Maksat sanayi değil zeytinlikleri talan etmek [Haber-Analiz: Semih Ardıç]

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde müzakere edilen paketin ismi ‘Üretim (İmalat) Reformu’. Paketin ismi kulağa hoş gelse de işin aslı farklı. Kanun taslağının en can alıcı noktasını zeytinliklerin imara açılması teşkil ediyor. Tarım ve Orman bakanlıklarına ait müsaade/red imtiyazı yeni tesis edilecek Zeytinlik Kurulu’na devredilecek. Kurulun ‘kamu menfaati’ var demesi halinde herhangi bir zeytinlik sahasında sanayi ya da turizm tesisi inşa edilebilecek. Kanunun bıraktığı boşluklar yönetmelik ve idarî içtihatlarla zeytinlikler rantiyeye peşkeş çekecek şekilde işgale uğrayacak.

Bir an için Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 14 senenin nihayetinde sanayi olmadan istikrarlı bir kalkınmadan bahsedilemeyeceğini idrak ettiğini kabul edelim. Bu minvalde ciddi bir hazırlık yapılıyor. Alkışlanır, her nevi destek verilir. Mamafih AKP hükümetinin evvela şu suâllere makul cevaplar vermesi icap ediyor.

İlk adımın zeytinliklere doğru atılmasında garabet yok mu? Türkiye’de kurulacak sanayi tesisleri için zeytinliklere gelen dek arazi kalmadı mı? Fabrikaları kapatıp yerine rezidans ve alışveriş merkezi dikerken aklınız neredeydi? Her iki saniyede bir futbol sahasına denk tarım arazisini imara açmanın gıdada dışa bağımlığı artırmasından, enflasyonun fırlatmasından hiç mi ders alınmadı? Şimdi sıra zeytinliklere mi geldi? Türkiye’de sanayi yatırımlarında muazzam bir artış var da bizim mi haberimiz yok? Son 5 senede elle tutulur hangi sanayi tesisi faaliyete geçti ki şimdi sanayi hamlesi ismi altında yüz binlerce zeytin ağacı kesilecek?

EGE VE MARMARA’NIN EN KIYMETLİ ARAZİLERİ

Hükümet birkaç defa zeytinliklerin bulunduğu arazileri imara açmayı denemişti. Kolin İnşaat 2014’te Manisa’nın Yırca Köyü’nde 6 bin zeytin ağacını kesmişti. Köylülerin direnişine şirketin güvenlik elemanlarının biber gazı ile müdahale etmesi infiale sebep olmuştu. Sosyal medyada Yırcalılara destek yağmıştı. Artan tepkiler üzerine hükümet zeytinliklerden elini çekmişti. O günlerde rafa kaldırılan o taslak, hal-i hazırda ‘sanayi hamlesi’ kılıfında kanun haline getiriliyor.

Zeytinlik sahalarının Ege, Batı Akdeniz ve Marmara’da sahile yakın olması ve yüksek rant vaat etmesi inşaat lobisinin iştahını kabartıyor. Hükümete yakın gruplar zeytinliklerde lüks villa ve otel inşa etmek istiyor. Mamafih bu sahalar Toprak ve Orman kanunları ile koruma altına alındığı için şu ana kadar izin alamadılar. Köylüden üç kuruşa istimlâk edilecek araziler üzerinden büyük paralar kazanılacak.

SANAYİ Mİ BIRAKTINIZ!

Diğer taraftan imalat sanayisinin millî gelir (GSYH) içindeki payı yüzde 22’den yüzde 15’e kadar gerilerken oralı olmayan iktidarın sanayiye destek vermek için yola çıktığı iddiası hiç inandırıcı değil. Boydak, Naksan ve Koza İpek gibi sanayici/madenci diye bilinen grupların mallarına, mülklerine el koyarak şirketlerin içini boşaltan AKP diğer tarafta sanayicileri artan döviz fiyatları ve katlanan TL faizleri altında tefeciye muhtaç etti.

Nihat Ergün’ün bakanlığı esnasında hazırlanan Sanayi Strateji Belgesi’nin icaplarını yerine getirmek bir yana belgede geçen en basit yönetmelik ve tebliğler bile ikmal edilmedi. Kendi hazırladığı ev ödevine riayet etmeyenlerin şimdi zeytinlikler etrafında dolaşıp durmasını hayra yormak hiç de hayra alamet olamaz.

ALMANYA NASIL BAŞARDI?

O kadar fazla müphem nokta var ki zeytinlikleri imara açma bahsinde. Türkiye’nin dünya rekabet endeksinde 51. sırada (diğer ayrıntılar için bkz. Tablo 1) olmasının ya da araştırma ve geliştirmeye harcanan tutarın Toyota’nın tek başına yaptığı ARGE yatırımının yarısına bile erişememesinin mesuliyeti zeytin ağaçları mı? Hükümet arsa bulamadığı için milyarlarca dolarlık sabit sermaye yatırımı melül mü kaldı? Zeytin ağaçlarını kesince Türkiye ekonomisi şahlanacak, öyle mi? Sanayi denince ilk akla gelen Almanya, tarım arazileri ve ormanlık sahaları muhafaza etmeyi başardığına göre Türkiye’de niçin ikide bir zeytinlikler masaya getiriliyor?

Sadece Almanya değil. Japonya, Güney Kore, İsveç, Fransa, ABD ve İngiltere misalleri gösteriyor ki çevre hassasiyeti sanayileşmeye mani değil. Tam aksine bir tablonun müşahede edildiği Türkiye’de ise yeşil alanı, ağaçları görünce kırmızı görmüş boğaya dönen yatırımcılar istediğini alıyor. Memleket onların elinde beton çölüne dönüyor. Dünyada ilk on ekonominin (bkz. Tablo 2) yeşille iç içe olduğu ortadayken ‘Üretim Reformu’ başlığı altında zeytin ağaçlarının katledilmesi kabul edilemez.

BAKAN’IN TARKAN’A SEVİYESİZ CEVABI

OHAL rejiminin verdiği avantajla kafasını kaldıran herkesi hapse atan AKP’nin bu defa ciddi bir itirazla karşılaşma ihtimali yok. Şarkıcı Tarkan’ın, “Bir ülkenin en büyük nimeti, değeri onun doğasıdır. Zeytin ağaçları Anadolu’nun hazinesidir belleğidir. Rant için zeytin ağaçlarına kıymayın” tweet’i haricinde kayda değer bir itiraz gelmedi. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün Tarkan’a verdiği şu seviyesiz cevap geri adım atılmayacağına işaret ediyor: “Tarkan’ın zeytinlikleri mi varmış, ne yapacakmış zeytinlikleri? Tarkan’ın şarkılarını seviyoruz. Tarkan şarkılarını söylesin.”

Artık Türkiye’de mütekebbir bir eda ile herkese hudut çiziliyor. Şarkıcı sadece şarkı söyleyebilir. Cemaatler camiden dışarı adımını atamaz. İktidar herkes için en doğru olana karar verir. Zeytinlikleri alakadar eden bir mevzuda köylülerle, çevrecilerle, biyologlarla, ziraat mühendisleriyle, hâsılı bizzat devletin sahibi vatandaşla istişare etmeyi vakit kaybı gören bir tarz-ı idare! Bir nevi AKP tarzı kast sistemi.

Bakan Özlü’ye şu suâli tevcih edip makaleye nokta koyalım: “Sizin inşaat şirketiniz ya da fabrikanız mı var? Ne yapacaksınız zeytinlikleri?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin