ERSAN AY | BRÜKSEL TR724
Kongo’da doğup ailelerinden koparılan 5 kadın, Belçika devletini insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle mahkemeye verdi. Kadınlar, Belçika devletini kaçırma, taciz, ailelerinden ayrı bırakma ve kimliklerini ortadan kaldırmakla suçluyor.
Lea Tavares Mujinga, Monique Bintu Bingi, Noelle Verbeken, Simone Ngalula ve Marie-Jose Loshi, 1908’den 1960’a kadar bölgeyi yöneten Belçikalı yetkililerin annelerinden ayırıp dini kurumlara yerleştirdiği metis çocuklarından sadece birkaçı ve Belçika devletinin işlenen bu suçlarda sorumluluğunu kabul etmesini istiyor.
Amerika’daki ‘Black Lives Matter’ protestolarının ardından Belçika’da da birçok ırkçılık karşıtı gösteri yapılmış ve milyonlarca Afrikalının ölümünden sorumlu tutulan Kral II. Leopold’un heykelleri saldırıya uğramıştı. Belçika’nın sömürgeci geçmişiyle yüzleşmesi için doğru zaman olduğunu düşünen 1945 ila 1950 yılları arasında doğan 5 metis kadını geçen yıl Belçika devletini dava etmişlerdi. Mahkeme Brüksel’de görülmeye başlandı.
Kadınların avukatı, kadınların Belçikalı babalarının hiçbirinin velayet hakkını kullanmamasına rağmen Afrikalı annelerinin çocuklarını Belçikalı yetkililere teslim etmeye zorlandığını ve tehdit edildiklerini açıkladı. Çocukların annelerinden ayrılmasında Belçika yetkililerinin yerel Katolik kilisesiyle iş birliği içinde çalıştığı düşünülüyor. Ayrıca birçok metis çocuğunun sömürge yönetiminin sona ermesinin ardından devlet ve kilise tarafından terkedildiği ve bazılarının ülkedeki milis savaşçıları tarafından cinsel tacize uğradığı iddia ediliyor.
KİŞİ BAŞI 50 BİN EURO TAZMİNAT İSTİYORLAR
Davacı kadınlar iki ırklı çocukların sistematik bir şekilde izole edilmelerinin insanlığa karşı suç teşkil ettiğini ve bu ayrıştırmanın metris çocuklarının ve ailelerinin Belçika devletiyle sonradan bir bağlantı iddia etmelerini engellemek için yapıldığını savunuyor. Kadınların avukatı Michelle Hirsch Belçika devletinin uyguladığı bu zorla ayrıştırmalar için “Sömürge döneminde, karışık ırk beyaz ırkın üstünlüğüne bir tehdit olarak görülüyordu ve onu ortadan kaldırmak gerekiyordu.” tespitinde bulundu.
Kadınlar, kişi başı 50 bin Euro tazminat talep ediyor. Hirsch, “Bu para için değil, Belçika Devletinin metis çocuklarına karşı işlenen suçları ve bu çocukların katlandıkları acıları tanıması için bir yasa istiyoruz” dedi.
Roma Katolik Kilisesi işlenen bu suçlarda kilisenin rolünden dolayı 2017’de özür dilemişti. Belçika hükümeti de 2019 yılında devletin bebekleri annelerinden almadaki rolü nedeniyle özür diledi. 2020’de Belçika Kralı Philippe ülkenin sömürge geçmişi için derin pişmanlığını dile getirdi.
Metis çocukları kimdir?
Metis çocukları, Belçika’nın Kongo, Ruanda ve Burundi’de sömürge yönetimlerinin olduğu dönemde 1940 ve 50’li yıllarda doğan Belçikalı babaların ve Afrikalı kadınların çocuklarıdır. Afrikalı siyahi kadınların Belçikalı babalardan olma bu çocuklarına annelik yapamayacakları düşüncesiyle çocuklar Belçika sömürge yönetiminin talebi üzerine annelerinden koparıldı. Belçika’nın sömürge yönetiminin sona ermesi ve ülkelerin bağımsızlığını kazanmasından hemen önce bu çocukların yüzlercesi Belçika’daki yetimhanelere gönderildi ya da evlat edindirildi. Kimlikleri ve anneleri elinden alınan bu çocuklar Belçika vatandaşlığı alma konusunda ciddi sıkıntılar yaşadılar ve birçok idari sorunla karşılaştılar.