Korkunç cinayet!

Vehbi Şahin | Cumartesi Hikâyeleri

Gözlerini açar açmaz insan ne düşünür?

Aç olduğunu, kahvaltıda ne yiyeceğini…

İşe geç kalıp kalmadığını…

Ya da…

Hava durumunu merak eder herhalde…

“Bunlar eskidendi” dedi.

-Şimdi gözlerimi her sabah açtığımda ilk aklıma gelen şey “Bugün için ümit var mı” sorusunun cevabını aramak oluyor.

Ümit…

Ne sihirli bir kelime…

Dışarıda özgürce dolaşanların gözünde pek kıymeti yok ama…

Hürriyetinden mahrum pekçok insan için ekmek, su ve hava kadar elzem bir gıda artık ümit…

 

ÖZGÜRLÜK AH ÖZGÜRLÜK

Günler, haftalar, aylar, hatta yıllar hep onu beklemekle geçti.

Fakat o gelmedi.

Özgürlüğe kavuşmak ne zormuş meğer…

Kaf dağının ardındaki nazlı sevgili sanki…

Arada bir cilve yapıyor, ama yüzünü göstermiyor hiç…

Sesini duyurmuyor.

Varlığını hissettirmiyor.

Güneş her sabah vaktinde doğuyor, lakin o beklenen umut ışığı bir türlü ışımıyor işte…

Ruhunun daraldığını hissetti.

Karamsar düşünceler çepeçevre kuşatmıştı yine…

“Hürriyet ne güzel şeymiş böyle…” diye mırıldandı.

-Onu bu kadar özleyeceğimi hiç düşünmemiştim.

Pencereyi açtı, derin bir nefes aldı.

Yüreğindeki kavga alevlenmişti.

Karamsarlık kuvvetleri, iyimserlik kalesini top ateşine tutuyordu.

Hasar büyüktü.

-İçimizdeki çatışmaları bitirmedikçe, ne yeni bir başlangıç yapabiliriz ne de gerçek bir huzura erebiliriz.

“Güzel tespit” dedi.

Ah bunu bir de hayata geçirebilse…

 

DEMEK Kİ SUÇLARI VARMIŞ!

Peki bu çatışmayı nasıl durduracağız?

Yaşanan o kadar çok acı var ki…

Hangi birini anlatmalı…

Geçen gün işittiği bir hadiseyi hatırladı.

Kadın 70 yaşında…

Kızı ve üç damadı hapiste…

Yaşları 3, 4, 7 ve 10 olan dört torunuyla başbaşa kalmış.

Kendi ihtiyaçlarını zor karşılıyor kadın…

Halden anlamayan çocuklarla yaşamak hayatını iyice zorlaştırmış.

Neyse ki büyükşehirde yaşayan iki kızı, 15 günde bir yanına giderek annelerine yardımcı oluyor.

Ahir ömründe bu sıkıntıları yaşayan kadını ve kızlarını asıl üzen ne olmuş biliyor musunuz?

Dünürü olan kadının şu sözleri…

-Suçlu olmasalar hapse atarlar mıydı?

-Demek ki varmış bir suçları…

-Bizi niye almıyorlar içeri?

-Çünkü bizim suçumuz yok…

 

TOPLU KATLİAM

Yargısız infaz…

Peşin hüküm…

Ne derseniz deyin…

Cemaat’e yönelik linç kampanyasını sessizce izleyen yığınların genel savunmasını yansıtıyor bu mantık örgüsü…

Peşinen suçlu kabul ediyorsun yüzbinlerce masum insanı…

Çektikleri acıları görmezden geliyorsun.

Anaların, çocukların feryadına kulaklarını tıkıyorsun.

“Ne korkunç bir cinayet…” dedi.

-Masumlara iftira attığının farkında bile değil kadın…

Halbuki…

-Bu sözleriyle “toplu katliam” yapıyor, büyük bir vebal altına giriyor.  

Torun sahibi bu kadın gibi düşünen milyonlarca kişi var Türkiye’de…

Beş vakit namaz kılan, zekât veren, oruç tutan Müslümanlar bunlar…

Ama devlet korkusu, Allah korkusuna galip gelmiş muhtemelen…

Kanayan vicdanlarının sesini bu saçma mantıkla susturuyorlar.

-Demek ki varmış bir suçları, bizi niye hapse atmıyorlar o zaman?

 

TERCİHİN BEDELİ OLACAK

Derin düşüncelere daldı.

Şu anda hissettiği tek duygu “acıma” idi.

“Herkes yaptığı tercihi yaşıyor” dedi.

-Bu seçimin bir bedeli olacak elbet…

-Kaçış yok, faturayı ödeyecekler er ya da geç…

-Ya bu dünyada ya da ahirette…

Bunları söyledi ama içi de rahatlamadı.

Sevinmiyor aksine üzülüyordu.

“Oh olsun” demek insanlıktan çıkmak demekti, onun hayat felsefesine göre…

Çünkü biliyor ki…

Biri bedel öderken, sevinç çığlığını nefsine kul köle olmuş egoistler atar sadece…

Yorulmuştu.

-İçimizdeki çatışmaları bitirmeden, bize gerçek bir huzur gelmeyecek.

Her gün Cemaat’e iftira atıp korkunç cinayetler işleyenlere ne demeli peki?

“Belki de…” dedi.

-Kalıcı olmak için insanların gönüllerine dokunacak işler yapmamız lâzım bundan sonra…

Yoksa…

Bu süreçten de ders çıkarmaz isek ahmaklık etmiş oluruz sanki…

Sustu…

Gözlerini kapattı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Selam
    söyleyene değil söylenene bakarsak söz doğru..
    ikilik aleminde suçlayanın iki yüzlü olma ihtimâli olduğu için yargı lâzım… yargısız infâz günaha girer! evet.. güzel insan…
    Mahkeme-i Kübrâda îse dikkat ederseniz Yek hakikat hâlinde mahkeme hazırdır tüm deliller ile görsel ve sesli.. fakat mahkeme yapılmaz… herşey zâten ortadadır alenen ve sanık konuşamaz.. ellerinde ayaklarında bile kayıtlıdır her ettiği… akıbete itiraz mümkün değildir yâni.. son bir umutla O yüze bir bakıştan başka!
    mahkeme O Âdil olduğu için vardır… En can alıcı yeri mağdura Hakkı soruldugu vakit.. yoksa gönüllü müşahitlerin merâkını gidermekten başka pek bir işlevi yok… Cennetler ve üstü Muhabbet şahane.. kavali müzik reaggy rnb blues arabesk psychedelic ethnic dub and beat vesâire… daha câzip.. Hakkı görecem diye bir yerde durma… O Her Yerde!
    Hu v’el Hüve

  2. Pardon!
    uçtum.. söyleyeceğimi unuttum…
    söz doğru yâni..teklik âleminde söylenmiş bir söz…biz söyledik!
    şöyle ki;
    düşünsene âbi.. 90 bin yıl! cehennemde…
    cennete girerken konuşuyoruz.. dünyada tanışık olduğun bir münafığın akıbetini geride bırakırken… yanında yürüyen yoldaşın acıyor adamın hâline.. “90 bin yıl be âbi…”
    sen de sevgili güzel insan.. O sözü söylüyorsun yukarıda yazan…
    söyleyebilirsin.. çünkü şüphen yok… ne Hâkimden ne Şâhitlerden ne de delîlden!
    burada olmaz tabii ki.. haklısınız… söylenmez! neyine güvenerek hüküm veriyor ki hammalet’el hâtab.. iç sesine mi… cehennem zâten harul hurul yanarken.. sanki oduna ihtiyâcı varmış gibi ona idun taşımaya boynunda halatla mahkum olmasını emreden iç sesiyle mi…
    feci bitirdim.. iyi geceler…
    teşekkür ederiz

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin