Yorum | Bülent Korucu
Bir kıskanma muhabbetidir gidiyor. Almanya, ABD ve Fransa gibi ülkelerin bizi kıskandığına ciddi ciddi inanan bir kitle var. Bu kıskanma mevzuunun doğruluk payı olabilir. Ama ülke bazlı olmaktan çok Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan merkezli bir hasetlik söz konusu diye düşünüyorum.
Mesela ABD Başkanı Donald Trump hasedinden çatlıyordur. Düşünsenize kendisi hakkında soruşturma yürüten bir kişiyi bile bırakın cezaevine göndermeyi görevden alamadı. Kabinesine seçtiği Adalet Bakanı Jeff Sessions, Başkan Trump’la polemiğe giriyor ve “Adalet Bakanlığı’nın eylemleri, siyasi hesaplardan etkilenmeyecektir” diyor. Federal yargıçlar sanki nöbetleşerek ona yargının bağımsızlığını hatırlatan kararlar veriyor. Azledilme ihtimalini o da yabana atamıyor, ön alıcı şeyler söylüyor. Yöneltilen suçlamalar örtbas etmeye yeltendiğinde faturanın ağırlaşacağını biliyor; sadece bireysel ve insani suçlarmış havası vermeye gücü yetiyor.
Güney Kore eski Cumhurbaşkanı Park Geun-hye’nin ‘şimdi Türkiye’de olmak vardı’ diyenlerin başını çekmesi kuvvetle muhtemel. Eski cumhurbaşkanının yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma suçlarından aldığı 25 yıl hapis cezası temyiz mahkemesinde onaylandı. 66 yaşındaki Park Geun-hye adının karıştığı yolsuzluk skandalı sebebiyle geçtiğimiz yıl görevden alınmıştı. Erdoğan’ın iPhone yerine önerdiği Samsung başta olmak üzere onlarca dev markayı üreten ülkenin başkanı rüşvet almak ve iş adamlarıyla çıkar ilişkisine girmek gibi 21 ayrı suçtan yargılandı. Rüşvet skandalının ortaya çıkmasının ardından yüz binlerce Güney Korelinin katıldığı dev protestolar düzenlenmişti. Park Geun-hye cezaevi günlerini ‘çalıyor ama çalışıyor’ sözünü Kore diline neden uyarlayamadığını düşünerek geçirecek!
Malezya Başbakanı Necip Rezak’ı hatırlatmama gerek var mı? Adam evindeki milyon dolarları sıfırlayamadan yakalandı. Selfi çektirmekle vakit harcayacağına seçimleri daha yapılmadan kazanmanın püf noktalarını öğrenmemekle hata yaptığını düşünüyordur şimdilerde.
İnanmazsınız Putin bile Erdoğan’a hayran! Kaos içinde devraldığı ülkeyi göreceli bir istikrara kavuşturdu. Petrol ve doğalgaz gibi ekonomik silahları üstüne de nükleer teknolojisi var. Eski zenginleri tutuklatıp ülke içindeki bölüşümü kafasına göre yeniden yaptı. Bunlara rağmen anayasaya şekli olarak da olsa bağlılığını gösterdi. Bir dönem devlet başkanlığına ara verip emanetçi Medvedev’i koltuğuna oturttu. Anayasayı kendine göre yeniden yazdıran, yetişmediği yerde anayasa yokmuş gibi davranan Erdoğan’dan öğrenmesi gereken çok şey var.
İran dini lideri Ali Hamaney konusunda tam emin değilim ama sanki o da içten içe gıpta ediyor. O kadar medrese tahsili ve silsile takip ederek yükseldiği makamı var. Yine de dini bir imam hatip kaçkını kadar verimli kullanamıyor. Ara sıra mecburen reformculara ve muhaliflere nefes alma imkanı veriyor. Erdoğan, bir kaç slogan ve bir iki kısa süre ezberiyle neredeyse Humeyni’nin tahtını sallayacak. Suud Kralı’nın tepkisinden çekinmese ‘Gaip imam benim’ diye ortaya atılması pekala mümkün.
Alman Şansölyesi Angela Merkel, kara kara düşünüyor mudur sizce? Yönettiği ekonominin 2017 yılında ticari cari fazlası 304 milyar avro olmuş; bütçe 36 milyar avro fazla vermiş, yine de Alman halkına yaranamamış. Seçimde oy kaybetmiş, hükümeti zar zor kurabilmişti. Enflasyonu, işsizliği, cari açığı patlatmış olan Erdoğan’ın yerli ve milli süper kahraman olduğunu düşündükçe kahrolmuyordur bence. Hitler bütün dünyaya zarar verdi ancak Alman halkı da ağır fatura ödedi. İkiye bölünmüş ülkenin Doğu yakasından gelip birleşmeyi sinerjiye dönüştüren Merkel, o acıdan büyük dersler çıkarmış görünüyor. Hitler’e özenmek olurdu Erdoğan’a gıptası.
Bir de Erdoğan’ın kıskandıkları var. Benim aklıma Esad geliyor. Ülkeyi dokuz şiddetinde depreme uğramış gibi yerle bir ettirdi ve hâlâ ayakta. Erdoğan Suriye’de beslediği silahlı adamlarla Esad’ı yıkamadı; umarım onları kullanarak ayakta kalmayı denemez. O zaman Suriye’yi mumla ararız.