YORUM | HASAN CÜCÜK
Dünya Kupası tarihinin en tartışmaları organizasyonlarından biri Katar’da yapıldı. Parayla ‘turnuvayı satın alan’ Katar, stadyumlar ve ulaşım için 300 milyar dolar harcadı. Arjantin’in şampiyonluğuyla kupa defteri kapandı, spot ışıkları Katar’ın üzerinden çekildi. Kupanın bitmesiyle birlikte Katar’da çalışan göçmen işçilerin yaşadıkları da gündemden düştü. Son araştırmalar, zaten zor şartlarda çalışan göçmenlerin durumunun kupa sonrası daha da kötüleştiğini gösteriyor.
Katar’ın 22. Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacağının açıklanmasıyla birlikte, gözler futbol haritasında hiçbir ağırlığı olmayan bu Körfez ülkesine çevrilmişti. İlk kez bir Müslüman ülke turnuvaya ev sahipliği yapacaktı. Eleştirilerin odak noktası, Katar’ın insan hakları ve özgürlükler karnesi olmuştu. Emir’in iki dudağı arasında yönetilen Katar’ın şaşalı ışıklarının dışında kalan karanlık bölgelerde derin insan hakları ihlalleri vardı. Kupa için inşa edilen stat ve metrolarda çalışan göçmen işçiler, tüm sendikal haklardan yoksundu. Kişi başına gelirde zirvede yer alan Katar’da konu göçmen işçiler olduğunda birkaç yüzlerle ifade edilen maaşlar ödeniyordu.
Katar’da çalışan göçmen işçiler 3 sınıfa ayrılıyor. En alt sınıf Nepal ve Sri Lanka’dan gelenler, orta sınıfı Pakistanlılar ve Hintliler, üst sınıfı da diğer Arap ülkelerinden gelenler oluşturuyor. Stat ve metro inşaatlarında çalışan işçilerin büyük bölümü Nepal ve Sri Lankalılar. Bunun sebebi, “en az ücretle” ve günlük 14-16 saat arasında çalışmayı kabul etmeleri. Dünyanın en zengin ülkelerinden Katar’da göçmen işçilerin aylık maaşı 350 dolar civarında fakat çoğu bunun yarısına yakınını alabiliyordu. Devasa statlar ve binalar, “modern köle” olan bu insanların alın teriyle yükseldi.
Uluslararası işçi örgütlerine göre, stat, metro ve otoyol inşaatlarında 5 bine yakın göçmen işçi hayatını kaybetti. Katarlı yetkililer bu rakamı uzun süre inkar etti. Hatta hiç can kaybı olmadığını yalanını ısrarla söylediler. Kupa öncesi baskıların artmasıyla 3’ü inşaatlarda olmak üzere 50 işçinin hayatını kaybettiğini kabul ettiler. Aradaki uçurumu umursamadılar bile. Ancak gelen baskı sonucu göçmen işçilerin çalışma saatlerinde ve ücretlerinde iyileştirmeye gittiler. Dünya Kupası’nın bitip, stat ışıklarının kapanmasıyla göçmen işçiler gündemden hızla düştü. Dikkatlerin dağılmasıyla Katar yeniden eski günlerine dönüp, göçmenlere ‘modern köle’ muamelesine devam etti.
FIFA’nın Ruanda’da gerçekleşen 73. Kongresi öncesi bir araya gelen 8 küresel sendika federasyonundan oluşan bir koalisyon, Katar’ı “haydut işverenler” olarak tanımlayıp “uygulama eksikliği ve hak ihlallerinin cezasız kalacağına dair artan güven nedeniyle cesaretlendirildiği” tespitini yaptı. Sendikalar, FIFA’nın Ruanda’da gerçekleşen 73. kongresinin arifesinde yaptıkları açıklamada, “Dünya Kupası’nın insana yakışır iş mirası ve Katar’daki çalışma reformlarının sürdürülebilirliği konusunda ciddi endişelerini” dile getirdiler.
Uluslararası sendika BWI’nın Danimarka temsilciliğini yapan Gunde Odgaard, önemli bir detaya dikkat çekti; “Dünya Kupası sonrası Katarlı yetkililerle iletişime geçme teşebbüslerimiz sonuçsuz kaldı.” Katar Emiri’nin Türkiye’deki yakın dostunun ifadesiyle “Atı alan Üsküdar’ı geçti.” Yani turnuva bitti. Cilaların dökülmesi Katar yönetiminin hiç umurunda değil. Odgaard, Katar’ın göçmen işçiler için çok tehlikeli bir yer olduğuna dikkat çekip, sendika üyelerini geri çekmeye başladıklarını ifade ediyor. Ancak Asya’dan gelen fakir işçiler elleri mahkum, zor şartlarda çalışmayı kabul etmek zorunda kalıyor.
Katar turnuva öncesi göçmen işçilerin durumunda iyileştirme sözü verip reformlar yapmıştı. Odgaard, bunun sadece kâğıt üzerinde kaldığını ifade ediyor. Sendikaları kızdıran bir başka gelişme ise FIFA’nın Katar’ın ev sahipliğinde gerçekleşen 22. Dünya Kupası’nı ‘Bugüne kadar yapılan en iyi turnuva’ olarak tanımlaması.
Gunde Odgaard, ‘’Danimarka’da herhangi bir şeyi değiştirmek daha zor. Burada 90 kişinin aynı fikirde olması gerekirken, Katar’da bir şeyleri değiştirebilecek sadece bir kişi var.’’ deyip Emir’i işaret ediyor. Yanıldığı nokta ise bu düzeni inşa eden kişinin Emir olduğu. Kısacası Dünya Kupası’nın bitmesiyle Katar alacağını çoktan aldı. Göçmen işçiler umurlarında bile değil. 250 bin nüfuslu ülkede 2 milyon göçmen işçi bulunuyor. Onlar sadece rakamlardan ibaret olarak görülüyor. 5 bin kişinin inşaatlarda ölmesi bile vicdanlarını harekete geçirmedi. Böyle gelmiş böyle gitmeye devam edecek.
Ses tonları ne kadar da birbirine benziyor:
Türkiye’deki “Hapishanedekiler siyasi tutuklu ya da gazeteci değil; hepsi terörist, terörist” derken,
Katar’daki “5000 işçi ölmedi; 50 işçi öldü. Ölenlerin 4950’si, işçi değil; yabancı işçi, yabancı işçi” diyor…