YORUM | MAHMUT AKPINAR
Sinan Ateş cinayeti 2022’nin son günlerinde ülke gündemine ateş topu gibi düştü. Başkent’in göbeğinde, daha ziyade varlıklı insanların, üst düzey siyasetçilerin, bürokratların oturduğu Çukurambar semtinde, gündüz vakti eski ülkü ocakları başkanı olan bir akademisyen öldürüldü.
Siyasi kimliği bir yana, bir insanın, bir babanın öldürülmesi gündem olmalı, herkesi tedirgin etmeliydi. Başta iktidar, emniyet, Ankara valiliği olmak üzere olaya dair kamuoyunu aydınlatmalıydılar; ama yapmadılar. Yetkili bütün kurum ve kuruluşlar ilk iki gün sustu ve üç maymunu oynadılar. Devlet Bahçeli’den, parti yönetiminden açıklama, izah, yorum beklendi. Lakin “suskunluğumuz asaletimizdendir!” gibi absürt ifadeler dışında bir seda duyulmadı.
Başlarda bu elim cinayeti yeni bir kaos projesinin başlangıcı, Seçime yönelik korku atmosferi oluşturmanın ilk adımı olarak okuyanlar oldu ise de soruşturma derinleştikçe meselenin parti içi çatışma ve hesaplaşma olduğu anlaşılıyor. Cinayetin içinde MHP milletvekilleri, özel harekât polisleri, cinayetten aranan mahkumlar, suç örgütleri var. Zaman geçtikçe ve olaylar ortalığa saçıldıkça MHP genel merkezinin suskunluğu asalete değil, kendi dava arkadaşlarını susturmaya/imhaya yönelik suç şebekesi oluşturmaya evriliyor. Olayın, Bahçeli’ye diyet borcu olan Süleyman Soylu’ya bakan yönleri de var.
Ülkücü camianın sert tepki vermesi, Sinan Ateş’e sahip çıkması üzerine iktidarın AKP cenahı harekete geçti ve gözaltılar, bazı operasyonlar başladı. Ülkücülerin, sıradan MHP’lilerin yükselen öfkesi infial oluşturdu ve cinayetin sessiz geçiştirilmesine engel oldu. Kamuoyu olayı karanlık buldu ve cinayetin üzerine gidilmesini talep etti. MHP yönetimi eleştirileri savuşturmak için “FETÖ” söylemini geveledi ama kimseye inandırıcı gelmedi.
Devlet Bahçeli, MHP, parti organları, Ülkü Ocakları derin ve izahı yapılamaz bir sessizlik içinde iken ses ülkenin meşhur mafya babası Kürşat Yılmaz’dan geldi. Doğal olarak herkesin aklına “Kürşat Yılmaz MHP sözcülüğüne mi atandı?” sorusu geldi. Bahçeli tarafından özel yasayla, afla hapisten çıkarılan Kürşat Yılmaz belli ki Bahçeli namına partiyi sorgulayanlara ayar veriyor, liderine vefasını gösteriyordu. Anlaşılan o ki Kürşat Yılmaz’ın bir görevi de MHP üzerinde yoğunlaşan şüpheleri dağıtmak, başka adres göstermekti. Yılmaz, Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili şunları söyledi: “Ülkücü katili ülkücü olamaz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde general, bir zamanlar ülkü ocaklarında genel başkan olsalar da bu kurumlara sızmış FETÖ ajanlarıdır! Sinan Ateş FETÖ’cüyse, onun öldürülmesi kararını veren, bu ocak genel başkanı da olsa o derece FETÖ’cüdür. ..Türkiye’yi ateşe sürükleyen direkt CIA direktörüdür. Ben, bu oyunlara gelinmemesini açıklamamda izah ettim.
Sinan Ateş FETÖ’cü olabilir. Ama öldürme emrini veren kimse, o da bence FETÖ’cüdür.”
Açıklamanın parti yerine partinin kadrolu mafya babasından gelmesi olayı daha girift, MHP’yi daha şaibeli hale getirdi.
Devlet Bahçeli hapishanede ne kadar cani, katil, mafya üyesi, hırsız, adi suçlu varsa çıkartmakla yetinmedi makam odasında onlarla poz verdi. Alaattin Çakıcı gibi Kürşat Yılmaz da bunlardan birisiydi.
Kürşat Yılmaz’ın genel başkanına borcunu ödemek, vefasını göstermek için yaptığı bu çıkış sadece zorda kalan, açıklama bile yapamayan MHP genel merkezini korumaya yönelik değil. Kanaatimce ülkücü tabana gözdağı verme ve tehdit etme gibi bir amacı da var.
MHP; lideri yücelten, kült haline getirip olağanüstü sıfatlar yükleyen geleneğe ve geçmişe sahip. Alparslan Türkeş karizmasıyla bunu yapmayı başardı ancak Bahçeli’de öyle bir karizma, liderlik görünmüyor. O, liderliğini aynen Erdoğan gibi alternatifsizlik üzerine kurdu. Bir alternatif, güçlü bir kişilik çıktığında her iki lider de elimine etmeyi düşünüyor ve tedbirler alıyor. Merhum Sinan Ateş; MHP yönetimi için genç, donanımlı, gelecek vadeden bir siyasetçiydi. İddialara göre Bahçeli sonrasına dair bazı çalışmalar içindeydi. Bu nedenle de palazlanmadan ve tehlike arz etmeden bertarafı gerekiyordu. Katil zanlıları “öldürmek istemedik, sadece korku vermek istedik” dese de kafasına ve vücuduna sıkılması yok etmeye yönelik bir planlama olduğunu gösteriyor.
Sinan Ateş cinayeti, MHP’ye esaslı eleştirileri bulunan ülkücüleri ve partilileri öfkelendirdi ve MHP’nin erime sürecini hızlandırdı. Parti kendi evladının öldürülmesine sessiz kalsa ve yok saysa da partililer sessiz kalmadılar. Dahası cinayet konusunda doğrudan Devlet Bahçeli’yi ve MHP yönetimini suçluyorlar. İşte tam bu noktada Bahçeli, Kürşat Yılmaz’ı bir gözdağı, tehdit unsuru olarak ileriye sürdü. MHP sözcüsü gibi konuşan Kürşat Yılmaz başkasını değil, Bahçeli’ye öfkelenen MHP tabanını, ülkücüleri tehdit ediyor.
Bir Türk olarak söylüyorum MHP idaresi , HDP den daha tehlikeli daha bölücü bir eşkiya çetesidir ve derhal mafya, hırsız, hırsız sevici, HAIN idaricileri derhal tutuklanıp en agir cezalara carptirilmalidir.
Bahçeli gibi bir dönegin dün ve bügün söyledikleri siyah ile beyaz gibi biribirinden farklıdır.
Ülücülük gibi bir misyonu olan bir düsünce ve hareket, katiller sürüsünün elinden alınıp gercek ülkücülere verilmesinin zamani geldi