HABER-ANALİZ | TUNA YILDIZ
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002 yılında evini önünde öldürülmesi, AKP döneminin ilk faili meçhul cinayeti olarak kayıtlara geçti. Hablemitoğlu, Alman vakıfları ve MİT başta olmak üzere kamu kurumlarında yolsuzluklar ve Gülen Hareketi ile ilgili bazı çalışmalara imza attı. Bu fikirlerini de katıldığı televizyon programlarında, yazdığı gazete ve dergilerde anlattı.
Cinayetin işlendiği bölge polis bölgesi idi. Dönemin İstihbarat Dairesi Başkanı ise Sabri Uzun’du. Uzun’un koordinesinde organize suçlarla mücadele ekipleri ‘detaylı çalışma’lar yaptı. Ancak katil ya da katillerle ilgili ‘hiçbir bilgiye ve bulguya’ ulaşılamadılar! Çünkü, cinayeti planlayanlar olay yerindeki delilleri temizlemişti. Hatta, polislerle birlikte inceleme bile yapmışlardı…
ESKİ İSTİHBARAT BAŞKANI SABRİ UZUN KONUŞMALI
Cinayetin ardından onlarca tez ortaya atıldı. Şimdilerde bu devlet cinayetini Mustafa Özcan, Enver Altaylı gibi isimler üzerinden Hizmet Hareketi’ne yamama çabası sürüyor. Ancak Ergenekon sanığı Levent Göktaş hamlesi, Hablemitoğlu cinayetini Gülen Hareketine yıkma oyununu bozdu. Yıllarca planladıkları kumpas emekli Albay sayesinde ellerinde patladı. Cinayetin bir numaralı şüphelisi iddiasıyla Ukrayna’dan özel uçakla getirilen eski Özel Kuvvetler Subayı Nuri Gökhan Bozkır da ifadesinde suikastın ‘derin devlet’ işi olduğunun altını çiziyor. Bozkır’ın ifadesinde tek bir sorun var! Hocanın cemaat tarafından öldürüldüğü kumpasının altına imza atmıyor. Cinayeti Gülen Hareketi’ne yıkmak isteyen gazeteciler İsmail Saymaz ve Nedim Şener başta olmak üzere yandaş medyaya da buradan ekmek çıkmıyor. Zira Hablemitoğlu cinayetle ilgili yapılan bütün deliller operasyonun Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak bilinen Seferberlik Tetkik Kurulu ekiplerince yapıldığını gösteriyor. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Hrant Dink, Rahip Santora, Malatya Zirve ve Çetin Emeç’i hangi kirli eller öldürdüyse Hablemitoğlu da aynı merkezin silahıyla hayatını kaybetti.
PEKER, GÖKTAŞ ÜZERİNDEN ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ YILMAZ’A MESAJ VERDİ
İstihbarat birimlerinin yaptıkları incelemeler, olayın Levent Göktaş ve Nuri Bozkır’ın ifade ettiği kişilerle kalmayacağı yönünde. Çünkü Portakal Çiçeği’nde katili ya da katilleri kimlerin getirdikleri net olarak ortaya konuluyor. Bozkır sadece bir piyon. Bozkır yurtdışında “soğan tırları” ile ilgili sürekli açıklamalarda bulunuyordu. Bu da birilerini rahatsız ediyordu. Bozkır üzerinden eski bir ÖKK ekibinin tasfiyesi gerekiyordu. Böylece eski subaylara açıkça mesaj verilecekti. Ama Levent Göktaş’ın “tuğlayı” çekeceği akıllarına gelmedi. Şimdi operasyon hazırlığı yapanlar kara kara düşünüyor. Göktaş ve ekibini buradan nasıl kurtarırız diye. Aksi halde aldığımız bilgilere göre, Ankara’da bazı bürokratların koltukları sallantıda. Hem de çok fena. Kararname adı altında tasfiyeler yaşanabilir. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in, Göktaş’ın Hablemitoğlu cinayeti operasyonunda kaçarak kurtulduğuna dair görüntülerin elinde olduğunu belirmesi bunun bir işareti. Çünkü Peker, açıkça Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’a ve soruşturmayı yürüten savcıya mesaj gönderiyor: “Eğer ki polis arkadaşlar bu görüntüleri dosyaya eklemezlerse vakti geldiğinde ben yayınlayıp herkese göstereceğim.” Bürokratlar, soruşturmanın bir hafta önce yapılacağını ancak gelen uyarılar üzerine ertelendiğini açıkça ifade ediyor. Bu sayede başta Göktaş olmak üzere bazı üst düzey isimlerin çıkışlarına yol mu verildi? Bunu bekleyip göreceğiz. Ancak Göktaş’a gözaltı kararının önceden verildiği aşikar. Bunu da bilen sadece üç beş isim var.
Dönelim yeniden delillere. Her ne kadar bugün cinayetle Bozkır ve Göktaş gibi eski ÖKK personeli suçlanmış olsa da istihbarat birimlerinin elinde bulunan HTS kayıtlarına göre, cinayet mahallinde eski Genelkurmay İstihbarat görevlisi emekli Kurmay Albay H.A.U ve emekli bir astsubay da var. Baz istasyonları öyle diyor. Astsubay Antalya’dan Kurmay Albay U.’nun talimatı ile geliyor. Cinayetin ardından da geri dönüş yapıyor. Bugün sadece ÖKK personeline yoğunlaşılmış olmasında ince bir mesaj olduğu belirtiliyor.
ESKİ MİT’Çİ EYMÜR: CİNAYET ERGENEKON’UN İŞİ
Analizi eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’ün 23 Haziran 2009 tarihinde bugün hükümete yakın Sabah gazetesine verdiği bir mülakatla noktalayalım. Eymür, Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili o gün de bugün de Gülen Hareketi’ni işaret eden tek bir kelime kullanmıyor. Faili meçhul Necip Hablemitoğlu cinayeti ile Danıştay saldırısındaki bağlantılara dikkat çeken Eymür, “Ergenekon’la ilişkili olabilir” diyor. Konuşmasının devamında şu ifadeleri kullanıyor: “Cinayeti Ergenekon ile bağlantılı kişiler yapmış olabilir. Hablemitoğlu Almanların ve Alman vakıflarının Türkiye üzerindeki faaliyetlerini açığa çıkaran yayınlar yapıyordu. Görünen hedefi, Almanların Türkiye üzerindeki etkinliğini kırmaktı. Ben o yayınların hiçbir zaman Hablemitoğlu’nun kendisi tarafından kaleme alındığını sanmıyorum. Çünkü onu aşan bilgiler vardı ve yazılar, resmi yazışma dilini andırıyordu. Hablemitoğlu cinayetinden hemen sonra çok dikkatimi çeken bir yayın yapıldı. Kimin tarafından hazırlandığı bilinmeyen ve ordudaki yolsuzlukları teşhir eden ‘yolsuzluk.com’ isimli bir site vardı. Bu site cinayetin ardından “Alçaklar” diye başlık atmıştı. Hablemitoğlu bu süreçte hem askeriyeye yakın görünüp hem de yolsuzluk. com adlı internet sitesine askeri ihalelerle ilgili bilgi sızdırınca Ergenekon’un hedefi olmuş olabilir. Almanya, Türkler açısından en geniş istihbarat ağına sahip ülkelerden birisidir. Alman istihbaratı Türkiye’de çok etkindir.”
Gazeteci Cevheri Güven, Hablemitoğlu soruşturmasını kapatanları isim isim kayda geçti