Kimlik

YORUM | PROF. DR. MEHMET EFE ÇAMAN

Türkiye başka ülkelerin topraklarına, karasularına, münhasır ekonomik bölgelerine ve diğer egemenlik haklarına yönelik yayılmacı emelleri dış politikasına dâhil ettikçe, esasında kendi sınırlarını tartışmaya açmış bulunuyor. Yani kendi bindiği dalı kesiyor. Lausanne Antlaşması 100 yıl önce modern Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırlarını büyük ölçüde belirledi. O sınırlar neye göre belirlendi, içerisindeki halkın etnik, politik, kültürel, sosyal, ekonomik vs. bütünlük durumu neydi gibi ciddi soru ve sorunların varlığı bu gerçeği değiştirmez. İttihatçılardan beri uydurma Türk tarih tezi üzerine inşa edilerek oluşturulmaya çalışılan ırki-etnik Türklük kimliği cumhuriyetin ilanıyla beraber devlet politikası halini aldı. Bir taraftan Ziya Gökalp’in Türkiyecilik tezi çerçevesinde, Türkiye sınırları içerisinde yaşayan herkesin Türklüğünü sağlamaya çalışan asimilasyoncu kimlik politikaları, diğer taraftan bu Türkiyecilik çerçevesinin dışına taşan Oğuzculuk-Turancılık fikri temelleri, birbirleriyle ciddi manada çelişen yaklaşımlardı. Bu nedenle ister istemez ideolojik çeşitlenme programlanmış oldu. Türk nasyonalizmi hem civic bir üst kimlik söylemlerini vurguladı, hem de Orta Asya’dan göç miti üzerinden dış Türkler söylemi devam ettirildi. Yani “ne mutlu Türk’üm diyene” yaklaşımıyla, “dışarıda soydaşlarımız var” söylemi paralel olarak var ola geldi. Bu çelişkili durum içeride kendisini Türk olarak kabul etmeyen azınlıkların gözünden kaçmadı. Özellikle Kürtler, kendilerine dayatılan Türk kimliğinin civic bir üst aidiyet olmadığını, bilakis etnik-asimilasyoncu bir dayatma olduğunu anladı ve buna doğal olarak direndi. Bu durum Türkiye’nin politik karar alıcılarınca hoş karşılanmadı. Dahası, zamanında tehlikeyi görüp önlem almak yerine etnik-Türkçü söylemleri daha da yoğunlaştırdılar. 

Cumhuriyetin ilk 10 yılında bariz bir ırki-etnik vurgu Türk kimliğini şekillendirdi. Türk “ırkının” konumlandırılmaya çalışılması, tasnifi, mukayeseli değerlendirmesi, kafatası ölçümleri, Orta Asya’dan göç mitinin tutarsızlıklarını bertaraf etmek ve Anadolu yerlisi Greko-Romen varlığın karşısında tarihi argüman olarak kullanmak amacıyla fabrike edilen, hiçbir kanıta dayanmayan, tamamen hayal ürünü ön-Türkler kuramı gibi vakalar ortadadır. Bunları reddederek “Türk kimliği civic-kültürel bir kimliktir, dolayısıyla ırki-etnik bir kimlik değildir” demek mümkün değil. Kemalist Türkiye, ulus inşasını yaparken ırki-etnik olmayan bir kültür milliyetçiliği yapabilir, civic bir kimlik yaratabilirdi. Net olan, bunu seçmediğidir. Resmi tarih tezleri, devamlı olarak Anadolu’nun etnik yapısını değiştiren “Türk göçünü” merkezde tuttular. Anadolu yerlisi Hristiyan halklarla karışma gibi tarihi bir gerçeği de reddettiler. O halkların yerine geçen, onları sayıca azınlık haline düşüren Türk akını anlayışı, okul kitaplarında ve devlet destekli/güdümlü akademiyada başat öykü oldu. Çocuklara bu müfredatı dayatarak bir asırda sayısız nesil yetiştirdiler. Bu politikaların neden olduğu yaman çelişkiler ve tutarsızlıkları ele alan ve eleştiren aydın sayısı parmakla gösterilecek kadardı. Onlar da aforoza uğradılar zaten. 

Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte Lausanne Antlaşması çerçevesinde çizilen sınırlar 1990’larla beraber Türkiye’de ciddi manada sorgulanmaya başladı. Yukarıda anlattığım tarih tezi ve oluşturulan uyduruk kimlik nedeniyle, yeni yetişen nesiller kendilerini Anadolu’nun otantik sahibi olarak değil, sonradan gelen işgalci fatihlerin torunları olarak konumlandırdı. Dahası, Anadolu yerlileriyle akraba halklarla da kan davasını andıran mücadele, cumhuriyetin bu irrasyonel kimlik politikalarınca genç kuşaklara dayatıldı. Yunanlar ve Ermeniler bu absürt kimliğin ötekisiydiler. Türkiye’nin resmi tarihine göre sonradan gelen fetihçi Türkler tarafından boyunduruk altına alınan bu ötekiler, aynı hikâyeye uygun olarak modern zamanlarda gerçekleşen Ermeni ve Rum soykırımı ile, cumhuriyetin Varlık Vergisi ile, 6/7 Eylül Pogromu’yla da uyumluydu. 

1991’de Sovyetler Birliği çöktü ve üzerine kurulu topraklarda 15 yeni devlet ortaya çıktı Bu 15 devletten Türkî kökenli olanlarıyla Türkiye özel ilişkiler kurdu. Bu ilişkilerin gerekçesini, o devletlerin halklarının Türkiye’de “Türkler” olarak görülmesi oluşturuyordu. Aynı dönemde Türkiye, Kürt ayrılıkçı hareketine karşı argüman olarak Türkiye’de herkesin “Türk olduğu” tezini işliyor, Türklüğü bir üst kimlikmiş gibi lanse etmeye çalışıyordu. Türk Cumhuriyetleri denen Sovyet ardılı devletlerle açıktan bir “bütünleşme ve işbirliği” yönelimli siyaset izlenirken, Balkanlar’dan Çin Seddi’ne bir “Türk Dünyasından” söz ediliyordu. Yirmi Birinci Yüzyıl’ın bir “Türk yüzyılı” olacağı propagandası yapılıyordu. Aynı yıllarda Kürtler Türkiye dışındaki “soydaşlarıyla” ilgilenirken, Ankara Kuzey Irak’taki Kürtlerin Kürt oldukları gerçeğini reddederek ve onlara Kürt denilmesini yasaklayarak, oradaki insanların Peşmergeler olduğunu öne sürüyordu. Türkiye televizyonlarında birçok “akademisyen” de Kürtlerin bir “Türk boyu” olduğunu, dilleri olmadığını, Farsçanın kırık bir diyalektiğini konuştuklarını iddia ediyordu. Hatta bu iddiaları “akademik” kitaplarda ve makalelerde yazan “akademisyenler” de vardı. 

Yine aynı yıllarda Türkiye – haklı olarak – Todor Jivkov yönetimindeki Bulgaristan’da Türk azınlığın asimilasyon politikasına uğratılmasını eleştiriyordu. Oradaki Türk soylu Bulgar vatandaşlarının isimlerinin zorla değiştirilmesi, Bulgarca konuşmaya zorlanmaları, Türkçe’yi kullanarak iletişim kurmalarının, yayın yapmalarının, folklörlerinin yasaklanmasını gündeme taşıyor, yerli ve uluslararası kamuoyunu bu doğrultuda bilgilendiriyordu. Fakat bu eleştirdiği uygulamaların aynısını Türkiye’deki kendi vatandaşı olan Kürtlere yapmaktan da geri durmuyordu. Kürtler aynı Bulgaristan’daki Türklerin uğradığı baskılara maruz kaldılar. Çocuklarına kendi dillerinde isim koymaları engellendi. Köy, kasaba ve mahallelerinin isimleri zorla değiştirildi. Kürtçe konuşmaları ve yayın yapmaları yasaklandı. 

Bugün Türkiye’de yaşayan “Türkler”, Anadolu’ya 11. yüzyılda gelen sınırlı sayıda Orta Asya kökenli siyasi-askeri sınıfın sayıları on milyonu bulan Anadolu yerlileriyle karışmasıyla ortaya çıkmıştır. Dini ve linguistik (lisanî) asimilasyona uğrayan on milyonlarca Anadolu yerlisi 11. yüzyıldan itibaren Müslümanlaşmaya ve Türkofonlaşmaya (lisanî-kültürel manada Türkleşmeye) başladılar. Bugün Anadolu’da kendilerini “Türk” kabul eden insanların gen havuzlarında çok yüksek oranda Greko-Romen, Ermeni, Süryani, Kürt, Arap, Kafkasyalı, Balkan vs. etnisiteler bulunuyor. Bu gerçek, Türkofonların Anadolu yerlileri olduğunu kanıtlıyor. Tarihsel, sanat tarihsel, folklorik, kültürel, sosyolojik, antropolojik gerçekler de bunu doğruluyor. Halil İnalcık gibi Osmanlı Tarihi’nin en saygın hocalarından biri de bu gerçekleri yazdı. 

Bugün yaşanan çok aşırı radikal, ırkçı Türkçülük akımının kontrolden çıktığını düşünüyorum. Türkiye’deki yön keşmekeşinin en önemli nedenlerinden birisi, Anadolu coğrafyasından kopuk, etno-milliyetçi bu habis kimliğin ısrarla sürdürülmesidir. Akademisyenler bu ırkçı tutumu eleştirdiğinde garip şekilde ırkçılıkla suçlanıyor! DNA verileri ışığında Türkofonların etnik Türk olmadığını yazmak veya söylemek, ırkçı Türkçülerce ironik ve trajikomik bir biçimde ırkçılık olarak karalanmaya çalışılıyor. 

Bu habis kimlik konsepti, bugün Türkiye’de en ciddi ayrılıkçı söylemdir. 1920’lerin ve 1930’ların ırkçı tarih tezlerinin derhal terk edilmesi gerekiyor. Anadolu coğrafyasını baz ve temel alan bir civic kimlik oluşturulmalıdır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

17 YORUMLAR

  1. Kim belirledi bunlari. Irak devletini Bana bir acikla, Suriyeyi acikla. Kuvveyt, BAE, Katar … bana bir acikla. Kim kurmus bunlari. Dibindeki adalari acikla. Irandaki 40 milyon azeri türklerini acikla. Sanki 100 yil önce yüksek demokrasiyle burdaki insanlar belirlemis bu sinirlari. Dibindeki adalar belki ozaman Donanma yok diye verilmek zorunda kalinmis, italyan, fransiz, ingiliz oyunlari ….
    Avrupadaki ülkelerin sinirlarini biz mi belirlemisiz.
    Bence Israil Almanya, isvicre ve avusturya sinirlari icinde kurulmaliydi. Sende gücden yanasin, haklidan degil. Batidan yanasin ve Ingilizden Fark in yok.

  2. Herhalde karismistir kardesim. Karismamis irk ariyorsan, balta girmemis ormanlara git. Türk karismista, Kürt hicmi karismamis, Arap hicmi karismamis. Alman bildiklerinin yarisi polon, Rus Slav karisimidir.

    Ama bu bir avuc orta asyalinin koca anadolu, iran, kafkasyayi … Linguistik yani Dil olarak nasil asimile etmis? Bu basariyi bize ayrintilariyla Bilim isiginda bize bir akademisyen olarak gecistirmeden bir anlat.
    Sende bir sendrom var. Elestiriler artinca hemen ertesinde rahatlama icin bu konuya daliyorsun.

  3. Kendimi dağda kalmış bir Türk ve bu yüzden Kürtçe konuşan biri olarak gördüğüm 1980 li yıllarda, Üniversitede önemli bir kurumda burs almasına vesile olduğum Kayserili bir Çerkez arkadaşım vardı ve aşırı bir ülkücü olup çıktı. Tabii bizimle de irtibatını kopardl. bizi potensiel pkk lı görüyordu. Bende ise Kürt Övün Çalış Güven düçüncesi yoktu..O yıllarda en büyük derdim, bozuk olan şivemi düzeltmekti.
    Şimdi o yıllarıma bakıyorum ve kendimi çok çok masum, temiz bir insan olarak görüyorum…
    Çok saf bir insandım. Ve Türk olmayan Çerkez sınıf arkadışmıda çok seviyordum. Adam Türk olmadığı halde, kendine burs almaya vesile olan bana dahi tavır koydu.

    İşte ırkçılık bu kadar vahşi bir duygudir…

    Bu zihniyetdeki insanlar Doğu ya gelende gözünü kırpmadan masumları dahi imha ederler….

    Gel de bu ırkçı hislerle Barışı sağla

  4. Bak bak bak gördün mü demagojinin dibini! Anladin mi simdi genellemenin dik alasi ne demek! DNA verileri ışığında Türkofonların etnik Türk olmadığını yazdiginda veya söylediginde, ırkçı Türkçüler ırkçı diyormus yazarimiza.
    Etnik Türk kim Allah askina, nerde yasiyor bunlar? Azerbaycandaki etnik mi, Kirgizistandaki etnik mi, Özbekistandakiler etnik mi?

    Hayir Alman ne kadar etnik Alman, ha dur bak Yunanli ne kadar etnik Yunanli? Yunanli demesek de Helen mi desek, Bizans mi desek, yoksa DNA ya bakip Arnavut mu desek topuna? Böyle etrafinda safkan bi tane Bulgar, Gürcü, Fransiz yokken, safkan Türk yok, öyleyse bunlarin hepsini Grekoromen yapalim demek nasil bir irkcilik?

    Amanin ben naptim simdi? Yazari irkcilikla suclayarak kendi kendimi irkci Türkcüler zümresine soktum iyi mi! Yazarimiz kendini bu “Türk” olmamaya o kadar kaptirmis, bu düsünceye o kadar sempati beslemis, öylesine askla baglanmis ki, bunun psikolojik sebeplerine inmeyi aklinin ucundan bile gecirmiyor, ben bir profesör olarak bu kadar duygusalliga nasil baglarim, ayip olur en azindan bilim cevrelerine diyemiyor.

    Allah´inin askina, hic mi duymadin, bu ülkede bir Avsarlar gercegi var, yüzlerce yil izini sürebilecegin tonla asiret, boy var, onu bunu biraktim sen bu yazilari Alevilere yayin yapan bir yerde yazsan lincin alasini yersin. Milyonlarla Alevi yasiyor bu ülkede ve bu adamlar bin yildir karismamis kimseyle.

    Bu ülkede Türklerin kurdugu onca yerlesim yerleri var. Ermeniler, Rumlar taa 18. yüzyillara kadar ugramamislar o yerlere. Insan bu tarihi gercekleri yok sayarak nasil böyle atip tutabilir inanilir gibi degil. Ama atar, karsinda magdur ve duygusal bir kitle varsa alicin da var demektir, atarsin da, tutarsin da.

    Yazarimiza bakarsan, bu ülkeye Türkler asker olarak gelmis, yönetime el koymus, farkli toplumlar anlassin diye Türkceyi ortak dil yapmis, sonra bir azinlik olarak bunlarin icinde karismis gitmis. Yoksa dur Rumu, Ermenisi Müslüman olduydu da onlar mi Türkce konusmaya basladiydi, nasil olduydu o is?

    Arkadasim bu topraklarda Müslümanlar da yüzyillarca kendi dillerini nasil korudu o zaman. Hala Pomakca konusan Müslümanlar, Rumca konusan Müslümanlar var bu ülkede. Bu adamlar niye Türk olmadilar?

    Tarihsel, sanat tarihsel, folklorik, kültürel, sosyolojik, antropolojik gerçekler de yazarimizi doğruluyormus. Yani nolmasini bekliyorsun? Anadoluya gelen bir Türkün bu topraklara özgü yemekleri de benimsemesi, kendi capinda bir sentez olusturmasi diye bi sey yok mu? Biz simdi Hamburger yiyoruz, Bati melodilerine daha asinayiz diye Amerikali mi olduk. Batili gibi giyiniyoruz diye Fransiz miyiz biz? Sen ömründe hic bir emperyal gücün dogal etkisi diye bi sey duymadin? Vaktiyle Istanbulda bir sarki tuttugunda bu Adalardan Balkanlara kadar, Karadenize kadar her halktan insanin diline düsmedi mi?

    Yahut senin derdin ne arkadas? Kürdün, Yunanin, Ermeninin kendi kimligini kendi tayin ettigi sekilde dile getirmesi bir hakken, Türkünki niye sorun oluyor, sana ne DNAsindan, sana ne kültüründen, örfünden, bu adam ben Türküm diyor, öyle veya böyle Türküm diyor.

    Ha ülkenin ismini degistirirsin, herkesi kapsayan bi isim verirsin, tamam, ama sana ne, sana ne? Bu adam sen ne dersen de, ben Türküm diyecek. Senin Greko-Romen ülkende azinlik mi olsun bu adam? Biktik artik senin bu travmatik analizlerinden. Birak su insanlarin yakasini, zaten canimiz burnumuzda..

    • Bizdeki esas sorun bunlar gibi Bati yalakasi, batiya tapan, asaglik kompleksli insanlarin olmasi. Siyasal Islam nasil bela ise, bu tür kendine saygisi olmayan Bati yalakalari ayni bela.Ilimi, bilimi heryerden alirsin o bir sorun degil hatta elzem o ayri bunlar yalakalik yapmaya alismis, batili birini görünce iki büklüm tipler. Onlara kendini ispatlamaya calismaktan baska genel amaclarida yoktur.

    • İNANIN IRKÇISINIZ…

      Yazar gayet mantık ve bilimsel veriler ışığında bir analiz yapmış.

      Şu an iki nesil öncesi bir tek Türkçe kelime dahi bilmeyen insanların torunları bugün kendilerini Ülkücü,Turancı görüyorlar. Bu sayı 40 milyondan aşağı değil. Milyonlarca Arap ve Kürt kendilerini bilerek, istiyerek asimile etti ve bugün ülkücülüğe kadar varan yolda Türk oldular. Bunları nasıl görmüyorsunuz?

      Yahu Fikir babanız Ziya Gökalp dahi bir Kürt değilmiydi?

      Milleti bırak şu anki meclisin en az yarısının dedesi bir kelime Türkçe bilmiyordu.

      Hepsi asimile olmuş insanlardır.

      Zülümle bu seviyeye gelinmiş…

      Ben bile bilerek ve tasarlayarak neslimi asimile ettim.

      Raci C sen en masumlarısın bu ırkçıların….

      Senden bile bin zarar görme ihtimali varken, varın ırkçılıkla zehirlenenlerin zararını tasavvur edin.

      Sizlerin tazyiklerine dayanamadığımdan neslimi asimile ettim…

      Milyonlarca insan benim gibi yaptı.

      • Muhammed Salih bey, sinirleneyim mi yoksa beni masumlarin en irkcisi yaptigini icin görmezden mi geleyim tam bilemedim.

        Irkcinin, az masumu, cok masumu olmaz. Irkci, irkcidir ve bu bir insanlik sucudur. Bu bakimdan insanlari irkcilikla suclamadan önce iyi düsünmek, yazdiklarini iyi okumak, meramini iyi anlamak gerekir. Zira, insanlari irklarina göre derecelendirmek veya belli bir irkin icine sokmaya calismak hem insani degildir hem de bilimsel degildir, zira irk diye bir sey yoktur. Bilim dünyasinda artik hayvanlarin irki var, insanlarin degil. Kisacasi benim irkcilikla hareket etmem mevzubahis olamaz.

        Muhammed Salih bey, insanlari Türk, Kürt, Arap yapan DNA´lari degil, sadece ve sadece kendilerini hangi topluluga ait hissettikleridir. Dolayisiyla insanlarin bundan 200 sene önceki dedelerinin kendilerini ne olarak gördükleri veya yasanan bir takim magduriyetler, zulümler burda bir önem tasimaz.

        Misal, icimiz aciyor, Almanya´da bir sürü Türk, Kürt asimile oluyor, fakat en nihayetinde bu insanlarin kendilerini nasil hissettikleri belirleyici oluyor, onlar kendilerine Alman diyorlarsa eger, bizim hayir sen Türksün, sen Kürtsün dememizin bi faydasi yok. Bunu öncelikle kabul edelim.

        Gelin sizinle bir senaryo yazalim. Basimizda AKP ve karsimizda PKK oldugu sürece olmasi gayet muhtemel bir senaryodan bahsediyorum. Düsünün ki Türkiyenin dogusunda bir Kürt devleti kurulmus olsun ve bu devletini yönetenler de bu civarda Türklüge has olani silmeye calissinlar ve herkesi Kürt potasinda bulusturmaya calissinlar.

        Ben de habire yazilar yazayim, diyeyim ki mesela Kürtlerin bir kismina, ey zilyon tane insan siz belki Kürdofonsunuz, Kürtce konusuyorsunuz, sartlar sizin atalarinizi buna zorlamis ama asliniz Türk, Ortaasyadan geliyorsunuz, onu baz alin. Hos oldu mu? Bakin bu bilimsel de hatta, Türk oldugu halde bugün Kürt olan tonla insan var. Hos mu oldu bunu yazmam? Bence hic hos olmadi!

        Sonra bakin Türkiyenin dogusunda kökeninde Türklük olmasa da, su veya bu sekilde ya asimile olmus veya Türklerle evlilik yaptigindan dolayi veya cevresi daha cok Türklerden olustugu icin tam olarak Kürdi bir yasam sürmeyen ve bundan da rahatsizlik duymayan, aksine memnun olan ve kendini Türk olarak tanitmaktan da gocunmayan zilyon tane Kürde de, hayir bu cografyayi baz al, sen Medlerdensin, senin gercegin bu gercegi isaret eden sarkicilari dinle, o gercegi temsil eden golcüleri izle, o gercegin rehberlerini takip et, Yunus Emre Türklerin olsun, rehber olarak Ahmed-e Hani sana yeter desem nasil olur?

        Muhammed Salih bey, irkcilik iste budur. Birilerinin zulmünün arkasina siginarak veya magduriyetlerimizi öne sürerek insanlari kafamiza göre belli bir yöne sevk edemeyiz. Yazarin yazdiklari iddia ettiginiz gibi bilimsel degil. Türkler, Grekoromen falan degil. Türkler DNA bakimindan Grekoromenlere degil, Ortadogululara yakindir. Yani Türkler Yunanlilardan ziyade Iranlilarla, Ortadogu Araplariyla ve Kürtlerle akrabadir.
        Bunun sebebi de gayet aciktir. Zira Türkler bir süre Iranlilarla komsu olarak yasadilar ve dillerini kaybetmeksizin onlarla karistilar. Bu yüzden de Iranlilar onlara “Türke benzeyen” manasinda “Türkmen” dediler. Sonra bu Türke benzeyen ama Türkce konusan insanlar Nil nehrine ulasmak icin biraz daha Ortadoguya geldiler, oralarda uzun bi süre kaldilar ve Türkceyi birakmaksizin Araplarla ve Kürtlerle karistilar. Buralarda da bir müddet kaldiktan sonra o karismis halleriyle bu defa da Misir yerine Anadoluya geldiler.
        Bu insanlar Anadoluya sadece askerleriyle gelmediler, türlü türlü ve karisa karisa Anadoluya gelen bu insanlar bu defa da dillerini kaybetmeksizin Ermenilerle, Rumlarla, Lazlarla karistilar ve böylelikle Uygurlardan, Kazaklardan fersah fersah uzaklarda bir genom haritasina sahip oldular. Elbette bu insanlara bu yolculuklarinda Türkmenlikle alakalari olmadigi zamanlarda Iranlilar da katilmis ve aralarinda kaybolmustur, elbette bu insanlara Suriye civarlarindayken Araplar da katilmistir ve elbette bu insanlara Anadoluya geldiklerinde Ermeniler ve Rumlar da katilmis ve dillerini ve dinlerini devralmistir, fakat bu insanlar ister gönüllü, ister baski sonucunda olsun, birlikte bir tarih yazmislar, belli tarihi sahsiyetleri ortaya koymuslar, belli zaferleri, belli yenilgileri birlikte tatmislar, Selcuklulari, Osmanliyi, sonra bütün o beylikleri birlikte kurmuslar ve bir tarih yazmislar.
        Elbette bu insanlar belli bir zamana kadar kendilerine Türk demediler, ama siz de kendinize Kürt demediniz, Alman da kendine Alman demedi zaten. Ama bu insanlar kendilerine Karamanogullari dediler, Candarogullari dediler, Aydinogullari dediler ve biz bunlari tarihte takip edebiliyoruz. Fakat biz tarihte Türkler Abadoluya geldiginde “Greko-Romenler”in topluca Türklestigini takip edemiyoruz. Vergiler yüzünden veya tarikatlerin gayretleri sonucu Müslüman olan Rum ve Ermeniler bize karanlik, elbette var ama mahiyetini bilemiyoruz. Gercekten takip edebildiklerimiz sadece son yüzyillarda olanlar. Mesela Trabzonlu Rumlarin Müslümanlasmasi ve ardindan Türklesmesi, Hemsinli Ermenilerin Müslümanlasmasi ve ardindan Türklesmesi vesaire.
        Yine bunlarla birlikte Türkiye´ye göc etmek zorunda kalan Cerkesler, Gürcüler, Arnavutlar, Pomaklar vesairenin Grekoromenlikle zaten hic alakasi olamaz.
        Esasen “Greko-Romen” kelimesi absürt bi kavram. Biliyorsunuz Dogu Roma Imparatorlugunda bircok halk vardi ve bu halklar bi süre sonra Yunanca konusmaya basladilar. Bakin yazar burda Grekligi yadirgamiyor, direkt Romen´in önüne koyuyor. Neden, cünkü Grekler Dogu Romayi önce diliyle, sonra diniyle, ananeleriyle grek yapti. Dikkat ettiyseniz yazar orda yav o insanlar aslinda farkli farkli kavimdendiler, Grek falan degildiler demiyor, Romanin greke boyanmasini kabul ediyor. Ve buna hala devam ediyor. Anadolu nüfusu icin Romen demiyor veya Turko-Romen de demiyor mesela.
        Bu yazarin Türklükle ilgili cok derin bir sorunu oldugunu apacik ortaya koyuyor. Türklerin ne romenlikle, ne grekoromenlikle ilgisi yoktur. Elbette onlardan gen almistir, baska seyler de almistir, ona bakarsaniz gidin gen haritanizi cikarttirin, su kadar Afrikali, su kadar Eskimo bile cikabilirsiniz bir Kürt olarak. Fakat bugünün insaninin bilimsel olarak Grekoromenlikle ilgisi yoktur. Olsaydi biz Diyojenin devami olurduk, Epiktetosun devami olurduk. Ama biz Süleyman Celebinin devamiyiz, Beyazidi Bistaminin devamiyiz, bunlar apayri dünyalar.

        Muhammed Salih bey, dünya üzerinde genellikle milletler kendi kendilerine etnik ve siyasi isim vermemisler. Onlara bu isimleri baska milletler vermis. Türkiyede yasayan Türklerin atalari kendilerine Türk demediler, ülkelerine de Türkistan, Türkiye falan demediler. Onlara bu ismi Avrupalilar verdiler ve bu isimlendirmeyi atalarimiz zamanla kabul ettiler. Büyük ihtimal bu Kürtlerde de böyle olmustur. Osmanliya da diger beylikler Osmanli dedi. Kendileri biz Osmanliyiz demediler.

        Onlar ne kabul etmisse, biz bugün ne kabul ediyorsak belirleyici olan budur. Mehmet Efe Caman dedi diye kimse Greko-Romen olmaz, evet miniminnacik olur ama bu da benim Türklükten vazgecmeme yetmez.

        Muhammed Salih bey, beni Ziya Gökalpin ne ideolojisi ne de Kürtlügü ilgilendirir, bu gibi kisiler benim düsüncelerimi temsil edemez. Ilk yorumumdaki fikrimi tekrar edeyim: Türkiye ismini degistirmelidir. Ve ekleyeyim: Türkiye dogusunda ve batisinda, güneyinde ve kuzeyinde ne kadar Kürt, Cerkes, Arap her ne varsa hepsine anadili dersi egitimi vermelidir. Anadilinde egitim almak isteyen varsa bu insanlar kendi okullarini acarlar ve devlet destek verir. Daha ilerisi olmaz. Ismi degistirilen ülke federal bir hüviyete gecebilir ve bu federal ülkelerden biri Kürtlerin yogun olarak yasadigi bölge olabilir. Özerklik veya bagimsiz Kürt devleti olmaz, veya bu ülke icinde surasi Türk ili burasi Kürt ili falan denemez. Edirne ne kadar Kürdünse, Van da o kadar Türkündür. 50-60´li yillara kadar Dogu ve Güneydoguda Türkler cogunluktaydi ve bu insanlar ve torunlari vatandasliktan cikarilmadiklarina göre memleketlerine geri dönebilirler. Dönmeseler bile orasi onlarin memleketidir. Yine Türkiye nüfusunun 40 milyonu Türk degil gibi iddialar bilimsellikten yoksun iddialardir. Tertemiz Türk ararsaniz bir adet bile bulamazsiniz.
        Ha siz sunu diyebilirsiniz, yok biz özerk olucaz veya bagimsiz olucaz, olabilirsiniz, konjonktür buna cok müsait, ama bu Türkiyeyi de, o kurulacak Kürdistani da yüz yil geriye götürür. Ben böyle bir seyi ne Türk ne de Kürt icin isterim. Bu gibi düsünceler ne Pakistanin isine yaradi ne Bosnaklarin ne de Kibrislilarin.

        Muhammed Salih bey, yasadigimiz bir cok örnek bize sunu gösteriyor: Insanlar kendi nesillerini baskidan dolayi asimile etmezler. Aksine baski insanlarin kimliklerini korumalari konusunda olumlu sonuclar doguran bir etkendir. Kürtce bugün Türkiyede en canli diller arasinda yer aliyorsa bunun en önemli sebeplerinden biri de o baskidir. Bu din icin de gecerlidir.

        Eger bugün Kürtler cocuklarina Kürtce ögretmiyorlarsa bu da eskisi kadar baskinin olmadiginin bir göstergesidir. Kürtceyi bilen her Kürt isterse evde cocuguyla Kürtce konusabilir, bunun önünde hicbir engel yok. Eger sizler anne-babalari olarak cocuklarinizin Kürtcesi icin bir sey yapmiyorsaniz, devlete kizmanizin hicbir anlami yok. Ana-babasi önemsemiyorsa, devlet niye önemsesin?

        Kürtler, bu gercekle yüzlesmek durumunda. Bir diger yüzlesmeleri gereken konu da magduriyet edebiyatidir. Magduriyet edebiyati hayatin sizin önünüze koydugu sartlari, sorumluluklari görmenizi engeller. Bugün bu yanlisi biz Hizmet hareketi olarak da yapiyorut ve maalesef bu yüzden asil sorumluluklarimizi göremiyoruz.

        • Bugün Selahattin Demirtaş niçin içerde?

          Kürt siyasi hareketi ile zerre kadar ilgim yok ve bu yolda bir gün dahi yürümedim…
          Fakat canımdan bezdirdiler ve neslimi bilerek ve tasarlayarak asimile etmeme neden oldular..

          Benim gibi milyonlarca Kürt, uydurulan yalan tarih tezleri yüzünden cendereden geçirildi …
          Bu zülüm damarı
          beslene
          beslene
          şişirildi ve bu gün bu zülüm damarı Hizmet Hareketi mensublarına da uygulanıyor..

          Bakın bir daha söylüyorum, 100 yıldır Kürtlere uygulanan zülüm o kadar kanıksandı ki, kalblerde vicdanları yok etti…
          Yok olan vicdanların sahibleri (dincisi, tarikatçısı, ulusalcısı, Atatürkçüsü) dönüp kendi ırkından olan Hizmet gönüllülerine vahşice çullandılar…

          Hizmet hareketine zülmeden bir tek insanın Kürtlere merhamet etdiyini göremezsiniz..
          Mesele vicdansızlıktır.
          Dün yalnız Kürt için, bugün hem kürt hem cemaat için..

          Selahattin Demirtaş a adalet istemeyen biri, Hidayət Karaca ya isteyemez..
          İkisi de ABD de olsaydı bir gün dahi cezaevinde yatmazlardı..

          Suçsuz insanlar..

          Olay bu…

          Raci C. bey siz Irkçılık bataklığından vargücünüzle çıkmışsınız ama kokusu ve izleri üzerinizde kalmış..

          Sabırlı ve soğukkanlı cevabınız için teşekkürler

          • Muhammed Salih bey, sizi travmaniz konusturuyor, buna izin vermeyin. Travmaniz ne kadar agir da olsa, sorunlarimizin merkezi orasi degil. Dünyada her sey Hizmet´in, Kürtlerin veya Türklerin etrafinda dönmüyor.
            Sistemler veya sistemleri ele gecirenler irkci degildir, onlar belki halki irkci yaparlar.
            Hicbir siyasi sistem yanina ortak kabul etmez. Insanlik tarihi ve elbette Islam tarihi bunun örnekleriyle doludur. Adam ikinci bir Sünni devlet kurarak bi sey elde edemeyecegini anlar ve mezhep degistirir ve ülkesini de o mezhebe göre dizayn eder. Adam icap eder, kendi kardeslerini bogdurur. Kardes bile olsa serik kabul etmez cünkü. Adam milli bir devlet kurar ve bakar ki burda bi halk daha var, ona da siyasi bir hüviyet veremez. Kardes bir halktir, bilir, ama veremez. Ortak olmak istemez. Adam mesela bakar ki bi cemaat var, ülkenin siyasetinde söz hakkina sahip olma tehlikesi bas gösterince bunu napiyor, engelliyor. Ermenilerin, Rumlarin basina gelenler de hep ayni saiklerle geldi. Temelinde irkcilik yoktur, ha adam bu insanlari yok ederken taraftar toplamasi gerekir, onlari ikna etmelidir, iste o ikna irkcilik üzerinden gider. Bi hikaye uydurur. Caman da böyle tersinden bir hikaye uyduruyor, o kadar.
            Selahattin Demirtas irkcillik saikiyle hapiste degil Muhammed Salih bey, siyasi saiklerle hapiste. Cemaattekiler de öyle, eger cemaat diger cemaatler gibi “Biz senin siyasi islerine karismiycaz, hatta tam tersine sana kuyruk olucaz, sen ne dersen o” deseydi, su an bunlari yasiyor olmayacaktik.
            Öcalan bi dönem bu ülkede nerdeyse halk kahramani gibi lanse edildi, sen siyasi ve silahli bir Kürt hareketinin liderini bile yeri geldiginde göklere cikariyorsan bunu irkcilikla aciklayamazsin. Erdogan, sartlar öyle gerektirsin bibicim bibicim diyen oglunu bile öldürür mü, öldürmez mi, cevabinizi bekliyorum.
            Muhammed Salih bey, üzerimde kalan bitakim tortulardan, kokulardan bahsetmissiniz. bi yerlerden kendimi kurtardigimi falan tespit etmissiniz, bunlar niyet okumadan ileri gitmez.
            Lütfen beni iyi okuyunuz, travmalarinizi bi tarafa birakarak anlamaya calisiniz. Ben Kürtlerle birlikte yasamamizla alakali siyasi fikirlerimi söylerken reel politige göre konusuyorum. Arzularimi söylemiyorum. Türkiye güclü bir ülke, bu ülke PKKyi 40 yilda belki 40 kere yok etti, belki de böyle sürekli yok etmek icin kendisi üretti. Ben böyle bir ülkede askerlik yapmadigim icin cok mutluyum, aksi takdirde kendi insanima silah dogrultmak zorunda kalabilirdim. Allah biliyor, kaldirsam daha ziyade kendimi korumak amaciyla kaldirmis olurdum, ama iyi ki buna mecbur kalmadim. Insan cocugumu isirir diye komsunun köpegini zehirlese ben buna tepkiyle karsilik veririm. Ne demek kendi insanima namlu dogrultmak.
            Sizler, bu kadar yasanandan sonra psikolojik olarak her seyi demeye hakli olabilirsiniz, ama birtakim taleplerinizin bedelinin cok agir olacagini da hesap etmelisiniz Kürtler olarak. Mesele budur, yoksa iki günlük dünya surasi da istersen senin ülken olsun benim icin cok degismiyor. Ben Karadenizliyim onu Diyarbakirli olup da Batida yasayan Türkler düsünsün 🙂 Ama bu birlikteligi travmalarla degil akli-selim asmamiz gerektigi apacik ortada. DNA´nin benim icin bi önemi yok ama olsa söyle derdim Kirgizlardan cok Kürtlere yakiniz, etrafimda Kirgizdan cok Kürt olsun, kizim bir Kazakla evlenecegine Kürtle evlensin, bir Özbekle is kuracagima Kürtle kurayim. Elbette bunlar da tartisilabilecek cümlelerdir ama herkes daha tanidigina, daha bildigine meyleder.
            Bence artik su Türklügü, Kürtlügü bi kenara birakalim, ama hepimiz. Kürtlügünü yasatmak isteyen aile bazinda mutlaka cocuguna Kürtce ögretmeli, bunun ben kendimi bildim bileli hic bir tehlikesi olmadi. Kürtlügü toplum bazinda yasatmak isteyen yatirimini silah yerine dile, kültüre, evrensel anlamda Kürtce yazan edebiyatciya, evrensel anlamda Kürtce müzik yapan müzisyen yetistirmeye, tiyatrocu yetistirmeye baksin. Silahlara ayrilan para su gecen 40 senede buna yatirilsaydi rahat üc edebiyat nobel ödülü alirdiniz.
            Eger bunu yaparsaniz, Türkiyenin de ismi degisirse, bir gün bu ülkede Kürtler bile daha dominant bir toplum olabilir, belki sartlar bizim Kürtce ögrenmemizi gerektirir ve ben bundan rahatsiz olmam, cünkü sizler baska memleketin insanlari degilsiniz.

          • ABD de irkciligin, beyaz irkin üstünlügünün alasi yasanmis. Etnik olarak ABD yi bir incele, yerlileri, siyahiler I, Hispanicleri, asyalilari, ….Ingilizce tek Dil, ispanyolca kismi. Herkez ABD liyim diyor. Türk Efe Camanin dedigi gibi bütün irklarin karisimi ise ve pseudo (sonradan verilmis, uydurulmus, Batililarin Osmanliya verdigi isimse) sorun nerde. Türk denince icinde Kürt, Ermeni, Rum, Greko-Romen, süryani … varsa ABD li olmaktan farki ne? Ha kürtceye yapilan vs. yanlis. Nasil ABD de diger dillere yapilan yanlis ise.

      • Batililar neden Osmanlilar icin 600 yildir Türkler geliyor demis? Bir avuc insan gelmis 11. yüzyilda hemen herkezi Türkceye mi mahkum etmis? Kürtler bunu tek kabul etmeyen Millet olmus (cogunluk olarak)? Kürtlesmis Kürt olmayanlar varmi? Türk kelimesi Türk irkindan kaynaklanmiyorsa, pseudo bir Millet adimi? Macarlar bile kabul etti Hiristiyanlasmis Türkler olduklarini. 12., 13. Yüzyilda hangi Dil kullaniliyormus Anadoluda, Türkce en yaygin dilmiymis, degilmiymis? Osmanliidan sonra Anadolu beylikleri hangi dili kullaniyormus.
        Türkce ozamanlar Bilim dili, dini Dil vs. de degil, Greko-Romen izde neden Türkceye gecmisiz?

        Gec bunlari mübarek
        …….
        Tarihcimi bu Efe Caman?

  5. Greko-Romen dedigide. Griechisch yani Yunan Romali manasina geliyor. Yani suanki yunanlilar türkceyi kabul etmemis biz kabul edip Müslüman olan Romali Yunanlardaniz. Bir ara Ermeniydik. Tabiki karismistir Türk-Kürt-Ermeni-Yunan. Kürtlerle Ermenilerde cok karismis. Asurlular, Araplar, Persler….

  6. Irkciligi birde su yönden ele almak lazim. Mesela Almanlarda ircilik Aria irkindan olmayan herkesi dislar, hayat hakki tanimaz. Alman Yahudilerin Almanim diyordu mesela. Türkyideki irkcilik buna Milliyetcilik vari irkcilik denilebilir. Sanki birarada tutmak icin, Adam Kürt ama sende Türküm de diyor. Yani bu irkcilik Türkiyede kafatascilik degil esasen. Kücülen Osmanliyi birarada tutma cabasi. Tabi bu yapilan zulümlere onay manasina gelmesin kesinlikle.

  7. Türk milliyetçiliği” düşünsel manada sefilliktir! Dünya ile uyum sağlayamamış, medeniyetten nasiplenmemiş, kendini hiç yenileyememiş, sürekli sorun üreten, korkak, rezil, eğitim fakiri, hamasi, uyumsuz, karaktersiz, ilkesiz, mızmız ve açık ara çağ dışı kalmış bir tükenmişliktir!
    Translate post

    • Musa; üniversite yıllarında Çaman gibi hocan, hocaların vardı değil mi. Çaman gibilerin en çok sevdiği öğrenci tipisin. Senin gibilerin beynini itina ile işliyorlar. Kendi milletinden tiksinen, aşağı gören, batı hayranı, yarı cahil tipler ortaya çıkıyor.
      Özellikle genç Türk aileler, doğan çocuklarına İngilizce isimler vermeye başladı, Amerikan kültürünün sürekli etkisinde kalmaktan dolayı.
      Satılmış medyamız buna çanak tutuyor, yayınlanan dizilerde özellikle yabancı isimler kullanılıyor. Siyasi parti liderlerimiz sayesinde bir anda Türk değil, “Türkiye Halkı” oluverdik.
      Kültürel yozlaşma, Arap muhibbi AKP’nin umurunda değil, Kültür ve Turizm Bakanımız bir otelci. Arap, Arnavut, Kürt, Çerkes olabilirsin Türkiyede ancak; Türk’üm dersen sana ırkçı, faşist derler.
      Kısacası yalnız değilsin Musa, ne yazık ki pek çok Türk de senin gibi.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin