YORUM | NURULLAH ALBAYRAK
Mahkemelerimiz harıl harıl çalışıyor; Dünyanın en büyük ve eğitim seviyesi en yüksek ‘örgütü’nün mensubu olduğu iddia edilen kişileri yargılayıp cezalandırmak için… Ancak, mahkemelerin aleyhe gibi görülen bazı çabalarının bizim lehimize olduğu, yaşanan zulmü ve hukuksuzluğu anlatmak için aradığımız fırsatın ta kendisi olduğunu gözden kaçırmamak lazım. Buyrun size bir örnek;
Yargılandığım davanın mahkeme heyeti de sözde örgütle mücadelede üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Bu kapsamda 2 ay önce tutuklu olan avukat arkadaşlar hakkında değişik miktarlarda hapis cezaları verdi. Şimdi ise ceza veremediği avukatları bulmak için uğraşıyor. Bu kapsamda ‘kırmızı bülten’ çıkarılması için kararlar alıyor. Benimle ilgili olarak da kısa süre önce kırmızı bülten çıkarılması için karar aldılar.
Alınan bu karar mahkeme için kötü, sözde örgüt mensupları için güzel ve tam olarak fırsata çevrilebilecek bir gelişme. Mahkemenin bu kararıyla birlikte başta İnterpol olmak üzere uluslararası kurum ve kuruluşlar örgüt gerçeğini bir de bu karar üzerinden öğrenecek. Ben de bu kapsamda mahkemeye yardımcı olacağım ve mahkemenin bu kararını, yöneltilen suçlamaların ne olduğunu herkese duyurmak için tabiki çalışacağım.
Silahlı Terör Örgütü Kurucusu ve lideri olduğu iddia edilen Sayın Fetullah Gülen’in avukatı ve silahlı terör örgütünün yöneticisi olduğu söylenen kişiye yöneltilen suçlamalara birlikte bakalım ve büyük bir örgütün suçlarının ne olduğunu bir kez daha görelim. Ekte kararı da paylaşacağım, bu kadar değildir diyecekler kendi gözleriyle örgütün büyüklüğüne delil olan suçlamaları görebilir!
Silahlı terör örgütü yöneticisi olarak işlediğim suçlar kırmızı bülten talep gerekçesinde şu şekilde sıralanmış;
- Evimde Sayın Fethullah GÜLEN’e ait çok sayıda kitap ve CD bulundurduğum,
- Örgütün önde gelen mensuplarına dağıtılan F seri numarasıyla başlayan 1 Doların ele geçirildiği,
- Örgütle bağlantılı kişi ve kurumlarla para transferimin olduğu,
- Örgüt için para topladığım,
- Bylock isimli programı kullandığım,
- Bank Asya’da hesabımın olduğu,
- Bağış makbuzu karşılığında himmet topladığım.
İnterpole gönderilen kırmızı bülten talep formunda yazılı olan suçlar bunlar. Bu suçlar, terör örgütü yöneticisi olma suçlamasının gerekçesi ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinin kırmızı bülten çıkartılması talebinin de dayanağı.
Aslında ortada cevap vermeyi gerektirecek bir durum yok ama kendilerine göre önem verdikleri ve örgüt yöneticisi olarak suçladıkları kişiye ait iddiaların ne kadar boş olduğunu göstermek amacıyla kısaca bu iddialara cevap vermek istiyorum.
Sayın Gülen’in kitapları evimde olduğu gibi ofisimde vardı ve ben bu kitapları mahkemelere de delil olarak sundum. Müvekkilime ait kitapların ve CD’lerin evimde bulunmasından yola çıkarak suçlama yöneltmenin, hem de terör örgütü yöneticisi demenin, ben suçlamayı kafaya koydum delil önemli değil demekten başka bir anlamı olamaz.
