YORUM | SEVGİ AKARÇEŞME
Türkiye’ye kırgın ve kızgın olduğum için Türkçe bir şeyler yazmama kararımı ‘Korona Ameriga’nın oyunu’ teorilerini gördükten sonra bir seferlik bozmaya karar verdim.
Bu pespayelik devrine yakışır bir profesörün Akit TV’de LDP eski başkanı Cem Toker’le kahvehanedeymiş gibi tartışırken virüsü Amerika’nın işi ilan etmesi müptezellik tarihine geçen ekran görüntülerinden biriydi.
Gerçekte kitleleri bu saçmalıklarla zehirlemeseler gülüp geçerdim, ama aklı başında bildiğim bir öğretmen tanıdığımdan da ‘virüs ABD’nin Çin’e ve Avrupa’ya karşı savaşı’ konulu ortaya karışık video gelince dayanamayıp bu konuda bir kaç satır karalayayım dedim.
Virüs nedeniyle ev hapsini yaşayıp en azından hapisteki tutsaklarla azıcık da olsa empati yapabildiğimiz şu günlerde aslında dünyadaki keyfi otoriter rejimlerin vurdumduymazlığının bedelini ödüyoruz.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Bulaşma oranı gribe göre oldukça yüksek olduğu için ve solunum problemlerine sebep olduğundan yoğun bakım ünitelerinin dolmasına ve dolayısıyla sağlık sisteminin tıkanmasına yol açan Koronavirüs, önce kapalı ve baskıcı bir rejim olan Çin’in saklaması, sonra da ABD, Türkiye, Brezilya gibi keyfi davranmayı seven adamların yönettiği ülkelerin geç önlem alması nedeniyle çığrından çıktı. İngiltere demokrasi olmasına rağmen popülist bir başbakan nedeniyle ağır bedel öderken Almanya gibi tek tük ülke süreci bilime ve şeffaflığa dayalı yönetti, ama işte virüs sınır mınır dinlemediği için bir ülkenin bile sorumsuzluğu yeterli yayılmasına.
Mesela ABD’de 29 Ocak’ta başkanın bir danışmanının Trump’ı uyardığı, önlem alınmazsa virüsün ABD’ye trilyonlarca dolar maliyeti olabileceğini söylediği ortaya çıktı, ama Trump olayı ciddiye almaya başladığında zaten virüs yayılmıştı.
Sadece virüsün ABD’deki ekonomik faturası, işsizliği bir çırpıda arttırması, borsanın dibe vurması bile virüsü aşı ve ilaç satmak için çıkardılar saçmalığını boşa çıkarıyor. Hiç bir ülke ekonomisinin böylesine zarar görme riskini göze almaz. Kaldı ki herhangi bir aşı ya da ilacın klinik deneylerle onaylanması en hızlı durumda bile 12-18 ay arası zaman alıyor ABD’de. Bizdeki uzmanlara (!) baksan aşı bir kenarda hazır bekletiliyor!
VİRÜSÜ ÇİN Mİ ABD Mİ ÜRETTİ?
Virüsü ABD mi Çin mi üretti tartışmasından önce virüs konusunda bilim insanlarının ne söylediğine kulak vermek gerek. Bu konuda uzmanlık iddia edecek değilim elbet, ama okuma yazmamız var çok şükür. Bugün itibariyle okuduğum İngilizce yayınlarda virüsün kaynağı konusunda bir görüş birliği olmadığı söyleniyor. Bir çok bilim adamı virüsün önce yarasadan başka bir hayvana sonra da insana geçtiği teorisini geçerli buluyor. Live Science web sitesine konuşan uzmanlar virüsün doğal olarak ortaya çıkma ihtimalini yüksek bulmuşlar. Beyaz Saray’da Korona ile mücadele ekibinin başındaki Dr. Fauci de eldeki verilerin virüsün hayvandan insana geçmiş olduğunu desteklediğini söylüyor.
Bu arada, ABD’nin A Haber’i sayılabilecek -gerçi hiç bir yandaş kanal o pespayeliğe yaklaşamaz ya neyse- Fox Haber’de virüsün Çin’deki Wuhan laboratuarından ‘kaçmış’ olabileceğine dair yayınlar yapılıyor. Ülkelerin bilimsel amaçlarla böyle araştırma merkezleri olması normal, ama Wuhan’daki laboratuvardan kuşku duyulması için de sebepler yok değil aslında. ABD medyasının ulaştığı diplomatik yazışmalara göre, Çin’deki ABD büyükelçiliği, Wuhan’daki viroloji enstitüsünde bir Korona yuvası olan yarasalarla çalışma konusunda yeterli güvenlik önlemleri alınmadığını ve riskler olduğunu raporlamış. Tabii haliyle şimdi acaba virüs Çin’deki laboratuvardan mı çıktı soruları gündemde, ama bunu destekleyecek kesin bir veri henüz yok.
Son olarak, bir de Ocak ayında tutuklanan Harvardlı kimya profesörü meselesi var ki o da sosyal medyadaki bilgi kirliliğine malzeme olmuş durumda. Gerçekten de Çin’le gizlice işbirliği yaptığı ve için espiyonajdan tutuklanan Amerikalı bir kimya profesörü var, ama tutuklanma sebebi virüsü üretmek ve Çin’e satmak değil en azından resmi iddianameye göre.
Özetle, virüsün ‘Ameriga’nın ya da herhangi bir ülkenin oyunu olma ihtimali yok denecek kadar az, ama bu teorilerin gideri çok. Henüz bilimsel olarak bile kaynağı netleşmemiş durumda, ama Türkiye gibi kendi paralel evreninde alternatif gerçeklerle yaşayan bir toplum için bu bilgilerin hiç bir önemi yok. Körler sağırlar tımarhanede birbirini ağırlamaya devam edecek. Ne diyelim, Türkiye bir avuç azınlık dışında bu tadı seviyor…
Hoş geldiniz Sevgi Hanım…
AKP, zulümlerini CHP’nin tarihi hataları üzerine bina etti. Müslüman Türkiye halkı, Cumhuriyet dönemindeki hatalı yönetimlerin çektirdiklerini kısmen ortadan kaldıran ve problemleri kısmen de olsa çözen AK Parti’ye öyle bağlandı ki, büyük bir çoğunluk hala AKP’leştiğini kabul etmemek için diretiyor. Önceden çektikleri ve toplumsal hafızada birikmiş çileleri, gerçeklerin üzerine perde yapıyor; görmek istemiyorlar.
Bu noktada, Hizmet Hareketi mensuplarının çektiği sıkıntılar da, bütün bir toplumla empati yapabilme yeteneğini köreltmemeli…
Aynı yaklaşım, uluslararası olayların analizinde de söz konusu. ABD yönetimlerinin yaptığı zulümler, bazılarının toptan karşı koymasını sağlıyor. Bu bağlamda İslami değerleri önceleyenlerle, Marksist ve benzeri yapılar aynı/yakın ortak noktada birleşiyorlar.
İnsanları, bireysel olarak rahatlatan ve kitlelerin daha kolay hareket etmesini sağlayan bütüncül yaklaşımlar, kalıplaşmış ön yargıların üzerine oturdukça daha çok kullanılıyor.
Makaleniz çok güzel; ağzınıza sağlık. Ancak itiraz ettiğim nokta şurası: Türkiye’ye karşı kızgın ve kırgın olmanız doğal ancak bu sizi Türkçe yazmama konusunda ısrarcı kılmasın. Siz gelin, bu kararınızı bir seferlik bozmuş olmayın. İyice duygusallaştığımız bu dönemde özellikle hanım yazarlarımızın yorum ve değerlendirmelerine daha çok gereksinim duyuyoruz.
Tr7/24’ün “Yazarlar” listesinde görünen 40 değerli yazarımızın sadece 3’ü hanım. Yani 1/10’u bile değil…
Yazarın her cümlesine imzamı atarım. Hele şu tesbiti; ‘ Türkiye gibi kendi paralel evreninde alternatif gerçeklerle yaşayan bir toplum’, çok orijinal.
11 Eylül Ameriga nin oyunumu?