Küresel OHAL ve kapıdaki tehlike

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN 

Hayatımız film setine döndü.

Nereden ve nasıl tartışmalı bir virus kısa sürede dünyanın dört bir yanına yayıldı. Gizemli salgın nedeniyle şu ana kadar 180 bin kişi hastalandı, binlerce kişi hayatını kaybetti. Ölü sayısı her dakika artıyor. Ülkeler bir biri ardına olağanüstü hal ilan edip sınırlarını kapatmaya başladı. New York ve Paris gibi şehirlerde asker sokağa indi.

Bugün itibariyle ‘küresel OHAL’ yaşıyoruz dersek abartı olmayacak.

Gerçekten de dünya bir kaç gün içinde film setine döndü. Sokaklar boş, okullar, restoranlar, spor salonları, alışveriş merkezleri kapalı. Toplu taşıma durma noktasına geldi. Uçaklar havalimanlarının parkına çekiliyor. İnsanlar su ve temizlik malzemesi alabilmek için birbiriyle yarışıyor.

Silah satışları da patladı. Amerika’nın Batı yakasında sokağa çıkma yasağı ilan edildi ki bu yasağın tüm ülke geneline yayılması an meselesi. Kimse yarın neler olabileceğini kestiremiyor. Korkuç senaryolar da dolaşıyor.

ABD sıkı tedbirler uyguluyor ama resmi açıklamalar pek parlak değil. Ölü sayısının binlerle ifade edilmesi bekleniyor.

Açıkçası insanlık o kadar aciz bir halde ki, şu anda eve kapanıp kişisel tedbirlerini almanın ötesinde pek bir şey yapamıyor. Tabi ki tıbbi çalışmalar var ancak ne kadar sürede fayda getirecek kestirmek mümkün değil.

Olayın tıbbi boyutunun nereye evrileceğine dair projeksiyon yapmak zor fakat siyasi boyutuna ilişkin bir şeyler söylemek mümkün. Salgın otoriter-totaliter rejimleri güçlendirebilir. Süreç sınırların kapanacağı, otoriter rejimlerin daha baskıcı hale geleceği, bilginin otoriter rejimlerce daha çok istismar edileceği bir yönetim anlayışının yerleşmesi ile sonuçlanabilir.

Dünya da zaten populist rejimlerin yükselişte olduğu bir dönemi yaşıyoruz.

Amerikan başkanı Trump’ın demokratik süreçlere yaklaşımı herkesin malumu. Brezilya, Rusya, Türkiye, Macaristan, gibi ülkelerin durumu ortada. Otoriter-populist liderlerin bu tip salgınları bahane ederek mal ve hizmetlerin, insanların dolaşımına kısıtlama getirmesi giderek yaygınlaşabilir.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

En büyük risklerden birisi zaten giderek azalan şeffaflığın adım adım aşınması.

Baskıcı rejimler mevcut salgınlar ve yaşanabilecek muhtemelen tehditleri bahane ederek kişisel verileri elde etme, denetleme ve gözetleme çabalarını arttırmak isteyeceklerdir. Şöyle düşünelim; salgın hastalıktan korunma adı altında tüm biyometrik verilerimiz toplandı. Eğer ortada şeffaf bir yönetim yoksa bu verilerin nerede nasıl değerlendirildiğini bilme şansımız olmayacak.

Salgın geçtiğinde zaten depolanmış olan bu verilerin imha edileceğini nereden bileceğiz. Kişisel verilerin güvenliği ile sağlık dengesinin sağlanması kağıt üzerindeki kadar kolay olmayacaktır. Salgın hastalıklardan korunma yada mücadele bahanesiyle insanların tüm gizlilikleri ortadan kalkabilir.

Özetle salgın hastalıklar otoriter rejimlerin güçlenmesi gibi bir yan etki bırakabilir ki bu da en az virüsler kadar tehlikelidir.

ERDOĞAN’I FİDAN’IN SURİYE’YE GÖNDERDİĞİ SİLAHLAR İÇİN UYARDIM”

Başlıktaki ifade bir ‘AKP valisi’ne ait.

Washington DC merkezli Hudson Entitüsü’nün yakın zamanda yayınlanmış bir raporunda okudum.  George Mason Üniversitesi’nden Süleyman Özeren, Amerikan Üniversitesi’nden Suat Çubukçu ve Lakehead Üniversitesi’nden Matthew Bastuğ’un kapsamlı çalışması ‘Erdoğan Türkiye’sinin yaşadığı büyük dönüşümü bütün boyutlarıyla ele alıyor.

Raporu merak edenler -ki Türkiye üzerine kafa yoranlar için iyi bir kaynak olduğu kanaatindeyim- Hudson Enstitüsü’nün web sitesinden okuyabilirler.

Ben raporda özellikle dikkatimi çeken konuya geleceğim.

Dediğim gibi rapor hayli kapsamlı ve uzun. Ancak Suriye’de yaşanan içsavaş, yabancı savaşçıların olaya dahli ve Türkiye’nin takındığı tutuma dair bölümde daha önce başka yerde yayınlanmamış ‘birinci el’ bilgiler var. Raporda Erdoğan rejiminin dünyanın farklı bölgelerinden gelen savaçılara ‘kolaylık sağladığı’ somut verilerle anlatılıyor. Çalışmaya göre önceleri lojistik destek veren Türkiye daha sonra sahadaki cihatçı gruplara aktif destek vermeye başladı.

Saha çalışmalarından derleren verilerin yer aldığı raporda Türkiye’nin 60’dan fazla şehrinden 2 bin 200’den fazla Türk’ün İŞİD saflarında çatışmaya gittiği detayı var.

Hatta Türk vatandaşlarını ‘devşiren’ Türkiye merkezli yapılar isimleriyle tek tek anlatılıyor. Mesela Samanpazarı Grubu, Halis Bayuncuk Grubu, Kemal Yaşar Grubu, Murat Gezenler Grubu, Reyhanlı Grubu, Eyüp Baksi Grubu gibi. Bana hiç şaşırtıcı gelmeyen ayrıntı ise şu: Erdoğan yönetimi, El Kaide ve IŞID’e bağlı gruplara yönelik operasyon yapılmaması için güvenlik ve istihbarat birimlerine baskı yapmış.

Raporu hazırlayan ekibin saha çalışması sırasında birinci elden edindiği çok çarpıcı detaylar var. Mesela Suriye sınırındaki kritik bir ilin valisi MİT’in ‘yanlış insanlara silah ve mühimmat verdiğini’ anlatıyor. Ayrıca söz konusu vali bu durumun neden olabileceği riskleri dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’a bizzat anlatmış. Bir başka ifadeyle MİT’in silah dolu tırları iddia edildiği gibi Suriye’deki Türkmenlere gitmiyormuş. Bu durum yerel yöneticiler tarafından da biliniyor hatta konudan Erdoğan’da haberdar ediliyormuş.

Türkiye’de şaşırma duygumuzu kaybetmiş olabiliriz ama basettiğim olay sıradan bir durum değil.

Ülkenin istihbarat kurumu ‘yanlış kişilere’ (burada kastedilen yanlış kişilerin kim olduğu malum) silah ve mühimmat veriyor. Bu iş o kadar ayağa düşüyor ki devletin valisi durumu Erdoğan’a ulaştırıyor. Erdoğan’ın bu bilgiyi aldıktan sonra ne yaptığına dair bir bilgimiz yok. Ancak 2014’te ortaya dökülen MİT Tırları haberleri valinin şikayetini teyit ediyor.

Hatırlanacağı gibi Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde internete düşen bir ses kaydında MİT Başkanı Fidan’ın Suriye’ye iki bin tır silah ve mühimmat gönderdiğinden bahsediliyordu. Bu noktada soru şu; acaba o TIRların ne kadar ‘yanlış ellere’ gitti ? Onların bir kısmı daha sonra Türkiye’ye karşı veya Türkiye içinde kullanıldı mı?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin