Kurucu aklı beklerken…

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Bütün Türkiye nefesini tutmuş kendi ifadesiyle ülkeyi çepeçevre saran bir suç örgütünün üyesi olan Sedat Peker’in sağlığı için, onun başına bir iş gelmemesi için dua ediyor.

Siyasetten, yargıdan ümidini kesmiş toplumsal muhalefet, Sedat Peker’in anlattıklarıyla fayların hareket etmesini ve bu zalim hırsız düzenin yıkılmasını umuyor.

Ancak bu çete yönetiminin yıkılması ülkede her şeyi değiştirip, ülkenin sağlıklı bir hale gelmesini sağlayabilir mi?

Bütün sorun AKP yönetiminde mi?

Siyaseti, medyası, yargısı, güvenlik güçleriyle tepeden tırnağa çamura batmış, her şeyiyle kokuşmuş, bir pislik denizine dönmüş bir sistemin, sadece iktidar değişikliğiyle düzelmesi, adam olması mümkün görünmüyor.

AKP gidecek mesela CHP gelecek ve her şey bir anda, hatta yavaş yavaş bile düzelecek gibi durmuyor. Bilakis bugün yaşadığımız hukuksuz hırsız düzeni, bir başka kılıfla devam edecek.

Bugünkü siyaset anlayışı temelden yıkılmadığı müddetçe AKP’nin yaşattığı sorunun benzerlerini yerine gelecek siyasi iktidar yaşatacaktır. Ülkeyi bu durumdan kurtaracak bir siyasi parti, bir siyasal anlayış yok maalesef. Sorunun en büyük sebebi ülkedeki siyaset anlayışında yatıyor. 

12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra AKP söz verdiği üzere demokratik bir anayasa çalışmalarına göstermelik de olsa başlamış başına da Cemil Çiçek getirilmişti. Cemil Çiçek anayasa çalışmaları sırasında Siyasi Etik Yasası Komisyonu kurulduğunu ve o komisyonun çalışmalarıyla iç tüzük ve siyasi etik yasası hazırladıklarını, 3-4 maddelik yasanın ‘bu yasa çıkartılırsa siyasette adam kalmaz’ denilerek reddedildiğini anlatıyor. Evet Türkiye’deki siyasetin tamamını özetleyen bir cümle bu. Siyasi etikten bahsedilirse hırsızlar siyaseti terk etmek zorunda kalır.

Sorun şu ki bu anlayış AKP ile sınırlı olmayan bir durum. Bugün AKP iktidarının yaptıkları CHP’nin ya da diğer siyasi partilerin durumunu görmemize engel olmasın.

Defalarca yazdım bir kere daha tekrar etmiş olayım, bugünkü 15 Temmuz hırsızlık ve zulüm rejiminin diğer ayağı da kesinlikle CHP’dir. Peker’in açıklamalarıyla iyice gün yüzüne çıkan devlet eliyle ülkenin çeteler arasında pay edilmesi konusunda CHP sözcüsü çıkıp konuşuyor: “Millete utanmadan haram kahve içirenlerden hesap sorulmalıdır.” Bu açıklama bugünkü ülkeyi anlaması bakımından CHP’nin de gerçek fotoğrafıdır. Bu sözler şuna benziyor, ülke korkunç bir depremle yerle bir olmuş CHP sözcüsü çıkıp, deprem nedeniyle elektriklerin olmaması derin donduruculardaki gıdaların bozulmasına neden olabilir diye açıklama yapıyor. Memleketten bu kadar sorumsuz, bu kadar umarsız, bu kadar kaygısız, bu kadar da densiz bir anlayışın diğer adıdır muhalefet.

Hangi parti olursa olsun Türkiye’de siyaset kamu imkanlarıyla zenginleşme üzerine kuruludur.

Çok sıradan bir örnek vereceğim, İstanbul Bakırköy’de bir aile dostumuz babadan kalma evi yıkıp yerine bir santim bile kaçak alanı olmayan, tamamen kanunlara ve yönetmeliğe uygun, 2,5 katlı bir ev yaptırmıştı. CHP’li Bakırköy Belediyesi, kanunlara ve yönetmeliğe göre tek bir sorunu olmayan eve, ruhsat vermek için 2015’in rakamlarıyla 100 bin dolar açıktan para istiyordu. Çankaya belediye başkanı Alper Taşdelen’in CHP’li partili yöneticileri için sizi bir türlü doyuramadım gitti diye isyan ettiğini hatırlayınız.

Sedat Peker’in bir kısmının fotoğrafını çektiği Türkiye, her yönüyle iflas etmiş bir ülkedir artık ve bugünkü siyasetle kurtulması da mümkün değildir.

Bir kurucu akla ihtiyaç duymaktadır.

Ülkenin bu hale gelmesine neden olan ‘siyasetin finansı’ meselesi bu ‘kurucu akıl’ tarafından çok katı kurallarla çözülmediği sürece, iktidarda hangi partinin olduğunun, hangi dünya görüşüyle yönetildiğinin bir önemi olmayacaktır. Çalmadaki hunharlık sandık desteğindeki güçle alakalı olacak, denetlenmeyeceği, hesap sorulamayacağı için bugünkü gibi bütün mekanizmaların çürümesi kaçınılmaz olacaktır.

Ankara’da öbeklenmiş müteahhit mafyasının rengi ve ideolojisinin olmadığını bilmeyen var mı? Kim iktidar olmaya yakınsa onun rengine bürünen ve her şart ve zeminde aynı kurulu tezgahla beslenen çeteler yönetim merkezlerinden temizlemedikçe kimin iktidar olduğu hiç fark etmeyecek.

Bugünkü iktidara muhaliflerin diliyle, Türk milletini tiye alan, aşağılayan, sürekli cehalet vurgusu yapan sözler ve tavırlar da sorunu büyütmekten başka hiçbir işe yaramıyor.

Etik değerler, ahlak, medeniyet öğretilebilir bir şeydir. Bu toplumu sürekli aşağılamak, aşağılayıcı ve alaycı bir tavır içine girmek yerine kararlılıkla ve yılmadan bu değerlerin bütün topluma öğretilmesine odaklanmak gerekir.

Türkiye’nin AKP iktidarından kurtulmaya değil, çok daha radikal bir tavra, ahlak ve erdemle donatılmış bir kurucu akla ihtiyacı vardır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin