YORUM | Dr. ERGÜN ÇAPAN
Bir önceki yazımızda ahirete giden insanlara bir vazife, vefa borcu ve hediye olarak borcunun ödenmesi, dua ve istiğfar edilmesi ve sadaka verilmesi üzerinde durmaya çalışmıştık. Bu yazımızda da Kur’an okuma ile devam edeceğiz.
Allah Resûlü (s.a.s.) ölen kimse için Yasin, İhlas, Fatiha, ve Tekasür surelerinin okunmasını tavsiye etmiştir.
a- Yasin Suresi
Yasin Sûresi, Kur’ân’nın kalbi mesabesindedir. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem);
اقْرَءُوا يس عَلَى مَوْتَاكُمْ
“Ölülerinize “Yasin” okuyun” buyurmuştur. (Ebu Davud, 3121; Nesaî, Sünen-i kübra, 10846; İbn-i Hibban, sahih, 3002; Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, 10816) hadiste geçen مَوْتَاكُمْ (ölüleriniz) kelimesi üç şekilde yorumlanmıştır. Birincisi; “ölüleriniz” ile kastedilen “ihtizar” yani ölüm öncesi sekerat halinde olanlardır. Zira şu hadiste geçen “meyyit” (Ölü) kelimesi de ölüm öncesini ifade etmektedir:
مَا مِنْ مَيِّتٍ يُقْرَأُ عِنْدَ رَأْسِهِ سُورَةُ ” يس ” إِلَّا هَوَّنَ اللَّهُ عَلَيْهِ
“Ölmek üzere olan bir kimsenin yanı başında Yasin Sûresi okunduğu zaman, şüphesiz ki Allah ona ölüm sekeratını kolaylaştırır.”(İbn-i Hacer, et-Telhîsu’l-habîr, 2/245; Aliyyü’l-Kâri, Mirkatu’l-mefatih, 5/336) Diğer bir rivayette
يس قَلْبُ الْقُرْآنِ، لَا يَقْرَؤُهَا عَبْدٌ يُرِيدُ الدَّارَ الْآخِرَةَ إِلَّا غَفَرَ اللَّهُ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
فَاقْرَءُوهَا عَلَى مَوْتَاكُمْ
“Yasin (suresi) Kur’an’ın kalbidir. Bir kul, sırf ahireti hedefleyerek Allah rızası için bu sureyi okursa, Allah onun geçmiş günahlarını mağfiret eder. Dolayısıyla ölülerinizin yanında yasin okuyun.” (Aliyyü’l-kâri, Mirkatu’l-mefatih, 3/119) Bu hadiste geçen “ölüleriniz” kelimesi, “ölmek üzere olanlar” şeklinde yorumlanmıştır. Bu itibarla alimlerin çoğu yasin suresinin vefat anında okunması görüşündedir. Bu surede “tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ve ubudiyet” gibi Kur’an’ın temel esasları vardır. Vefat etmek üzere olan insana bu sure ile dinin temel esaslarının hatırlatılması oldukça hikmetlidir. (Aliyyü’l-Kâri, mirkatü’l-mefatih, 3/1169) Nitekim vefat etmek üzere olan insana yasin suresi okumak mendup olarak kabul edilmiştir. (İbn-i Abidin, Haşiyetü reddi’l-muhtar, 2/207)
İkincisi: Bu hadiste geçen مَوْتَاكُمْ “ölüleriniz” ifadesi evinde veya bir başka yerde ölen veya kabirdeki kimseler manasınadır. Zira bu lafız, ölüleri kasdetmek için kullanılan bir kelimedir. Vefat etmek üzere olan hayattaki kimseleri içine alması ancak bir karineye bağlı olarak mecazen olabilir. (Ubeydullah b. Muhammed el-Mübarekfûrî, Mir’atü’l-mefatih şerhu mişkati’l-mesabih, 5/314; Aliyyü’l-Kâri, mirkatü’l-mefatih, 3/1169)
Bu yaklaşımı, hadis kriterleri açısından zayıf da olsa destekleyen rivayetler vardır:
مَنْ زَارَ قَبْرَ وَالِدَيْهِ أَوْ أَحَدِهِمَا فِي كُلِّ جُمُعَةٍ فَقَرَأَ عِنْدَهُمَا يس غُفِرَ لَهُ بِعَدَدِ كُلِّ حَرْفٍ مِنْهَا
“Kim anne ve babasının veya ikisinden birisinin kabrini her Cuma günü ziyaret eder ve onların yanında yasin (suresini) okursa surenin her bir harfi sayısınca mağfiret olunur.” (Sehavî, el-Ecvibetü’l-Marziyye, 1/171; Ali el-Müttaki, Kenzü’l-ummal, 45487)
مَنْ دَخَلَ الْمَقَابِرَ فَقَرَأَ سُورَةَ يس خَفَّفَ اللَّهُ عَنْهُمْ، وَكَانَ لَهُ بِعَدَدِ مَنْ فِيهَا حَسَنَاتٌ
“Kim kabristana girer ve yasin suresini okursa Allah vefat edenlerin yüklerinden hafifletir. Ve okuyana da oradaki ölü sayısınca hasenat verilir.” (Aliyyü’l-Kâri, 3/1228)
Bu rivayetlerin zayıf olması, onların göz ardı edilmesini gerektirmez. Zira İslam alimlerine göre amellerin fazileti ilgili zayıf hadislerle de amel edilebilir.
