ÖZEL HABER | HASAN CÜCÜK
Björn Harvig, sıradışı bir Danimarkalı. Ruhunda gezginlik var. Başka kültürdeki insanları tanımak ve ülkeler hakkında bilgi sahibi olmak isteyen Harvig’in ulaşım aracı ise bisiklet. İki teker üzerinde dünyayı dolaşmaya azmetmiş olan Harvig, Kopenhag – Tahran arasını bisikletle katederek, ulaşılması zor bir başarıya imza atmış.
Björn Harvig için bisiklet bir tutku. Her ne kadar ‘profesyonel değilim’ demesine karşılık, binlerce kilometreyi iki tekerle katederek değme bisikletçileri geride bırakacak bir performans göstermiş. Kopenhag’da bulunan Macera Kulübü üyesi olan Harvig’in Kopenhag – Tahran yolculuğu tam 6 ay sürmüş. Uzun yolculuk için ailesini ikna eden Harvig hazırlık dönemini tamamladıktan sonra Kopenhag’dan yola çıkmış. İsveç, Norveç ve Finlandiya’yı bisikletle geçtikten sonra Rusya’ya geçerek ‘gerçek yolculuğuna’ başlamış. St. Petersburg’dan Rusya’ya giriş yapan Harvig, bu devasa ülkede zengin – fakir uçurumunun gece- gündüz gibi çok belirgin olduğunu görmüş. Petersburg’un batı şehirlerini kıskandıran şehir merkezi yerine fakirlerin yaşadığı köyleri görmeyi tercih etmiş. Büyükşehir yerine köyleri tercih edince güzergahı spontan olarak şekillenmiş. Atasözümüz olan ‘Sora sora Bağdat bulunur’ sözünün doğruluğunu ispatlarcasına sora sora Tahran’a ulaşmış.
Petersburg’da 1991 yılında dünya turuna çıkarak 150 bin km’lik yolculuğunu 20 yılda tamamlayan Rus Vladislav Ketov’la buluşmuş. Uzun yolculuğa çıkarken ilham aldığı isimle buluşmasını ‘hayatının en önemli anlarından biri olarak’ değerlendiren Harvig’i, fakir Rus köylülerinin misafirperverliği oldukça etkilemiş. Pazarda sattıkları meyvelerden en fazla günlük 10 kron (1,3 Euro) kazanan fakir Rus köylüleri, ürünlerinden almak isteyen Harvig’in parasını almamış. Harvig, ‘Batıda görmemiz imkansız bir durumdu bu. İnsanlar, para almayarak ülkelerinin tanıtımını yaptıklarına inanıyordu’ diyerek durumu kendi adına açıklamaya çalışıyor.
Rusya’dan sonra Moldova üzerinden Ukrayna’ya geçen Harvig, 1986 yılında yaşanan nükleer kazayla adını tüm dünyanın ezberlediği Çernobil’i ziyaret etmiş. Özel bir izinle Çernobil’e giren Harvig, kaza sonrası terk edilen şehirde kalan çok az sayıda insanla görüşme imkanı bulmuş. Kazadan sonra ‘Çernobil’in çocukları’ hayatta kalsın diye batı ülkelerine gönderilmiş. Çocukları gönderilen Tanya- Mikail çiftine misafir olan Harvig, 20 yıldır evlat hasreti yaşayan çiftin dramına tanıklık etmiş. Evlatları İsviçre’de olan Tanya- Mikail çiftinin tek sevinci evlatlarının hayatta olması.
Kırım’dan bir yük gemisiyle Gürcistan’a 4 gün süren bir yolculuk yapan Harvig, ‘Bisitletle gitsem daha hızlı giderdim’ diyor. Gürcistan’ın sarp dağları arasında bulunan tarihin en eski yerleşim merkezlerini görme imkanı bulan Harvig’e, Gürcü güvenlik görevlileri eskortluk yaparak ‘haydut saldırılarına’ karşı korumuş. Gürcistan’dan sonra Ermenistan’a geçen Harvig, Ermeni işgali altında olan Dağlık Karabağ’a özel izinle girmiş. Ermeni sınırları içerinde bulunan ve geriye sadece minaresi kalmış camiyi yakından görmüş. Cami, savaşın tüm izlerini taşırken binlerce kurşuna duvarları dayanamamış.
Görmeyi en çok arzuladığı İran’a Ermenistan sınırından girmeye hazırlanan Björn Harvig pantolundaki ‘Tuborg’ yazısını fark edince büyük bir sıkıntı yaşamış. Ne de olsa gireceği ülke İran’dır. Bira adının olduğu bir pantolonla bu ülke girmek, başına bela almak demektir!. Pantolonu ters çevirip giyerek sınıra gelen Harvig’in pasaportunu kontrol eden memur ‘sen neden pantolunu ters giydin’ diye sorar. ‘Şimdi yandım’ diye düşünen Harvig ‘Bira adı olan Tuborg yazıyor’ deyince bu kez şaşıran memur olur. ‘Ne olmuş yazıyorsa’ diyen memur, pantolunun düzgün giymesini söyler. İran’ın sarp dağlarındaki geçitlerden geçip Tahran, Tebriz ve İsfahan gibi büyük şehirleri gezen Harvig, köylere tabiki uğramayı ihmal etmez. İranlıların yardımseverliğine hayran kalır. Dışardan anlatıldığı gibi değildir İranlılar. Hiç tanımadıkları bir batılıya evlerini açmada tereddüt etmezler. Alış- veriş yaptığında para vermek istemesini hiç bir esnaf kabul etmez. ‘Sen bizim ülkemizde misafirsin’ sözünü sık sık duyar İran’da.
Kopenhag – Tahran hattında tam 7 bin km bisiklet süren Harvig’in iki kez tekeri patlar. Yağmur, kar, soğuk, sıcak demeden tam 6 ay süren bir yolculuk yapan Harvig, tuttuğu günlüğünü ‘İgor’un elma bahçesi’ adlı kitapla yayınlar.