Kirli düzen ve cinayetler

YÜKSEL DURGUT | YORUM 

1968 yılında Amerika’nın İsrail’e karşı tutumunu tam anlamıyla şekillendiren bir suikast gerçekleştirildi. Yaşanan olay, İsrail ile Arap komşuları Mısır, Ürdün ve Suriye arasında başlayan ve İsrail’in üstünlüğü ile sona eren, ‘1967 Arap-İsrail Savaşı’, ‘3. Arap-İsrail Savaşı’, ‘Haziran Savaşı’ olarak da bilinen ancak çoğunlukla ‘Altı gün savaşı’ olarak adlandırılan savaşın birinci yıldönümünde Amerika/Dallas’ta yaşandı.

ABD’de 2024’te gerçekleştirilecek başkanlık seçimlerinin adaylarından birisi de eski Başkan John F. Kennedy’nin yeğeni Robert F. Kennedy Jr. (RFK Jr.) Demokratların adayı olarak yola çıkan Kennedy, Ekim ayında bağımsız aday olarak yoluna devam etme kararı aldı. ABD’nin muhtemel başkan adayı RFK Jr’ın, soykırıma varan bir askeri harekat yürüten İsrail’e duyduğu hayranlık nedeniyle seçmen desteğini kaybettiğine dair haberler yayınlandı. Ancak bu haberlerde bir ironi var.

22 Kasım 1963’te yani yaklaşık 55 yıl önce, Demokratların ön seçimlerini ve ardından Beyaz Saray’ı kazanma şansı olan RFK Jr.’ın babası Robert Francis Kennedy, başkan seçilmesi halinde İsrail’e 50 Phantom savaş uçağı gönderme vaadine öfkelenen Filistinli Sirhan Bishara Sirhan tarafından öldürülmüştü.

ABD’de 2024’te gerçekleştirilecek başkanlık seçimlerinin adaylarından birisi de eski Başkan John F. Kennedy’nin yeğeni Robert F. Kennedy Jr.

‘Bobby’ lakaplı Robert Francis Kennedy (RFK), Demokrat Parti’nin önde gelen bir üyesi, modern Amerikan liberalizminin bir simgesi ve aynı zamanda ilerici bir aday olarak görülüyordu. Birleşik Devletler başsavcısı ve 1965’ten 1968’e kadar Demokratların başkan adaylığı yarışından, suikasta kurban gidene kadar New York’tan ABD senatörü olarak görev yapmıştı. ABD askerlerini Vietnam’dan çekme sözü verdi ve özgürlükleri için mücadele eden Afrikan-Amerikalılarla empati kuruyor gibi göründü.

Bobby’nin Amerika adına iyi bir başkan olup olamayacağını söylemek zordu, ancak ağabeyi John F. Kennedy’nin sekiz yıl öncesinde kıl payı mağlup ettiği Cumhuriyetçi aday Richard Nixon’dan daha iyi bir siyasetçi olacağına bakılıyordu. Hile yaptığına dair iddialar vardı, ancak bu iddialar 60 yıl önce Dallas’ta uğradığı suikast sonrasında unutuldu.

Başsavcı olarak Kennedy, organize suç ve mafyaya karşı amansız bir mücadele yürüttü ve FBI ile stratejik kararlarda anlaşmazlığa düştü. Ülkeyi “yıllık milyarlarca geliri olan, insani acı ve ahlaki yozlaşma temeline dayanan özel bir organize suç hükümetinin” varlığına karşı uyardı.

Görev yaptığı dönemde organize suç örgütlerine karşı verilen mahkumiyet kararları büyük oranda arttı. Kennedy, devletin hedefini daha ciddi bir tehdit olarak gördüğü komünizmden organize suça kaydırmak için çalıştı. Ölümünün perde arkasında, 1963 yılında kardeşi Başkan John F. Kennedy’nin öldürülmesi gibi komplo teorileriyle doludur.

Eski Başkan John F. Kennedy de aday olarak kendisini anti-komünist uçta konumlandırmıştı. Ancak Alman asıllı ABD’nin 34. Başkanı David Eisenhower yönetimi tarafından başkan olabilmesi için önü açılmış ve yeşil ışık yakılmıştı. CIA destekli Küba işgalini kabul etmedi. Dwight Eisenhower ulusa sesleniş konuşmasında gelişmekte olan askeri-endüstriyel kompleksin yarattığı risklere dikkat çekti, ancak görevde olduğu süre zarfında bunu engellemek için pek bir şey yapmadı.

