Kupa kime yakışır; Yamal’a mı Bellingham’a mı?  

NECİP F. BAHADIR | YORUM

Bugün ağır gündeme ara verip futbol üzerine yazmak istiyorum. Malum, ‘Futbol asla sadece futbol değildir’…  Ne diyor ünlü düşünür Albert Camus; “Ahlaka dair bildiğim ne varsa futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.”

Cezayir’de doğan Camus, meğer futbol oynamış. İyi de kaleciymiş. Bir sözüne daha rastladım; “Dünyaya bir daha gelseydim ve tercih şansım olsaydı, yazarlık ve futbolculuk arasından ikincisini seçerdim.”

Bilmem Avrupa Şampiyonası maçlarını izliyor musunuz? Yaklaşık bir ay önce başlayan turnuvanın sonuna gelindi. Pazar akşamı oynanacak final karşılaşmasında kupa sahibini bulacak. Ya Lamine Yamal’ın İspanyası ya da Jude Bellingham’ın İngilteresi mutlu sona ulaşacak. Futbolseverleri finalin heyecanı sardı.

Futbol ilgim olduğu için turnuvaların hemen hepsini yakından takip ettim. Hele Türkiye’nin katıldığı şampiyonlarda büyük heyacan yaşadım. 2008’de Milli Takım Avrupa’da yarı final gördü. 2002 Dünya üçüncülüğünü hatırlatmaya gerek yoktur sanırım. Tüm zamanların en erken golünü Hakan Şükür attı. Şükür’e ait rekor kırılamadı. Bundan sonra kırılması da güç.

Türkiye Avrupa Şampiyonası’na renk katan ülkelerden biri oldu. Çeyrek finale kadar yükseldi. İlk 8 takım arasına girdi. Başarı mı bu? Pek değil. Ama başarısızlık da değil. İtalya’nın, Hırvatistan’ın daha erken havlu attığı turnuvada çeyrek finali görmek bazılarını tatmin etti. Skandalların adamı TFF Başkanı Mehmek Büyükekşi koltuğunu çeyrek finale borçlu.

İspanya’nın 17 yaşındaki yıldızı Lamine Yamal, babaannesiyle görülüyor.

Büyükekşi’nin bileti çoktan kesilmişti. Milli Takım’ın gelecek için umut vaat etmesi ve kısmi başarısı Federasyon Başkanı’na yaradı. Perşembe günü seçim var. Adı seçim… Erdoğan’ın işaret ettiği aday sandıktan çıkar. Seçim falan göstermelik. Servet Yardımcı en güçlü adaydı. Tehid edildi, adaylığını geri çekmek zorunda kaldı. Şimdi meydan, Erdoğan’dan vizeyi alan Büyükekşi’nin.

Milli Takım çok daha başarılı olabilirdi. Hollanda’ya pisi pisine yenildi. 70. dakikaya kadar önde götürdüğü karşılaşmada 5 dakika içinde 2 gol yedi. Tam bir şanssızlıktı. Ayyıldızlı oyuncular sonrasında ele geçen fırsatları tepti, kolay pozisyonları harcadı. Eğer kenar yönetimi daha dikkatli olsaydı, oyunu iyi okuyabilse ve buna göre oyuncu değişikliği yapsaydı, final bile mümkündü.

Tabii Erdoğan’ın eşi ve oğluyla tribünde, Merih Demiral’ın sahada işi ‘siyasi şova’ dönüştürmesi 80 milyonun kalbini kırdı. ‘Erdoğan’ın uğursuzluğu’ bilinmesine rağmen çeyrek final maçına gitmesi Türkiye adına bahtsızlık oldu. DP Milletvekili Cemal Enginyurt adeta yalvardı; “Lütfen maça gitme…” diye. Ama dinlemedi. Uğursuzluğu maça yansıdı. Yoksa Milli Takım bulduğu pozisyonları gole çevirirdi.

2024 Avrupa Şampiyonası bugüne kadar izlediğim en iyi turnuvalardan biri oldu. Hatta birincisi oldu. Hemen her maçın bir hikayesi var. Atılan son dakika golleri, sürpriz sonuçları, bir yanda 40 aşan futbolcular, diğer yanda daha 17 yaşına bile basmamış genç yetenekler ve müthiş kurtarış yapan kaleciler. Avusturya karşısında Mert Günok’un son saniyede topu çelmesi dünya futbol tarihine geçti. Mert üzerinden bile bir hikaye yazılabilir. İki gol atan Merih’in ‘Bozkurt’ işaretli politik şovu ise pahalıya mal oldu.

