HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK
İtalya Serie A’da son 9 yılda şampiyonluğa ambargo koyan Juventus, Andrea Pirlo yönetiminde peş peşe puan kayıpları yaşıyor. Lider Milan’ın 7 puan gerisine düşen Juve, sıralamada dördüncü. Sahasında Fiorentina’ya 3-0 yenilerek, bu sezon ilk yenilgisini aldı. Ortaya konan futbol Juventus’un üst üste 10. şampiyonluğu kazanması için ümit vermiyor. Bir anlamda Serie A’da 9 yıl sonra taht değişimi artık yüksek sesle konuşulur oldu. Benzer manzara İspanya La Liga’da da var. Serie A’dan farkı La Liga’da şampiyonluğun iki takım, Barcelona ve Real Madrid arasında gidip gelmesiydi. Bu yıl üçüncü bir ortak olarak Atletico Madrid yarışta ciddi bir şekilde ‘ben de varım’ demekle kalmayıp bunu sahaya da yansıttı.
BARCELONA REAL MADRİD TEKELİ
La Liga’da Valencia ve Deportivo gibi ekiplerin sezonu mutlu sonla bitirdiği dönemler tarihin tozlu sayfalarında kaldı. Deportivo ikinci milenyumun ilk şampiyonu olmuştu. Valencia ise, 2002 ve 2004’te adını sezon sonunda ligin zirvesine yazdırmıştı. Sonrasında şampiyonluk yarışı alışık olduğu düzende seyretmiş, Barcelona ile Real Madrid arasında el değiştirmişti. Bu süreçte araya girip seriyi bozan Atletico Madrid oldu. Diego Simeone’nin gelmesiyle toparlanan Madrid’in iki numarası 2013-14 sezonu sonunda 18 yıl aradan şampiyonluk kupasını müzesine taşıdı. Ancak sonraki sezonlarda ‘pardon’ deyip aradan çekildi ve ligi yine iki takımın egemenliğine bıraktı.
Pandeminin derin darbe vurduğu 2020-21 sezonuna en sorunsuz başlayan İspanyol takımı Atletico Madrid’di. Barcelona, Şampiyonlar Ligi’nde gelen 8-2’lik Bayern Münih hezimetiyle sezona girdi. Kulüpte ciddi temizlik yapılırken, süperstar Messi’nin ‘kerhen’ takımda kalması sezon hakkında ip uçları veriyordu. Dahası Luis Suarez’in satılması, şampiyonluğun pek düşünülmediği intibaı verdi. Zira, Suarez 6 yıldır Messi ile mükemmel bir uyum yakalamıştı. Sorun sadece gidenlerle sınırlı değildi. Ousmane Dembele, Philippe Coutinho ve Antoine Griezmann üçlüsüne ödenen 400 milyon Euro’ya yakın bonservisin karşılığı bir türlü alınamıyordu. Üçü de fiyaskoydu.
REAL’İN TEK KOZU ZİDANE
Real Madrid cephesinde umutları güçlü tutan oyunculardan ziyade teknik patron Zinedine Zidane’ın varlığıydı. Ancak sahada mücadele edecek olanlar oyunculardı. Cristiano Ronaldo gideli bu yıl 3. sezon olacaktı ama bıraktığı boşluk hâlâ dolmamıştı. Sergio Ramos ve Luka Modric 35’ini devirmiş, Eden Hazard, Chelsea günlerini mumla aratıyordu. Gol yükü Karim Benzema’nın omuzlarına binmişti.
Alınan sonuçlar SOS sinyalleri gibiydi. Şampiyonlar Ligi’nde Shakhtar Donetsk’e iki maçta da boyun eğdi. Ligde sahasında Cadiz ve Alaves’e yenilerek sürpriz yaptı. Valencia deplasmanında alınan 4-1’lik mağlubiyetle birlikte Zidane’ın varlığı da sorgulanır oldu. Yine de Fransız teknik adam final niteliğindeki zorlu maçlarda taktisyenliğini konuşturup doğru sonuçlar almayı başaracaktı. Shakhtar yenilgilerine rağmen gruptan lider çıktı. Ligde de büyük maçlarda ayaktaydı. El Clasico’da Barcelona’yı üstelik deplasmanda, Atletico Madrid’i ise derbide mağlup etti. Son 3 haftayı da galip tamamladı.
13 HAFTADA 32 PUANLA LİDER
Barcelona ve Real Madrid cephesinde bunlar olurken, Atletico Madrid yoluna daha ilk haftadan yakaladığı istikrarla devam etti. 13 haftada topladığı 32 puanla, rakibi Real’e bir maç eksiği olmasına rağmen 3 puan fark attı. Diego Simeone’nin sağlamcı oyun anlayışı bu sezon maksimumda adeta. Geride kalan maçlarda kalesinde sadece 5 gol gördü. Bunların ikisi, tek mağlubiyetini aldığı Real Madrid’den. Ligin ilk haftalarında Huesca ve Villerreal’le berabere kaldı ama sonrasında kendini toparlamasını bildi. Üst üste 7 maçtan 3 puan aldı.
Bu başarıda aslan payı şüphesiz Ocak 2012’den bu yana Atletico Madrid’in dümeninde bulunan Diego Simeone’nin. Arjantinli Hoca, bu takımı baştan aşağı kendi elleriyle oluşturdu. Her mevkide imzası var. Transferlerde tam isabet kaydetti. Yıldızını parlattığı oyuncuları astronomik parala satarak kulübün mali dengesini de korudu.
Kalede istikrarın adı olan Jan Oblak bu sezon da rakip forvetlere geçit vermiyor. Defans hattında Mario Hermoso, Stefan Savic, Renan Lodi, Kieran Trippier 4’lüsü Diego Simeone’nin güvenini boşa çıkarmadı. Orta sahada Koke ve Marcos Llorente ilk 11’in değişmezleri olurken, forvette Luis Suarez – Joao Felix ikilisi rakip defansı dağıtan isimlerdi. Suarez 7, Felix ise 5 gol kaydetti. Yine İspanyol futbolunun yükselen yıldızı Marcus Llorente de 5 golle takımı sırtladı.
Pandeminin vurduğu sezonda tüm liglerde sıradışı sonuçlar alınırken, Atletico Madrid istikrarın adı oldu. Bakalım bunu sezon sonuna kadar sürdürebilecek mi?