Ordu komutanlarına ve CIA’e karşı direnen Eisenhower değil de kendisinden sonra görevi devralan halefi oldu. Bunun da bedelini ödedi. JFK, 1961 yılında ABD’nin desteğini arkasına alan sürgündeki Kübalıların, Fidel Castro rejimini yıkmak için gerçekleştirdikleri başarısız işgal girişimiyle isimlendirilen ‘Domuzlar Körfezi’ felaketinin sorumluluğunu kabul etti. Daha da önemlisi, bu olaydan bir yıl sonra, SSCB’nin Florida yakınlarındaki Karayip adasına nükleer başlıklı füzeler yerleştirdiği ortaya çıktığında, Küba’ya askeri hareketin başlatılmasını arzulayan komutanlara engel oldu.

Bu yaşanan krizlerde kilit rol oynayarak siyasi kanalları değil de arka planda temaslar yürüten RFK, Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in nükleer savaş konusunda JFK kadar isteksiz olduğunu ortaya koydu. Moskova, Washington’un Küba’yı işgal etmeyeceğine söz vermesinin hemen ardından savaş başlıklarını bu bölgeden geri çekti. Türkiye’nin Sovyet sınırında yerleşik olan ABD füzeleri de iyi niyet göstergesi olarak kaldırılmıştı.

Vietnam Savaşı sırasında hükümetin yalanlarını ortaya koyan Pentagon Belgelerini basına sızdıran Daniel Ellsberg sayesinde, Kennedy’nin nükleer bir çatışmanın yol açacağı bedelden haberdar olduğunu biliyoruz.

Dallas’ta uğradığı suikastın, politik kararlarının ya da tercihlerinin bir sonucu olup olmadığı hala gizemini koruyor. Amerikalıların yüzde 65’inin de 22 Kasım 1963’te yaşanan trajediyle ilgili ortaya atılan teorilere inanmıyorlar.

ABD’nin 35. başkanı John F. Kennedy’ye suikast düzenleyen deniz piyadesi Lee Harvey Oswald cinayeti hiçbir zaman üstlenmedi. 48 saatten kısa bir süre sonra da yeraltı dünyası ve FBI bağlantıları olan bir gece kulübü sahibi Jack Ruby tarafından öldürüldü.

RFK Jr, amcası JFK’nin suikastında CIA’nin bir rolü olduğuna inanıyor. İstihbarat teşkilatı, mafya ve Castro karşıtı Kübalı sürgünlerin arasındaki kirli bağlantılar belgelenmiş olsa da, bu hiçbir zaman kesin olarak kanıtlanamamıştır.

Martin Luther King

1955 yılından 1968’deki suikastına kadar sivil haklar hareketinin en önde gelen siyahi liderlerinden biri olan papaz, aktivist ve siyaset filozofu Martin Luther King ve RFK’nin 1968 yılındaki suikastlarına ilişkin resmi belgelerde hala gün yüzüne çıkartılamayan çelişkiler var. Her iki kurbanın aile fertleri gerçek katillerin hala serbest olduğuna inanıyor. İslam dininin siyahi toplum içinde tanıtılması için mücadele eden Malcolm X’in 1965’teki suikastında parmağı olan birkaç kişinin yakın zamanda beraat ettirildiğini de hatırlamak gerekir.

RFK Jr, 2024 seçimleri öncesinde koz olarak kullandığı argümanlardan birisi de amcasının öldürülmesinden kısa bir süre sonra halk arasında yaygınlaşan hükümete karşı oluşan güvensizlik. Bu güvensizlik on yıl içinde Vietnam’la ilgili yalanların ortaya çıkmasına neden olan Pentagon Belgeleri ve hemen akabinde gelen Watergate skandalı ile katlanarak artmıştı.

Hatırlanacağı gibi daha yakın zamanda, Irak’ı işgal etmek için bahane olarak ortaya atılan ‘kitle imha silahları’ saçmalığı yaşanmıştı. İsrail’in Gazze’deki hastane saldırılarında da ortaya attığı iddialar benzer politikaların bir ürünü. ABD’deki kirli kurulu düzene duyulan güvensizlik, Donald Trump’ın 2016’daki zaferine katkıda bulundu ve belki de gelecek yıl lider olmasına yardım edecek.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin