete göğsünü gerip “es ulan” demek de yiğitlik değil.

Ne yapalım o vakit?

Duru ve asil kalmanın zarar gözüktüğü konusunda sizin gibi düşünüyorum ama iyilerin kimse de olmayan, işin bir yerinde herkesi onlara muhtaç bırakan bir gücü var: Bulunmak. Niyeti iyi kalmak olanların, bu gücü suiistimal ettirmemek gibi bir de görevi var. Yılmayıp bir arada bulunmayı “iyi” etrafında sabitleyenlerin, kötülerin hedef şaşırtmada onlara muhtaç olduğu yerde bu güç, işi çevirebilir.

Peki, masumun durduğu her yer temiz midir?

Bulunduğu yeri temiz gösterdiğinin farkında olmayan masumun vebali nedir?

Yanında masum tutarak hesaptan kurtulan, kendine yöneltilen her şeyi, “Burada masum var ama!” diye sektiren adamın el tutması, merhametten midir?

İşin kötüsü, yanında masum gördüğüne hesap sormama yatkınlığı.

Bu, yanında masumu ve onun güvenini taşımanın, dikkati masum üzerinde toplamanın verdiği bir tür hoyratlığı, kusur işleme rahatlığını doğurur. Polis çevirmesinden kurtulmak için “arabada aile var” görüntüsüne yetecek kadar çocuk ve kadınla toz taşıyan kötü adam gibi.

“Ayağımı sabit tut” duasının anlam heybesine ayıklama ve bulunmayı da koymalı insan. O zaman bu talep, sadece durduğu yerin sağlamasını almak değil, duracağı yeri seçme hassasiyeti de olur.

Zor yanı da var, duracağı yeri seçmesin diye masum kulağı hep tehditle doludur. Kötü adamın, kontrolde polise belli etmesin, hatta her şey normalmiş gibi davransınlar diye öncesinde arabada tuttuklarını tehdit etmesi gibi.

*****

Akşam karanlığı çökmeye yakın bir yere giderken, acelece üstüne dışarı örtüsünü atıp, açılmaması için ön dişleriyle ısıran annenin, ”yanımda biri olsun” diye elinden tuttuğu küçük oğlan çocuğundaki masumiyet var ya, işte ondan istiyor insan, elini tuttuklarında merhamet olmasını…

Yarın iklim değişir suların altında kalır mıyız, güneş mi bizi kurutur ya da robotların elinde çaresiz oyuncağa mı döneriz, hiç bilmiyorum. Ama kanaatim, dünya bu kadar kanı, vahşeti seviyorken, her tarafta baskıcı ve otoriter adam düzenleri revaçta iken, güç toplayıp insan ezmek marifetten sayılırken, yaşlı dünyamızın başka türlü mahvına hacet gözükmediği yönünde.

Dilerim 2019, içinde kavuşma sevinçlerinin bolca yaşandığı, gariban yüzüne gülücük bırakan bir sene olur…

HENÜZ YORUM YOK