YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Muhtemel bir seçimde Recep T. Erdoğan ve ortakları kendi kazanacakları oyların hesabını yaptığı kadar muhalefet bloğunun parçalanması için de elinden geleni yapacaktır. Birlik olmaları, asgari müştereklerle hareket etmeleri Erdoğan’a öldürücü darbe vurmak demek olacağı için aralarına fitne sokmak için bütün çaşıtları iş başında olacaktır.
Kürt meselesi ve Kürt oyları muhtemel bir seçimin, KHK’lılarla birlikte en kritik anahtarını oluşturuyor. CHP’li seçmen için mayın tarlası olarak görünse de Kürt meselesiyle ilgili bazı adımlar atan, kendi partisi için cesur sayılabilecek cümleler kuran Kemal Kılıçdaroğlu’nu zor durumda bırakacak hamleler yapmak, Cumhur ittifakının en önemli stratejisi olacak. Ancak böyle bir hamlenin HDP’ye eş genel başkanlık yapmış birisinden gelmesi tuhaf bir durum.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Kılıçdaroğlu’nun KHK’lılarla ilgili açılımı ve Kürt seçmenine yönelik cümlelerini, muhalefeti bir blok altında toplayabilme çabaları olarak değerlendirilebiliriz. Belediye seçimlerinde İstanbul’da sağlanan ve zaferle sonuçlanan ittifakı, Türkiye geneline yayabilmek için “Kürt sorununun çözümünde HDP ile Meclis’te çalışabiliriz” sözleri Kürt seçmeniyle buluşma hamlesiydi.
Cumhur İttifakı lehine bu birlikteliği bozacak ve CHP’yi kendi seçmeni karşısında zora sokacak hamlenin Sezai Temelli üzerinden gelmesi bir hayli ilginçti. Apar topar açıklama yapan Temelli, Kürt meselesinde çözüm için CHP ve İYİ Parti’nin yumuşak karnı Abdullah Öcalan’ı işaret etti ve “Çözüm yeri İmralı’dır” dedi. Göstere göstere yapılan bu oyun aslında son derece basitti ama işe yarayacağından mutlak emindiler.
Uyduruk bir gerekçeyle tutuklanan Selahattin Demirtaş’ın yerine gelen ve Şubat 2020 tarihine kadar HDP eş genel Başkanlığını yapan Sezai Temelli ilginç bir isim. Her ne kadar İsmet İnönü’nün akrabası Temelli ailesinden olduğu iddia edilse de bu iddia kesin olarak yalanlandı. İstanbul doğumlu, köken olarak da Kürt değil. Eş başkanlığa geldikten sonra Demirtaş’ın aksine hükümetin 15 Temmuz sonrası politikalarına uyumu dikkat çekti. Yapılan hukuksuzluklara gayet bigane kalıp ülkede hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmıştı.
Kürt meselesini meclis çatısı altında çözümleme iddiasıyla kurulmuş bir partiye eş genel başkanlık yapmış bir adam, CHP gibi bir partinin genel başkanına neden apar topar İmralı’yı adres gösterir. Siyaseten kendisini inkar etmiş olmasının yanında buna kendisi dahil mantıklı tek bir açıklama getirecek kimseyi bulamaz.
Bu kadar göstere göstere yapılan bir faul, sağduyulu davranılması halinde, Sezai Temelli’yi açığa çıkarmaktan başka bir işe yaramaz. Nitekim başta Selahattin Demirtaş olmak üzere aklı başında herkes Sezai Temelli’nin bu kadar açık kasti faulüne düdüğü çaldı. Cumhur ittifakı ve arkasındaki irade, bir adamının bu kadar göstere göstere açığa çıkartılmasını göze alıyorlarsa, demek ki bir hayli sıkışmış durumdalar.
Ancak, şer şebekesinin, bu ittifakı bozmak için terör kartını elinde tuttuğunu unutmamak gerekir. Nitekim bugün ajanslara düşen bir haber bunun işaret fişeğini yakar cinstendi. Haber, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün, Yenişehir İlçesinde eylem hazırlığındaki PKK’lıyı yakaladığını, bu kişinin Yunanistan’da üç yıl su-i kast ve bomba eğitimi aldığını söylüyordu. PKK yine kritik bir evrede sahaya girmek için ısınma hareketleri yapıyor.
PKK, 1 Kasım 2015 seçimleri öncesi durup dururken terör eylemleriyle, Erdoğan’a nasıl iktidar yolu açtıysa, gerektiği zaman yeniden açmak için pusuda duruyor. Hele muhalefetin bir blok haline gelmesiyle eylemlerini arttıracağını, AKP’ye savaş açmış görüntüsü altında muhalefet bloğuna kurşun yağdıracağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok.
Bir zorluğu aşmak için, kitap okumak, oynanan oyunu okumak yetmez, meydan okumayı da bilmeli insan. Muhalefet de göstere göstere gelen bu tuzağa karşı cesurca meydan okuması lazım. Eğer Recep’i iktidardan indirmek istiyorlarsa tabi.
Muhalefeti konsolide etmek farklı, çözümden bahsetmek farklı şeyler. Birbirleriyle top çevirirken cümle aralarında insanlara istedikleri mesajı veriyorlar. Yok imralı olsun mu, olmasın mı? derken aslında çözümü insanların önüne getiriyorlar. İnsanları yavaş yavaş alıştırıyorlar yani.Tartışılan konulardan biri çözüm yerinin meclis olacağıdır. Yani insanlar korkmasın, çözüm imralıda olmayacak, mecliste olacak. Rahatlıkla çözüme evet diyebilirsiniz diyebilmek için aralarında paslaşıyorlar. Asıl kırılma noktası şu ki türkiye artık güçler ayrılığı ile yönetilmiyor. Yani türkiyede demokrasi namına bişey kalmamış. Buna rağmen hdp ve biraz da chp demokrasiden yanaymış gibi gözüküyorlar. Karşılarında kontrollü parti olarak milliyetçileri konumlandırdılar. Bu sayede, milliyetçi partinin çabalarıyla, daha demokratmış gibi gözüküyorlar. Ve demokratik çözümden bahsediyorlar, birde mecliste. Neden meclis? Çünkü insanların büyük kısmının saygı duyduğu bir makam olduğu için. İşte burası kırılma noktası. Bütün hilenin düğümlendiği yer meclis. Öyle davranıyorlar ki sanki meclis eski yetki ve görevlerini devam ettiriyormuş gibi. Neden meclisin bu zayıf halini beklediler acaba? Ayrıca demokrasinin temsilcisi kendileriymiş gibi davranıyor bu iki parti, yani hdp ve chp. Fakat türkiyede demokrasi yok ki demokratik çözümden bahsediyorlar. Acaba demokrasi madeni buldular da bütün insanlara bol bol dağıtacaklar mı? Keşke onların demokrasisi herkeste olsaydı. Geldiklerinde bol bol demokrasi saçarlar belki.