Kusura bakmayın, vatandaş bu yalanlara müstehak

YORUM | TARIK TOROS

 

Ülkede paranoyanın ulaştığı noktayı yurt dışında yaşayanlar anlayamaz.

Hele hele son 8-10 sene, Türkiye’de yaşamamış olanların empati yapması dahi mümkün değil.

15 Temmuz 2016’dan önce yurt dışına çıkanların Türkiye’si de çok çok gerilerde kaldı.

Artık başka bir ülke, histeri krizinde bir yurt var.

 

***

Şu son birkaç gün içinde yaşanmış iki misal vereceğim.

AKP’li Metin Külünk, “Atatürk, 15 Temmuz’un arkasındaki güç tarafından zehirlenerek öldürüldü” demiş.

Artık her düşen haberin mizah sitesi Zaytung kaynaklı olup olmadığına bakar olduk.

Birkaç tıklamayla gördüm ki, evet böyle demiş.

Hadi, “darbeci” ilan edilen Cemaat’i filan geçtim.

Lafı, Atatürk yaşarken hayatta dahi olmayan Fethullah Gülen’e getirmeye de gerek yok.

Ülkenin kurucu liderinin öldürüldüğü, bunun zehirlenerek yapıldığı savını nereye koyacaksınız?

Lakin şaşırmayacaksınız.

Vatandaş müstahak olduğu bir idare tarafından yönetiliyor.

***

İkinci misal, medyaya dair.

Oda TV, “Gülen’in yeşil kartı tehlikede” diye bir manşet atmış.

Haberi tıklıyorsunuz, ABD Başkanı Trump’ın açıklamaları.

Başkan, yeşil kart piyangosunun artık kaldırılması gerektiğini söylüyor.

Yeşil Kart, ABD’de süresiz oturum ve çalışma hakkı veren bir ayrıcalık.

ABD’ye yerleşme kararı alan göçmenlerin bunu elde etmesi ise uzun sürüyor.

Aynı ABD, her sene 50 bin kişiye çekilişle bu hakkı veriyor. Bu da bir nevi piyango.

Lakin, önüne düşen her habere Gülen histerisi ile bakan Oda TV sitesi “yeşil kart” lafını görünce hemen ilişkiyi kuruyor.

Doğru, Gülen’in yıllar önce aldığı yeşil kart var.

Çekilişle de verilmedi bu.

Habere başlık atan editörler iki vahim hata yapıyor, sorgulayan yok.

İlki, haberde Gülen’e dair bir atıf yok, metinde geçmiyor bile.

İkincisi, yeşil kart piyangosunun kaldırılmasının mevcut kart sahiplerini etkilemeyeceğini bilmek için gazeteci olmaya da gerek yok.

Buna da şaşırmayın.

Vatandaş, müstahak olduğu medyanın yalanlarına maruz kalıyor.

Doğrusunu araştırmıyor, sorgulamayı bırakalı çok oldu.

 

***

Ülkedeki genel rahatsızlık, kötü giden her şeyin aynı gruba havale edilmesi.

Şu an korunmasız ve açık hedef olduğu için Cemaat buna maruz kalıyor.

Onun için, kimse insan hakkı ihlallerine değinmediği gibi, yalan yanlış iftiraları düzeltme gayretine de girmiyor.

 

***

Genel havayı göstermesi açısından son bir misal verip bitireceğim.

Mehmet Bekaroğlu.

CHP İstanbul Milletvekili.

Profesör doktordur.

Psikiyatristtir.

İnsan hakları aktivistidir, (bkz. Hayata Dönüş Operasyonu).

Oturup kalkmışlığımız, aynı sofrayı paylaşmışlığımız var.

TV’lerimize defalarca konuk olmuş bir siyasidir.

Gelmiş özgürce fikirlerini paylaşmıştır.

İki gün önce, tutuklanan başörtülü kadınlarla ilgili bir fotoğraf paylaşıp şöyle yazmış:

“Hep böyle olur; yukarıdakiler, ağalar, kaçıp gider, toplanan paralarla yurt dışında keyif sürer, o paraları veren garibanlar bedel öder.”

 

***

Neresinden tutup ne anlatacaksın.

AKP rejiminin yıllardır sistematik olarak yürüttüğü propaganda, bir CHP milletvekilinin eliyle tweet olup aynı amaca payanda oluyor.

Teknik olarak Melih Gökçek veya Hüseyin Gülerce ile Bekaroğlu arasında bir fark olmadığını da düşünebilirsiniz.

 

***

Tüm bu tuhaflıklara açıklama getirecek, izah edecek, uğraşacak halimiz yok.

Hemen her gün böyle yüzlerce sakat bilgi ve kanaat dolaşıma sokuluyor, ekranlarda konuşuluyor, yazılıp çiziliyor.

Ülke bir istikamete girmiş, bildiği yolda devam ediyor.

Etsin.

Yegâne meselemiz;

-15 Temmuz’un ardındaki gerçekleri ortaya çıkarmak,

-Ve içerideki mazlum ve masumlara hürriyetin çok uzakta olmadığını göstermek olmalı.

Bunun iç dinamiklerle olmayacağı ortada.

Ülkede deniz bitti.

Türkiye, uluslararası sözleşmelerin ve uluslararası hukukun denetiminden çıkmamalı.

En büyük korkumuz ve endişemiz bu.

Çare demokrasi.

Çare farklılıklara saygı.

Çare kuvvetler ayrılığı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Hahhh kaleminle bin yaşa kardeşim,

    Geçenlerde bende bu durumu mantar panoma pinler gibi pinlemiştim bir sorumla.

    Soru şuydu; Bunca yararlı ve insanın gayriahlaki davranışlarını eğitme üzerine toplumda gayret sarf eden insanların birden bire hukuken sakıncalı ilan edilmesine hayatları boyunca bu insanlardan destek gören gariban zavallı masumcuk halk niye iki cümleyle durumu ifade etmez?

    Yolda sokaktaki adamların konuşmalarına sizler yurt dışında olduğunuz için vakıf değilsiniz.Ama memleket içindekiler çocuklarını o okullara gönderipte şimdi başka okullara gönderenler ve nerede bir lokma,çorba,börek,pilav ziyafeti varsa başköşeye kurulan hamiyetperver sade vatandaş niye ya komşusu ezilirken başını kuma gömen sivil polisler var demek istemiştim.

    Sizler bu hukuk değişikliğinden öncede köşe yazıları yazıyordunuz şimdide köşe yazıları yazıyorsunuz.Amacınız toplumun davranışlarına ayna tutmak lakin rotasını nebevi yolda veya paralelinde tutmak isteyen sade vatandaş artık toprağa gömülmek üzere.Belki naçiz bedeni toprağa karıştığında üzerinde filizlenecek yeni fidanlar için.

    Sizler için üzgünüm ,emekleriniz ,ışıklarınız,yazılarınız ezilen yok edilen tarafsız insanları kurtaramadı.Tabii şu nokta var yazılarınız tarihe not düşecek ve silinemeyecek.Onlar taraf olmayı seçmediler insan olmayı seçtiler.Memleket içinde Hakperest varsa dahi şu an Emine Hanımın yazısında dediği gibi omurgaları eğilmeye alışmış durumda…

  2. Sayın Toros,bazen kendi kendime “acaba bunu hak edecek ne yaptım?” diye sorduğum olur hata ve yanlış davranışlarımda. Ama bir ülke olarak bu soruyu genişlettiğim zaman beynim duruyor inanınız.
    Hiç unutamayacağım şey bu ülkede çocukluğumdan beri bulunmama rağmen,son yaşadığımız şu 5 yılı sanki Ortadoğu’da yaşıyormuşum gibi geliyor bana. Güzel ülkem Türkiye,güzellikleri ortadan kaldırmak istermişçesine bir yarışın içinde. Hangi tv yi açsanız,hangi gazeteyi alsanız suretler değişik olmadına rağmen sözlet,davranışlar aynı. Kalbim artık sıkıştıkça sıkışıyor bu rezillikleti gördükçe.
    Hısım,akraba bile zor günde terk ediyorken mazlumu,bu zulümletin ardının geleceği şu anda mümkün görünmüyor. Mazlumların sesine bir nebze olsun ses verebilmek için cürmüm kadar gayret etsem de,ailemin bile bu zulüm akıntısına kapıldığını görünce ne yapmam gerektiğini şaşırıyorum.
    Yaşanan travmaların tedavisinin uzun yıllar alacağı belli. Allah’ın yardımı ve merhameti başta tüm mazlum kardeşlerime,sürgün yaşamak zorunda kalan babayiğitlere,sizlere ve şu mücrim kardeşinize olsun.

  3. Millet bizim milletimiz; necip milletimiz… Ne olursa olsun, bizim bir parçamız. İçlerindeki en kötüler için bile ağlamak yine bize düşüyor. Eğer bize bu zulümleri reva görenleri, ardınca destekleyenleri ya da en azından sessiz kalanları anlayamazsak bu sorunların üstesinden gelemeyiz? Meseleyi analiz ederken empati yapmanın zorluğu ortada. Eğer bu zorluğu fert boyutuyla olsun aşıp, “korkuyor”, “çıkarı var”, “iyi olduğuna inandığı idarecilerin yalan söyleyebileceğine ihtimal bile vermiyor”, “kendimizi herkese -gereği gibi tanıtamamışız”, “islamı, imanı ve itaati yanlış anlamaları gözlerine birer perde olmuş” vb. sebepleri tespit edemezsek, durumun iyileştirilmesi yönünde sağlıklı adımlar atmamız da zor. Şimdi ve her zaman yaptığımız gibi sorunun ne olduğunu belirleyip, sebeplerini, sınırlarını ortaya koyup, hal çaresini tespit edip tekrardan yola koyulmalıyız…

  4. Kardesim milletimiz necip filan degil birakalim bu kitabi hamaset nutuklarini. Yani gozumuzun onunde cereyan ediyor hersey iste, neden hala israrla teorik kabullere takili kaliniyor. Isyanci katil yeniceriler, ermeni mezalimi, yahudi rum zulmu, madimak katli gibi yuzlerce zulmu islemis bir millet bu. Hocaefendiye biraz da kizginim, sizinti basyazilarinda hep millet guzellemesi yapti o yuzden hala icimizde bu retorige simsiki saplanmislar var. allah herkese akil vermis hadiseleri biraz da kendiniz analize tabi tutun. Ha harika insanlar anadolu alperenleri hizmet yigitleri de cikmis bagrindan bu ‘necip’ milletin. Biz isin orasindayiz zaten. Bir gram altin cikarmak icin af buyurun bu bok cukurunu kazmaya devam edecegiz. Realite budur azizim.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin