HABER-YORUM | YAHYA ŞENTÜRK
Ok ve Yay,
Bozkır kültürünün vazgeçilmez savaş aleti.
Ok ve yayın sağladığı üstünlükle bozkırların efendileri (Türkler) yaşadıkları bölgelerde hemen hemen her zaman üstünlüğü ele geçirmişlerdir.
Türk boylarının her zaman savaşa hazır olması “Ordu-Millet” anlayışını geliştirmiştir. Pers kaynaklarında rastlanan bozkır kavimlerinden birisi olan İskitler (M.Ö. 8 yy – M.S. 2 yy) den at üzerinde dörtnala giderken düşmanlarına ok atabildiklerinden bahsedilmektedir.
Talas Savaşı (751)’ndan sonra İslam ile müşerref olan Türkler, ok ve yayı da Müslümanlaştırmış onlara dini bir kimlik kazandırmışlardır, okçuluk risalelerinde TaberÎ (ö. 923) ‘ye dayandırılan şu rivayet dikkat çekicidir.
“Ekinleri yiyen kuşları öldürsün diye Allah (cc), Hz. Adem’e Cebrail (as) eliyle cennetten ok ve yay gönderir. Cebrail (as) bunların ne olduklarını soran Hz.Adem’e yayı gösterip “bu Allah (cc)’ın kuvvetidir”, oku gösterip “bu Allah (cc)’ın şiddetidir” diyerek oku ve yayı nasıl kullanacağını öğretir.”
Bu rivayetten anlaşılacağı üzere ok ve yay, cennet menşeli bir silah olarak görülmüş ve kutsal nesneler olarak Türk Töresinde değer bulmuştur.
Türk ve İslam toplumlarında önemli bir yere sahip olan ok ve yay, ayet ve hadislerle de desteklenerek kullanımı teşvik edilmiştir.
Mesela ; Enfal Suresi 17. ayet “attığın zaman sen atmadın, fakat Allah(cc) attı” buyurmuştur. Bu ayet Kemankeşler arasında asırlar boyunca bir düstur olarak kabul edilmiştir. Kur’ani bu veriye ilaveten, çeşitli İslami kaynaklarda Hz. Peygamber (SAV)’in Gazve ve Seriyyelerinde ok ve yay kullandığı zikredilmektedir, bu bakımdan ok ve atıcılık Sünnet olarak kabul edilmiştir.
Sa’d b. Ebi Vakkas (ra)’ın (ö. 675) Uhud Savaşında (625) attığı her okun hedefini vurması üzerine, Hz.Peygamber (SAV)’in ; “At! Ey Sa’d, anam babam sana feda olsun” iltifatına mazhar olmuş ve bu iltifata layık görülen Sa’d b. Ebi Vakkas (as) da Okçuların Piri olarak kabul edilmiştir.
Türk Tarihi’nin önemli savaşlarından biri olan Malazgirt Meydan Savaşı (1071), Selçuklu okçularının Bizans süvarisine ok yağdırmasıyla başlamıştır. Oklar tirkeşten tek tek alınsalar dahi, zihgir kullanan bir okçu üst üste çok hızlı şekilde ok atabilmekteydi.
Dönemin askeri kültüründe haklı bir şöhrete kavuşmuş olan Türk okçularının müthiş becerisi zaferi getiren faktörlerden biridir. Kendisinden kat kat büyük büyük bir orduyu askeri becerisi ile dize getiren Alparslanı’ın bu başarısında Selçuklu okçularının büyük payı vardır.
Son günlerde İYİ Parti Genel Başkanı sayın Meral Akşener’den duyduğumuz bir cümleyi dillendireceğim ben de.
“Malazgirt Savaşı’nda bile bu kadar ok atılmamıştır”
Bu cümle neden ve kime söylenmiştir ?
31 Mart yerel seçimleri öncesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kasasından İstanbul’daki değişik vakıflara aktarılan paralar çarşaf çarşaf ortalığa saçılınca, Okçular Vakfı muhatap alınarak söylemiştir bu cümle.
Okçuluğu sevdirmek için olsa gerek TRT 1 televizyonunda “Tozkoparan” adında bir de dizi çekmeye başladılar. Kendi çocukluğumdan hatırlıyorum 1979 – 1982 yıllarında TRT televizyonunda “Beyaz Gölge” adında bir dizi vardı. Göçmenlerin ve zencilerin yaşadığı bir bölgede olan Corver Lisesi’nin basketbol takımını çalıştırmaya başlayan eski bir NBA oyuncusu Ken Reeves ve takımın hayatlarından kesitlerle güzel bir dizi yapmışlar. Dizi Türkiye’de basketbol’un sevilmesinde etkili oldu. O yılları hatırlıyorum sanki tüm ülke basketbol oynuyordu. Hatta o rüzgarın etkisiyle basketbol Milli Takımımız 1981 yılında Sofya’daki Balkan Şampiyonasında, şampiyon bile olmuştu.
Yeniden Sayın Meral Akşener’in söylediği cümleye dönelim,
“Malazgirt Savaşı’nda bile bu kadar ok atılmamıştır”
Gerçekten bu kadar ok atılmamış mıdır?
Yada ne kadar ok atılmış olabilir?
Veya atılan oklar kaç lira eder?
Gelin beraberce bu soruların cevaplarını bulmaya çalışalım.
Cevapları ararken bir taraftan da Malazgirt Savaşı’nı basit ve kısa cümlelerle hayal etmeye çalışalım.
Selçuklu Ordusunun tamamının okçu birliğinden olmadığı gerçeğinden hareketle Alparslan’ın ordusunda 5000 kadar okçu asker olduğunu varsayıyorum.
Savaş “tir baran” (ok yağmuru) denen atışlarla başlar ve Alparslan komutasındaki merkez ordu süvarileri ile saldırır, karşı hamle ile karşılaşınca da sanki dağılmış ve mağlup olmuşlar gibi geri döner ve kaçıyorlar gibi savaş meydanından uzaklaşmaya başlarlar. Bizans Hükümdarı Romen Diyojen gücüne de güvenerek, yenildikleri için kaçtıklarını düşünür ve takibe başlar. Savaş başlamadan önce sağ ve sol cenahlara siperlenmiş olan Selçuklu ordu birlikleri ile çembere alınacakları mesafeye çekilince kaçıyor gibi görünen askerler de döner ve Bizans ordusu kuşatılır. Kuşatılan ordunun büyük bir kısmı imha edilir, bir çok soylu general ile beraber Diyojen de tutsak edilir.
Anadolu’nun kapılarını Türklere açan bu önemli savaşta atılan ok sayısına ve Okçular Vakfı’na aktarılan 16.6 milyon tl ile kaç ok alınırı değerlendirelim.
Selçuklu ordusunda 5.000 okçu olduğu varsayımını önceki satırlarda dile getirmiştik, ordunun geri kalanlarından 25.000 askerde de bir miktar ok olduğunu düşünelim bu asker sayıları üzerinden ok sayısını hesaplayalım.
Selçuklu Ordusundaki her bir okçu askerin tirkeşinde 100 ok olsun, 25.000 kişilik asker grubunun tirkeşlerinde de 25 er ok olduğunu varsayalım ve ok sayısına bu rakamlar üzerinden ulaşmaya çalışalım.
5.000 X 100 = 500.000 adet ok
25.000 X 25 = 625.000 adet ok
Tahmini olarak Selçuklu ordusundaki ok sayısı iki verinin toplamı olan 1.125.000 kadardır,
Okçular Vakfına 16.600.000 Tl.(16.6 milyon) aktarılmıştır, sanayinin bugünkü geldiği nokta ve fabrikasyonu üretiminin maliyetlere olan etkisi dikkate alınırsa Okçular Vakfında kullanılan okların “1” tanesi “5 Tl”.
Bu durumda 16.600.000 TL ile 3.320.000 (üç milyon üç yüz yirmi bin) adet ok alınabilir.
Alınabilecek ok miktarı = 3.320.000
Malazgirtte kullanılan ok miktarı = 1.125.000
Ortaya çıkan fark = 2.195.000 (iki milyon yüz doksan beş bin) ok.
Elde edilen bu sonuca göre Meral Akşener haklı görünüyor.
“Malazgirt Savaşında bile bu kadar ok atılmamış”.
Aktarılan milyonlarla alınabilecek okları hesaplayınca, Anadolu’nun kapılarını Türklere açan Malazgirt Savaşı kazanılacağı gibi, Anadolu’nun tapusunu Türklere kazandıran Miryokefalon Savaşı (1176) bile kazanılırmış.
Bu aktarılan paraları hak etmek için okçular Vakfı, Malazgirt ve Miryokefalon Savaşlarını gölgede bırakacak bir başarıya imza atmalı. Aksi halde bu millet, kendisinin olan paraları size helal etmez…