YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Her geçen gün daha da kördüğüm haline gelen Türk-Amerikan ilişkilerini ‘toparlaması’ beklenen ‘ortak çalışma komisyonları’ önümüzdeki günlerde mesaiye başlayacak.
İlk toplantı Washington’da ve Suriye gündemli olacak.
İktidar çevrelerinden yansıyanlara göre 3 ayrı komisyon kuruldu ve bunlar iki ülke arasındaki sorunları masaya yatıracak.
Havuz yazarları komisyonlardan çok umutlu, hatta ‘yeni ve beyaz bir sayfa’nın açıldığını iddia edenler bile çıktı.
Ancak, çizilen pembe tabloda büyük boşluklar var.
Öncelikle iki başkent arasındaki görüş ve fikir ayrılıkları büyük. Üstelik taraflar pozisyonlarını esnetmiyor.
Türkiye uzunca zamandır sürdürdüğü ‘rehine diplomasisi’nden geri adım atmış değil. Amerikan Kongresi’nin çok yakından takip ettiği, Trump’ın Beyaz Saray’da -diplomatik teamüllerin de dışına çıkacak şekilde- doğrudan serbest kalmasını talep ettiği Rahip Brunson hala cezaevinde.
İddianamesi ortada yok.
Ne rahip Brunson ne de avukatları dosyanın içeriğine dair bilgi sahibi değil. ABD medyasına yansıyan haberlere göre Brunson’ın sağlık sorunları var. Tutuklu elçilik personeli ve NASA uzmanı Serkan Gölge’nin durumunda da bir değişiklik yok.
Türkiye Membiç konusunda ‘ABD askerleri çekilsin’ söylemini sürdürüyor. Gerçi perde gerisinde artık ‘Membiç’i beraber kontrol edelim’ denmeye başladı. Yani Erdoğan her zaman yaptığını yapıp mikrofonlara efelenirken arka planda, ‘uzlaşalım, şehri beraber kontrol edelim’ teklifini sundu.
ABD tarafı şimdilik bu teklife cevap vermiş değil.
Zira kafalar hayli karışık. Beyaz Saray, Pentagon ve Dışişleri’nin ayrı ayrı şeyler söylemesi bu kafa karışıklığının yansıması.
Peki bu tabloda ‘çözüm komisyonları’ ne yapacak ?
Açıkçası çok bir şey yapması beklenmiyor. Çünkü S400 füzelerinden Suriye’deki duruma kadar birçok başlıkta kolay bir çözüm yok.
Daha önce detaylarıyla anlatmıştım.
ABD Kongresi’ndeki hava hayli gergin. Tayyip Erdoğan’a ‘sert bir ders verilmesi gerektiğini’ savunan çok isim var.
Bu arada bir parantez açıp şu uyarıyı yapmakta fayda var: Türkiye, Kongre’deki havayı yumuşatacak adımlar atmazsa Nisan ayı hayli sıkıntılı geçebilir.
Rahip Brunson nedeniyle Tayyip Erdoğan ve yakın halkasından isimlere yönelik ‘ambargo listeleri’ konuşuluyor. Dahası, hem Reza Zarrab davası hem de Flynn soruşturması nedeniyle Erdoğan’ı zor günler bekliyor.
Son dönemlerde dikkat çekici haberlere imza atan NBC televizyonunun iddiasına göre Trump’ın damadı Jared Kushner’in Türk hükümeti ile olan ilişkileri de özel yetkili savcı Mueller tarafından soruşturuluyor.
Hatırlanacağı gibi Wall Street Journal gazetesi, 2016 Aralık ayında Flynn ile Türk yetkililer arasında New York’ta bir toplantı yapıldığı, bu toplantıda Fethullah Gülen’in kaçırılarak Türkiye’ye götürülmesine yönelik planlar yapıldığını yazmıştı. NBC’ye göre Enerji Bakanı Berat Albayrak da bu toplantıya katılanlar arasında.
Berat Albayrak’ın adı Zarrab Davası sırasında da gündeme gelmişti. Mueller’in soruşturması nereye kadar uzanacak bilmiyoruz ama Erdoğan ve ailesini tedirgin ettiğini tahmin etmek zor değil.
Başkentte konuşulan çok sayıda senaryo var.
İrili ufaklı yüzlerce düşünce kuruluşunun olduğu bir başkentte farklı senaryoların olması normaldir fakat tüm senaryoların karamsar olması olağan değil.
KOMİSYON NEYİ ÇÖZECEK?
Açıkçası her iki tarafın da zaman kazanmaya oynadığını söylemek mümkün.
Her ne kadar kamuoyuna ‘ABD’ye kafa tutan’ bir portre çizilse de perde gerisinde ‘ilişkileri normalleştirelim, biz müttefikiz’ mesajı veriliyor.
Bu açıdan Erdoğan ile Tillerson arasındaki görüşme kritik öneme sahipti.
Hatırlanacağı gibi Erdoğan ile Tillerson arasındaki görüşmede -tüm diplomatik teamüllere aykırı olarak- tercüman bile alınmadı. Hal böyle olunca Erdoğan ile Tillerson arasındaki görüşmenin tek şahidi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu.
Erdoğan’ın kritik dönemlerde yaptığı ‘birebir görüşmeler’ hayli radikal sonuçlar verdi. Mesela 27 Nisan muhtırası döneminde Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe’de yaptığı görüşme böyle bir görüşmeydi.
Erdoğan ve Büyükanıt o görüşmeye dair herhangi bir açıklama yapmadı.
Hatta Erdoğan ile katıldığım son seyahatte ‘anılarınızı yazıyorsunuz, Dolmabahçe’yi orada okuyacak mıyız?’ diye sorduğumda ‘o konu benimle mezara gidecek’ demişti.
O toplantının sonrasında yaşananlara bakarak Erdoğan ile Büyükanıt arasında ‘büyük bir anlaşmanın’ yapıldığını söylemek mümkün. Dolayısıyla Erdoğan ve Tillerson arasındaki bu görüşmede de benzeri pazarlıklar yapılmış olabilir.
En azından Erdoğan ‘denemiş’ olabilir.
ABD medyasına yansıyanlar ve başkentte anlatılanlar bu görüşmeden sonra da havanın yumuşamadığı yönünde fakat Washington komisyon meselesine sıcak bakıyor.
Çünkü Erdoğan gibi Trump da zamana oynuyor. Trump’ın başında bir sürü dert varken bir de Kongre’nin yaptırım kararları ile uğraşmak istemiyor.
Öte yandan Washington’un kendi gündemleri de fazlasıyla hararetli.
Her şeyden önce Trump’ın bizatihi kendisi tartışmaların merkezinde. Açıklamaları, tweet’leri ve icraatları ile Başkan Trump, Amerika’yı sarsıyor.
Mesela dün akşam, Çin’in anayasa değişikliği ile devlet başkanına süresiz görev yapma olanağı getirmesinin ‘çok iyi bir şey’ olduğunu belirterek ABD’nin de aynı şeyi yapabileceğini söyledi.
Adaylığından bu yana sayısız skandala imza atan Trump’ın bu söylemi tartışmaları büyüttü. Öyle ki birçok analist Trump’lı Amerika’nın ‘ağır çekim bir darbe yaşadığını’ iddia ediyor.
Dahası Beyaz Saray’daki gerginlikler de bitmiyor.
Geçtiğimiz hafta içinde Trump’ın yakın danışmanlarından iletişim direktörü Hope Hicks de istifa etti. Hicks istifa eden 38. isim oldu.
NBC’nin iddiasına göre ise Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı McMaster da Mart sonuna kadar istifa edecek. Tillerson ile ilgili istifa söylentileri de hayli popüler.
Trump’ın hem kendi ekibiyle olan gerginlikleri hem de ‘öğretmenleri silahlandırmak’ gibi dahiyane fikirleri ABD’yi fazlasıyla meşgul ediyor.
Özetle söylemek gerekirse…
Türkiye ile ABD arasında kurulan ‘çözüm komisyonları’ndan fazla da bir sonuç beklenmiyor. Türkiye zamana oynuyor, ABD ise topu sahada gezdirerek ‘olası kazaların’ önüne geçmek istiyor.
Washington’a dair son bir not: Suyun bu yakasında Erdoğan’ın baskın bir seçime hazırlandığı yönünde güçlü bir kanı var. Erdoğan’ın zaten Afrin operasyonu nedeniyle artan oyunu patlatacak bir olay sonrası seçime gideceği beklentisi büyük. Salih Müslim’in, 2. Öcalan Olayı gibi getirilmesi planlardan biri…