1 dolar meselesi hiç şüphe yok ki, tarihi kayıtlarda en absürt suçlamalar arasında ilk sıralarda kabul edilecektir. Evimde yapılan aramada sadece F serisi değil diğer serilerden de 1 dolar bulunduğu, ayrıca başka ülkelere ait ufak miktarlı paraların olduğu arama tutanağında yazılmış. Ancak, bizim terör uzmanı! ekibin aklı casus filmlerinin senaryolarına paralel çalıştığı için basit bir durum, romanlık bir esere dönüşmüş oldu.
Örgütle bağlantılı dediği kişi ya da kurumlar müvekkilim olan kişiler. Bahsedilen para transferi de avukatlık ilişkisinden kaynaklı hesap hareketleridir. Gizli, saklısı olmayan, açık kaynaklarda yer alan legal hesap hareketleri.
Örgüt adına para toplama iddiası benim için iftiharla anlatacağım bir faaliyet. Hukukçu arkadaşlarla birlikte kurduğumuz dernek faaliyeti kapsamında hukuk fakültesi öğrencilerine burs veriyorduk. 20 kişiye verelim düşüncesiyle çıktığımız yolda, öğrencilerden dinlediğimiz hikayeler, yardıma muhtaç kişilerin sayısının fazla olması üzerine 100’lerce kişiye burs verdik. Burs verilmesi için de avukat arkadaşları ziyaret ederek para istedik ve alınan paraların her kuruşunu da hukuk fakültesi öğrencilerine verdik. Burs verirken tek kriterimiz de yardıma muhtaç olunmasıydı. Evet, yaptım ve iftihar ediyorum.
Bylock kullandığım iddiasının hukuki değerlendirmesi bir tarafa, insanlarda özel hayatlarına ait bilgilerin ifşa edilmesini engellemek için çeşitli programlar kullanmak suretiyle özel hayatın gizliliğini muhafaza etme isteği vardır, olması da gayet makul. Avukatlarda da müvekkil mahremiyetini sağlamak için çeşitli programlar kullanarak, ‘bir çete tarafından’ özel konuşmaların ifşa edilmesini engelleme çabası olmuştur. Geldiğimiz aşamada bu düşüncenin ne kadar haklı olduğu anlaşılıyor. İktidara ait bir çete tarafından özel hayata ait konuşmalar ifşa ediliyor. Bu aşamada bana ait olduğu söylenen ve ifşa edilen konuşma içeriklerine bakıldığında bir avukat olarak kendisine danışan kişilere verdiği hukuki mütalaadan başka bir şey değil. Tüm konuşma içeriğim çıkartılsın, suç unsuru olacak tek bir konuşmam yoktur.
Bank Asya’da hesabımın olması kadar doğal ve benim açımdan haklı bir gerekçe olmaz. Sadece iktidara muhalif olduğum için bile bu bankayı kullanırdım. İktidarın yapmayın dediği her düşünce benim için dikkate alınmaması hatta tam tersinin yapılması şeklinde anlaşılan bir tavsiyedir. İktidarın hukuk dışı hiçbir tavsiyesine uymak zorunda değilim. Ayrıca, banka hesap hareketlerine bakıldığında tamamen bankacılık faaliyeti yapıldığı da görülecektir.
Bağış makbuzu karşılığında himmet toplayan var mı bilmiyorum, ancak bana bu şekilde bir suçlama yöneltmek için ya gerizekalı olmak ya da körü körüne suçlama yöneltmek lazım. Makbuz karşılığı himmet toplamak nedir? İmzasız, düzmece bir belgeden yola çıkılarak suçlama yöneltmek hiç şüphe yok ki lehime önemli bir delil, mahkeme açısından ise tüm suçlamaların boşa çıkmasını sağlayacak bir gerekçe.
Kısaca anlatmaya çalıştığım üzere, terör örgütü suçlaması boş ve mesnetsizdir. Bu vesileyle bir kez daha bu kararı alanlarla, destekleyenlerle, karşı çıkmayanlarla, Fetö diyerek insanları suçlayanlarla sonuna kadar mücadele edeceğimin bilinmesi isterim.