Turnuvada en çok dikkat çeken unsurlardan biri Müslüman futbolculardı. Hangi birisini sayayım. En iyisi İspanya’nın genç yıldızı Lamine Yamal’dan başlamak… Dikkatimi çeken bir oyuncuydu. Müslüman olduğu sonradan öğrendim. Babası Faslı, annesi ise Ekvator Gine’sinden… Barcelona doğumlu. Adı, Cemal olmalı… Final maçı doğum gününe rastladı. 16 yaşını bitirdi, 17’ye bastı. Daha çocuk ama özellikle Fransa’ya attığı gol belki de ‘turnuvanın golü’ seçilecek.

Müslüman futbolcuların hepsini anlatmak yazı sınırlarını aşar. Fransız Milli Takım’ın değişmez oyuncusu Saliba, yine İsviçre’den Muhammed Zeki Amduni… Almanya’nın genç oyuncusu Musiala. Ve defansın belkemiği Rudiger. Maça çıkarken ellerini açarak dua ettiğini gördüm, Google’da araştırdım. Müslümanmış meğer Rudiger… Şu sözler onun; “Müslümanım, maçlardan önce dua etmeyi seviyorum…” İsviçre’nin Balkan kökenli oyuncuları… Başta Şakiri. Az süre aldı ama yine golünü attı. Son 6 turnuvada gol atan oyuncu oldu.

Portekiz’in yıldızı Rohaldo’nun ‘veda turnuvası’ olacağını sanıyordum. Maçlarda çok etkisiz kaldı. Ancak penaltıdan gol bulabildi. O eski halinden eser yoktu. Buna rağmen iki yıl sonra oynanacak dünya kupasında da yer almak istediği yönünde haberler aldım. Futbolcu zamanında bırakmasını bilmeli. Toni Kross gibi. Kross istese üç dört yıl daha oynar. Ama zirvede bırakmayı yeğledi. İnadı Ronaldo’yu maskaraya çevirebilir.

Gelelim finale… Yamal’ın İspanya’sı kupaya daha yakın. Turnuvada en gözü dolduran futbolu oynadı. Almanya gibi, Fransa gibi devleri eleyerek finale yükseldi. Penaltılarla falan değil iki takımı da 2-1’lik skorla saf dışı bıraktı. Futbol olarak kupayı hak ettiği düşünülebilir. Bir çok kişi gibi benim de gönlüm İsyanya’ya kaydı. Nedeni belli… Gazze konusunda Avrupa’da en onurlu politikayı İspanya izledi. Filistin’i tanıdı. Ayrıca 17’lik Yamal’ın ellerine yakışmaz mı kupa? Ben kupayı Yamal’ın ellerinde görmek istiyorum.

Bellingham’a da haksızlık etmeyeyim. İngiltere turnuvanın en tutuk ve pasif futbolunu oynadı. Slovenya ile berabere kaldı. Slovakya karşısında elenmekten son anda kurtuldu. İngiltere’yi umutların tükendiği anda ipten alan Bellingham’dı. Çok estetik ve şık bir gol attı. Golün güzelliği kadar kıymeti de önemliydi. Eğer o gol olmasaydı İngiltere turnuvaya veda edecekti. Bellingham Real Madrid’de harika bir sezon geçirdi ve şu an dünyanın en iyi oyuncularından biri. Şüphesiz kupa onun elinde de iğreti durmaz. Ama yine de ben ‘Yamal’ diyorum.

Can sıkıcı ağır siyaset gündemine kısa bir ara vererek final maçını izlemenizi öneririm. Bu turnuva kolay kolay unutulmayacak. Finalin heyecanlı, keyifli ve renkli geçeceğine eminim. ‘Yamal’ diye 17’lik bir efsanenin doğuşuna şahitlik edin. Bu çocuk adından çok sık söz ettirecek. Maçı sadece ‘futbol’ olarak değil ‘siyasi’ nedenlerle de seyredebilirsiniz. Müslüman bir çocuk ve Filistin aşkına İspanya’ya ‘oley’ çekmek fena olmaz.

Hasan Cücük usta, sen ne dersin bu hususta?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin