YORUM | TARIK TOROS
Geçen, Periscope’ta önüme düşünce açtım.
CHP’nin grup toplantısı partinin Periscope hesabından canlı yayımlanıyordu.
Periscope, Twitter’a bağlı, internetten görüntülü yayın yapmaya olanak tanıyan özgür bir platform.
Kemal Kılıçdaroğlu konuşuyor, asgari ücretin yetersizliğini, 2 milyon TL olması gerektiğini söylüyor, grup alkışlarla karşılıyor, filan.
İki dakika filan seyredebildim, sonra dayanamayıp kapattım.
Sanki, 10 sene önceki parlamenter sistem var, muhalefet de grup konuşmalarında gündem belirliyor.
Hoş, 10 sene önce de muhalefetin bir şey belirlediği, belirleyebildiği yoktu.
AKP 2002’de iktidara geldikten sonra tüm seçimleri kazandı, muhalefet de kaybetti.
Muhalefetin, özellikle son 5 senedir “Şunu yaptık, şu konu bizim sayemizde çözüldü, şu yasaya şöyle bir katkıda bulunduk” diyeceği, diyebileceği herhangi bir başarısı yok.
Birkaç dirayetli milletvekilinin hukuksuzluklara karşı kişisel çırpınması var, hepsi o.
***
CHP’nin “Adalet Yürüyüşü” umut verici ve çok etkili bir eylemdi.
Kendinden konuşturdu, lakin arkası gelmedi.
Gelmeyeceği de belliydi.
Kâhin olmaya lüzum yok.
***
Kılıçdaroğlu en son, “Tek adam rejiminin fragmanını yaşıyoruz” demiş.
Sonra da eklemiş:
“2019’da bu gerçek bir öyküye dönüşebilir.”
Oradan demek ki öyle görünüyor.
Allah aşkına… Yaşananlar, yaşadıklarımız fragman falan değil, düpedüz tek adam rejimi.
Partisinin il başkanlarını Saray’da toplayacak kadar fütursuz bir “tek adam” var.
2019’da “anayasal” yetkilere kavuşacak.
Ve bu da yetmeyecek.
Sorarım, şu an yapmak isteyip de yapamadığı ne var?
Anayasa çiğnenmiş, siyasi teamüller alt üst edilmiş, kimin umurunda!
***
“Ülkenin her alanda çivisi çıktı”ya son örnek:
Harp okulları mezun vermeye başladı.
Emekli Koramiral Atilla Kıyat, Twitter’da yazdı:
“15 Temmuz’dan sonra bütün harp okulları kapatıldı, tüm öğrenciler okuldan atıldı. 8 yılda aldığım eğitimden fazlasını bir yılda alan subayları tebrik eder, MSB Üniversitesi rektörünü takdir eder, yeni sistemi süratle benimseyen dört yıllık harp okulu mezunu komuta kademesini kutlarım. Tarihe geçtiniz…”
Kıyat, sıradan bir isim değil.
Deniz Harp Okulu Komutanlığı, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı gibi görevlerde bulunmuş bir isim.
***
Eğitimde son balyoz, subay yetiştiren okullara indi.
Ondan önce hakimlik, savcılık, polislik gibi meslekler ayağa düştü.
Malum, tahrip çok kolay, tamir zor.
AKP rejimi de yıka yıka gidiyor.
Ne çare, zaman ilerledikçe telafisi hayli güçleşiyor, güçleşti.
Kimine göre 20 sene, kimine göre 30, kimine göre ise 50 yılda toparlamak ancak mümkün olacak.
Bugünkü nesil ortada.
Ayrıca, nesil yetiştirmek için nesil yetiştiricilere ihtiyaç var.
Atılan akademisyenler, ülkeyi terk edenler, mevcut düzenin ne kadar ve ne biçimde süreceği, sürekli değişen eğitim ve sınav sistemleri ile geleceği kestirmek çok çok zor.
***
Ahval’den Eylem Yılmaz’a konuşan Perihan Mağden, “Yakın planda bir şey umut etmek daha çok işime gelir” deyip ekliyor: “İçerideki insanların dışarı çıktıklarını göreyim yeter.”
İnsanların kolu kanadı kırık.
Anadolu topraklarının bu denli umutsuzluğa düştüğü başka bir dönem olmuş mudur, bilmiyorum.
***
Cumhuriyet gazetesinin internet sitesinin başındaki isim, Oğuz Güven hapis cezası aldı.
Gazeteci arkadaşları şöyle başlık atmış: “Hatalı tweet’e 3 yıl 1 ay hapis.”
Yahu, tweet’te hata yok ki hapis cezası olsun.
Böyle hüküm vermek için, hukuk diplomasını poşete koyup adliye kapısında bırakan hâkime ihtiyaç var sadece
Oğuz Güven, “Savcıyı kamyon biçti” diye yazmış… Sonra da sanırım, “başımıza bela almayalım” diye silmiş.
Türkçe haber yazılırken kullanılan bir kalıptır bu, bakın Google’a binlercesini görürsünüz.
Hem kime ne anlatıyorsun, ülkede gerçek ötesi bir dönem yaşanıyor.
***
Muhalefet aynı kafayla siyaset yapadursun, gazeteciler de gazetecilik…
Rahatlatır mı bilmem, Türkiye bu abukluklarda yalnız değil.
Misal:
ABD seçimlerindeki Rusya etkisi, Trump’ın başını çok ağrıtacak.
Çevresindeki yığınla isim, daha ilk aylarda tepetaklak gitti.
Peki Trump seçmeni ne düşünüyor?
Biri demiş ki mesela, “Trump’ın Rusya ile işbirliği yaptığını Hz. İsa kendisi bana söylese, yine de Trump’ın yanında dururum.”
Malzeme her yerde aynı, vesselam.
Sadece malzeme mi aynı Tarık bey, sadece malzeme mi?
Ürünler de aynı, hatta üreticiler de aynı. Üstüne üstlük makinalar ve üretim sistemleri de aynı.
MHP’ye bakınız, dünkü MHP’ye benzetebiliyor musunuz? Sayın Bahçeli, dün sayıp sövdüğü Sayın Erdoğan’a methiyeler dizmekle meşgul. Etrafındakiler de buyuk ölçüde aynı. Kapıların ardında konuşma cesareti bulanlar da birlik ve beraberlik adına konuşmamalarının daha doğru olduğunu varsayıyor. Oysa çoğunun esas düşündükleri kendileri ve çevrelerindekiler. Hem de aynı argümanları kullanıyorlar. “Vatan için”, “millet için’, “devletimizin parçalanmaması için”. Üretim bandı aynı yani…
CHP yönetimi, Hizmet Hareketine yapılanları içten içe desteklemekle kalmıyor, Mazota verilen vergiyi, milyonlara yapılan zulümden daha önemli görüyor, onu anıyor.
Malzeme-ürün-üretici denklemi sadece siyasal partiler için de değil, diğer hizip, ekol, dernek ve hatta islami cemaat, camia, tarikat vb. kurumlarda da -malesef çok defa- benzeri özellikler taşıyor.
Çözüm, benden başlıyor. El açıp dua ediyorum ki, Rabbim benim gibi beyinsizler yüzünden Ümmeti Muhammed’i helak etmesin…