Üçüncüsü: Her iki görüşü de cem ederek hadisin hem ölmeden önce sekerat halinde iken hem de vefat ettikten sonra okunabileceği yaklaşımıdır. (Alauddin es-Salihî el-Hanbelî, et-Tahbir şerhu’t-tahrir, 5/2409; Aynî, Umdetü’l-Kâri, 13/63; İbn-i Müflih, Usul-I fıkıh, 2/815)
Üçüncü görüşün tercih edilerek yasin suresi hem vefat öncesi hem de vefat sonrası okunabilir. Zaten öteden beri de müslümanlar arasındaki teamül de bu istikamettedir.
b- İhlas suresi
Peygamber Efendimiz, ölen insanın ardından ihlas suresini okumayı tavsiye etmiştir. من مر على المقابر فقرأ فيها {قل هو الله أحد} إحدى عشرة مرة ثم وهب أجره الأموات أعطى من الأجر بعدد الأموات
“Kim kabirlere uğrar ve on bir kere ihlas suresini okur ve sevabını ölülere bağışlarsa kendisine vefat edenler sayısınca sevap verilir.”
Ebu Muhammed es-Semerkandî Fadail’inde bu rivayetin Hz. Ali’den merfu olarak nakledildiği ifade edilmektedir. (Suyutî, Şerhu’s-sudur bihâli’l-mevta ve’l-kubur, s. 311; Aliyyü’l-Kâri, Mirkatü’l-mefatih, 3/1228)
c- Fatiha, Muavvizeteyn ve Tekâsür Sureleri
Peygamber Efendimiz, kabir ziyaretinde Fatiha, İhlas ve Tekâsür surelerinin okunmasını tavsiye etmiştir:
«مَنْ دَخَلَ الْمَقَابِرَ ثُمَّ قَرَأَ فَاتِحَةَ الْكِتَابِ وَقُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ، وَأَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ. ثُمَّ قَالَ: إِنِّي جَعَلْتُ ثَوَابَ مَا قَرَأْتُ مِنْ كَلَامِكَ لِأَهْلِ الْمَقَابِرِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ، كَانُوا شُفَعَاءَ لَهُ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى»
“Kim kabristana girer ve fatiha, ihlas, ve tekasür surelerini okur sonra da “Allah’ım kelamından okuduklarımın sevabını kabristandaki erkek ve bayan müminlere bağışlıyorum derse sevabını bağışladığı bu insanlar Allah nezdinde onun şefaatçileri olurlar.” (Suyutî, Şerhu’s-sudur bihâli’l-mevta ve’l-kubur, s. 311; Aliyyü’l-Kâri, Mirkatü’l-mefatih, 3/1228)
Yine konu ile ilgili Ahmet b. Hanbel’den, “Kabirlere girdiğinizde fatiha, muavvizeteyn ve ihlas surelerini okuyup sevabını vefat edenlere bağışlayın, sizin gönderdikleriniz onlara ulaşır.” dediği rivayet edilmektedir.(Aliyyü’l-kari, mirkat, 3/1228)
Vefat eden insanlara ihlas, fatiha, tekâsür surelerini okuma ile ilgili rivayetler zayıf bile olsa, bunların tamamı göz önünde bulundurulduğunda, ölen insanlar için Kur’an okumanın bir aslının olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim müslümanlar dünden bugüne her yerleşim yerinde vefat edenler için bir araya gelerek Kur’an okumuşlar, hiç kimse de bunu yadırgamamamıştır ki, bu durum da bu konuda bir görüş birliği olduğunu göstermektedir. bir icma olduğu manasına gelir. (Mübarekfûri, Tuhfetü’l-ahvezî, 3/275)
İmam A’zam kabirlerde Kur’an okumasını mekruh görmekle beraber, İmam Muhammed bunun caiz olduğu kanaatindedir. Diğer mezhep görüşleri de bu istikamettedir. Dolayısıyla cevaz hükmünü veren alimlerin görüşleriyle amel edilerek kabirlerde Kur’an okunmasının herhangi bir sakıncası yoktur. (İbn-i Abidin, 1/605)
Kabir ziyaretinde bulunan bir kimse Fatiha, Bakara suresinin ilk beş ayeti ve amenerrasulü, yasin, tebareke, tekâsür surelerinden okuyabildiklerini okuyup, sonra “Allahım okuduklarımın sevabını falana veya falanlara ulaştır. “diye dua edebilir. (İbn-i Abidin, 1/605)
Okunan Kur’an’ın sevabının ölenlere bağışlanması ile ilgili hadislerin yanında, geçmişten günümüze her asırda müslümanlar bir araya gelerek Kur’an okumakta ve okuduklarının sevabını da ölülere hediye etmektedirler. Dünden bugüne dini değerlerine bağlı hemen her mezhepten insanın uygulaması bu şekildedir. Bunu da kimse inkar etmemektedir. Bu da bu konuda bir icma olduğunu gösterir. (Aynî, el-Binâye fi şerhi’l-hidaye, 4/467)
d- Bakara Suresinin İlk Beş Ve Sondan İkinci Ayeti
Abdullah b. Ömer’den gelen mevkuf bir rivayete göre Peygamber Efendimiz, ölen kimsenin kabrinin başında Bakara suresinin girişi, “müflihun”a kadar (ilk beş ayet) ayaklarının yanında da aynı surenin son kısmının (Amenerresulü) okunmasını tavsiye etmiştir. (Taberanî, Mu’cemu’l-kebîr, 13613; Beyhakî, Şuabu’l-iman, 8854)
e- Hatim Okumak
Mevcut kaynaklarımızda Peygamber Efendimiz’den ölen insanın ardından hatim okuma ile ilgili bize ulaşan bir rivayet bulunmamaktadır. Bununla birlikte, bir insanın kıldığı namazın, tuttuğu orucun, okuduğu Kur’an’ın sevabını bir başkasına bağışlaması genel olarak ulemanın kabul ettiği bir husustur. Bu itibarla hatim okuyup vefat edenlere bağışlamak da dinin ruhuna uygundur. Dünden bugüne Müslümanların, vefat eden insanlara hatim okumaları da bir teamül olarak devam edegelmektedir. Nitekim İmam Nevevî, Şafii mezhebine göre ölen insanın defnedilmesinden sonra yanında Kur’an okunmasının müstehap olduğunu hatim yapmanın ise daha faziletli olduğunu nakletmektedir. (Münavi, Feyzu’l-kadir, 5/151)
Okunan Kur’an’ların, indirilen hatimlerin sevabı vefat edenlere ulaşır. Hanefi ve Hanbeli Mezhebine göre ölü için Kur’an okuyup sevabını bağışlamak caizdir. Ahmet b. Hanbel, ölü için yapılan her hayırlı şeyin sevabının ona ulaşacağını söylemiştir.
Okunan Kur’an’ın sevabı, müteahhirun Şafii fakihlerine göre de ölüye ulaşır. Bu hususta yapılması tercih edilen, okuma işi bittikten sonra şu şekilde dua etmektir: “Allahım okumuş olduğumuz Kur’an’ın sevabını falana ulaştır” (Aliyyü’l-kâri, Mirkatü’l-mefatih, 3/1229) Müteahhirin Maliki mezhebi imamlarına göre de ölen insanın ardından Kur’an okuyup, evradu ezkar okumakta ve sevabını da ölene bağışlamakta bir mahzur yoktur. Bununla sevap ölen kimseye ulaşmış olur. (Zuhaylî, el-Fıkhu’l-islamî ve edilletuhu, 2/599)
Allah Resulü döneminden günümüze kadar müslümanlar kabirleri ziyaret etmiş, oralarda Kur’an okumuş, namaz kılmış, oruç tutmuş, sadaka vermiş ve bunların sevabını da ölülere bağışlamışlardır. Sevabı onlara bağışlamak, bir istihkak olmayıp Allah’ın bir lütfudur.(Kâsânî, Bedaiu’s-Sanai, 2/212)
Maliki mezhebine göre her ne kadar mütekaddimun fakihler ölüye Kur’an okumanın mekruh olduğunu ve sevabının ulaşmayacağını söyleseler de, ilgili mezhebin Müteahhirun ulemasına göre ölüye Kur’an okuyup, sevabını ona bağışlamada bir mahzur yoktur. Böyle yapan kimse sevap kazanır. (Ahmet ed-Desukî, Haşiyetü’d-Desukî ala’ş-şerhi’l-kebîr, 1/423)
Ahirete göç etmiş yakınlarımıza, akrabalarımıza, dostlarımıza, hak ve hukukumuz olan insanlara Peygamber Efendimiz’in okunmasını tavsiye ettiği sureleri okuyarak, hatim indirerek sevabını bağışlamak hemen hemen her müslümanın onlar adına ahirete gönderebileceği bir hediye olsa gerektir.
Bu konuya “Yapılan İbadetlerin Sevabını Bağışlamak” ve “Yerine Getiremediği Ibadetlerin Kazası” konularıyla bir sonraki yazımızda devam edeceğiz.