Korona günlerinde dayanışma

YORUM | Doç. Dr. MAHMUT AKPINAR

Türkiye’de devleti ele geçirmiş ve kötüye kullanan kişiler/kesimler iktidarın bütün aygıtlarını, propaganda araçlarını kullanarak kendine muhalif olan, ses çıkaran herkesi karalıyor, itibarsızlaştırıyor, hapislere tıkıyor.

Kişisel kin ve intikam işin içine girdiği için Erdoğan ve avaneleri Hizmet Hareketi’yle ilgili kimseleri ezmenin dışında ayrıca insandışılaştırıyor (dehumanization) ve şeytanlaştırıyor (demonization). 17/25’e kadar toplum ortalamasının üzerinde eğitime, toplum ortalamasının çok altında suç oranlarına sahip bu kitle planlı ve amaçlı bir şekilde şeytanlaştırıldı, insan dışı bir varlık gibi (ur-virüs) sunulmaya başlandı. Aradan 7-8 yıl geçmesine rağmen bu kirli kampanya hız kesmeden devam ediyor. Hizmet mensupları toplumun geri kalanına hala hedef yapılıyor. Korona nedeniyle yapılan infaz düzenlemesinde hırsızlar, katiller bile salınırken, onlar “terörist” sınıfına sokularak hapiste ölüme terkedilmek isteniyor. Hapiste olmayanlar ise topluma “canavar” gibi sunuluyor. Kendilerine asgari insani ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri yaşama alanı bırakılmıyor.

Genocide Watch (Soykırım Gözlem Örgütü) başkanı Gregory H. Stanton’un, 1996’da hazırladığı “Soykırımın 8 Aşaması” isimli rapora göre bu yapılanlar soykırımın ilk üç aşamasını oluşturuyor:

Sınıflandırma: Soykırıma maruz kalacakları “biz ve onlar” diye kategorilere ayırma, toplumdan dışlama. 

Sembolleştirme: Sınıflandırılan insanları olumsuz kavramlarla damgalama, yaftalama “FETÖ”, “Paralel”. 

İnsan-dışılaştırma: Bu kesimin insani özellikler taşımadığını, “insan dışı aşağılık varlıklar”, “canavarlar”, “iğrenç hayvanlar”, “virüsler”, “hastalıklı yapılar” vb olduğunu ifade ederek, bahsi geçen kesimi diğer insanlara ve kamu görevlilerine açık hedef haline getirme. Toplumu onlara karşı işlenecek suçlara, saldırılara, gasplara, taciz ve tecavüzlere cesaretlendirmek.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

15 Temmuz’dan sonra bir tarikatın önde geleni meydanlarda: “bunların malları size ganimettir, karıları helaldir” demişti. Sanırım şu sıralar bu laflarının hesabını veriyordur. Birisi çıkıp “ağaç kökü yesinler!”, başka birisi: “bunlara su bile yok!” demişti. Bizzat Erdoğan: “ininize gireceğiz, ininize!” demişti. İnsandışılaştırma, aşağılık varlık adlarıyla anma toplumun geri kalanına hedef yapma soykırımın en önemli adımıdır. Çünkü bir kesimi imha ile sonuçlanan süreç bu adımlarla toplumda meşrulaştırılmaktadır.

Erdoğan sadece Hizmet mensuplarını insandışılaştırmakla kalmadı. Alevilerden Kürtlere sol kesimlere kadar kendine muhalif her kitleye, aynı yoğunlukta olmasa da karalama kampanyaları yürüttü. Fişlemelere dayalı KHK’larla pek çok insan işinden oldu, malına-mülküne, banka hesaplarına el kondu ve adeta açlığa mahkum edildi. Bir hakimin sıvacı, bir polisin çoban, bir öğretmenin seyyar satıcı olarak rızkını temin ettiği tablolar artık sıradanlaşmıştı ki dünyada Korona vakası çıktı.

Güç bela ayakta durmaya çalışan, toplumun dışladığı, iktidarın ötekileştirip hedef yaptığı bu insanlar şu günlerde çok daha zor bir sürece girdi. Artık pazara çıkıp sebze de satamayacak, gündelikçi, amele olarak bir işe gidemeyecekler. Bir sosyal güvenceleri, birikimleri olmadığı için evde kalıp hazırı tüketme gibi lüksleri de yok! Korona vakası toplumun alt gelir grubunda bulunan tüm insanları vurdu, ama en çok da şeytanlaştırılan, insan dışılaştırılan KHK’lıları vurdu. Bu nedenle az imkanı olanlar sağına soluna bakıp aç ve açıkta olanları gözetmeli. “İnsancıklar ne durumda?” diye etrafına bakmalı, zaten en dipte yaşayan bu insanların asgari ihtiyaçlarını karşılamak, onlara el uzatmak için harekete geçmeliler. Hz. Peygamber: “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyor. Komşulukta Müslüman, Hristiyan Türk, Kürt, Alevi, Sünni, falan partili, filan takımdan gibi ayrım yapmıyor. Bir mahallede eğer bir bebek aç uyumak zorunda kalıyorsa, bir aile evine ekmek bulamıyorsa onun vebali tüm mahallenin, belki tüm kentin üzerinedir.

Keza zulüm düzeninden yurt dışına kaçabilmiş olanlar da bir dayanışma, yardımlaşma içinde olmak zorundalar. Münhasıran sosyal devlet olmayan ülkelerde yaşayan ve hayatını günlük çalışmayla idame ettirenler (Uber-lift yapan, inşaat vb işlerde çalışanlar) bu süreçte ciddi sıkıntı yaşıyor olabilir. Kendimizi evimize kapatıp sosyal platformalardan dersler yapmak, sohbetler düzenlemek üzerimizden sorumluluğu kaldırmayabilir. Beldemizde, çevremizde aç açıkta, zor durumda kimler var bakmalı ve imkanları, hayatı onlarla paylaşmalıyız. Maddi zorluklar yanında psikolojik problemler yaşayanları, yalnızlık çekenleri, dost bir sese, bir nefese hasret kalanları da unutmayıp aramayı, sormayı ihmal etmemeliyiz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. KORONAVİRUS VE HİZMET HAREKETİ…..

    Bazan Allah bir şeyle çok şeyi yapıyor. Koronavirüsü ile hem Süriye`deki zülmün, hem Çin`deki zülmün hemde Türkiye`deki zülmün bitmesi için insanlara bir ceza olarak göndermiş olabilir.
    Biyolojik silah olarak insanlar da yapmış olsalar, gene Allah`ın dilemesi ile oluyor.
    Çok açık bir şekilde bu virüs ile Türkiye`deki zülmün beli kırılıyor. Dahada kırılacak inşallah.
    Bunca zülmün bir bedeli olmalıydı.
    Bu da koronavirüsü olabılır.
    Ben şahsen cezaevlerındeki ve dışarıdaki mazlumların bu konuda korktuklarına inanmıyorum. Hatta bu virüs Allah`ın bir askeri gibi yardıma geldiğine inanıyorum.
    Bu arada masumlarda zarar görüyor, ama inşallah Allah`ın hikmetine mazhar olmalarından, geniş merhametinden hissedar olacaklardır.
    Zamanında hizmet hareketinin içinde olupta içine girmemizi engelleyen insanlar, maalesef soykırım döneminde zalimin tarafında yer aldılar. Onlara yardım için gittiğimde baktım kendileri zülmü alkışlıyorlar.
    Allahın rızası dairesindeki her mazlumu, masumu mutlak bir şekilde destekleyeceğiz ve destekliyorum. Bunun için zalimin zülmünden korkmayız.
    Zalimin zülmü varsa, mazlumunda Allahı var…
    Koronavirus nasılda titretiyor o zalim münafıkları…. Gçrüyoruz.

  2. hocam şuan tr deyim.mahkemem devam ediyor. bir mesai arkadaşımız iki çocuk annesi bayan öğretmene gözaltı sürecinde tecavüz edildiğini duyduk.eşine bile hala söyleyemedi. adam kocandan ayrıl sana ev açayım demiş. ben artık psikolojik olarak zor durumdayım bu tür şeyleri duyunca. son patreondaki yazınızdanda cesaret alarak acaba bu tür şeyler iletimiyor mu. okadıncık ne yapacak kalanömründe

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin