“Kıyma makinesinden geçirilen gençler!“ yalanı kimin ürünüydü?

İDRİS GÜRSOY | YORUM

Orhan Birgit’in itirafını geçen yazımda anlatmıştım. Peki “Öğrenciler kıyma makinelerinden geçirildi.” dezenformasyonu kimin elinden çıkmıştı?

1957’de Samet Kuşçu’nun ihbar ettiği cunta, çalışma grupları kurmuş ve darbe sonrası faaiyetleri planlamıştı. Darbenin etkisinin uzun yıllar sürmesi için yapılacak psikolojik harp esasları kağıda dökülmüştü. Darbeye destek mitingleri, gösteriler, inkilap filmleri ve tabi ki, dezenformasyon çalışmaları önceden planlanlanmıştı.

27  Mayıs sabahından itibaren çalışma grupları harekete geçirildi. Basın ve propaganda çalışma grubu üyeleri arasında Albay Ertuğrul Alatlı, Albay Mithat Ceylan, Albay Sami Küçük, Binbaşı Ahmet Yıldız, Binbaşı Suphi Gürsoytrak ve Yüzbaşı Muzaffer Özdağ vardı.

Komitenin, “Gençlerin bir kısmının buzdolaplarına konulduğu ve bir kısmının da hayvan yemi yapılan makinalarda kıyılarak toz haline getirildiği’ hakkındaki 3 Haziran 1960 günlü bildirisi, 10545 sayılı Resmi gazetenin 1972 sayısında “Milli Birlik Komitesi’nin Ölen ve Kaybolan Gençler Hakkındaki Tebliği” başlığı ile yayınlandı.

Bildiri, komite üyesi iki yüzbaşı tarafından radyoevine götürülüp okunmak üzere nöbetçi spikere verildi. Anadolu Ajansı’na servis edildi. AA Genel Müdürü Muhabere Yarbay Ekrem Erkin, Radyoevi Müdürü Muharebe Binbaşı Nusret Eraslan’dı.

27 Mayıs’ın kudretli albayı Alpaslan Türkeş, MBK genel sekreter yardımcılığı ve başbakanlık kalemi kısım şefi görevlerini yürütüyordu.  Ertuğrul Alatlı, (Alev Alatlı’nın babası) Basın Yayın ve Propaganda Grubu’nun üyesi ve Milli Birlik Komitesi’nin sözcüsüydü.

Yıllar sonra, 1994’te Türkeş’in anılarının yayınlanması ile 27 Mayıs dezenformasyonları gündeme geldi. Ortada korkunç yalanlar vardı ve bunların kaynağı cuntaydı. Darbecilerin iktidar günlerinde kimsenin sorgulamadığı bu faaliyet, demokratik dönemde korkunç bir ayıba dönüşmüştü. Kimse hukuk ve insanlık dışı işlerle anılmak istemiyordu.

Alpaslan Türkeş, anılarında (Fırtınalı Yıllar) iki ismi deşifre etti. Türkeş, “Öğrenciler kıyma makinalarından geçirildi haberini araştırdım, bildiriyi Ertuğrul Alatlı ile Mithat Ceylan’ın yazdıklarını tespit ettim. “ diyordu.

Türkeş’ e cevap Ertuğrul Alatlı’dan geldi. Alatlı, öğrencilerin kıyma makinelerinden geçirilp tavuk yemi yapıldığı yalanının müellifinin Mithat Ceylan olduğunu öne sürdü. Türkeş’in ise görevlerinden dolayı yayınlatılan tebliğlerden habersiz olamayacağını söyledi. Alatlı, açıkça “herkes oradaydı” diyordu; “Hukuka göre bir resmi tebliğ onu resmi gazetede yayımlatan tüzel kişiyi ilzam eder. Tüzel kişiyi oluşturan da gerçek kişilerdir. İşte ben bu korkunç tebliği yayımlayan MBK tüzel kişiliğinin de bir üyesi olmam nedeniyle onun korkunç ayıbının sorumluluğunu diğer Milli Birlik Komitesi üyeleriyle birlikte yüklenmek zorundayım. Tarih huzurunda payıma ne kadar düşmüşse o kadarını kabullenmek namus borcumdur. Tebliğden biharbim demekle kendimi savunabildiğimi hiç sanmıyorum. “ (13 Eylül 1994, Cumhuriyet)

27 Mayısçıları ürettiği kara propaganda gazetelerde anında manşet oluyordu. Onlar da bu ayıplara imza attılar. İşte bazıları;

Vatan;

Sabıkların en hunharca planı

Harbiyeliler bir meydanda toplacak ve imha edilecekti

Akşam;

Cesetler kıyma nakinelerinde kıyılıp toz haline getirilmiş

Milliyet

Buzhanelerden toplu halde cesetler çıktı

AKP dönemi kapandığında, masum insanları ve kurumları hedef alan kara propaganda faaliyetleri araştırma konusu olacaktır. Karanlık odalar ifşa edildiğinde bakalım kimler korkunç ayıplarının sorumluluğunu üstlenebilecek?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. İdris bey, bu güzel yazı için teşekkürler.

    MBK bir tüzel kişilikti.
    MBK üyelerinin herbiri, MBK’nın yaptığı, aracı olduğu bütün hukuksuzluk ve ahlaksızlıkların tümünden, bilmesi/bilememesi, o vb haberlerin içinde yer alması/karşı koyması/koyamaması ölçüsünde sorumludur.

    Yazının sonunda dediğiniz gibi:”Karanlık odalar ifşa edildiğinde bakalım kimler korkunç ayıplarının sorumluluğunu üstlenebilecek?”

    MBK artık yok ama “Milliyet” gazetesi hala var.
    O dönemdeki gazetelere -eskiden- Milli Kütüphane arşivinden ulaşılabiliyordu. Kendi gözlerimle gördüğüm haberlerden biri: Menderes’in taraftarlarından bir grubun: “La ilahe illallah, (haşa) Menderes Rasulullah” dedikleri ve şimdilik bunun duyurulmasının doğru olmayacağının konuşulduğu idi.
    Ahlaklı bir insan, böylesi ahlaksızca bir haberi nasıl yapar?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin