HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ
Tek başına Koza İpek Holding’in maruz kaldığı haksızlıklar bile Türkiye’nin beşinci sınıf bir diktatörlüğe dönüştüğünü ispat etmeye kâfidir. Altın madenciliği, enerji, medya ve matbaacılık sektörlerinde faaliyet gösteren bu gruba 27 Ekim 2015’te TOMA destekli polis ordusu ile kayyım tayin edenlerin derdi suç ya da suçla mücadele değildi.
Koza İpek’in tek suçu vardı. O da patronu Akın İpek’in organize suç işlemekte beis görmeyen iktidar sahiplerine boyun eğmemesiydi. 17/25 Aralık 2013’te dört bakanın şahsında (Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar) Cumhuriyet tarihinin en vahim yolsuzluk ve rüşvet delilleriyle beraber zikredilen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın operasyonun intikamını almak için hedef seçtiği isimlerin başında Akın İpek vardı.
Devletin bütün imkânları İpek ve diğer müstağni işadamlarına karşı seferber edilmiş, suç yoksa bile varmış gibi raporlar yazacak, dava açacak isimler iş başına getirilmişti. Kır kapıyı, al adamı zihniyeti!
BİLİRKİŞİ ÇOMAKLI’NIN DOLANDIRICILIKTAN HAPİS CEZASI VAR
O gün için lazım gelen bilirkişi raporuna imza atan Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı’nın annesinin AKP’den Erzurum milletvekili adayı olması hiç şaşırtıcı gelmemişti. Zira tarafsız olması icap eden bilirkişilik müessesesi de artık AKP’nin alt organıydı.
Kara para delili bulamadığı için çizgi film karakteri Şirinler’in köyünden bahsederek tarihe geçen Savcı, Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı’nın şu ifadelerine mal bulmuş mağribi gibi sarılmıştı: “Halbuki Türkiye gibi hassas ekonomik şartlara sahip ülkelerde böylesine yüklü miktarda parasal değerlerin çevrildiği kurumsal yapılarda hiçbir hatanın olmaması, iktisadî, teknik ve ticarî gerçeklere uygun değildir. Dünyanın hiçbir yerinde mükemmel bir kurum, muhasebe sistemi ve finansal yapı mevcut değildir.” Meğer mükemmellik suçmuş da Akın İpek bîhabermiş!
Bu skandal cümlelerin altına imza atan Profesör Çomaklı’nın 2007 senesinde Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Mehmet Soydan’ı dolandırmasına ve bu sebeple ağır cezada yargılanıp 2 yıl 1 ay hapis cezası almasına ne denilebilirdi ki!
SPK RAPORLARI DA ‘USULSÜZLÜK YOK’ DİYORDU
Usulsüzlük yok. Para transferleri, faturalar her şey kanunî. Amma velakin bu kadar fazla ‘mükemmellik’ suç işlenebileceğine dair şüphe uyandırıyor. Güler misin, ağlar mısın?
Böyle bir gerekçe ile milyar dolarlık cirosu olan, 3 şirketi halka açık işlem gören, vergi rekortmeni bir holdinge kayyım atanabildi. Muhasebecilik, mali müşavirlik, vergi müfettişliği, SPK uzmanlığı dolandırıcılıktan sabıkalı Profesör Çomaklı’nın tevil götürmez zırvaları ile çöpe atılmıştı.
Altın madenciliği gibi beyne’l-milel teftiş ve akreditasyonlara tabi bir sektörde senelerdir faaliyet gösteren ve hepsinden yüzünün akıyla çıkmış Koza İpek’i akla ziyan gerekçelerle elde tutamayacaklarını biliyorlardı. Bu sebeple Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) imzalı sipariş bir rapor yazılmasına karar verdiler. Haddizatında MASAK’ın Koza İpek hakkında yazılmış raporları bütün faaliyetin ‘tertemiz’ olduğunu ispat ediyordu. Yine de yeni bir rapor tanzim edilecekti.
MASAK BÜTÜN DEFTERLERİ DİDİK DİDİK ETTİ
Bütün bu düzenbazlıkları örtbas etmek için de ‘İpek, yurt dışına 4 milyar dolar altın kaçırdı’ yalanını yaydılar. MASAK ve kayyımlar bütün defterleri didik etti. Hatta kayyım Hikmet Keleş, Muğla Marmaris’te İpek’e ait Angel’s Peninsula Oteli’nde gece yarısı güvenlik kameralarını kapattırıp kazı bile yaptı. Güya silahları, tonlarca kayıp altın külçelerini bulacaklardı. İki senedir kasasını boşalttıkları yetmezmiş gibi suç delili bulamamanın verdiği öfke ile Akın İpek’e ait Koza Altın ve İpek Enerji’ye toplam 315 milyon Türk Lirası vergi cezası kestiler.
AKP’nin kendisi için riskli gördüğü bütün kadrolarını tasfiye ettiği MASAK’tan çıkan son rapor, Koza İpek iddianamesinin ekleri içinde yer aldı. Rapor AKP’nin umduğunun aksine bugüne kadar yapılan bütün işlemlerin hukuka mugayir olduğunu belirtiliyor. Akın Bey’in iki senedir tane tane ve sabırla anlattığı hakikatleri teyit eden bu raporu iddianameye ilave eden savcı ya çok dalgındı ya da son anda da olsa vicdanının sesine kulak verdi.
MALUMUN İLAMI OLDU
Esasında MASAK raporunun malumun ilamından başka bir veçhesi yok. SPK’nın da yetkilendirdiği beyne’l-milel bağımsız denetim kurumlarının raporları da aynı noktada birleşiyordu: “Koza İpek Grubu Türk Ceza Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Maden Kanunu, Vergi Usûl Kanunu gibi bütün kanunlara harfiyen riayet etmiştir.”
2014’ten beri suç delili arandığı halde bulunamıyorsa, zorlama raporlarla bile maksat hasıl olmuyorsa, hatta devletin bu mevzularda nihaî bilirkişisi kabul edilen MASAK ‘temiz’ raporu vermişse bugünden tezi yok Koza İpek’in asıl sahibine iade edilmesi icap etmez mi? Her biri 15 kilo olan her 5 külçe altından birinin ‘kutsal hoca payı’ olarak ayrıldığını iddia edecek kadar altın madenciliğinden bihaber savcı, cehaleti bir yana MASAK raporundan sonra daha fazla hukuk cinayetine bulaşmamak adına mahkemeden şirketlerin İpek ailesine iadesini talep etmeliydi.
600 MİLYON DOLAR KAÇIRILACAK VE MASAK İSPAT EDEMEYECEK!
Bağımsız denetim raporları, işletmenin girişinden çıkışına kadar sistemin içindeki 6 farklı yerdeki altın miktarı ölçüm kayıtları, imalatta kullanılan karotlar, yeraltı haritaları, madencilik belgelerinde her gramı kayıtlı olan imalatı isteseniz de saklayamazsınız.
Dore altın nedir? Külçe nedir? Döküm nedir? Cüruf tablası nedir? Mütehassıs birinden (dolandırıcılıktan sabıkalı bilirkişi Çomaklı hariç) bu suallerin cevabını almadan bir gruba kayyım tayin etmek ya cehaletin ya da iradesini bir yerlere teslim etmişliğin eseridir.
Akın Bey’in dikkat çektiği gibi özgül ağırlığı çok hafif olan cüruf, külçelerin üstünden akıp en alttaki tablada birikir. İsmi üstünde altın değil cüruf, artık… Kesintisiz 7 gün 24 saat kayda alınan altın döküm odasından değil bir külçe, kayıtsız 1 gram altın dahi dışarı çıkarılamaz.
AKIN İPEK’İN ŞAHSINDA DİĞER İŞADAMLARINA GÖZDAĞI
İşte bütün bu entrikalar İpek Medya Grubu’nu susturmak ve diğer işadamlarına ‘başınıza bunlar gelir’ şeklinde göz dağı vermek için yapıldı. Kendi hazırlattıkları MASAK raporu aksini söylese bile geri adım atmayacaklar. Bir ehl-i vicdan da çıkıp “Hani otelin altında gömülü tonlarca altın vardı? Nerede bu altınlar?” diyemiyor.
MASAK raporu heveslerini kursaklarında bıraktı. Muhtemelen Saray’da bazı müşavirler, ‘MASAK’a da el mi koysak!’ telkininde bulunuyor olabilir. Himmet altınları kuyruklu bir yalandı. Ezcümle savcı, kasasında 750 milyon dolar nakitle devraldıkları Koza’nın yurt dışına 34 ton altın kaçırdığını ispat edememiştir. Şirketin imalat ve ihracat kayıtları arasında tek gram çelişki yok. Ödenen vergiler de bunlarla uyumlu… Hisseleri halka açık olan bir şirkette senelerce böyle bir kayıt dışı işlem yapılması ve hiçbir yetkili mercinin bunu fark edememesi mümkün mü?
KOZA GASP EDİLEN ONLARCA HOLDİNGTEN SADECE BİRİ
Koza İpek taammüden boğazlanan yüzlerce holdingden sadece biri. Anadolu sermayesinin modern Moğol istilasında yağmalandığı şu günlerde Anayasa Mahkemesi’nin mağduriyetleri seyirci kalması başlı başına endişe kaynağıdır. Böyle bir iklimde kısa vadede çare beklemek hayaldir.
Muhtemelen bu davalar Avrupa İnsan Mahkemesi (AİHM) ve Tahkim müessesesinde Türkiye’nin on milyarlarca dolar tazminata mahkûm edilmesi ile neticelenecek. O güne dek hakkaniyetli herkes olup biteni zabıtlara geçirmeli ki bu safahatın hesabı hukuk zemininde sorulurken kimseye haksızlık edilmesin.